Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/74 E. 2023/230 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 31. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/74 – Karar No:2023/230
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında Kararın Kaldırılarak Dosyanın Mahkemesine Gönderilmesi HMK 353/1-a.3-6 md)
ESAS NO : 2023/74
KARAR NO : 2023/230
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2020
NUMARASI : 2018/435 E-2020/156 K

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI : …-…
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/02/2013

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, davalı tarafından müvekkil aleyhine 20.08.2017 tanzim 20.08.2017 vade tarihli 12.500,00 TL miktarlı bono için başlatılan Ankara 13. İcra Müdürlüğünün 2018- 5166 E. Sayılı dosyasında takibe konu bononun 10.000,00 TL’ lik kısmının ödenmiş olması nedeniyle ödenen miktar yönünden müvekkillerin borçlu olmadığının tespiti, takibin ödenen kısım yönünden iptali, yargılama sonuçlanıncaya kadar tarafımızca icra veznesine yatırılacak paranın kötü niyetli alacaklıya ödenmemesi için İİK 72/3 Maddesi uyarınca %15 teminat karşılığında veznedeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde yargılama sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve vekalet ücretinin ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davanın taraflar arasında düzenlenen bononun ödendiği sebebiyle bedelsiz kaldığına ilişkin menfi tespit davası olduğu, Temmuz 2017 vadeli bononun elden ödendiği bilgisinin davacının kendisi tarafından verildiği, bunu ispatlar yazılı bir belge ortaya konulamadığı, senede karşı senetle ispat kuralı gereği davacının davasını ispatlayamadığı, ayrıca icra dosyasının incelenmesinden 12.06.2018 tarihli haciz tutanağından borçlunun borcu kabul ettiği herhangi bir itirazda bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin içeriğinin hatalı değerlendirildiğini, ödeme dekontu, sözleşme sureti, davalı ile yapılan yazışma kayıtlarının dosyaya sunulduğunu, dava konusu yapılan senedin 20/08/2017 tarihli senet olduğu halde; mahkemenin Temmuz tarihli senet için inceleme yaptığını, dosyada bulunan ibranamenin dikkate alınmadığını, hacizden önce açılan bir dava olmasına rağmen haciz sırasında borcun kabul edildiğinin kabul etmenin hukuk mantığıyla bağdaşmadığını, dava konusu yapılan hususun 12.500,00 TL’lik borcun 10.000,00 TL’si olup, 2.500,00 TL borcun bulunduğunun kabul edildiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1-Görülmekte olan dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra açılmış olup bu kanuna göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Yukarıda yapılan açıklama nezdinde somut olaya baktığımızda; davacı şirket ile dava dışı şirket arasında 18/01/2012 inşaat sözleşmesi imzalandığı, daha sonra davacı davalı ve dava dışı şirket arasında bir kısım işlerin devrine ilişkin iş devir sözleşmesi imzalandığı, takip ve dava konusu 20/08/2017 keşide tarihli senedin bu sözleşme gereğince düzenlendiği ve senet bedelinin bir kısmının ödenmiş olması nedeniyle, borçlu olmadığının tespiti istenmiş olup, dosya kapsamındaki belge ve bilgilerden davalının tacir olmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla nisbi ticari dava söz konusu değildir. Yine TTK’nın 4/son maddesinde düzenlenen hususlardan veya diğer kanunlarda yer alan hususlardan kaynaklanan bir dava da söz konusu değildir. Dolayısıyla mutlak ticari davadan da söz edilemez.
Taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğuna ve iddianın ileri sürülüş biçimi bakımından takip ve dava konusu senedin eser sözleşmesi gereğince verildiği ileri sürüldüğünden görevli mahkeme, asliye hukuk mahkemesidir.
Dava tarihi itibariyle; davada görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup, tarafların sıfatı ve temel ilişkinin eser niteliğine göre görevli mahkeme ticaret mahkemesi olmayıp, asliye hukuk mahkemesidir. Davanın dayanağı olan kambiyo senetlerinden dolayı borçlu olmadığının tespiti, davanın ticaret mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Mahkemece görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddi gerekirken, esasın incelenip yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
2-Mahkemece, Temmuz 2017 vadeli bononun ödendiğinin yazılı belge ile kanıtlanamadığı ve 12/06/2018 tarihli haciz tutanağında, davacı borçlunun borcu kabul ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararının gerekçe kısmında Temmuz 2017 vadeli bono için inceleme ve değerlendirme yapıldığı anlaşılmaktadır. Oysa; takip ve dava konusu senet 20/08/2017 tanzim ve vade tarihli senet olup, bu hususta mahkemece gerekli inceleme ve değerlendirme yapılmadığı görülmektedir.
Bu durumda; dava ve takip konusu olan 20/08/2017 vade ve tanzim tarihli senet yönünden, dosyaya sunulan “devir ve ibraname protokolü” başlıklı belge, dekont, takip dosyasında bulunan haciz tutanağı ve tutanaktaki beyanlar ile dosya kapsamında bulunan tüm bilgi ve belgeler incelenip değerlendirme yapılarak sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.3-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/02/2020 gün ve 2018/435 Esas 2020/156 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.3-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacılar tarafından yatırılan 170,78 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacılar tarafından ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 23/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır