Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/72 E. 2023/1117 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-1 Maddesi Uyarınca Başvurunun Esastan Reddine)

ESAS NO : 2023/72
KARAR NO : 2023/1117

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/10/2022
NUMARASI : 2021/696 Esas – 2022/882 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İstirdat
KARAR TARİHİ : 19/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/10/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan istirdat istemine ilişkin davada, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; taraflar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve adi yazılı bir protokol imzalandığını, davalı yüklenicinin söz konusu protokol a dayanarak davacı hakkında Ankara Batı İcra Müdürlüğü 2020/2016 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, takibe ve borca itiraz edildiğini, ancak usule uygun olmayan tebligat mazbatası nedeniyle dava açtıklarını ile ödeme emrinin tebliğ tarihinin 04.02.2020 olarak tespite dair söz konusu Ankara Batı 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/66 E. 2020/222 K. Sayılı kararının kesinleşmediğinden bahisle itirazlarının nazara alınmadığını, usulsüzce yapılmış olan tebligat sonucu takibin kesinleştirilerek aşkın haciz yapıldığını, bundan dolayı ortaya çıkacak mağduriyetin giderilmesinin mümkün olmayacağından dolayı haciz tehdidi altında kabul edilmeyen borcun ödenmek zorunda kalındığını, müvekkiline ait taşınmazlarda haciz yapıldığını, müvekkilinin böyle bir borcu bulunmadığını, takibe konu belgenin müvekkili tarafından düzenlenmediğini ileri sürerek, Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün 2020/2016 sayılı dosyası dahilinde dosyaya teminat mahiyetinde depo edilen 158.558,24 TL’nin, aşkın haciz konulması nedeniyle mağduriyete neden olmaması için ihtirazi kayıtla ödenen 160.108,24 TL’ nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; davacının Hitit Vergi Dairesine , müvekkilinin Sincan Vergi dairesine kayıtlı tacir olduğunu bu nedenle görev itirazlarının , arabulucuya başvurma koşulu yerine getirilmediğini, Ankara Batı 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/66 Esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını, tensip ile tedbir kararı verildiğini ve icra takibinin tedbiren durdurulduğunu, davacı tarafın dosyada tedbir kararı olmasına rağmen icra dairesine talep açarak dosyaya yatırdıkları paranın alacaklı olan müvekkiline ödenmesine muvafakat ettiklerini, bunun üzerine icra dosyasına yatırdıkları paranın müvekkiline ödenerek dosyanın infaz olduğunu, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddini, İİK m60/II, b3; 62/V gereğince davacı tarafın icra dosyasına ayrıca ve açıkça imzaya itirazda bulunmadığını, belgedeki imzayı ikrar etmiş sayılacağını, daha sonra imza inkarına dayanarak dava açmasının yasal olarak mümkün olmadığından davanın esastan reddini, Ankara Batı 1. İcra Hukuk mahkemesinin 2020/6 esas sayılı dosyanın bekletici mesele yapılmasını, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “İcra takibi neticesinde yapılan ödemenin icra tehdidi altında yapıldığı anlaşıldığından davacının istirdat davası açmakta hukuki yararı bulunduğu kabul edilmiştir. Ödeme tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre dolmadan dava açıldığından uyuşmazlığın esasına girilmiştir.
Davacı yan açmış olduğu işbu davada, takibe konu alacağın dayanağı olarak gösterilen 08/10/2018 tarihli 100.000,00TL bedelli adi yazılı belgeyi, belgedeki imzayı ve iddia olunan hukuki ilişkiyi inkar etmiştir. Bu kapsamda davalının iddia olunan hukuki ilişkiyi ve bu hukuki ilişki sebebiyle davacıdan takip çıkışı kadar alacaklı olduğunu ispatlaması gerekmektedir.
Davacının belge altındaki imza yönünden isticvabına karar verilmiş, isticvap edilen davacı imzanın kendisine ait olmadığını beyan etmiştir. Buna göre belge altındaki imza inkar edildiğinden öncelikli olarak imza incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Bu ara karara karşı davalı tarafça itiraz edilmişse de, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017(19) 11-925 Esas 2021/734 karar sayılı kararının gerekçesinde “kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğunu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir. Ayrıca adi senette borçlu olarak gözüken kimse senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığının ve dolayısıyla senet borçlusu konumunda bulunmadığının tespiti amacıyla cebri icra tehdidi ile karşı karşıya ise icra takibinin yapılmasından önce, süresi içerisinde ödeme emrine karşı imzaya itirazda bulunmayı ihmal etmiş ve takip kesinleşmişse takibe başlamadan sonraki evrede sahtelik davası açabilir, böyle bir sahtelik davası hukuki niteliği itibariyle İİK madde 72 de düzenlenmiş olan menfi tespit davasıdır.” şeklinde belirtildiği üzere, iş bu davanın HMK madde 208 uyarınca açılmış olan sahtelik iddiasına dayalı istirdat davası olduğu ve imzaya itiraz edilmemiş olması maddi hukuk bakımından sahtelik iddiasında bulunularak dava açılmasına engel teşkil etmediğinden davalı yanın imza incelemesi yönünde kurulan ara karardan rücu talebinin reddine karar verilmiş ve imza incelemesine esas olmak üzere belge aslının dosyaya sunulması için davalı yana iki hafta kesin süre verilmiş, kesin sürenin sonuçları ihtar edilmiş, davalı vekilinin 09/01/2022 tarihli talebiyle verilen kesin süreye ek olarak 1 ay daha kesin süre verilmiş ancak bu sürede de belge aslı sunulmadığından kesin sürenin ihtar edilen sonuçları uyarınca imza inkarı davalı tarafça kabul edilmiş sayılmıştır. Bu kapsamda anılan belge alacağın varlığı yönünden delil olarak kabul edilemeyecektir. Uyuşmazlık tutarına göre tanık da dinlenemeyeceğinden hukuki ilişki ve alacağın varlığını ispatı yönünden davalı yana son çare olarak cevap dilekçesinde dayandığı yemin delili hatırlatılmış ve davalı yan yemin deliline başvurarak tarafına verilen kesin süre içinde yemin metnini sunmuştur. Davacı yemin metni usulüne uygun tebliğ edilmiş ve 14/04/2022 tarihli celsede davacı duruşmaya gelerek yemini eda etmiştir. Davacı yeminli beyanında, 08/10/2018 tarihli belgeyi ve belgedeki imzayı kabul etmemiştir. Bu doğrultuda davalı tarafça iddia olunan hukuki ilişki ve alacağın varlığı ispatlanamadığından davanın kabulüne, yasal dayanağı bulunmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar davalı yan yeminli beyan sebebiyle davacı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu beyan ederek soruşturmanın neticesinin bekletici mesele yapılmasını talep etmişse de, HMK’nın 239. Maddesi uyarınca yemin eda edildikten sonra yalan yere yemin nedeniyle açılan ceza davasının esas dava bakımından bekletici sorun yapılamayacağı düzenlenmiş olduğu” gerekçesi ile, davanın kabulüne, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün 2020/2016 esas sayılı dosyasında davacının borçlu olmadığı halde ödemiş olduğu toplam 160.108,24TL’nin davalıya ödeme tarihi olan 18/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan istirdadı ile davacıya verilmesine, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini, davacının gerek görevsiz mahkemede dava açılmadan önce, gerekse görevli mahkemeye dosya gelene kadar dava şartı olan arabuluculuk yoluna başvurmadığını, bu husustaki süreleri de geçirdiğini, davanın bu yönüyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, icra takibinin davacının itirazı üzerine zaten durduğunu, icra dosyasından yapılan ödemeyi davacının kendi rızası ile yaptığını, davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, yerel mahkemece eksik inceleme ve denetleme sonucunda verilen kararın hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan istirdat istemine ilişkindir. Davacı arsa sahibi, davalı yüklenicidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 10.936,99 TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.050,68 + 683,56 TL toplamı 2.734,24 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.202,75 TL harcın davalıdan tahsili ile hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Katip …
E-imzalıdır