Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/6 E. 2023/72 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvuru Kabul/Gönderme/HMK m. 353/1-a.4,6)
DOSYA NO : 2023/6 Esas
KARAR NO : 2023/72

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/09/2022
NUMARASI : 2021/366 Esas-2022/657 Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 17/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/02/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 05/07/2009 tarihinde … askeri amaçlı yol yapım işinin kazı yapılması, stabilize serilmesi yapım işi konusunda taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, işe başlama tarihinin 05/07/2009, bitiş tarihinin 30/09/2009 tarihi olmasına rağmen işin daha erken bitirilip işin bitimiyle davalı yüklenici şirket mühendisleri ve işveren özel idare mühendisleri tarafından yerinde yapılmış incelemelerden sonra yapılan işin eksiksiz bir şekilde taşron müvekkilinden teslim alındığını, davalının eksiksiz ve tam olarak biten işe ilişkin olarak 28/08/2009 tarihinde … askeri amaçlı yolyapım işinin kazı ve maliyet bedeli olarak KDV dahil toplam 1.770.000,00 TL fatura edildiğini, müvekkiline işin bitimiyle hak etmiş olduğu bedelin tümünü ödenmesi gerekirken müvekkilinin mağduriyetine sebebiyet verilip ödeme yapılmadığını, müvekkilinin başka alternatifi olmadığından ödemeleri parça parça aldığını, KDV dahil toplam 1.770.000,00 TL faturanın karşılığı olarak davalı tarafından 955.500,00 TL ödeme yapıldığını, kalan 814.500 TL’nin ödenmemesi nedeniyle Diyarbakır 3. İcra Müdürlüğünün 2010/320 esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının borca itiraz etmesiyle takibin durduğunu, taraflarca itirazın iptali için Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2010/239 E. Sayılı davada mahkemece uyuşmazlık konusunun hakemi gerektirmesi sebebiyle reddine karar verildiğini, taraflarınca hakem tayini yapılmış olup yapılan yargılama sonucunda 25/07/2012 tarihli kararla davaların kısmen kabulü kısmen reddine, karşı davanın reddine karar verildiğini, bu karar ve hakem dosyasının hakem heyeti sekretaryasınca Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesine teslim edilmiş olduğunu, kararın 2012/54 D.iş sayısı ile tebliğe çıkarıldığını, tebliğe çıkarılan kararın taraflarınca ve davalı tarafça temyiz edildiğini, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2013/160 E. 2013/3346 K. 23/05/2013 tarihli kararıyla bozulduğunu, bozma kararı sonrasında hakem heyeti dosyasının Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/09/2013 tarih ve 2013/44 D.iş sayılı kararı ile bozma kararı doğrultusunda hakem kuruluna iadesine karar verildiğini, dosyanın 08/11/2013 tarihinde hakem sekretaryası tarafından teslim alındığını, hakem heyetinin dosyaya kaldığı yerden devam etmesi gerekirken herhangi bir işlem yapmadığını, bu hususun bildirildiğini, yeniden ücret alınması için zımni olarak yeni hakem heyeti seçilmesi için zorladıklarını, hakem heyetinin dosyaya bakmayacağını bildirmesi üzerine davalı vekilinden eski hakem heyeti ile devam edilmesi için muvafakat isteniğini, ancak bu şekilde yeniden ücret verileceği için davalı vekili tarafından kabul edilmediğini, taraflarca yeniden hakem ve tahkim süresini belirleme zorunluluğu doğduğunu, 30/12/2013 tarihinde Ankara 13. ATM’nin 2013/408 esas sayılı hakem tayini davası açıldığını, Ankara 13. ATM’nin kapanması ile dosyanın Ankara 11. ATM’nin 2014/557 esasına kaydolduğunu, Ankara 11. ATM’nin 2014/557 E. 2014/368 K 27/11/2014 tarihli kararıyla önceki hakem heyetinin görevinin devam ettiği sonucuna varılarak yeniden hakem tayini istemine ilişkin talebin reddine karar verildiğini, hakem dosyasının Ankara 11. ATM’nin dosyasından hakem sekretaryası tarafından teslim alınıp 11/3/2016 tarihli tensip kararı ile 29/03/2016 tarihli duruşma gününün verildiğini, hakem heyeti tarafından süresinde karar verilmediğinden karar ittihazına yer olmadığına karar verildiğini, Ankara 6. ATM’nin 2016/182 D.iş esası ve kararıyla da 29/03/2016 tarihli kararın tebliğe çıkarıldığını, 25/07/2012 tarih 2012/54 D.iş sayılı ilk hakem heyetinin yargılama esnasında işin esasına girilerek tarafların tüm delillerinin toplandığı, dosyaya kazandırılan bilgilerin ve yanların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak rapor alındığını, yargılama neticesinde davacının 305.996,00 TL alacağı olduğunun tespit edilerek bu alacağın 18/03/2010 tarihinden itibaren değişen oranlarda reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verildiğini, aynı kararda 146.518,59-TL tahkim giderinin de davalıdan tahsiline karar verildiğini, bozmadan sonra 29/03/2016 tarihli ikinci hakem heyeti kararında 1 yıllık normal tahkim süresinin geçmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına masrafların devlet yargısında nazara alınmasına ve tarafların mahkemeye başvurmasına muhtariyetine karar verildiği, maddi hukuk yönünden tüm bilgi ve belgelerin tahkim yargılaması aşamasında toplandığı, tahkim yargılamasının süre nedeniyle sona erdiğini beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00-TL alacağın fatura kesim tarihi olan 28/08/2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini, tahkim aşamasında yapılan 146.518,50-TL yargılama gideri dahil olmak üzere tüm yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının talebinin “… Askeri Amaçlı Yol Yapım İşinde” taşeron sözleşmesi ile çalışması nedeniyle düzenlediği 28/08/2009 tarihli faturadan kaynaklandığını, bu nedenle 6098 sayılı TBK 147/6 maddesi gereğince 5 yıllık zamanaşımı süresinin gerek dava gerek se ıslah tarihi itibariyle dolduğunu, somut olayda TBK 154 m.gereğince zamanaşımını kesen nedenlerin mevcut olmadığını, işi alan davacının gerekli makine ve ekipmanı sağlayamadığını ve işe süresinde başlayamadığını, müvekkilinin iyi niyetli hareket ederek kendi iş makinelerini davacı taşeronun hizmetine verdiğini, şantiye bölgesinde akaryakıt satıcılarına yüklü miktarda borçlanan ve akaryakıt temin edemeyen taşeronun borçlarını ödemek zorunda kaldığını, müvekkili şirketin davacı taşeronun kendisine ve yapılan işle ilgili olarak alacaklılarına yaptığına toplam ödeme miktarının 1.174.304,00-TL olduğunu, davacının iddialarının aksine müvekkili şirket ve asıl işveren konumundaki idare tarafından işin geçici ve kesin kabulünün yapılmadığını, davacı taşeronun Hakkari İl Özel İdaresi tarafından 16/03/2010 tarihinde mahallinde yapılan tespite göre işi teknik şartnamesine uygun olarak yapmadığını, davacının sözleşme gereğince ifasını üstlendiği işleri eksik ve ayıplı olarak gerçekleştirdiğini, dosyaya sunulan teknik bilirkişi raporu Şemdinli Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/3 D.iş sayılı dosyası ile çeliştiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; taraflar arasında tanzim edilen taşeronluk sözleşmesine istinaden davacının, davalının dava dışı idare ile yaptığı eser sözleşmesi uyarınca yüklendiği yol yapım işinin stabilize malzeme serim ve sıkıştırma işini yüklendiği, işin yapılarak teslim edilmesine rağmen bedelin bir kısmının ödenmediği iddiasıyla ödenmeyen bedelin faiziyle birlikte tahsili talebiyle derdest davanın açıldığı, taraflar arasındaki sözleşme tespit dosyası, istihkak evrakları, bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde, davacının sözleşme kapsamında belirlenen işin %73,6334 oranındaki kısmını yapmış olduğu, buna göre sözleşme bedeli olan 1.500.000,00-TL bedelden işin ifa edilen kısmına tekabül eden miktarı davacının davalıdan talep etme hakkının bulunduğu, bu miktara KDV ilave edilerek ve KDV Tevkifatı ile taraflarca kabul edilen yine belgeye dayanan davalı ödemeleri tenzil edildiğinde davacının 345.496,50-TL alacağı bulunduğu belirtilerek bu bedelin icra takip tarihi itibariyle davalı tarafın temerrüde düşmüş olması nedeniyle icra takip tarihi olan 26/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı alacağının 28/08/2009 tarihli faturadan kaynaklandığını iddia ettiğini, davacının işin bitiş tarihi olan 30/09/2009 tarihinden önce eksiksiz bitirilip teslim ettiğini ifade ettiğini, Şemdinli Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/3 D.iş sayılı dosyasında tespit yapıldıktan sonra 21/07/2010 tarihli ihtar ile sözleşmenin feshedildiğini, fesih iradesinin karşı tarafa ulaştığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, zamanaşımını kesin bir sürenin mevcut olmadığını, tahkim başlangıç süresinin 28/09/2011 tarihi olduğunu, 1 yıllık sürede karar verilmediğini, yok hükmünde olduğunu, dava ve ıslah tarihi itibariyle 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, sözleşmenin götürü bedelli olduğunu, müvekkilin taşeron ve alacaklılarına 1.174.304,00 TL ödediğini, davacının sözleşmede üstlendiği işi tamamlamadığını, şantiye sahasını terk ettiğini, icra takibine ilişkin açılan itirazın iptali davasında hakem heyetinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiğini, idarenin 16/03/2010 tarihli yazısı ile işin şartnameye uygun yapılmadığının tespit edildiğini, tespit yaptırdıklarını, tespit sırasında da çalışma olmadığının görüldüğünü, işin dava dışı taşeron firmalarla 2011 yılında tamamlandığını, faturanın tek başına imalatı ispatlayamayacağını, müvekkil yokluğunda alınan bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, bilirkişi heyetinin taşeron sözleşmesini eksik ve hatalı yorumladığını, Şemdinli Sulh Hukuk Mahkemesi’nin raporunun dikkate alınmadığını, yol genişliği ve kenar hendeklerinin açım işinin kazı işine dahil olduğunu, bozulan hakem heyeti dosyasındaki masrafların müvekkilden tahsil edilemeyeceğini, Hakem Heyeti kararının Yargıtayca yok hükmünde sayıldığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Eser Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece Mahkemesinin 2016/765 Esas, 2018/612 Karar sayılı kararının Dairemizin 25/05/2021 tarih, 2020/537 Esas, 2021/521 Karar sayılı ilamı ile kaldırılması üzerine Mahkemece yeniden karar verilmiştir.
1- Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 Sayılı HMK’nın 281 ve devamı maddelerinde mahkemece, tarafların itirazı üzerine ya da kendiliğinden bilirkişi raporundaki eksik ve noksanların tamamlanması ve açıklığa kavuşturulması için ek rapor alınabileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için görevlendirilecek bilirkişi ya da bilirkişiler vasıtasıyla tekrar inceleme yaptırılabileceği de düzenlenmiştir. Mahkemece hükme esas raporu veren bilirkişi kurulundan, davalının rapora itiraz dilekçesinde belirttiği itirazlarını teker teker inceleyip karşılamak, gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor, bunun yeterli görülmemesi halinde yeniden oluşturulacak konusunda uzman teknik bilirkişilerden rapor alınıp değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2016/3501 Esas, 2016/4338 Karar).
Somut olayda benzer şekilde yargılama öncesi yaptırılan delil tespiti ve bilirkişi raporu tartışılmadan, davalının itirazları karşılanmadan Dairemizin kaldırma kararı öncesi alınan denetime elverişsiz bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.
2- Eser sözleşmelerinden doğan alacak talebi sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu 126/4 ve 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147/6. maddesi gereğince 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, zamaşımının başlangıcı ise kural olarak eserin teslim tarihidir.
Zamanaşımını kesen sebepler 818 sayılı BK’nın 133. ve 6098 sayılı TBK’nın 154. Maddelerinde gösterilmiştir.
Somut olayda taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi fesih ile sona ermiş olup davalı tarafın dava ve ıslaha karşı zamanaşımı iddiası zamanaşımını kesen işlemlerle birlikte tartışılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddeleri uyarınca taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Yine, gerek doktrinde gerekse Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere; ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kişiye düşer. Bu kabul, adi karine niteliğindedir. Nitekim; Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin istikrar bulmuş içtihatlarında kabul edildiği üzere, bir sözleşme fesih ya da başka bir nedenle ortadan kaldırılmadıkça, o sözleşme kapsamında kalan işlerin, o sözleşmenin yüklenicisi tarafından yapıldığı kabul edilir. Ancak, sözleşme feshedilmiş ve işin üçüncü kişiye yaptırıldığı ileri sürülmüşse, bu kez karine, üçüncü kişi yararına oluşmaktadır. Elbette, her iki durumda da, bu karinelerin aksini ileri süren tarafın, bu savunmasını kanıtlanması mümkündür. (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2021/423 Esas, 2021/1860 Karar).
4- O halde Mahkemece yapılacak işlem; davalı tarafın zamanaşımı def’inin değerlendirilmesinden sonra dava dışı İdareden tüm hak edişler, kabul tutanakları, sözleşme ve eklerini içerir ihale dosyası temin edildikten sonra sözleşme ve ekleri hükümleri, sözleşmenin fesih tarihi, ispat kuralları, davalının ileri sürdüğü ayıp iddiası (gizli ayıp olup olmadığı), davacı taşeron tarafından gerçekleştirilen bazı imalatların sökülüp yeniden yapılıp yapılmadığı birlikte değerlendirilerek davacı tarafından sözleşme ve eklerine uygun olarak gerçekleştirilen imalat bedelinin bulunması, yukarıdaki açıklamalar da dikkate alınarak gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor, bunun yeterli görülmemesi halinde yeniden oluşturulacak konusunda uzman teknik bilirkişilerden rapor alınması: bu kapsamda tarafların iddia ve itirazlarının karşılanması, delil tespiti ve raporunun tartışılması, bu şekilde ulaşılacak sonuca göre karar verilmesinden ibaret olacaktır.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.4,6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 07/09/2022 tarih ve 2021/366 Esas-2022/657 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.4,6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
5-Davalı tarafından ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İnceleme konusu kararın icrasının geri bırakılması için İİK’nın 36/1 maddesi gereğince varsa taraflarca yatırılan nakit teminatların veya sunulan banka teminat mektuplarının dosya kapsamı ve kararın niteliğine göre aynı maddenin 5. Fıkrası gereğince yatıran/sunan tarafa İADESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
✍e-imzalıdır

Üye …
✍e-imzalıdır

Üye …
✍e-imzalıdır

Katip …
✍e-imzalıdır