Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/449 E. 2023/532 K. 25.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/449 – 2023/532
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/449 Esas
KARAR NO : 2023/532
(İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi /HMK m.353/1-b-1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2022
NUMARASI : 2022/190 Esas-2022/853 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali

KARAR TARİHİ : 25/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/05/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 25/09/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında 02.02.2019 tarihinde müvekkilinin … marka ölçüm tezgahının kontrol ünitesi cihazı arızalı olduğu için arızanın giderilmesi amacıyla sözleşme yapıldığını, davalının, sözleşme yapıldıktan sonra müvekkilinden cihazı teslim aldığını, daha sonra müvekkilini telefonla arayarak arızaların tespit edildiğini, tamir ücretinin tamamının ödenmesi halinde tamire başlayacaklarını bildirdiğini, müvekkilinin de tamir ücretinin çok yüksek olduğunu ve bu miktarı ödeyemeyeceğini bildirdiğini, davalı şirketin ise, çok emek harcadığını, emeğinin boşa gitmemesi için cihazı %100 tamir edeceğini, ürün çalışmaz ise müvekkilinin parasını %100 iade edeceğini e-mail yazışmasında bildirdiğini, müvekkili ile davalı tarafın cihazda meydana gelmiş arızanın tamiri için 52.252,21-TL bedel karşılığında anlaştığını, müvekkilinin bu miktarı …AŞ.’nin … nolu IBAN hesabına 14.02.2019 tarihinde yatırdığını, davalı şirketin aracı tamir ettiğini söyleyip aracı teslim ettiğini, fakat cihazın çalışmaması üzerine 3 kere ölçüm cihazının kontrol ünitesi cihazını alıp tekrar tamir için götürdüğünü, müvekkiline son attığı e-mailde de aracı tamir edemeyeceğini bildirdiğini, ancak tamir edemediği taktirde %100 tamir ücretini iade edeceğini söyleyen davalı şirketin ücreti ödemekten kaçındığını, bunun üzerine müvekkilinin, davalı şirkete anlaşma gereği tamir için yatırılan ama tamir edilemeyen cihazın geri ödenecek tamir ücreti, tüm masraflar, avukatlık masrafları ve cihazı çalıştırmak için ödenen personel ücretlerinin davalı şirket tarafından ödenmesi için davalıya Ankara 66. Noterliği aracılığıyla ihtar çektiğini ve davalı tarafın bu borca itiraz edip yine müvekkilinin alacağını ödemediğini, Ankara 27.İcra Müdürlüğü 2019/9067 esas sayılı dosyasında takibe konu alacağa davalının haksız yere itiraz ederek takibi durdurduğunu beyanla, davalının icra takibine yapmış olduğu haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin yirmi yılı aşkın tecrübesiyle 15 farklı ülkeye ve ülkemizin dört bir yanına teknoloji ve otomasyon alanında hizmet veren, Tübitak Marmara Teknokent Teknoloji Geliştirme Bölgesinde ar-ge faaliyetleri olan, alanında uzman ve yetkin bir firma olduğunu, dava dilekçesinde, müvekkili şirket aleyhine isnat edilen iddiaları tümüyle reddettiklerini, öncelikle, itirazın iptali davasının İcra ve İflas Kanunu’nda öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını ve bu sebeple davanın reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin üzerine düşen vazifeyi yerine getirip kontrol ünitesini sorunsuz çalışır hale getirdiğini, daha önce sistemin hata verdiği tüm arızaları giderdiğini, davacı tarafından verilen tüm yanıltıcı bilgilere ve bu nedenle güven ilişkisinin zedelenmesine rağmen servis hizmetini sonlandırmadığını, cihazın sorunsuz çalışması adına elinden gelen gayreti fazlasıyla gösterdiğini, el kontrol ünitesindeki koordinatların kararlı çalışmamasına sebep olan entegre arızasını tespit ettiğini ve çözüm olanaklarını davacıya sunduğunu, tüm bunlara rağmen davacıdan (başta imzalanan servis şartlarından doğan) alacağını tam olarak tahsil edemediğini, davacının rahatsız edici sözlü ve yazılı ithamlarına, devamında da haksız bir icra takibi ve dava sürecine maruz kaldığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/12/2022 tarih 2022/190 Esas 2022/853 Karar sayılı kararında özetle; Dava, sözleşme kapsamında ödenen bedelin iadesi için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Dava açılmadan evvel arabulucuya müracaat edilmiş olup işbu dava şartı yerine getirilmiştir.
Ankara 27. İcra Müdürlüğü 2019/9067 Esas Sayılı dosyası aslı getirtilerek dosya kapsamına alınmıştır.
Davanın dayanağı olan Ankara 27. İcra Müdürlüğü 2019/9067 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacının 03/07/2019 tarihinde 53.842,37-TL alacak üzerinden davalı aleyhine icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin davalıya 05/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalının süresi içerisinde (08/07/2018 tarihinde) borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
İtiraz dilekçesinin davacı-alacaklıya tebliğ edilmemiş olması nedeniyle davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Mahkememiz’in 03/03/2021 tarih, 2020/482 Esas ve 2021/150 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine Ankara BAM 31. Hukuk Dairesinin 08/02/2022 tarih, 2021/1030 Esas, 2022/80 Karar sayılı ilamı ile kaldırılmasına karar verilmiştir.
BAM kaldırma kararından sonra tarafların iddia, savunma ve Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen hususların tespiti amacıyla dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, 26/08/2022 sistem tarihli bilirkişi heyeti raporunda; davanın sözleşme gereğince edimin yerine getirilmemesi iddiasıyla bedel iadesi istemine dayalı ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davası olduğu, dava değerinin 53.842,37-TL olduğu, dosya içerisinde yer alan 22.02.2019 tarihli servis raporu’na, cihaza daha önce bir başkası tarafından müdahale edildiğinin anlaşılması üzerine bu hususun davacı firma yetkilisi … Bey’e sorulduğu, bu kişinin, daha önce … Bey diye birinin cihaza müdahale ettiğini söylediği, servise vermeden önce kendisine ancak daha önce müdahale edilmediyse cihazın tamir edileceğinin söylendiği, … Bey’in ise cihaza müdahale edilmediğini söylediğinin belirtildiği ve söz konusu servis raporunun davacı firma adına … … tarafından imzalandığı, takdir mahkemeye ait olmak üzere, taraflar arasında cihazın tamirine ilişkin anlaşma gerçekleşmeden önce, davacı tarafından cihaza daha önce müdahale edilmesine rağmen, davalıya kasten yanıltıcı bilgi verildiği ve bu durumun servis raporunun davacı firma tarafından imzalanması suretiyle kabul edildiği, her ne kadar davalı tarafından davacıya gönderilen 13.02.2019 tarihli e-mailde %100 para iade garantili tamir taahhüt edilmiş olsa da, davacının önceden davalıya kasten yanıltıcı bilgi vererek iradesini sakatlaması ve sözleşme yapmaya yöneltmesi nedeniyle, BK m.36/1 ve Yargıtay HGK kararı gereğince davalının söz konusu garanti taahhüdünden sorumlu olmayacağı, davalı tarafından yapılan masrafların ve tamir ücretinin piyasa rayicinde olduğu, davacı tarafından dava konusu cihazın Türkiye’de olmadığının beyan edildiği, bu sebeple makinenin yerinde incelenmesinin mümkün olmadığı, ancak 22.02.2019 tarihli servis raporunda, dava dışı yetkisiz bir kişi tarafından karta fiziksel olarak müdahale edildiğinin, rolelere jumper atıldığının, butonların değiştirildiğinin ve kabloların lehimlendiğinin tespit edildiği, kurulumuzca yapılan teknik değerlendirmede yetkisiz bir kişi tarafından gerçekleştirilen bu müdahalelerin cihaza zarar verebileceği veya mevcut arızanın daha da büyümesine yol açacağı, böylelikle söz konusu arızanın tamir edilebilmesi için çok daha fazla emek ve mesai harcanması gerekeceği tüm bu nedenlerle takdir mahkemeye ait olmak üzere davacının davalıdan talep edebileceği alacak bulunmadığı, takdir edilmesi durumunda ise kötü niyet tazminatının ise 53.842,37-TLx%20= 10.768,47-TL olarak hesaplandığı rapor edilmiştir.
Davacının itirazların değerlendirilmesi amacıyla bilirkişiden ek rapor alınması amacıyla dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, 23/11/2022 sistem tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda; dava konusu makinenin yerinde incelenmesinin mümkün olmadığından dosyada yer alan belgeler üzerinden inceleme yapıldığı, buna göre dosya kapsamında yer alan 13.02.2019 tarihli davalı tarafından davacıya gönderilen e-mail sebebiyle davalının garanti taahhüt ettiği, ancak yine dosya içerisinde yer alan 22.02.2019 tarihli servis raporunda açıkça cihaza daha önce fiziksel olarak müdahale edildiğinin kabul edildiği, her ne kadar davacı tarafından, cihaz üstünde tamir amacıyla herhangi bir müdahale yapılmadığı, bu nedenle müvekkili tarafından araca yapılan ölçüm-kontrol işleminin cihazı garanti kapsamından çıkaracak nitelikte olmadığı beyan edilmiş olsa da, söz konusu işlemlerin ölçüm-kontrol işlemi dışında yapılan işlemler olup, teknik olarak CMM sistemine fiziki müdahale kapsamında değerlendirildiği, davacı tarafın, esasında makineye müdahale edilmemesine rağmen, makinenin tamir edilmesi için söz konusu servis raporunu imzalamak zorunda bırakıldığı iddiasının mahkemenin değerlendireceği bir husus olduğu, her ne kadar davacı taraf, tamir gerçekleşmediğinden, davalının tamir ücretinin tamamına hak kazanmasının hakkaniyetsiz olduğunu beyan etmiş olsa da, davalının kendisine bildirilen arızaları onarmak için gerekli işlemleri yaptığı, davalı tarafından düzenlenen 18.03.2019 tarihli faturada gerçekleştirilen işlemlerin; müşteri sahasında çalışma, dört defa yerinde servis, kendi sahalarında çalışma, iki gece konaklama ve kontrol ünitesi tamiri olarak sıralandığı, toplam fatura bedelinin ise KDV Dahil 52.252,21-TL olduğu, söz konusu masrafların ve tamir ücretinin piyasa rayicinde olduğu, ancak davalının söz konusu cihazı tamamen tamir edebilmesi için, daha önceden gerçekleşen fiziki müdahale sebebiyle, sözleşme ile yüklendiğini düşündüğü edimden çok daha fazlasını gerçekleştirmesi gerekeceği, bütün bu nedenlerle kök raporumuzda belirtilen görüşlerde herhangi bir değişiklik bulunmadığı rapor edilmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilafın; davacı tarafından davalıya gönderilen Wenzel lh87 marka ölçüm cihazının taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak tamir veya onarımının veya bakımının gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, davalının söz konusu ürün için almış olduğu ücretin iadesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmış olduğu tespit edilmiştir.
Davacı, kendisine ait cihazın arızalanması üzerine, 02.02.2019 tarihinde davalı ile sözleşme yapıldığını, söz konusu sözleşme gereğince kendisine tamir garantisi verildiğini, cihazın tamir edilememesi durumunda davalı tarafından ücretin iade edileceğinin taahhüt edildiğini beyan ederek eldeki davayı açmıştır. Davalı ise, davacı ile 02.02.2019 tarihli sözleşmenin yapıldığını, ancak davacıya daha önce cihaza bir başkası tarafından müdahale edilip edilmediği sorulduğunda davacı tarafından müdahale yapılmadığının belirtildiğini, yapılan işlemler sırasında daha önce müdahale yapıldığının anlaşıldığını, bu durumun davacı tarafından kabul edildiğini, bu durumda cihazın tamir garantisi altında olamayacağını, dolayısıyla borçlu olmadığını savunmuştur.
Davalı tarafından davacıya gönderilen 13.02.2019 tarihli e-mailde %100 para iade garantili tamir taahhüt edilmiştir. Yukarıda ayrıntılarına yer verilen bilirkişi asıl ve ek raporunda da belirtildiği üzere; dosya içerisinde yer alan 22.02.2019 tarihli servis raporunda, cihaza daha önce bir başkası tarafından müdahale edildiğinin anlaşılması üzerine bu hususun davacı firma yetkilisi … Bey’e sorulduğu, daha önce … Bey diye birinin cihaza müdahale ettiğini söylediği, servise vermeden önce kendisine ancak daha önce müdahale edilmediyse cihazın tamir edileceğinin söylendiği, … Bey’in ise cihaza müdahale edilmediğini söylediğinin belirtildiği ve söz konusu servis raporunun davacı firma adına … … tarafından imzalandığı, taraflar arasında cihazın tamirine ilişkin anlaşma gerçekleşmeden önce, davacı tarafından cihaza daha önce müdahale edilmesine rağmen, davalıya kasten yanıltıcı bilgi verildiği ve bu durumun servis raporunun davacı firma tarafından imzalanması suretiyle kabul edildiği anlaşılmaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nun 36/1. maddesinde “Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir.” hükmü yer almaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E.2017/1831, K.2020/549 sayılı ve 8.7.2020 tarihli kararında da “Bilindiği üzere hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz.” denilerek hilenin tanımını yapılmış ve taraflardan birinin diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmesi halinde sözleşmenin aldatılan taraf açısından bağlayıcı olmayacağını ifade edilmiştir. Somut olayda; davacının davalıya kasten yanıltıcı bilgi vererek iradesini sakatlaması ve sözleşme yapmaya yöneltmesi nedeniyle, davalının söz konusu garanti taahhüdünden sorumlu olmayacağı sonucuna varılmış, ayrıca davalı tarafından yapılan masrafların ve tamir ücretinin piyasa rayicine ve sözleşmeye uygun olduğu da gözetilerek davanın reddine, davacının icra takibinde kötü niyetli olmadığının anlaşılması nedeniyle davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin de reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili tarafından verilen 27/01/2023 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; Daha önceki tüm beyanları ve dava dilekçesindeki iddialarını aynen tekrar ettiklerini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı müvekkilinin yanıltıcı beyanları sebebiyle yani cihaza yapılan müdehalenin müvekkilince söylenmemiş olduğunun kabulü halinde dahi ve bu hususun aracı garanti kapsamında çıkarmış olduğu kabul edilse dahi davalı tarafın aracı tamir edemeyeceğini söylemesine rağmen sanki tamir gerçekleşmiş gibi tamir ücretinin tamamını talep etmesinin haksız kazanç sağlamaya yönelik iradesini gösterdiğini, davalının yalnızca muayene ve tespit için zorunlu masrafları talebe haklı bulunduğunu, bilirkişi raporunda zorunlu masrafların ne olduğuna değinilmediğini, bu konuda bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu ve hükme esas alınamayacağını, bu sebeplerle istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırıldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, davacıya ait … … marka ölçüm tezgahı kontrol ünitesinin davalı tarafından yapılan onarımı nedeniyle davacıdan tahsil edilen onarım bedelinin, aracın davalı tarafça onarılamaması sebebiyle davacıya iadesi gerektiği iddiasıyla davalı tarafından tahsil edilen 52.251,21 TL onarım bedeli ile 1.592,16 TL işlemiş faiz miktarından oluşan alacağın tahsili için davalı hakkında yapılan icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve %20 inkar tazminatının ödenmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece 03/03/2021 tarihli 2020/482 Esas 2021/150 Karar sayılı karar ile yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, bu kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine dairemizin 08/02/2022 tarihli 2021/1030 Esas, 2022/80 Karar sayılı kararı ile eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak yetersiz bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle karar verilmiş olması sebebiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulüne, kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece dairemiz kaldırma kararı gerekleri doğrultusunda yeniden inceleme ve araştırma yapılması amacıyla konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor ve ek rapor alındıktan sonra bu raporlar hüküm vermeye yeterli görülmüş ve sonuçta, davalı yüklenicinin, dava konusu araca daha önce yetkisiz kişiler tarafından müdahale edilmemiş olması şartı ile aracı tamir etmeyi taahhüt ettiği, davalının sözleşme kapsamında edimini yerine getirmek üzere çalışmalara başladığı, bu amaçla müşteri sahasında yaptığı çalışmalar, yerinde servis hizmetleri, kendi sahasında çalışma ve müşteri sahasında yaptığı çalışmalar sırasında iki gece konaklama yapmak zorunda kalması ile kontrol ünitesi tamiri olarak faturada gösterilen fiyatlandırmaların piyasa rayiçlerine uygun olduğu, servis hizmetleri sırasında sözleşmeye konu araca daha önce yetkisiz kişilerce müdahale edildiğinin davacı çalışanının beyanı ile sabit olduğu, davacı çalışanının bu konuda taraflarca tutulan tutanağı imzaladığı, daha önce araca yetkisiz kişilerce müdahale edilmiş olması sebebiyle davalı tarafından taahhüt edilen tamir eyleminin yerine getirilemediği ve bu şekilde davalı yüklenicinin tamir garantisinden sorumlu tutulamayacağı gerekçeleriyle davacının sabit olmayan davasının reddine, davalının ise kötü niyet tazminatının koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiş olmasında dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan delillere göre usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/12/2022 tarihli 2022/190 Esas 2022/853 Karar sayılı kararı usul ve yasa hükümlerine uygun olduğundan davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- İstinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan davacıdan alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3 – Davacı tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücretine yer olmadığına,
5 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/04/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır