Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/410 E. 2023/644 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/410 Esas
KARAR NO : 2023/644 (İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Kararın Kaldırılarak Yeniden Hüküm Kurulması 353/1-b-2)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2022
NUMARASI : 2021/344 Esas-2022/925 Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali

KARAR TARİHİ : 16/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ :29/05/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 07/07/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …. A.Ş.’nin uzun yıllardır ticari faaliyetini sürdüren, kendi sektöründe ileri gelen ve bankalar nezdinde kredi hacmi geniş, saygın bir üretici firma olduğunu, müvekkili firma ile davalı …. A.Ş.’nin arasında ticari ilişki nedeni ile müvekkili firma tarafından davalı şirkete defalarca mal ve hizmet satışı yapıldığını, taraflar arasında gerçekleşen bu ticari ilişkiye istinaden, müvekkili şirket tarafından satış faturaları ve sevk irsaliyelerin usulüne uygun olarak düzenlenmiş olduğunu, satışı gerçekleşen ürünlerin, davalı firmaya teslim edildiğini, ayrıca düzenlenen faturaların düzenli ve usulüne uygun olarak müvekkiline ait ticari defterlere de işlenmek suretiyle cari hesap kayıtları oluşturulduğunu, davalı şirketin ayrıca faturalardan kalan 120.130,38 TL borcu bulunduğunu, davalı şirketin verdiği çeklerin karşılıksız çıkması üzerine, müvekkili şirketin davalı şirketten açık kalan hesap için ödeme istediğini, fakat davalı şirketin bugüne kadar bu ödemeyi yapmadığını, bunun üzerine davalı şirket hakkında takip başlatıldığını, takibin önce İstanbul 8. İcra Müdürlüğü’nde yapıldığını, davalının takip dosyasında yaptığı yetki itirazı üzerine dosyanın Gölbaşı İcra Müdürlüğü’ne gönderildiğini, Gölbaşı İcra Müdürlüğü’nün 2017/118 Esas sayılı dosyası ile davalı hakkında ilamsız icra takibi yapıldığını, borçlunun yapılan icra takibine karşı haksız ve kötü niyetli olarak, asıl alacağa, işlemiş faiz tutarına ve uygulanan faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiğini belirterek, borçlunun asıl alacağa ve faize yönelik haksız, hukuka aykırı ve kötü niyetli itirazın iptaline, takibin 120.130,38 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte devamına, davalının asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde müvekkili ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu bu sebeple defalarca mal ve hizmet satışı yaptığını, davalının müvekkilinin aldığı mallar karşılığında ödemeler yaptığını, çekler ve müşteri senetleri verdiğini, senetlerin karşılıksız çıkması üzerine Gölbaşı İcra Müdürlüğü’nün 2017/118 Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip yaptığını belirterek itirazın kaldırılmasını talep ettiğini, davacının daha sonra 16.05.2017 tarihli beyan dilekçesinde müvekkilinin taraflar arasındaki ticari ilişki için verdiğini ve karşılıksız olduğunu iddia ettiği çekleri Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2017/4300 Esas sayılı dosyası ile takibe koyduklarını beyan ettiğini, görüleceği üzere çeklerden doğan alacak için hem Gölbaşı İcra Müdürlüğü’nde hem de Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nde takibe geçildiğini, takiplerin mükerrer olduğunu, diğer bir hususun da çeklerin bir borç senedi olmayıp, mahiyeti itibariyle bir ödeme aracı bulunduğu gözetildiğinden davacı tarafın halihazırda icra takibine konu yaptığı çeklerle ilgili olarak ödenmemiş bir borç olarak istemde bulunmasının yerinde olmadığını, kaldı ki davacının müvekkilinin ondan almış olduğu mallara ilişkin bedelin banka aracılığıyla çeklerle ödendiğini de dava dilekçesinde kabul ettiğini, davacının müvekkili şirketin neye dayanarak borçlu olduğunu ispatlaması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/12/2022 tarih 2021/344 Esas 2022/925 Karar sayılı kararında özetle; Dava, eser sözleşmesi nedeniyle bakiye cari hesap alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının satın aldığı faturalı mal ve hizmet bedelinden 120.130,38 TL bakiye alacağı ödemediğini, yapılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davalı süresinde cevap vermemiştir. Gölbaşı İcra müdürlüğünün 2017/118 sayılı dosyası celp edilmiş, davalı aleyhine bakiye cari hesap alacağına dayanılarak 120.130,38 TL asıl alacak için takip yapıldığı, davalının borca ve takibe itiraz ettiği görülmüştür. Taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, davacı defterlerinin yasal koşulları taşıdığı, davalı defterlerinde yevmiye defterinin kapanış tastikinin olmadığı, davacı defterine göre takibe konu alacağın defterlerde kaydının olduğu, davalı defterine göre davalının davacıdan 59.508,62 TL cari hesap alacağının olduğu, davalı tarafça verilen iki adet çekin karşılıksız çıktığı, bu çekler için Ankara 7. İcra müdürlüğü 2017/3524 sayılı dosyada takip yapıldığı, takiplerin mükerrer olduğunun davalı tarafça ileri sürüldüğü görülmüş, davacı tarafça düzenlenen 1.8.2016 tarihli 177.059,00 TL lik faturanın davalı defterlerinde yer almadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın esasen bu faturadan kaynaklandığı anlaşılmıştır. Tarafların BA-BS formları getirtilmiş, 1.8.2016 tarihli fatura içeriği malzeme ili ilgili bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilerek inceleme yaptırılmış, fatura içeriğinin davalı işyerinde bulunduğu, faturaya konu eğitimin başka yerde yapıldığı ispatlanamadığından davanın kabulüne karar verilmiş, davalının istinaf etmesi üzerine karar Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 18.5.2021 gün 2020/520 Esas- 2021-457 sayılı kararı ile mahallinde keşif yapılarak montaj işçiliği ve verilen eğitimle ilgili düzenlenen fatura için sözleşme 5. ve 6. maddesi uyarınca değerlendirme ve hesaplamaların yapılması, taraf defterlerinin birbirini doğrulamadığının ve alacağın likit olmadığının gözetilmemiş olması nedeniyle kararın kaldırıldığı görülmüştür. Kaldırma kararı uyarınca mahallinde keşif yapılmış, bilirkişilerden kaldırma kararı gözetilerek rapor alınmış, faturaya konu malzemenin temin edilerek yerinde olduğu tespit edilmiş, malzeme ve işçilik bedeli toplamının 124.617,34 TL olduğu, makinelerin devreye alınmaması nedeniyle eğitimin verilmediği kanaatinin oluştuğu; mahallinde olduğu tespit edilen malzeme ile montajının da yapılmış olduğu gözetilerek sözleşme uyarınca bedelin hesaplandığı, davacı talebinin hesaplanan miktardan düşük olması nedeni ile taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne Gölbaşı İcra Müdürlüğünün 2017/118 sayılı dosyasında 120.130,38 TL’ye yönelik itirazın iptaline, alacak yargılamayı gerektirdiğinden inkar tazminatı isteminin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili tarafından verilen 15/02/2023 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 2020/520 E. Ve 2021/457 Karar sayılı kararı gereği usulden bozma sebebi ile Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/143 Esas ve 2018/836 Karar sayılı kararı ile mahkeme kararının kaldırıldığını ve huzurdaki dosyanın esastan da tekrar incelenerek yeniden hatalı değerlendirme ile aynı kararın verildiğini, kaldırma kararı uyarınca mahallinde keşif yapıldığını, bilirkişilerden kaldırma kararı gözetilerek rapor alındığını, faturaya konu malzemenin temin edilerek yerinde olduğunun tespit edildiğini, malzeme ve işçilik bedelinin toplamının 124.617,34 TL olduğunu, makinelerin devreye alınmaması nedeniyle eğitimin verilmediği kanaatinin oluştuğunu, mahallinde olduğu tespit edilen malzeme ile montajının da yapılmış olduğu gözetilerek sözleşme uyarınca bedelin hesaplandığını, davacı talebinin hesaplanan miktarından düşük olması nedeni ile taleple bağlı kalınarak hüküm kurulduğunu, dosyada kök ve ek rapor olmak üzere iki kez bilirkişi raporu alındığını, alınan bilirkişi raporlarına taraflarınca detaylı beyanların yazıldığını ve gerekli açıklamalar yapıldığını fakat esasa ilişkin itirazlarının hüküm verilirken dikkate alınmadığını, dava konusu 01.08.2016 tarihli 177.059,00 TL bedelli faturanın müvekkili şirketçe muhasebe kayıtlarına alınmadığını, işbu faturaya itiraz edildiğini, 59.508,62 TL’nin ise işçilik bedeli olarak davacıya ödenen miktar olduğunu, nasıl hesap edildiğinin tam olarak bilinmese de; davacının yapılan bu fazla ödemeyi fatura bedelinden düşürdüğünü ve kalan bakiyeyi (yaklaşık olarak) 120.130,38 TL olarak takibe konu ettiğini, davacının talebinin fatura bedelinden daha düşük olmasının sebebinin müvekkilinin kayıtlarında gözüken 59.508,62 TL’si olduğunu, kararda her ne kadar eğitimin verilmediği kanaati oluşmuş dense de, burada eğitimin verildiğini ispat edecek tarafın davacı olduğunu, yapılan montaj ve makinelerin çalışması için verilmesi lazım gelen eğitimin müvekkili şirket tarafından haricen başka ustalara yaptırıldığını, sözleşmeye aykırı olarak işi tamamlamayan tarafın davacı iken; müvekkilinin eksik işi kendi imkanları ile yaptığı ortada iken davanın kabulüne karar vermenin hatalı olduğunu, huzurdaki davanın bir alacak davası olduğunu, TMK 6‘ya göre ispat yükünün, kanunda aksi bir hükmün bulunmadığı konularda, hak iddiasında bulunan tarafa düşeceğini, buna göre hak iddiasında bulunan tarafın, hakkını dayandırdığı olguların varlığını, gerçekliğini ispat etmekten sorumlu olduğunu, davacının fatura içeriğinin davacı şirket tarafından davalıya hizmet olarak sunulduğunu iddia ettiğini fakat eğitimin ve devreye alma işleminin nasıl yapıldığı konusunda somut bir belge sunamadığını, davacının, işini, hangi işçilerle tamamladığını, sigorta kayıtları yahut işçilerin giriş çıkışlarına dair evraklarla ortaya koyamadığını, bu konuda müvekkiline verilen hizmet sonrası eğitim verildiğine dair imzalı tutanakta sunmadığını, davacının işi sözleşmeye uygun şekilde tam ve eksiksiz tamamladığını ispat edemediğini, alınan bilirkişi raporunda ve gerekçeli kararda malzeme bedelinden bahsedilse de huzurdaki davada uyuşmazlık konusunun malzeme bedeli değil işçilik hizmeti olduğunu, malzeme bedellerinin her iki tarafın da kayıtları ile sabit şekilde davalı müvekkili şirket tarafından ödendiğini, her iki tarafın da uyuşmazlığın işçilik bedelinin tespiti noktasında toplandığını raporlara karşı verilen itiraz dilekçelerinde beyan ettiğini, davacı tarafından, işçilik hizmetinin 01.08.2016 tarihli 177.059,00 TL lik fatura miktarı kadar sunulmadığını, bilirkişi raporunda dahi yapılan işin 5 işçi ile bir günde yapılabileceğinin hesap edildiğini, işbu davada işçilik bedelinin hesap edilerek hüküm verilmesi gerekirken, alınan kök ve ek bilirkişi raporlarında işçilik bedelinin 2500 Avro(8.344,00 TL) gösterilmişken, müvekkilinin daha evvel yaptığı 59.508,62 TL ödemenin dahi dikkate alınmadan taleple bağlı kalınarak 120.130,38 TL’ye hükmedildiğini, her ne kadar bilirkişi raporunda 116.273,34 TL malzeme bedeli olarak belirtilmişse de davacı tarafından rapora yapılan itirazda;”…Cari hesap ekstresi incelendiğinde 20. Maddesinde 04.07.2016 11Haziran /04. Temmuz arası toplam işçilik 45.200,00 Euro olduğu görülmektedir. Halbuki bilirkişiler sözleşme ile üstlenilen işçilerin montajının 5 işçi ile bir günde biteceğine göre hesap yapmışlardır….” şeklinde itirazda bulunulduğunu, uyuşmazlık konusunun malzeme bedeli değil işçilik bedeli olduğunu, yapılan hesaplama ile zaten ödenmiş olan malzemelerin fiyatının hesaplandığını, bahse konu faturanın işçilik bedeline ilişkin olduğunu, davacı şirket tarafından da faturanın işçilik hizmeti karşılığı düzenlendiğinin kabul edildiğini, kök ve ek bilirkişi raporunda bahse konu malzemelerin 5 işçi ile 1 günde yapılabileceğinin söylendiğini ve raporda 2.500 Avro işçilik bedeli hesaplandığını, ancak davacı şirketin ileri sürdüğü işçilik bedelinin 2.500 Avro olmayıp 45.200 Avro olduğunu, hal böyle iken, uyuşmazlık konusu olayın bilirkişi raporunda ve gerekçeli kararın hüküm kısmında malzeme bedeli olarak belirlenmesinin hatalı olduğunu, bilirkişilerin açıkça montaj işinin 5 kişi ile 1 günde tamamlanma imkanı olduğunu belirlemişken, davacı şirketin bu tutarın çok üzerinde bir işçilik bedeli faturası düzenlediğini, müvekkili şirketin de bahse konu faturayı kabul etmediğini, öte yandan bilirkişilerin fatura konusunun ve haliyle dava konusunun dışına çıkmak suretiyle malzeme bedellerine dair hesaplamalar yapmak suretiyle müvekkilinin borçlu olduğu yönünde rapor düzenlediğini, bu noktada uyuşmazlık konusunun temelinin eksik anlaşıldığının tartışmasız olduğunu, davacının bilirkişi raporlarına karşı itirazlarından da anlaşılacağı üzere müvekkilinin malzeme bedellerini ödediğini ve konuda bir ihtilaf bulunmadığını, eğitimin davacı tarafından verildiğinin ise delillendirilemediğini ve raporda bu husustan da bahsedildiğini, davacı firmanın müvekkili şirket ile imzalamış olduğu sözleşmeye aykırı davrandığını, montajı tamamlamadığını, yarım bırakılan işlerin ise müvekkili şirketin kendisinin tamamladığını, müvekkili şirketin bu işleri haricen yaptırmış olması sebebi ile belge sunamadığını, bahse konu işlerin davacı tarafından yapılmadığının sabit olduğunu, davacı şirketin işin montaj ve teslimine ilişkin hiçbir belge veya tutanak sunamadığını, yapılan işin bir bütün olduğunu, yapılan tüm işlerin kurulup, montajlanıp, eğitim verildiğine dair bir evrakın davacı tarafından sunulamadığını, malzemelere ilişkin ödemelerin yapıldığının ise muhasebe kayıtları ile sabit olduğunu, bu sebeplerle istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırıldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasında düzenlenen 03/06/2016 tarihli sözleşme uyarınca ve uzun yıllardır süre gelen cari hesap ilişkisi nedeniyle son olarak davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi adına tanzim edilen ve “Yoğurt-Ayran-Kaşar Üretimi Ünitesi ve Lor Hattı Ürün Cıp Paslanmaz Hatları Montaj-İşçilik-Devreye Alma Eğitim” bedeline yönelik olarak düzenlenen %18 KDV tutarı ile birlikte 177.059,00 TL’lik fatura bedelinden kalan alacağın tahsili için davalı hakkında yapılan icra takibine davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamı isteğine ilişkindir.
Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Davacı yüklenici fatura konusu işlerin davalı iş sahibine teslim edildiğini, faturaların kendi ticari defterlerinde de kayıtlı olduğunu, ancak davalı şirketin iş bedeline karşılık olarak vermiş olduğu çeklerin karşılıksız çıktığını, davalı şirketin takip tarihi itibariyle faturalardan kaynaklı olarak 120.130,38 TL ödenmeyen borcu bulunduğunu belirterek iş bedelinden kalan alacağının davalıdan tahsili için başlatılan icra takibine davalının yaptığı haksız itirazın iptaline ve inkar tazminatına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı iş sahibi cevabında, davacının yaptığı imalat bedellerinin çeklerle ödendiğini, ancak davacı yüklenicinin ödenmeyen çek bedeli yönünden de mükerrer icra takibi başlattığını, yine davacının bir kısım montajı yapılan ürünlerin faaliyete geçmesi için vermesi gereken eğitimi vermediğini, bu sebeple bu konuda başka firmalardan yardım alındığını ve sistemin başka firmadan alınan eğitim sonucunda çalıştırılabildiğini, bu sebeple takibe konu faturadan dolayı davacı yükleniciye borçları bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Mahkemenin vermiş olduğu 05/12/2018 tarihli 2020/520 Esas, 2021/457 Karar sayılı davanın kabulüne ilişkin olarak vermiş olduğu ilk kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine dairemizin 18/05/2021 tarihli 2020/520 Esas, 2021/457 Karar sayılı kararı ile mahkemece bilirkişilere yerinde inceleme yapma yetkisi verilerek ve hakimin katılımı olmadan yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınacak nitelikte olmadığı, bu sebeple mahkemece dosyaya taraflarca ibraz edilen tüm kayıt ve belgeler birlikte değerlendirilerek mahalinde konusunda uzman teknik bilirkişi veya bilirkişiler marifetiyle keşifte yapılarak, davacı yüklenicinin icra takibine konu ettiği faturanın taraflar arasında düzenlenen sözleşme kapsamında montaj işçiliği ve davacı tarafından verildiği söylenen eğitime ilişkin olarak düzenlendiği anlaşılmakla ve bu kaleme konu işlerin ne şekilde hesaplanacağının sözleşmenin 5 ve 6. Maddelerinde belirtilmesi sebebiyle faturaya konu alacağın bu hükümlere göre hesaplanması gerektiğinden buna göre fatura bedeline konu alacağın, sözleşme hükümlerinin de dikkate alınması ile belirlenerek sonucuna göre davacı yüklenicinin takip tarihi itibariyle davalı iş sahibinden ne miktar alacağı bulunduğu konusunda mahkeme ve kanun yolu denetimine el verişli gerekçeli rapor alınıp buna göre tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle karar verilmesi gerektiği, taraf ticari defterlerindeki kayıtların birbirini doğrulamaması sebebiyle sahipleri lehine delil olma niteliğinin bulunmadığı gözetilmeden karar verilmiş olması ve davaya konu alacağın varlığının yapılan yargılama sonucu alınan bilirkişi raporları ile anlaşılmış olması sebebi ile alacağın likit nitelikte bulunmadığı gözetilmeden davacı yararına inkar tazminatına hükmedilmiş olması sebepleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ve mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilerek dosyanın yeniden yargılama yapılmak ve karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece dairemiz kaldırma kararından sonra kaldırma kararı doğrultusunda mahalinde hakim katılımı ile keşif icra edilerek alınan bilirkişi kurulunun ek raporu sonrasında takibe konu edilen 01/08/2016 tarihli 177.059,00 TL’lik faturanın malzeme ve işçilik ücretlerine yönelik olarak düzenlendiği fatura konusu imalatların iş mahalinde olduğunun teknik bilirkişi raporu ile tespit edildiği, faturanın davacı tarafından davalıya verilen malzeme ve işçilik bedellerine ilişkin olduğu, isçilik bedellerinin 8.344 TL malzeme bedellerinin ise 116.273,34 TL olduğu, toplamının 124.617,34 TL tutarında olduğu ancak davacının talebinin 120.130,38 TL’ye yönelik olması sebebiyle taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne ve davalının takibe yaptığı itirazın 120.130,38 TL alacak üzerinden iptaline, alacak yargılamayı gerektirdiğinden inkar tazminatı isteminin reddine dair karar verildiği görülmüş, bu karara karşı davalı vekilinin yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
İcra takibine konu faturanın dairemizin önceki kaldırma kararında da belirtildiği üzere taraflar arasında verildiği hususu ihtilaflı olan montaj işçiliği ve verildiği söylenen eğitim hizmet bedeline ilişkin olarak düzenlendiği konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Yani takibe konu fatura malzeme bedellerine ilişkin değildir. Buna rağmen dairemiz kaldırma kararında belirtilen gerekçelerin aksi yönde mahalinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporundaki takibe konu faturanın malzeme ve işçilik bedellerine yönelik olarak düzenlendiğinin, buna göre davacının davalı tarafa vermiş olduğu malzeme bedelleri ile işçilik hizmeti bedelleri toplamının 124.617,34 TL tutarında olduğunun kabulü ile ve davacı talebi ile bağlı kalınarak icra takibine konu edilen alacağın 120.130,38 TL olduğunun kabulü ile bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş olması dosya kapsamına, dairemiz kaldırma kararı gereklerine ve usul ve yasa hükümlerine aykırı düşmüştür.
Bu sebeplerle dairemizce davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde düzelterek yeniden esas hakkında karar verilebileceğinden mahkeme kararının HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davacı tarafından icra takibine konu edilen 01/08/2016 tarihli 177.059,00 TL’lik faturanın davacı tarafından sunulan montaj ve işçilik hizmet bedellerine ilişkin olarak düzenlendiği, davacı tarafından sunulduğu anlaşılan bu hizmetlerin taraflar arasındaki 03/06/2026 tarihli sözleşmenin 5 ve 6. Maddelerine göre hesaplanması gereken bedellerinin 8.344,00 TL olduğunun bilirkişi kurulunun ek raporundan anlaşılmış olduğundan davacının montaj ve işçilik hizmetleri karşılığında davalıdan takip tarihi itibariyle 8.344,00 TL talep edebileceğinden davanın kısmen kabulüne, davalının hakkında başlatılan icra takibinin 8.344,00 TL’lik asıl alacak kısmına yaptığı itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına ve takip ve dava konusu alacağın likit bir alacak niteliğinde olmaması nedeniyle davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine dair dairemizce yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun , HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/12/2022 tarih ve 2021/344 Esas 2022/925 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
4- Davalının, hakkında Gölbaşı İcra Müdürlüğünün 2017/118 Esas sayılı takip dosyası ile hakkında yapılan icra takibinin 8.344,00 TL’lik asıl alacak kısmına yaptığı itirazın iptali ile takibin 8.344,00 TL’lik asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek takip talepnamesinde gösterilen avans faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Koşulları oluşmadığından davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine,
6-Karar tarihi itibariyle hüküm altına alınan alacak üzerinden alınması gerekli 569,97 TL harç bedelinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan 2.051,53 TL harç bedelinden mahsubu ile kalan 1.481,56 TL harç fazlasının talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 569,97 TL harç bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İlk derece mahkemesinin 21/12/2022 tarihli 2021/344 Esas, 2022/925 Karar sayılı kararında belirtilen ve davalıdan alınmasına karar verilen 6.154,57 TL harç bedelinin davalıdan tahsil edilmiş ise davalıya iadesi, tahsil edilmemiş ise harç tahsil müzekkeresinin işlemsiz iade edilmesi konusundaki prosedürün ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
7- Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 ve 2 maddeleri uyarınca hesaplanan 8.344,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Reddedilen dava değeri üzerinden davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 ve 2 maddeleri uyarınca hesaplanan 17.767,90 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinin yargılaması sırasında harç, keşif ve bilirkişi ücretleri ve tebligat gideri olarak yapılan toplam 2.083,92 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre hesaplanan 146,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına,
10- HMK’nun 333/1 maddesi gereğince gider ve delil avansından bakiye kısmın yatıran taraflara iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
10-Davalının istinaf başvurusunun kabul edilmiş olması sebebiyle istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına, davalı tarafından yapılan 2.051,52 TL peşin harç bedelinin talep halinde davalıya iadesine,
11- Davalı tarafından yapılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 135,00 TL dosya gönderme gideri 10,00 TL bir adet tebligat giderinden oluşan toplam 637,00 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
13-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e- imzalıdır e- imzalıdır e- imzalıdır e- imzalıdır