Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/394 E. 2023/602 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 31. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/394 – Karar No:2023/602
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında Kararın Kaldırılarak Yeniden Hüküm Kurulması/ HMK 353/1-b.2)
ESAS NO : 2023/394
KARAR NO : 2023/602
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/02/2021
NUMARASI : 2020/220 E-2021/122 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 04/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/05/2023

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, davacı ile davalılar arasında 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında ihale edilen yeraltı ocağında galeri açma işinin davalıların oluşturduğu adi ortaklık üzerinde kaldığını, işin yapımı esnasında iş kazası geçiren dava dışı işçi … tarafından açılan maddi ve manevi tazminat davası sonrasında icra dosyasına, lehlerine hükmedilen 660,00 TL vekalet ücreti düşüldükten sonra 29/11/2017 tarihinde 83.323,46 TL ödeme yapıldığını, ayrıca davacı Kurumca dava nedeni ile bu miktar içinde bulunmayan 2.415,32 TL yargılama gideri de yapıldığını, Sözleşme ve İhale Yasası ve şartnameler gereğince ödenen bu miktarlardan davalıların birlikte sorumlu olduğunu beyanla, 86.404,78 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini dava ve talep etmiştir.
Davalılar vekili, iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre nedeniyle reddini, davalılaırn adi ortaklık kurarak üstlendikleri işi tam ve gereği gibi yaptıklarını işi yaparken de İş Sağlığı ve Güvenliği önlemlerini aldıklarını, faiz talebinin yersiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İhbar olunan … A.Ş vekili, işveren Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalanan iş yerinde meydana gelen kazada işverenin kusuru olmadığını, rücu talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, “…Dava konusu olayda da davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar.
İç ilişkide (alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide) ise, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler. Nitekim dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 146. maddesinde düzenlenen, “Borcun mahiyetinden hilafı istidlal olunmadıkça, müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan tediyeden birbirine müsavi birer hisseyi üzerlerine almaya mecburdur. Hissesinden fazla tediyede bulunan, fazla ödeme ile diğerlerine rücu hakkını kazanır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil sorumlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Davacı ve davalılar arasında imzalanan sözleşmede işçi hak ve alacakları nedeniyle açıkça yüklenicinin sorumlu olacağı belirtilmiş olup, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme ve şartname hükümleri tarafları bağlayacağından, davacının asıl işveren olarak ödemiş olduğu miktarın tamamını ilgili davalıdan rücuen tahsilini talep edebileceğinin kabulü gerekir.
Dava dışı işçi İş kanunu kapsamında çalışırken iş kazası meydana gelmiştir. Davacı asıl işveren olarak ödeme yapmış ise de iç ilişkide sözleşme ve şartname hükümlerine göre ödediği miktarı işi yapan yüklenicilerden talep edebilecektir. İş mahkemesinde alınan kusur raporunda asıl işverene kusur izafe edilmemiştir. Alt Yüklenici firmada davalıların alt taşeronudur. Davalılar kendi taşeronlarının %80 kusuru ile sebep olduğu iş kazasında hüküm altına alınan tazminattan sorumlu tutulmaları gerektiği karar verilmiştir.
Davacı İş Mahkemesi kararının ilamlı icraya konması üzerine icra dosyasına 83.3223,46 TL ödeme yapmış ise de istinaf mahkemesi kararı kaldırarak yeni bir hüküm kurmuştur. Davacı İcra Müdürlüğüne ödeme emrini yeni ilama göre düzenlettirmeden ödeme yaptığından fazla ödeme yapmıştır.
Davacı icra dosyasına ödediği miktarın üzerine istinaf masraflarını da dahil ederek rücu davası açmıştır. İstinaf masrafları da ilamın ferileri sayıldığından bu masrafları da talep edebileceği şüphesizdir. Mahkememizce aldırılan Bilirkişi raporu ile ilamdan doğan sorumluluk ve istinaf masrafları olarak davacının ödenmesi gereken miktar 86.386,93 TL olarak tespit edilmiştir. Davacı karşı vekalet ücretin 660 TL yi düşerek ödediğinden bu vekalet ücreti mahsubu ödeme yerine geçmeyeceğinden bilirkişinin hesabından 660 TL indirim yapılarak bakiye 83.323,46 TL nin rücuen talep edilebileceği gerekçesi ile dava kısmen kabul edilmiştir.
Dava değeri 86.404,78 TL olup dava 85.726,93 TL üzerinden kısmen kabul edildiğinden kabul edilen kısım için davacı lehine nispi tarifeye göre, reddedilen kısım için davalı yararına AAÜ nün 13/2 mddesi gereğince vekalet ücreti takdir edilerek, yargılama giderlerinin kabul red oranına göre paylaştırılmasına…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, müvekkillerinin kusurlu olmadığını, iş güvenliği hususunda yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, temiz harç ve onama harcının talep edilemeyeceğini, hükmedilen faiz türü ve faiz başlangıç tarihinin yasal olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1-Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle Yargıtay 6. HD’nin 2021/679 esas ve 2021/1047 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, eser sözleşmesine dayalı rücuen alacaklarda ödeme tarihinden itibaren beş yıllık zamanaşımı süresi uygulanacağı ve somut olayda; 29/11/20217 ödeme tarihinden itibaren beş yıllık zamanaşamı süresinin dava tarihi itibariyle dolmadığı ve yine Yargıtay 15. HD’nin 2019/709 esas ve 2019/4703 karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere ticari işlerde avans faizi istenebileceği anlaşılmakla, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
2-Dava, sözleşmeden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 117. maddesi gereğince muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla mütemerrit olacağından, temerrüt için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp, alacaklının miktar gösterilmek ve ödenmesi talep edilmek suretiyle göndereceği ihtarla borçluyu temerrüde düşürmesi ya da aynı maddenin ikinci fıkrası hükmünce alacağın kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş veya sözleşmeyle taraflardan birine verilen hakka dayanarak onun ihbarda bulunarak belirleyeceği vadede ödenmemiş olması halinde borçlu temerrüdü gerçekleşir.
Somut olayda, davacı tarafından davalı tarafa gönderilen 01/02/2019 tarihli yazılı 06/02/2019 tarihinde davalı tarafa tebliği edilmiş olup, ihtarnamede 83.329,46 TL’nin 7 gün içinde ödenmesi istendiğinden, davalı taraf 14/02/2019 tarihi itibariyle temerrüde düşmüş olup, ihtarnamede bildirilen miktar yönünden bu tarihten, diğer alacaklar için ise; dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, ödeme tarihlerinden itibaren faiz işletilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulüne ve hüküm sadece davalılarca istinaf edilmiş olup, usuli müstekep haklarda dikkate alınmak üzere vekalet ücretlerinde değişiklik yapılmadan HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/02/2023 tarih ve 2020/220 Esas- 2021/122 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,
4-85.726,93 TL alacağın, 83.323,46 TL’sinin temerrüt tarihi olan 14/02/2019 tarihinden, 2.403,47 TL’sinin dava tarihi 04/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
5-Alınması gereken 5.856,00 TL harçtan peşin alınan 1.475,58 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.380,42 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 11.944,50 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 677,85 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-13. maddesi uyarınca alınması gereken 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin, 10,67 TL’sinin davacıdan, 1.349,33 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
9-Dava açılışında alınan 1.475,58 TL peşin harcın yargılama gideri olarak kabulü ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 54,40 TL başvurma harcı, 750,00 TL bilirkişi ücreti, 108,75 TL posta gideri, olmak üzere toplam 913,15 TL yargılama giderinden davanın kabul oranı dikkate alınmak suretiyle 905,99 TL’sinin müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davalı tarafından yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
12-Gider avansından bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
13- Davalı tarafından yatırılan 1.464,00 TL istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
14-Davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 121,00 TL dosya gönderme masrafı olmak üzere toplam 283,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 04/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.

Başkan Üye Üye Katip
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır