Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/349 E. 2023/440 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/349 – 2023/440
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/349 Esas
KARAR NO : 2023/440
(İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi /HMK m.353/1-b-1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/02/2023
NUMARASI : 2022/711 Esas derdest

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklı Alacak
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 05/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/04/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında mahkemece davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen ara karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 26/10/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 31/07/2021 tarihli konusu “…Mücavir Alan Sınırları İçinde Kurum Malı, Bitüm Ve Astar İle Granüler Temel Ve Çift Kat Tip 2 Astarlı Bitümlü Sathi Kaplama Yapım İşi” olan eser sözleşmesi mahiyetindeki taşeronluk sözleşmesi kapsamında müvekkili taşeronun sözleşme uyarınca haketmiş olduğu sözleşme bedeli, hakediş alacağı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL alacağın, fiyat farkı bedeli olarak şimdilik 50.000,00 TL alacağın, munzam zarar olarak şimdilik 50.000,00 TL alacağın, her bir hakediş bedelinin muaccell tarihten itibaren hesaplanacak işlemiş ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş ve 13/02/2023 tarihli dilekçesi ile dava konusu alacaklarının dava sonuçlanıncaya kadar ödenmesinin teminat altına alınması amacıyla bu alacakları için ihtiyati haciz taleplerinin kabulü ile davalı şirketin menkul, gayrimenkul mallar ile tüm bankalardaki hesaplarına ve üçüncü kişilerdeki malları ile diğer hak ve alacaklarına İ.İ.K. 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının gerçek dışı ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı şirketin taraflar arasında akdedilen Alt yüklenici sözleşmesi uyarınca üstlendiği işi tamamlamadığını, davacı şirketin işin bir kısmını dava dışı … Şti ile birlikte yaptığını, davacı şirket ile diğer iki taşeronun imalatını yaptığı kısımların tamamının 2021 yılı içerisinde idarece onaylanan hakedişlere konu edildiğini, davacı şirketin, 2021 yılındaki hakedişlere konu edilen imalatların bir kısmı dışında hiçbir imalatının söz konusu olmadığını, davacıya yapılan ödemeler bulunduğunu, davacı şirketin sözleşmesini 30/12/2021 tarihinde sona erdiğini, bu sebeple 2022 yılında sahada çalışmasının söz konusu olamayacağını, davacı şirketin sözleşme bedelinin çok üzerinde bir hakediş raporu düzenleyerek müvekkiline gönderdiğini, 2021 yılı içerisinde yaptığı imalatların bedelinin müvekkili şirket tarafından ödenen avanslarla tamamen karşılandığını, buna rağmen eldeki davayı açmasının kötü niyetli olduğunu, tüm bu sebeplerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/02/2023 tarih 2022/711 Esas sayılı Derdest dosyasında vermiş olduğu ara kararında özetle; İhtiyati haciz talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır (HMK m.390/3)
Dosyada dava dilekçesi ekinde sunulan deliller incelendiğinde, davacının dava konusu alacağının varlığını, ihtiyati haciz verilmesini gerektirecek şekilde yaklaşık olarak ispatlayamadığından, davacının haklılığının yaklaşık olarak da ispatı yargılamayı ve delil toplanmasını gerektirdiğinden, davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine dair ara kararı verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili tarafından verilen 24/02/2023 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; İhtiyati haciz talebinde bulunduklarını, mahkemece alacağın yaklaşık olarak ispat edilemediğinden bahisle ihtiyati haciz taleplerinin reddedildiğini, mahkemenin vermiş olduğu ara kararın hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin alacağın yaklaşık olarak kanıtlanmadığı ve yaklaşık olarak ispat edilmesinin yargılamayı ve delil toplanmasını gerektirdiği tespitinin isabetsiz olduğunu, davacı müvekkili şirket ile davalı borçlu şirket arasında akdedilen sözleşmenin “Ödeme” başlıklı 8. maddesinde; “İşverenin işin asıl sahibi …. A.Ş. ile yapacağı hakediş oranı ve tarihine göre, Yükleniciye yapılan işin metrajlan ile birim fiyatlarının çarpılması usulü ile hesap çıkarılacak ve buna göre hakediş tanzim edilecektir. Hakedişe istinaden tanzim edilen fatura; ……A.Ş.’nin İşverene yaptığı ödeme oranına göre İdare ile İşveren arasında yapılan hakedişin İşverene ödendiği tarihten itibaren 30 gün içinde Yükleniciye ödenecektir.” hükmü yer aldığını, yani ihtiyati haciz taleplerine konu alacakları yönünden muacceliyet şartının oluştuğunu, borçlu davalı şirket ile davacı müvekkili şirket arasında imzalanan 31.07.2021 tarihli “… firmasına karşı yüklenici konumda bulunan …A.Ş. firmasıyla davacı … A.Ş. firması arasında akdedilen 31.07.2021 tarihli “… Mucavir Sınırları Içerisinde Kurum Mali Bitüm ve Astar ile Granüler Temel(GT) ve Çift Kat Tip-2 Astarlı Bitümlü Sathi Kaplama (Tip B-Tip D) Yapım İşi” sözleşmesiyle tarafların 123.967.977,10 TL tutarında sözleşme imzaladıklarını, borçlu davalı şirketin, idareden hakedişleri almış olmasına rağmen müvekkili şirkete yapılan 71.400.000,00 TL’lik ödemenin, sözleşme ile belirlenen miktarı ile %20’lik keşif artışına karşılık gelen miktardan kat kat az olduğunu, müvekkili şirketin davalı şirketin ihale ile aldığı toplam işin %88 gibi neredeyse tamamını tamamlamış olmasına rağmen davalı şirketin eser sözleşmesinden kaynaklanan ücret ödeme borcunu yerine getirmediğini, müvekkili şirketin ekonomik olarak zor duruma düşmesine sebebiyet verdiğini, sözleşme ile belirlenen ödeme tarihi geçmiş olduğundan borcun muaccel olduğunu ve davalı tarafın temerrüde düştüğünü, İ.İ.K. m.257 gereği vadesi gelmiş bir borç para borcu bulunduğunu ve davacı müvekkili şirketin alacaklı konumunda bulunduğunu, davalı şirket ile davacı müvekkili şirket arasında imzalanan ve yukarıda verilen ilgili sözleşmenin maddesi gereği fatura bedelinin (hakedişin) ne zaman ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ödenmesi gereken hakedişin ayrıntılı faturasının oluşturulduğunu, oluşturulan işbu faturanın davalı şirkete ibraz edildiğini, davacı müvekkili şirketin, davalı şirket ile imzaladığı eser sözleşmesine uygun bir şekilde edimini ifa ettiğini, sözleşme ilişkisinin de davalı tarafından ikrar edildiğini, yine davalı tarafından davacı müvekkili şirkete kısmi ödemede dahi bulunulduğunu, davalı tarafından yapılan kısmi ödemenin, davacı müvekkili şirketin sözleşme ile belirlenmiş edimini yerine getirdiğinin kanıtladığını, ayrıca mahkemeye ek olarak sundukları davacı müvekkili şirketin kendi edimini yerine getirdiğine dair faturalar olduğunu, sundukları işbu faturaların, kabul edilmiş sözleşmeye dayalı ve yerine getirilmiş edime ilişkin olduğunu, bu doğrultuda Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/9486 E. 2017/3106 K. Sayılı ilamı emsal kararda “yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır. Bu hükümdeki yaklaşık ispat kuralından hareketle, somut olayda ihtiyati haciz talep eden vekilince sunulan, özellikle taraflar arasındaki fatura ve sevk irsaliyeleri de gözetilerek, talep eden vekilinin ihtiyati haciz talebinin kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde talebin reddi doğru görülmemiştir.” denildiğini, taraflar arasındaki faturaların gözetilerek ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, olayları açısından mahkemeye sundukları işin yapıldığına dair faturaların, masraflar ve ikrar olunan sözleşmenin varlığı ile yapılan kısmi ödemenin bir potada eritildiğinde alacağın yaklaşık olarak ispatlanmış olduğunun çok rahat anlaşılacağını, yine tarafların dosyaya kazandırılan uzman heyet raporunun, son derece ayrıntılı bir incelemeyle, taraflar arasındaki ilişkinin varlığını ve alacak hakkının varlığı ile miktarını şüpheye yer vermeyecek şekilde ortaya koyduğunu, davacı müvekkili şirketin alacak hakkı ve işbu alacağın muaccel olduğunun kanıtlandığını, Yargıtay içtihatları doğrultusunda ihtiyati haciz kararının verilmesi gerektiğinin ortaya konulduğunu, bu sebeplerle mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddi kararının hukuka aykırı olduğunu, istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırıldırılarak ihtiti haciz istemlerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasında düzenlenen 31/07/2021 tarihli ”…Mücavir Alan Sınırları İçinde Kurum Malı, Bitüm Ve Astar İle Granüler Temel Ve Çift Kat Tip 2 Astarlı Bitümlü Sathi Kaplama Yapım İşi” sözleşmesi kapsamında davacı taşeronun sözleşme uyarınca hakettiği iş bedeli alacağı, fiyat farkı alacağı ile munzam zarar alacaklarının davalı yükleniciden tahsili isteğiyle açılmış olan alacak davasına ilişkin olup davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir.
Davacı vekili eldeki dava dilekçesi ile, bu alacaklarına karşılık azlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 200.000,00 TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren davalıdan avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuş ve yargılama sonuçlanıncaya kadar davaya konu alacaklarının tahsilinin güvence altına alınması amacıyla davalının mal varlığı üzerine İİK’nın 257.maddesi uyarınca ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, davacı vekilinin ihtiyati haciz isteğinin, alacağın yaklaşık olarak ispatlanamaması ve alacağın var olup olmadığının yargılamayı gerektirdiği kabul edilmek suretiyle reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurulmuştur.
Her ne kadar davacı vekili tarafından verilen ve içeriği yukarıda açıklanan istinaf başvuru dilekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının yerinde olmadığı nedeniyle kaldırılarak ihtiyati haciz kararı verilmesi isteğinde bulunulmuş ise de;
İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haciz şartları gösterilmiştir.
İİK’nın 257. maddesi uyarınca; alacağının vadesi gelmiş (alacak muaccel) ve alacak rehin ile güvence altına alınmamış ise, alacaklı mahkemeye başvurarak ihtiyati haciz kararı verilmesini isteyebilir (İİK m. 257/1). Bu halde alacaklı, mahkemede yalnız alacağın varlığını, vadesinin geldiğini ve alacak için bir rehin bulunmadığını ispat etmekle yetinecektir, alacaklının başka bir hususu ispat etmesine gerek yoktur.
Alacağının vadesi henüz gelmemişse (alacak müeccel ise), alacaklı kural olarak borçlunun mallarına ihtiyati haciz konulmasını isteyemez. Ancak alacaklı borçlunun belli bir ikametgahının bulunmadığını, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlandığını ya da kaçtığını ve yahut da alacaklanın haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunduğunu ispat ederse, ihtiyati haciz kararı verilebilir.
Bu bilgiler ışığnda somut olay değerlendirildiğinde, taraflar arasında, eser sözleşmesi niteliğindeki ve yukarıda belirtilen işlerin yapılmasını konu alan 28/10/2015 tarihli sözleşme uyarınca davacı iş sahibinin, davalı yüklenicinin yapmış olduğu sözleşme ihlalleri sebebiyle idarelerinin zarara uğratıldığını belirterek bu zararın davalıdan tahsili istemiyle eldeki alacak davasını açmış, bu alacakların tahsilinin güvence altına alınması amacıyla davaya konu bu alacaklarını karşılayacak oranda davalı şirketin mal varlığı üzerine teminatsız veya takdiren teminat mukabili ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
İİK’nın 257. ve 258. maddeleri uyarınca, davacının, davalıdan var olduğu iddia ettiği alacağın varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamaktadır. Bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterlidir.
Somut olayda, taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği ve açılan davada davacı taşeronun davalı yükleniciden dava tarihi itibariyle talep etmiş olduğu alacakları ile munzam zarar alacağının olup olmadığı ve alacaklarının miktarı, davalı taraf alacağa ve davaya karşı koyduğundan yargılamaya muhtaç olup, dosyada bu aşamada sunulan deliller, ihtiyati haciz kararı verilmesi için gerekli olan yaklaşık ispat ölçüsünü sağlayacak nitelikte değildir.
Bu nedenle, mahkemece de, aynı gerekçelerle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş olmasında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, istemde bulunan davacı vekilinin, ihtiyati haciz talebinin reddine dair vermiş olduğu 15/02/2023 tarihli ara kararına karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/711 Esas sayılı derdest dosyasından vermiş olduğu davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine dair 15/02/2023 tarihli ara kararı usul ve yasa hükümlerine uygun olduğundan davacı vekilinin bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- İstinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan davacıdan alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3 -Davacı tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f ve İİK’nın 258/3 maddeleri gereğince KESİN olmak üzere 05/04/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Katip