Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/253 E. 2023/386 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-3-4-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

ESAS NO : 2023/253
KARAR NO : 2023/386

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/04/2022
NUMARASI : 2018/681 Esas – 2022/282 Karar

DAVACILAR : 1- … (TC: …)
2- … (TC:…)
VEKİLİ : Av. …

DAVALI :
VEKİLİ : Av. …
ADRES :
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak
KARAR TARİHİ : 23/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/03/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; … parseldeki arsa üzerinde fabrika inşaatının yapımı konusunda arsa sahipleri olan … Şti. ve …. Şti. ile yüklenici …. Şti. 25.11.2015 tarihli inşaat yapım sözleşmesi akdedildiğini, davalı …. A.Ş.’nin de yüklenici …. Şti.’nin taşeronu olarak müvekkilleri ile fabrika inşaatının betonarme demir ve kalıp vs. işi için 01.10.2015 tarihinde toplam 810.000,00TL tutarındaki iş için anlaştığını, bu anlaşma nedeniyle müvekkilleri tarafından 05.10.2015 keşide tarihli 810.000,00 TL tutarlı bononun davalı…. A.Ş yetkilisi …’ya teminat olarak verildiğini, bu bononun halen …’da olduğunu, taraflar arasındaki anlaşmaya göre m3 birim fiyatının 90,00 TL olduğunu, müvekkillerinin, öncelikle; grobeton temel altı betonlarını yaptığını, sonrasında inşaatın demir işçiliklerini, perde kalıp işçiliklerini perde beton işçiliklerini yaptığı, devamında kolon (betonarme) kalıp işçilikleri kolon demir işçilikleri ve kolon beton işçiliklerini yaptığını, tüm bunlara ilaveten şantiye kurulumu konteynırlarının yerleşmesi için altlarının betonlarını, yemek çadırlarının altının hazırlanmasını, şantiye sahasının hazırlanması diğer şantiyelerden gelen kullanılmış malzemelerin istiflenmesi, kullanıma hazır hale gelmesi vs diğer işleri de yaptığını, arsa sahipleri ile ana yüklenici …. Şti. ve taşeron davalı…. A.Ş yapımı taahhüt edilen fabrika inşaatı işini durdurduklarını, fabrikanın yapımı konusunda dava dışı arsa sahipleri ile ana yüklenicisi ve davalı dahil diğer taşeronların arasındaki ihtilaflardan kaynaklanan sorunlar nedeniyle müvekkillerinin mağdur olduğunu, müvekkillerine sözü edilen işler nedeniyle ve iş yapım sürecinde davalı tarafça kısmi ödemeler yapıldığını, yapılan işlerin bedellerinin tamamının hala davalı tarafça ödenmediği, müvekkillerin işlerini yapmalarına karşılık davalı … A.Ş’nin yapılan işlerin kalan bedellerini ödemeye yanaşmadığını, bunun üzerine müvekkil tarafından, davalı … A.Ş. aleyhine yaptıkların işler nedeniyle bakiye alacakları için Ankara 32.İcra Müdürlüğünün 2016/13470E. sayılı dosyası ile 20.06.2016 tarihinde icra takibi yapıldığını, borçlu-davalının, icra takibine itiraz ettiğini, KahramanKazan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/116 D.iş sayılı dosyası ile de dava konusu işler ile ilgili tespit yapıldığını, müvekkillerinin yaptığı işlerden ve tespitten sonra dahi söz konusu fabrika inşaat sahasında arsa, ana yüklenici veya davalı taşeron tarafından hiçbir inşaat işi yapılmadığını, buna ilişkin CD kayıt ve resimlerinin ekte olduğunu ileri sürerek, her türlü fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; … parseldeki fabrika olarak yapımı nedeniyle müvekkillerinin tüm işlerden hak ettikleri 179.640,00TL’nin 20.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, Kahraman Kazan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/116 D.İş sayılı tespit dosyası ile yapılan tüm yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; gerek sözleşme ilişkisi gerekse de sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince, davanın müvekkili husumeti ile değil, dava dışı …. Şti. ve …. Şti ve …. Tic. Ltd. Şti. husumeti ile görülmesi gerektiğini, davacıların kendilerine yapıldığını iddia ettikleri ödemeler dava konusu işle irtibatlandırılmaya çalışılsa da davacılar ile davalı arasında imzalandığı iddia edilen sözleşmenin davaya konu endüstriyel tesis için gerekli ruhsatların alınmaması nedeniyle yürürlüğe girmediğini, taraflar yönünden sonuç doğurmadığını, davacıların, dava dışı yüklenici …. Ltd. Şti. ile anlaşma yaparak tesisin beton ve kalıp işlerini …. hesabına yaptığını, nitekim bu amaçla davacıların, …. ile hizmet sözleşmesi akdederek onun işçileri olduğu ve çalışmalarına …. işçisi olarak devam ettiklerini, esas itibarı …’nin alt yüklenicisi olan davacıların, …. ile aralarındaki bu ilişkiyi (eser sözleşmesi ilişkisini) hizmet sözleşmesi ile perdeleyerek çalışmalarına devam ettiklerini, bu süreçte davalı şirket, …. ile arasındaki sözleşmenin ifası kapsamında iskele, işçi konteyneri, kolon demiri, hasır demiri gibi malzemeleri temin etmekle yetindiğini, dava dilekçesinde belirtilen icra takiplerinin davalı tarafından ….’ne karşı başlatılan takipler olmadığını, söz konusu takiplerin ….’nin üçüncü şahıslara olan borçları ile ilişkili olup, bu takipler ile davalıya ait malzemelerin haczedildiğini, davacıların iddialarında haklı oldukları kabul edilse dahi, alacaklarını davalıdan talep etmelerinin hukuken mümkün olmadığını, zira davacıların yaptıklarını iddia ettikleri imalatların bedellerinin davalıya ödenmediğini, her şeyden evvel iddia edilen imalatların, dava dışı arsa sahiplerine ait olduğunu, gerek arsa sahipleri ve gerekse de …. tarafından davalıya bir ödeme yapılmadığı için zenginleşme söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Davacılar vekili, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca sözleşme konusu imalat bedelinin tahsilini talep etmiştir. Uyuşmazlık davacılar ile davalı şirket arasında geçerli sözleşme olup olmadığı, davalıya husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği, sözleşme uyarınca alacak talep edilip edilmeyeceğine ilişkindir. Taraflar arasında 05.11.2015 tarihinde davaya konu “Yüklenici Sözleşmesi” imzalandığı, sözleşmenin işe başlamak için gerekli SGK işyeri sigortası ve sigortalı çalışan yükümlülükleri yerine getirilmediği ve ruhsat alınmasının gecikmesi nedeniyle uygulanmadığı görülmüştür. Davacılar dava ve sözleşme konusu işin taraflarınca yapıldığı ve bedelin ödenmesi gerektiğini iddia etmişlerse de; akdedilen sözleşmenin yürürlüğe girmediği, Beypazarı SGK Müdürlüğü’ ne yazılan müzekkere cevabında davacıların dava dışı … … Ltd. Şti.’nde 2015 yılının 11. ve 12. aylarında bünyesinde çalıştığının belirtildiği, çeklerle yapılan ödemler sonrasında tahsilat makbuzu verildiğinin ve bu çeklerin verilme nedeninin dava konusu işle ilgili olduğu ve tarihinin de yazılı sözleşme öncesi olduğu iddia edilmiş ise de, davacıların dava dışı … … Şti. nin çalışanı olduğu ve bu şirket hesabına iş yaptığı, davalı ile dava dışı … arasında 06/10/2015 tarihli taşeronluk sözleşmesi akdedildiği, davacılar tarafından yapılan işin bu sözleşme kapsamında yapıldığı, davacı defter ve kayıtlarında dava konusu ve davalılar ile herhangi bir alacak/borç ilişkisinin kayıtlanmadığı, davalı tarafın defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede de dava konusu iş kapsamında davacılara ilişkin bir borç ilişkisinin belgelenmediği, davacı vekili yazılı ve duruşmadaki beyanlarında İcra takip dosyaları ve İcra Hukuk Mahkemelerinin dosyalarının irdelenmediğini belirtmiş ise de; ilgili dosyalarının iş bu dosya ile doğrudan irtibatının bulunmadığı, dava konusu edilen ve Kahramankazan Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2016/116 Değişik dosyası kapsamında yapılan imalatlara ilişkin davalıya husumet yöneltilmeyeceği anlaşıldığı” gerekçesi ile, davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava dışı arsa sahipleri ile, dava dışı …. Şti. Arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi aktedildiğini, … Ltd. Şti. İle, davalı … A.Ş. Arasında taşeronluk sözleşmesi bulunduğunu, müvekkilleri ile davalı arasında sözleşmeye dayalı bir ilişki bulunduğunu, müvekkillerinin bu sözleşme ile yüklendiği edimlerini yerine getirdiğini, taraflar arasındaki alacağın iş hukukundan kaynaklanmadığını, müvekkilleri ile davalı arasında arasındaki ihtilafın eser sözleşmesinden kaynaklandığını, asıl ve alt işverenler arasındaki ilişkide iş hukuku değil, TBK hükümlerinin esas alınması gerektiğini, uyuşmazlığın taraflar arasında aktedilen sözleşme uyarınca çözümlenmesi gerektiğini, davalı taraf yararına hükmedilen vekalet ücretinin de hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı taşeron, davalı alt yüklenicidir. Mahkemece davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş olup, hüküm davacılar vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1- 6102 sayılı TTK’nın 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması, yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünden düzenleme olması gerekmektedir. Anılan kanunun 5.maddesinde ise, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunun şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olup, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu düzenlenmiştir.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf incelemesi aşamasında Bölge Adliye Mahkemesince re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir.
Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (6102 sayılı TTK m. 11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenir (6102 sayılı TTK m. 11/2).
Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir (6102 sayılı TTK m. 12/1). Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır (6102 sayılı TTK m. 12/2). Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan
kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur (6102 sayılı TTK m. 12/3).
İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 . maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır. Ancak, tacirlere özgü 20 ve 53 üncü maddeler ile Türk Medenî Kanununun 950 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü bunlara da uygulanır (6102 sayılı TTK m. 15).
5362 nolu Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 3. maddesinde Esnaf ve Sanatkâr: İster gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler, olarak tanımlanmıştır.
TTK 24 ve devamı maddelerde düzenlenen ticaret siciline ilişkin hükümler tacir sıfatını taşımanın tescile bağlı olmadığı üstelik bu sıfatı taşımanın sonucu ve gereği olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle esnaf boyutunu aşan ticari işletme işleten kimsenin ticaret siciline kaydını yaptırmamış olması, tacir olmadığını göstermediğinden esnaf sayılmasını gerektirmez (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2016/5851 E- 2018/552 K)
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiştir. Buna göre;
a) Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1. fıkrasının 1 ve 3 no’lu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar;
b) Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci maddede belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 maddesinde öngörülen Bakanlar Kurulu (Cumhurbaşkanı) kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtildiğinden ilgili Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekecektir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2016/4614 E- 2017/6953 K).
Somut olayda uyuşmazlık, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 470. vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Anılan bu tür uyuşmazlıklar 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan değildir.
Davacılar gerçek kişi olup işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olup olmadığı, vergi dairesinden bilanço esasına göre defter tutup tutmadığı ve esnaf sınırını aşıp aşmadığı hususları araştırılmadan mahkemenin kendisini görevli görmesi doğru olmamıştır.
2- Taraflar arasında yüklenici sözleşmesi başlıklı bir sözleşme 05/11/2015 tarihinde imzalanmıştır. Mahkemece bu sözleşmenin yürürlüğe girmediği, davacıların sözleşme tarihinde yüklenici … Ltd. Şti.’nin çalışanı oldukları, davalı defterlerinde davacılar ile ilgili bir alacak ve borç kaydının bulunmadığı gerekçesiyle, dava husumet yönünden reddedilmiştir. Taraflar arasında sözleşme imzalanmakla sözleşme ilişkisi kurulmuş ve sözleşmenin yürürlüğe girmiş olur, davacıların sözleşme tarihinde bir başka şirketin işçisi konumunda olmaları, davalıya husumet yöneltilemeyeceği sonucunu doğurmaz. Davacılar yasal deliller ile davalıdan söz konusu sözleşme nedeniyle alacaklı olduklarını ispat edemezlerse davanın esastan reddi cihetine gidilir. Diğer yandan mahkemenin davacıları tacir kabul edip, kendisini görevli görmesine rağmen, davacıların ticari defter ve belgelerini inceletmeden bir kanaate varması da doğru olmamıştır. Mahkemece yapılması gereken, tarafların delillilerini toplamak, davacıların tacir olduklarının anlaşılması halinde onların ticari defterlerini de inceletmek, ve uyuşmazlığı esastan incelemektir.
3- Mahkemece davalı lehine 29.900,00 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir. AAÜT’ nin 7/2 maddesine göre davanın husumet nedeniyle reddedilmesi durumunda, tarifenin ikinci kısmında kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere, üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmedilir. Bu itibarla mahkeme kabulüne göre de, 9.200,00 TL’nin üzerinde bir vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün değildir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-3-4-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/681 Esas, 2022/282 nolu kararının HMK’nın 353/1-a-3-4-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurusunda bulunan tarafça yatırılan, istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacılar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Katip …
E-imzalıdır