Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/247 E. 2023/284 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/247 – 2023/284
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun Esastan Reddi / HMK m. 353/1-b.1)
DOSYA NO : 2023/247 Esas
KARAR NO : 2023/284

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :
NUMARASI : 2022/859 Esas (Derdest Dosya)

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Rücuen Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
TALEP KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 08/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/03/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Rücuen Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; idare tarafından ihalesi yapılan “… yükleniminde yapılarak alıcılarına teslim edildiğini, davalı yüklenici şirket ile 11.02.2005 tarihli inşaat sözleşmesi imzalandığını, keza, işin müşavirlik hizmetleri …. A.Ş. ile imzalanan 03.06.2005 tarihli müşavirlik sözleşmesi ile anılan firma tarafından yürütüldüğünü, yüklenici ile yapılan sözleşme eser sözleşmesi, müşavirle yapılan sözleşme ise müşavirlik hizmetleri sözleşmesi olduğunu, inşaatın geçici kabulü 04.02.2006 tarihinde onaylandığını, ve konutlar idarece satışı yapılan konut alıcılarına teslim edildiğini, inşaat işinin kesin kabulü yapılarak 23.02.2007 tarihinde onaylandığını, davaya konu projede konut alıcıları tarafından idarece gelen şikayetlerde konutların tavan ve duvarlarında çatlakların oluştuğunu, oluşan tavan ve duvar çatlaklarının giderilmesi istenildiğini, idare tarafından 28.08.2014 tarihinde “… 348 Adet Konut İşi Kapsamında Döşemelerde ve Duvarlarda Oluşan Çatlaklarla İlgili Olarak Güçlendirme ve Onarım İşi” ihalesi yapıldığını …. Şti ile 12.09.2014 tarihinde sözleşme imzalandığını, 19.09.2014 tarihinde yer teslimi yapılarak işe başlanıldığını, tavan çatlaklarında projesine uygun Lifli Polimer (FRP) laminat plakalarla güçlendirme işi ve sıvı boya tamiratları yapıldığını, sözleşmelerden kaynaklanan eksik ve ayıplı işler bedeli olarak konut alıcılarına ödenen şimdilik 250.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte hüküm altına alınarak, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, ayrıca davalılar aleyhine açtıkları işbu davada yargılamanın uzun süreceği, davalı şirketlerin üzerlerine kayıtlı gayrimenkul ve menkulleri devredebileceği, yargılamanın sonuçsuz kalabileceği ihtimaline binaen mahkemece davalıların tespit edilecek gayrimenkul ve menkulleri üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir.
Davalı vekili; Davanın görev, zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın sigorta şirketlerine ihbarının gerektiğini, Davacı İdare tarafından ihalesi yapılan “… 348 Adet Konut İnşaatı” işinin yapımına ilişkin sözleşmenin davacı ile diğer davalı yüklenici ….Şti arasında 11.02.2005 tarihinde imzalandığını, Müvekkil şirket ile davacı idare arasında da 03.06.2005 tarihli sözleşme ile söz konusu işin müşavirlik hizmetlerinin müvekkil tarafından yürütüldüğünü, kabulün 23.02.2007 tarihinde onaylandığını, Danışmanlık Hizmet Sözleşmesi’nin ilgili maddeleri ile sözleşmenin diğer hükümleri incelendiğinde; İşin, sözleşme ve eklerinde tespit edilen standartlara (kalite ve özelliklere) uygun yürütülüp yürütülmediğinin İdare tarafından görevlendirilen Kontrol Teşkilatı aracılığıyla denetleneceğini, Müvekkilin davalı müşavir firmanın işin sözleşme ve eklerinde tespit edilen standartlara uygun yürütülüp yürütülmediği hususunda bir yetki ve sorumluluğu bulunmadığını, bu yetkinin tamamen davacı İdareye (…) ait olup, sorumluluğun da yüklenici diğer davalı firmaya ait olduğunu, Müvekkil davalı ….A.Ş. ile davalı İdare arasında imzalanan Sözleşmenin 41.maddesine göre, iş tamamlandığında Danışmanın (müvekkil davalı ….A.Ş.) kabul işlemleri için dilekçe ile İdareye başvuracağını, yapılan işlerin, idarece verilecek talimat üzerine idare içinde oluşturulan Kontrol teşkilatı tarafından ön incelemeden geçirileceğini (Sözleşme’nin 5.maddesinde Kontrol Teşkilatı; “İdare tarafından, işlerin kontrol ve denetimi için İdare tarafından görevlendirilmiş bir kişi yahut heyeti veya İdare dışında bu işleri yapmak üzere görevlendirilecek gerçek ve tüzel kişi/kişileri” şeklinde tanımlanmıştır.) bu inceleme sonunda Kontrol Teşkilatı işlerin mevcut haliyle sözleşme ve eklerinde yer alan şartlara uygun olarak tamamlandığını veya tamamlanmamış olsa bile teslim alınması istenen işte, işin fonksiyonelliğine önemli ölçüde zarar verecek bir durum olmadığını ve idarenin ihtiyacı açısından kabul edilebilir olduğu tespit edilirse bu hususları idareye bildireceğinin belirtildiğini, diğer yandan İdari ve Teknik Şartnamenin madde 3-A.29’da da, müşavir firmanın görevinin, geçici ve kesin kabul işlemleri için İdare ile yükleniciler arasındaki koordinasyonun sağlanması ve gerekli kabul evraklarının düzenlenmesi olarak açıklandığını, buna göre müvekkil müşavir firmanın yüklenici şirket tarafından eksik ve ayıplı yapıldığı iddia olunan iş ve işlemlerden dolayı bir kusur ve sorumluluğunun olamayacağını, dava konusu konutların tesliminden sonra ortaya çıkan ve ilgili Mahkemesinde “Gizli Ayıp” olarak nitelendirilen bu ayıpların, söz konusu konutlarla ilgili olarak alıcılar tarafından Samsun Tüketici Mahkemeleri nezdinde açılan her bir dava dosyası ayrı ayrı incelendiğinde, “…ortaya çıkan hasarların zemin oturması sonucu oluşabileceği kanısına varıldığı, döşemelerde kullanılan R 257 alta hasır donatısının gerilmeleri karşılamadığı, onaylı betonarme projesindeki donatının yetersiz kaldığı…” tespitine yer verildiğini belirterek davanın esastan reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; 6100 Sayılı HMK’nun 389. vd maddesi, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklinde olduğu, madde hükmü uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için tedbir konulması talep edilen mal yada hakkın dava konusu olması gerektiği, diğer bir anlatımla, dava konusu olmayan mal yada hak üzerinde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği, Davacı tarafça davalı aleyhine alacak (Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davası açıldığı, davacı tarafın alacağının tahsilinin tehlikeye düşmemesi açısından ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu belirtilerek; davacı vekilinin, davalının üzerine kayıtlı menkul ve gayrimenkul malları üzerine ihtiyati tedbir verilmesi yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava konusu olmayan mal ya da hak üzerinde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini, Davacı tarafça davalı aleyhine alacak davası açıldığını, davacı tarafın alacağının tahsilinin tehlikeye düşmemesi açısından ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu belirtilerek İhtiyati Tedbir taleplerinin reddine karar verildiğini, davaya konu projede ortaya çıkan ayıpların, gizli ayıp niteliğinde olduğunu, Davaya konu projede ortaya çıkan ayıplar gizli ayıp niteliğinde olup, sonradan (konutların teslimi ve konut alıcılarının binalarda oturmaya başlamasından sonra) ortaya çıktığını, ortaya çıkan bu durumun oluşmasında davalının kusurunun bulunmadığını, dava dilekçesinde belirttikleri konut alıcıları tarafından İdaremiz aleyhine satın aldıkları dairelerde oluşan eksik ve ayıplı imalattan kaynaklanan bedel farkının tespiti ve satış bedelinden indirilmesi talepli olarak dava açtıklarını, konut alıcıları tarafından ikame edilen mezkur dosyalarıyla açılan davalarda, yapılan yargılama sonucunda Mahkemelerce “Davanın Kısmen Kabulüne” karar verilerek tazminatın, yargılama giderinin ve vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı konut alıcılarına verilmesine hükmedildiğini, söz konusu yerel Mahkeme kararlarına karşı, temyiz ve karar düzeltme kanun yollarına başvurulmuş ise de Yargıtay incelemesinden geçen kararların kesinleştiğini, dava dilekçesinde belirtilen tazminat tutarlarının cebri icra tehdidi altında İdare tarafından icra dosyalarına ödendiğini, müvekkil İdare ile davalı yüklenici arasında imzalanan inşaat sözleşmesi ve yapım işleri genel şartnamesi gereğince ve müşavir firma ile akdedilen müşavirlik sözleşmesi gereğince dava konusu taşınmazların imalatlarındaki kusurlar nedeniyle ödenen tazminattan ve harcamalardan sorumlu olduğunu, konutların tam ve eksiksiz olarak İdareye teslim edilmemiş olması nedeniyle davalının sorumlu olup, bu bedellerin müvekkile ödenmesi talebiyle dava açtıklarını, müvekkil idarenin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı bir kamu kurumu olup, yargılamanın uzun süreceği ve bu süre zarfında davalının kendilerine ait gayrimenkul ve menkul malları devredebileceği ve davaya konu alacağın kamu alacağı olması hususu da dikkate alındığında davalılara ait gayrimenkul ve menkuller üzerine ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir konulmasının müvekkil idare alacağının teminat ve güvence altına alınması açısından çok önemli ve elzem olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, rücuen tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) istemine ilişkin olup, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcı yeterli olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
✍e-imzalıdır

Üye
✍e-imzalıdır

Üye
✍e-imzalıdır

Katip
✍e-imzalıdır