Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/242 E. 2023/349 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/242 – 2023/349
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-4-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)
ESAS NO : 2023/242
KARAR NO : 2023/349

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/10/2021
NUMARASI : 2015/840 Esas – 2021/598 Karar

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak
KARAR TARİHİ : 16/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/03/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacılar vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacılar vekili; davalı …A.Ş (…) ile, dava dışı …A.Ş. arasında iş ortaklığı sözleşmesinin imzalandığını, davalı … ve dava dışı … firmasının yeni şirket kurmak yerine …A.Ş. (…)’in %50 hissesinin …’ya devredilmesi ve yurt, üstün zekalılar koleji ve özel kolej projelerinin bu şirket üzerinden faaliyete geçirilmesi konusunda mutabakata varıldığını, bu konuda ek protokol düzenlendiğini, …, davacı …’te mevcut hissesini 16.01.2014 tarihinde … A.Ş.’ ye (…) devrettiğini, …, bu devirden sonra …’in toplam sermayesinin %20’sine denk gelen payı ayrıca …’ten devraldığını, 15.05.2015 tarihinde imzalanan Ortaklık Sözleşmesi ile Davacı …, Davacı …’in %45 ine denk gelen payını …’dan devir aldığını ve Davacı …’in ortaklık durumu; %45 böylelikle, hisse durumunun Davacı …, %30 Davalı … ve %25 … haline geldiğini, Hacettepe Üniversitesi Yönetim Kurulu Kararı ile mülkiyeti Üniversiteye ait olan Beytepe Kampüsündeki bazı taşınmazların …’in kurulmasında kullanılmak üzere …’e tahsis edilmesine karar verildiğini, 19.03.2013 tarihinde 2013/26 nolu karar ile davalı … 29094 ada, 9, 10, 11nolu parselleri “… Hacettepe Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesinde Kolej, yurt ve diğer tüm yapısalların yapılması amacıyla 45 yıllığına (19.03.2058” e kadar) Şirket’e tahsise” ve “tahsis edildiğini, ilgili işlemler, ruhsatlar ve tüm izinlerin takibine ilişkin yetkilendirmeye” ilişkin Yönetim Kurulu Kararı alındığını, uygulama kapsamında yapılan A1 ve A2 bloklar ile teshin merkezi inşaatlarının geçici kabul aşamasında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından mühürlendiğini, anılan yapıların Kredi Yurtlar Kurumuna garanti bedellerinin çok altında kiralandığını, “Davacı Şirket …’in ve Davacı …’in halen tamamlanmış yatırımlar nedeniyle zarara uğradığını, 9 ve 10 nolu parselin kullanılamayacak alması nedeniyle de zarar ortaya çıkacağını, inşaat ruhsatı alınamaması sebebiyle de zarar oluşacağını, ileri sürerek, davacı … ve davacı … olarak sözleşmesel ve yasal olarak fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla; halen yapılmış olan yatırım dolayısıyla 5 yıl boyunca davacı Şirket …’in ve ortağı olan davacı …’in uğrayacağı 5.058.008 Amerikan Doları zararın davalıdan tahsil edilerek, Davacı …’e ödenmesine, halen yatırıma başlanmamış olan projeler ile ilgili inşaat ruhsatlarının şu anda alınmasının mümkün olmaması ve yatırımın dava tarihi itibariyle halen başlamamış olması nedeni ile de, davacı şirketin uğramış olduğu zararın tespit edilmesine, hükmedilecek meblağa inşaat ruhsatının iptali ve mühürleme işleminin yapıldığı 13.08.2015 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; iş bu davanın hukuki dayanağının bulunmadığını, yapılan tüm devirlerin iyiniyet dışı davranışlar içerisinde tanzim edildiğini, bir kamu kuruluşu olan Hacettepe Üniversitesinin % 100 hissesine sahip olduğu müvekkil şirketin kişisel menfaatler temin etmek suretiyle zarara uğratılmasına neden olan bu işlemlerin kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine aykırı olduğunu, kesin hükümsüzlük nedeniyle geçersiz bulunan sözleşmelere dayanılarak talepte bulunulduğunu, bu sözleşmeleri tanzim ve imza eden ilgililer hakkında gerek hukuki gerekse cezai yollara müracaat edileceğini, müvekkilinin … ile … A.Ş. arasında imzalandığı ifade olunan iş birliği sözleşmesi ile çalışkan ve zeki öğrencilerin barınma sorununu temin bakımından öncelikli 5000 kapasiteli bir mahallin yapımı bakımından şirket kurulmasının belirtildiğini, 16.11.2011 tarihli ek protokol ile yeni bir şirket kurmaktan vazgeçilerek kurulmuş ve faaliyette olan … A.Ş. ile bu faaliyete devam edileceğinin kabul edildiğini, … … A.Ş.’deki hissesini …’a ve …’e devrettiğini, bilahare yapılan devirlerle … A.Ş.’nin ortaklarının %30 … A.Ş., % 25 … A.Ş., %45 … A.Ş. şeklinde olduğunu, … A.Ş. lehine yapılacak sözleşmede belirtilen yurtlarda doluluk garantisi verildiğini, garanti belgesini imzalayan kişinin … olduğunu, bu kişinin hem Hacettepe Üniversitesinin genel sekreteri hem de … A.Ş.’nin genel müdürü ve yönetim kurulu başkan yardımcısı olduğunu, gerek Hacettepe Üniversitesi ve gerekse … A.Ş. kanunla kurulmuş kamu kurumlar olduğunu, 2547 sayılı YÖK Kanununda Hacettepe Üniversitesi genel sekreterinin görevi açıklanmış olup bu kişinin hak ve taahhüt verme yetkisi bulunmadığını, 17.09.2013 ve 05.05.2014 tarihli … A.Ş. lehine verilen garanti mektuplarının herhangi bir geçerliliğinin bulunmadığını, bu sözleşmeler ve taahhütlerin Borçlar Kanununun 27. Maddesi uyarınca kesin hükümsüzlükle malul sözleşmeler olduğunu, inşası yapılacak yurtların bulunduğu bölgenin … A.Ş. hudutları dışında olduğunu, bu bölgeye verilen ruhsatın iptal edildiğini, Bakanlıkça iptal edilen ruhsat işlemine karşı … … A.Ş. tarafından idari dava açılmış olup davaların devam ettiğini ve ruhsatın iptalinde … … A.Ş.’nin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, … … A.Ş, ile … A.Ş. arasında herhangi bir sözleşmenin mevcut olmadığını, bu nedenle davacı … A.Ş.’nin işbu davada taraf ehliyetinin bulunmadığını, müvekkil şirketin hudutları dahilinde bulunmayan bir taşınmaz üzerinde inşa olunan, öğrencilerin eğitim ve barınma sorunlarının halli bakımından yapılan inşaat faaliyetlere ilişkin ruhsatların, Bakanlıkça iptali nedeniyle müvekkil şirkete bir kusur atfedilemeyeceğini, davacıların talebinin hukuken geçerli bir talep olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “İfa imkânsızlığı” başlıklı 136.maddesi :” Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer.
Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır. Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.”, hükmünü içermektedir.
Dava konusu sözleşme ile “5.112 kişilik öğrenci yurdu, teshin merkezleri, alışveriş merkezi, sosyal altyapı, teknik altyapı, yollar, çevre tanzimi, peyzaj dahil” işinin ve işten ticari kâr elde etme amacının, 4691 sayılı Kanunun amacına aykırı olması nedeniyle ilgili Bakanlık tarafından yapı ruhsatının iptal edilmiş olması nedeniyle davalı yan edimini ifa edememiştir. Yapı ruhsatının iptali işlemi 6098 sayılı 136 maddesine göre açık bir şekilde ifa imkansızlığı oluşturmuştur. Davalı yan zararın artmaması için gereken önlemleri almış kararın iptali yönünde idari yargı yoluna başvurmuş olup bu şartlarda varsa doğan zararları karşılama yükümlülüğü doğduğu” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı … … …. A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Bakanlığın almış olduğu yapı ruhsatının iptaline yönelik kararının, Ankara 6. İdare Mahkemesinin 2015/2216 E. – 2016/5885 Karar sayılı kararı ile ortadan kalktığını, mahkemece yapı ruhsatının iptal edilmiş olması gerekçesi ile ifa imkansızlığına dayalı olarak davanın reddine karar verilmesinin isabetli olmadığını, davalı şirketin 2012 tarihli iş ortaklığı sözleşmesi ve 15/05/2014 tarihli ortaklık sözleşmesi ile, davaya konu gayrimenkullerin imar ve ruhsat sorunlarının söz konusu olması halinde çözümünü sağlama edimini yüklendiği halde, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkili şirketin ve diğer davacı …’in davalıdan kaynaklanan nedenler ile uğradığını zarar ve kâr kaybının dosya kapsamı ile sabit olduğunu, proje nedeni ile alınan kredi için bankaya her yıl ek ücretler ödemek zorunda kaldığını, dava tarihi itibariyle kredi vadesi boyunca toplam 1.500.000,00 USD ilave ödeme çıktığının fizibilitelerden açıkça görüldüğünü, ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davacı … İnşaat vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Bakanlığın yapı ruhsatının iptali kararının Ankara 6. İdare Mahkemesinin 2015/2216 E. – 2016/5885 Karar sayılı kararı ile ortadan kalktığını, mahkemece yapı ruhsatının iptal edilmiş olması gerekçesi ile ifa imkansızlığına dayalı olarak davanın reddine karar verilmesinin isabetli olmadığını, yapı ruhsatının iptaline ilişkin verilen hüküm kesinleşmiş olduğundan eldeki davanın reddine yönelik gerekçesinin herhangi bir hukuki dayanağının bulunmadığını, 15/05/2014 tarihli ortaklık sözleşmesi gereğince davaya konu gayrimenkullerin imar ve ruhsat sorunlarının söz konusu olması halinde çözümün davalı … sorumluluğunda olacağının hükme bağlandığını, davalının yasal mevzuattan ve sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, kötüniyetli hareket ederek müvekkilini zarara uğrattığını, müvekkili şirketin diğer davacı …’in davalıdan kaynaklanan nedenler ile uğradığını zarar ve kâr kaybının dosya kapsamı ile sabit olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacılar vekillerince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacılar … Üniversitesi Yönetim Kurulu kararı ile, mülkiyeti üniversiteye ait olan, … Kampüsündeki bazı taşınmazların …’in kurulmasında kullanılmak üzere davalı … A.Ş.’ye tahsisine karar verildiğini, uygulama kapsamında yapılan A 1 ve A 2 blokların inşaatlarının Sanayi Ve Teknoloji Bakanlığı tarafından durdurulduğunu, bu yurtların garanti bedellerinin çok altında bir fiyata Kredi Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğüne kiralandığını, 9 ve 10 parselin kullanılmasının imkansız hale geldiğini belirterek, tazminat talep etmişlerdir. Davalı ise, inşaatı yapılacak yurtların bulunduğu bölgenin … A.Ş. hudutları dışında olduğunu, bu bölgeye verilecek ruhsatın Sanayi Bakanlığınca iptal edildiğini, iptal işlemine karşı Ankara 5. İdare Mahkemesinin 2017/3030 Esasına kayıtlı davayı açtıklarını, ruhsat iptali işleminde kendilerinin bir kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı tarafça istinaf edilmiştir.
Dava dışı …. A.Ş. ile, davalı arasında bir iş ortaklığı sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmede ortaklığın amacı eğitim faaliyetlerine destek olmak, öğretim kurumları açmak, işletmek olarak belirtilmiştir. Sözleşmede … arazileri üzerinde bulunan sözleşmeye konu taşınmazların kurulacak yeni tüzel kişiliğe tahsisini davalının yapması, … A.Ş’nin kurulacak özel kolejin proje ve planlarını yapıp inşaatını tamamlaması, yeni kurulacak tüzel kişiliğin kârından …. A.Ş’ye pay ödenmesi kararlaştırılmıştır. Sonrasında, taraflar arasında bir ek protokol imzalanmış, bu ek protokolde iş ortaklığı sözleşmesi ile kurulmasına karar verilen yeni şirketin oluşturulmasından vazgeçilmiş ve halen … Bünyesinde bulunan … … … A.Ş’ye, … A.Ş. Tarafından % 50 hisse oranı ile iştirak edilmesine karar verilmiştir. Davalı ile, davacı … … A.Ş. imzalanan 15/05/2014 tarihli ortaklık sözleşmesi ile de, … A.Ş ile, davalı arasında imzalanan sözleşmenin, bu sözleşmenin imzalanması ile feshedildiği, …. A.Ş’den pay almak sureti ile, şirkete hissedar olduğu, …. A.Ş’nin bu devir ile, şirketin toplam sermayesinin % 20’sine denk gelen payı … devraldığı, şirketin toplam sermayesinin % 45 hissesini davacı … A.Ş’den satın alarak, şirkete ortak olduğu belirtilmiştir.
1-Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesi’nin 24/10/2019 gün ve 2018/5504 Esas- 2019/4133 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; adi ortaklık iki veya daha fazla kişinin emekleri veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri bir sözleşmedir (TBK’nın 620/1 maddesi). TBK’nın 624. maddesine göre adi ortaklık sözleşmesinde aksi kararlaştırılmamış ise ortaklığın kararları bütün ortakların oybirliği ile alınır. Ortaklığa ait mal ve haklar elbirliği ile tüm ortaklara ait olur. TBK’nın 638. maddesi hükmünce ortaklar birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, üçüncü bir kişiye karşı ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan aksi kararlaştırılmamış ise müteselsilen sorumlu olurlar. Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı gibi adi ortaklık olarak takip ve dava ehliyeti bulunmamaktadır.
Somut olayda, 15/05/2014 tarihli adi ortaklık sözleşmesine göre, davacılar dışında …. A.Ş.’nin de adi ortak durumunda bulunduğu anlaşılmaktadır. … A.Ş’nin açmış olduğu bir dava yoktur. Davacı şirketlere adi ortaklığın tamamını davalarda temsil yetkisi verildiğine dair ortaklık sözleşmesi veya kararı sunulmamıştır. Bu durumda, mahkemece davacıya adi ortaklık sözleşmesi ibraz ettirilip adi ortaklığı oluşturan şirketlerden …. A.Ş’nin davaya muvafakatını sağlamak, muvafakat vermemesi halinde eldeki dava ile birleştirilmek üzere, bu şirkete karşı da dava açılması için yeterli ve kesin süre verilip bu şekilde taraf ehliyeti ve teşkili sağlandıktan sonra işin dava esasının incelenip sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, dava şartı olan bu husus üzerinde durulmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır.
2-15/05/2014 tarihli davalı ile, davacı … A.Ş. arasında imzalanan ortaklık sözleşmesinde, sözleşmeye konu … parselin üst kullanım hakkının 49 yıllık süre ile, … A.Ş.’ye tahsis edildiği, yapılacak binaların mülkiyetinin üniversiteye ait olacağı, taşınmazların imar ve ruhsat sorunlarının söz konusu olması halinde, bu konuların çözümünün … A.Ş. tarafından sağlanacağı hükmüne de yer verilmiştir. Dosya kapsamı incelendiğinde; 13/01/2016 tarihinde Bakanlar Kurulunun sözleşmeye ve davaya konu taşınmazların Teknoloji Geliştirme Bölgesi kapsamında çıkarttığı, Sanayi Bakanlığının görevinin bu tarih itibari ile sona erdiği, … Belediye Başkanlığının yetkili hale geldiği, … Belediye Başkanlığına yapılan yapı kullanma izin belgesi verilmesi yönündeki talebin 08/03/2016 tarihinde reddedildiği anlaşılmaktadır. Davalı şirketin sözleşme ile üstlendiği yükümlülüklerin gereğini tam olarak yerine getirip getirmediğinin belirlenebilmesi için, söz konusu taşınmaz üzerinde imar düzenlemesine ilişkin yetkiler … Belediye Başkanlığına geçtikten sonra, davalının bu Belediye Başkanlığı nezdinde girişimlerde bulunup bulunmadığı hususunun açık ve net olarak belirlenmesi gereklidir. Bu itibarla, mahkemece taşınmaz üzerindeki imar ile ilgili yetkiler Belediye Başkanlığına geçtikten sonra, davalının ne gibi işlemler yaptığı, sözleşme ile üstlendiği edimin gereğini yerine getirmeyerek, davacıları zarara uğratıp uğratmadığı hususu açık ve net olarak tespit edilmeden davanın reddine karar verilmesi de doğru olmamıştır. Mahkemece yapılması gereken iş 08/03/2016 tarihinden sonra davalı şirketin sözleşmeye konu taşınmaz ile ilgili olarak, Belediye Başkanlığı nezdinde ne gibi işlemler yaptığı hususunun bildirilmesi, bu konu ile ilgili tüm bilgi ve belgelerin gönderilmesi için … Belediye Başkanlığı’na müzekkere yazmak ve hasıl olacak sonuç doğrultusunda bir karar vermek olmalıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, davacılar vekillerinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-4-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/840 Esas, 2021/598 nolu kararının HMK’nın 353/1-a-4-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurusunda bulunan tarafça yatırılan, istinaf karar harcının talep halinde kendilerine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacılar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
E-imzalıdır

Üye
E-imzalıdır

Üye
E-imzalıdır

Katip
E-imzalıdır