Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/137 E. 2023/247 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/137 – 2023/247
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun Esastan Reddi/HMK m. 353/1-b.1)
DOSYA NO : 2023/137 Esas
KARAR NO : 2023/247

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2022
NUMARASI : 2022/279 Esas-2022/809 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 01/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/03/2023

Taraflar arasında görülen Alacak (Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı … ve davalı gerçek kişiler vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; arsa sahibi davalıların miras bırakanı … ile yüklenici … AŞ arasında… numarasında kayıtlı taşınmazlar üzerinde inşaat yapımı için Ankara 11.Noterliği tarafından düzenlenen 05/06/1995 tarih ve … yevmiye numaralı Kat karşılığı İnşaat ve Gayrimenkul Satış Vaadi sözleşmesi imzalandığını, yüklenici şirket … ile imzaladığı sözleşmenin 4.maddesi uyarınca kendisine verilen tüm hak ve yetkilerini müvekkili firma olan … AŞ’ye devir ve temlik ettiğini, müvekkili firmanın 2015 yılında inşaata başlamak için tüm hazırlıklarını yaptığını ancak arsa sahipleri tarafından sözleşmeye konu arsa teslimi yapılmadığından ve inşaat ruhsatı için bizzat başvuru ya da bu hususta müvekkili şirkete vekalet vermemesi sebebiyle inşaata başlayamadığını belirterek sözleşme hükümlerine uygun inşaat yapılmak üzere TBK’nun 113.maddesi uyarınca arsa sahibi davalılar adına Tapu Müdürlüğü, Kadastro Müdürlüğü, ilgili Belediye Başkanlığı ve diğer kamu kurumları nezdinde işlem yapılması için masrafı arsa sahibi davalılara ait olmak üzere edimin kendisi tarafından ifasına izin verilmesine, sözleşmeye konu… numarasında kayıtlı taşınmazların müvekkili şirkete teslimine, taşınmazların üzerinde dava dilekçesinde 11.sırada davalı olarak gösterilen şirket adına olan “Kat Karşılığı İnşaat ve Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi” şerhinin terkini ile taşınmazlar taşınmazların üzerine yüklenici olması sebebiyle müvekkili şirket lehine “Kat Karşılığı İnşaat ve Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi” şerhinin konulmasına, bu talebin kabul kabul görmemesi halinde müvekkili şirket tarafından sözleşmenin yerine getirilmesi ve arsa sahiplerinin temerrüdü sebebi ile artık mümkün olmadığından müvekkili şirketin artık aynen ifa talebi yerine terditli talebi olan müspet zararına karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve ıslahla arttırılmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalılar Arsa sahibi davalıların miras bırakanı … ile Müvekkil Yüklenici … A.Ş. Arasında … numarasında kayıtlı taşınmazlar üzerine inşaat yapımı için Ankara 11. Noterliği tarafından düzenlenen 05.06.1995 tarih ve … yevmiye numaralı Kat Karşılığı İnşaat ve Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, Arsa sahibinin … A.Ş.’yi azletmesi ve Sözleşmenin iptali talebiyle açtığı dava Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/20 Esas ile görülmüş, bu dava da … A.Ş. Tlehine karar verilmiş ve Yargıtay tarafından onanmıştır. Arsa sahibinin tashihi karar başvurusu ise Yargıtay tarafından reddedilmiş, Mahkeme kararı ile sözleşmenin yürürlükte kalması konusu böylece kesinleştiğini, davalı tarafından Arsa Sahibi … İle Ankara 11. Noterliğinden 05.06.1995 tarih ve … yevmiye no ile … Parsellerde yapılan sözleşmenin 4. Maddesinden alınan yetkiye bağlı olarak … ile Ankara 3. Noterliğinden 11 Nisan 2014 tarih ve … yevmiye no ile “Düzenleme şeklinde satış vaadi ve Arsa Payı karşılığı inşaat sözleşmesi” yapıldığını, davacı ile davacı arasına Ankara Yenimahalle 1.Noterliğinde 22.07.2015 tarih ve … yevmiye nosu sözleşme imzalandığını, … ile yapılan 11.04.2014 tarihli sözleşmemizin konusu Davacı … şirketi ile yapılan 22.07.2015 tarihli sözleşme öncesi kendilerine defalarca söylenmiş bu sözleşmeden muvafakat alınmadan yapılacak Noter sözleşmesinin geçersiz olacağı belirtilmiş, muvafakat alınmasının gerekliliği 22.07.2015 tarihli sözleşmeye de açıkça yazıldığını, Sözleşmenin 29.Maddesinde açıkça görüldüğü ve Kat karşılığı bir sözleşme varken yeni yapılan bir kat karşılığı sözleşmenin geçerli olamayacağı açıkça belli iken 22.07.2015 tarihli sözleşmenin geçerli olabilmesi … ile yapılan 11 Nisan 2014 tarih ve … yevmiye nolu sözleşmenin fesih edilmesine bağlı olduğunu, Davacı … şirketi ile yapılmış olan ve davanın temel dayanağı olan 22.07.2015 tarih ve … yevmiye nolu sözleşme hükümsüz olduğu için Mahkemenizde açtığı iş bu dava ile ilgili talep edebileceği hiç bir şey söz konusu olmadığını, İnşaatın yapılmamasının tek sebebi davacının olduğunu, davacı iş yapmak istememekte, başta davalının hissesine düşen daireleri almak, daha sonra Arsa Sahiplerinden yüklü bir müspet zarar şeklinde tazminat alarak arsayı ele geçirmek ve kuru bir sözleşme ile adaleti yanıltarak kimseye bir şey vermeden çıkacak 55 villanın %100’üne sahip olmak istediğini, davacıya devir ve temlik edilen, inşaat sahasında tüm inşaatları yaptıktan sonra ortaya çıkan imalatların % 51’i Sözleşme de davacının alacağı yüzde 9 ve Arsa Sahiplerinin alacağı ise % 40 olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar … vekili; davalıların murisi ile diğer davalı … … A.Ş arasında Ankara 11. Noterliğinin 05.06.1995 Tarih ve … yevmiye numaralı Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığını, Bu sözleşmenin imzalandığı tarihte taşınmaz imar uygulaması görmemiş tarla vasfında bulunan bir taşınmaz olduğunu, Bu sözleşme, belirttiğimiz gibi o tarihte henüz tarla vasfında olan bir taşınmaza yönelik yapıldığından imzalandığı tarih itibari ile yok hükmünde olduğunu, Hukuken geçerli olmayan bir sözleşmeye dayanarak davacı yanca sözleşmenin tapuya şerhi yönünde talepte bulunması ve sözleşmenin geçerliliğini ileri sürerek 24 yıl süre ile maliklerin mülkiyet haklarının kısıtlanması ve sözleşme uyarınca edimin ifası talebi hukuken kabul edilemez olduğunu, Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinin maddi unsurlarından birisi hukuki niteliği arsa vasfında olan bir taşınmazın varlığı olduğunu, somut olayda yapılan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi hukuki niteliği arsa olmayan tarla vasfında olan bir taşınmaz için yapıldığını, Bu taşınmaz mevzuat karşısında arsa vasfına dönüşmediğinden inşaat yapımı için cevaz verilen bir gayrimenkul olmadığını, Yargıtay kararlarından da anlaşılacağı üzere Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin yapıldığı tarihte taşınmaza murisle beraber başkaca hissedarlarla müştereken malik olunduğu gözetildiğinde yapılan sözleşmenin ifa imkansızlığına neden olan geçersiz sözleşme olduğu ve yapıldığı, kanunen yok hükmünde bulunduğu aşikar olduğunu, ayrıca Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri Borçlar Kanunun genel zamanaşımı hükümlerine tabi olduğundan ve sözleşmenin imzalanması tarihinden bu tarafa 10 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan sözleşmeden kaynaklı talep haklarının da zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; Nispilik ilkesi uyarınca sözleşmelerin ancak akitleri hakkında hak ve borç doğuracağı, Sözleşmeden kaynaklanan subjektif hakkı dava etme yetkisinin de kural olarak o hakkın sahibine, yani sözleşmenin taraflarına ait olduğu, Arsa sahibi ile yüklenici arasındaki sözleşmenin devir hakkı başlıklı 4. Maddesinde ise “… … arsa sahibine olan yükümlülüklerini yerine getirmek kaydıyla kooperatiflerle, şirketlerle, şahıs, kurum ve kuruluşlarla dilediği bedel ve yüzde ile kat karşılığı gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri yapabilir, işi dilediği bedel ve şartlarla ihale edebilir. Arsa sahibi iş bu sözleşme ile gerekli vekaleti vermiştir. Ancak …, Arsa sahibine karşı iş bu sözleşme şartları çerçevesinde mesuldür, üçüncü şahıslarla olan bütün ilişkilerinden arsa sahibini beri kılmıştır…” maddesinin bulunduğu, bu madde ile yüklenici arsa sahibinin iznine bağlı olmaksızın 3. Kişiler ile sözleşme yapma hakkına kavuşmuş ise de, madde metninin devamından anlaşılacağı üzere arsa sahibince yükleniciye verilen yetki gereğince yüklenicinin yapacağı sözleşmelerden dolayı arsa sahibinin kendiliğinden sözleşmenin tarafı haline gelmediği, Davacının, arsa sahibi ile yüklenici arasındaki sözleşmede taraf olarak yer almadığı gibi sözleşmeden kaynaklanan hakkı temlik aldıktan sonra arsa sahiplerince temliğe onay verildiğini iddia ve ispat edilmediği, davacının arsa sahipleri yönünden davada taraf sıfatı (aktif husumet ehliyeti) bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.03.2022 tarih, 2021/(17) 4-282 Esas, 2022/299 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere “…Bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin gerçekten o dava ile ilgili olup olmadıkları hususu ise taraf sıfatı ile ilgilidir. Sıfat, dava hakkı ile taraflar arasındaki ilişkiyi ifade etmektedir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu hâlde taraf sıfatı bir usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu subjektif hakkın özüne ilişkin maddi bir hukuk sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Kural olarak, bir davada davacı olma sıfatı (aktif husumet) o hakkın sahibine, davalı sıfatı (pasif husumet) ise; o hakka uymakla yükümlü bulunan kişiye (borçlu) aittir. Davanın tarafları o davada gerçekten taraf sıfatına sahip ise mahkeme davanın esası hakkında inceleme yaparak karar verir ( Kuru, Baki: Medeni Usul Hukuku El Kitabı, Ankara 2020, C.I, s. 331 vd.). 23. Görülmektedir ki, mahkemenin davanın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Taraf sıfatı, bir dava şartı, dolayısıyla bir usul hukuku sorunu değildir. Sıfat, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir olgudur. Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 27.01.2016 tarihli ve 2014/13-684 E., 2016/106 K.; 11.11.2020 tarihli ve 2017/13-663 E., 2020/873 K.; 04.11.2021 tarihli ve 2018/1-941 E., 2021/1342 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir…” denildiği, bu nedenle davacının arsa sahipleri yönünden edimin ifasını talep edemeyeceği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı … İnşaat ve Tic AŞ yönünden ise; 6100 sayılı HMK.nun 115/1 maddesinde dava şartlarının mevcut olup olmadığı hususunun yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiğilinden araştırılması gerektiğinin belirtildiği, anılan kanunun 114. maddesinin 1. fıkrasında dava şartlarının sayıldığı, aynı yasa maddesinin 2. fıkrasında ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğunun belirtildiği, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının bir dava şartı olarak kabul edildiği, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde, mahkemece davacıya son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunması aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiğinin düzenlendiği, yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi, ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğinin hüküm altına alındığı, bu nedenler ile davacı ile davalı arasında usulüne uygun şekilde başlatılmış arabuluculuk faaliyeti olmamasından dolayı bu davalı yönünden davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; HMK’nın 111. Maddesi gereği terditli taleplerinin dikkate alınmadığını, HMK’NIN 110. Maddesi gereği davaların yığılmasının söz konusu olduğunu, bu nedenle ticari arabuluculuğa tabi durum bulunmadığını, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğu, terditli davalarda arabuluculuğun ilk talebe göre değerlendirilmesi gerektiğini, muris … ile davalı yüklenici arasındaki Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin ayakta olduğunun yargı kararı ile sabit olduğunu, sözleşmenin 4. Maddesi gereği yüklenicinin haklarını temlik aldıklarını, sözleşmenin ayakta olması sebebiyle ifa olanağını ortadan kaldırır şeklinde karar verilemeyeceğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı gerçek kişiler vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davada müvekkillerin taraf sıfatı bulunmadığından taraf sıfatı yokluğundan usulden ret kararı verildiğini, müvekkiller lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının bu yönüyle kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, taraflarca ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekilinin ve davalılar …vekilinin istinaf başvurularının ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan peşin harç yeterli olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalılar…tarafından yatırılan peşin harcın mahsubu ile eksik 99,20 TL istinaf karar harcının bu davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Taraflarca ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına, artan avansların karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 01/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
✍e-imzalıdır

Üye
✍e-imzalıdır

Üye
✍e-imzalıdır

Katip
✍e-imzalıdır