Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/1168 E. 2023/1272 K. 05.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/1168 – 2023/1272
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(Başvuru Kabul/Yeniden Hüküm/HMK m. 353/1-b.2)
DOSYA NO : 2023/1168 Esas
KARAR NO : 2023/1272

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/10/2023
NUMARASI : 2023/147 D.iş-2023/147 D.iş Ek Karar

İHTİYATİ HACİZ
TALEP EDEN :
VEKİLİ :
ALEYHİNE İHTİYATİ HACİZ TALEP EDİLEN
KARŞI TARAF :
VEKİLİ :

TALEP KONUSU : İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 05/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/12/2023

Talep edenin karşı taraf aleyhine İhtiyati Haciz talep etmesi üzerine mahkemece talep eden vekilinin ihtiyati haciz talebinin kabulüne dair verilen karara karşı karşı taraf vekili tarafından yapılan itirazın reddine dair verilen ek karara karşı süresi içinde karşı taraf vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Talep eden vekili; davalı …’in ödeme yükümlülüğünde olduğu işçilerinin ücretlerini ödememiş olması sebebiyle Müvekkil Şirket maddi ve manevi bir külfet altında olduğu, Davalı … tarafından şimdiye kadar herhangi bir işçiye ödeme yapılmadığı gibi, kendi beyanlarıyla ödeme yapılmayacağını da belirttiklerini, bu durum karşısında ödeme yapmamak için mal kaçırma girişimlerinin olduğunu, Davalı …’in muayyen yerleşimi olmadığı ve mallarını kaçırmaya çalıştığı, alacak rehinle veya ipotekle de teminat altına alınmadığından ve borçluların emvalini ve tüm hak edişlerini üçüncü şahıslara kaçırması kuvvetle muhtemel olduğundan borçluların gayrimenkul, menkul mallarının, 3. Kişilerdeki hak ve alacakların; öncelikle teminatsız aksi halde ise mahkemece hükmedilecek uygun bir teminat karşılığında; Müvekkilin ödeme yükümlülüğü altına girdiği ve ödemeye başladığı 2.000.000,00 TL tutarında, İşbu taleplerinin kabul edilmemesi halinde ise iş bu talep tarihi itibariyle ödenen 1.579.128,26 TL tutarının ihtiyaten haczedilerek muhafaza altına alınması ve alacağın tahsili bakımından Davalı Şirket hakkında ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur.
Karşı taraf vekili; davacının müvekkiline olan borçları nedeniyle iki adet dava dosyasının bulunduğunu, bu davaların mahkememizin 2023/442 esas sayılı dosyası ile birleştirildiğini ve mahkemece yetkisizlik kararı verildiğini, bu davalardan biri hali hazırda ihtiyati haciz kararıyla davacının ellerinde tutmaya devam ettikleri şantiye alanından almalarına izin vermedikleri eşyalar için iade veya değerinin ödenmesi, diğeri ise taraflar arasındaki sözleşmenin davacı kusuruyla feshi nedeniyle neden olunan 35-40 Milyon TL arasındaki menfi zararın tazmini için açılan ve bilirkişi raporu sonrası tamamının tahsili istenen belirsiz alacak davası olduğunu, davacının müvekkiline açtığı alacak davasındaki alacağından onlarca kat daha fazla müvekkiline borçlu olduğunu, elindeki eşyaları vermemek ve şantiye alanında kullanmak için ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu, mahkemece verilen bu ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin, asıl iş veren olarak dava dışı işçilere ödenen kıdem tazminatları olduğu, bu ödemelere ilişkin banka dekontlarının sunulduğu, eldeki dosyada da bu alacağın borçluya rücu edildiği, dosyada yaklaşık ispat anlamında yukarıda sayıldığı gibi delillerin mevcut olduğu, borçlunun sunmuş olduğu itiraz sebeplerinin İİK’nun 265. maddesinde sayılan sebeplerden olmadığı belirtilerek ihtiyati haciz kararına karşı yapılan itirazın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Karşı taraf vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.05.2004 tarihli 2004/11-254 E., 2004/295 K. sayılı kararında “İşçi bu hukuksal koruma ile, alt işverenin ödemekten kaçındığı işçilik haklarını asıl işverenden isteyebilecek, ödemeyi yapan asıl işverenin ise bu ödemeler nedeniyle alt işverene karşı rücu hakkı doğacaktır. Belirtilen nedenlerle ödenen işçilik haklarında rücuan sorumlu olabilmek için, taraflar arasında “taşeronluk sözleşmesi” olarak adlandırılacak akdi bir ilişkinin ötesinde, Yasanın cevaz verdiği anlamda geçerli bir asıl işveren-alt işveren hukuksal konumunun kurulmuş olması aranır.” denildiğini, İş Kanunu 2.maddesinde “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez. ” denildiğini, taraflar arasında yasanın aradığı anlamda asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığını, davacı ile aralarında geçerli bir asıl işveren ve alt işveren ilişkisi olduğu varsayılmış bile olsa müvekkilin böyle bir borcunun olduğunun ispatlanamadığını, müvekkilimin böyle bir borcunun bulunmadığını, işçiler tarafından yapılan ara buluculuk müracaatına müvekkil şirketin de katıldığını, başvurucu işçiler ile anlaşamadığını ve kendisi için anlaşamama tutanağı düzenlendiğini, davacının ise bir kısım işçiler ile anlaştığını ve ara buluculuk tutanağı düzenlendiğini, Davacının bu anlaşmayı neye göre ve hangi verilere göre imzaladığı, bu işçilerin sorumlusu müvekkili ise müvekkilinin bunlara ödeme yapıp yapmadığı, bu işçilere yapılan ödemelerin düşülüp düşülmediği, bu işçilerin alacaklarının neye göre hesaplandığı hususlarının yargılamayı gerektirdiğini, Arabulucuda düzenlenen anlaşma belgesinin taraflar arasında bir sözleşme olup sadece taraflarını bağladığını, anlaşma belgelerinde müvekkilin taraf olmadığını, Sözleşmenin üçüncü kişiyi bağlamayacağını, Davacının arabulucuda yaptığı anlaşmanın kendisini bağlayacağı ve bu konuda müvekkiline sorumluluk yüklenemeyeceğini, işçilerle müvekkilinin anlaşamamış olmasına rağmen kendisinin anlaşıp doğrudan müvekkiline rücu etmeye çalışan davacının, kendilerinin savunma haklarının kısıtlamak istediğini, her bir ödeme kaleminin haklılığını talep ve dava hakkı işçilerde iken davacının bu tutarı ödediğini ve kendilerinden bu bedeli talep etmesinin henüz dava bile açmamış işçiye davayı kazandırmak anlamına geldiğini, Davacı anlaşmaması durumunda işçinin dava açacağını ve davanın işçi aleyhine sonuçlanabileceğini, müvekkilinin en temel Anayasal hakkı olan yargıya başvurma hakkının elinden alınacağını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, İhtiyati Haciz istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına geçici olarak el konulması olarak tanımlanmaktadır. İhtiyati haciz kararı talep edebilmek için alacağın para alacağı olması, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş olması ya da İİK’nın 257/II. maddesindeki koşulların gerçekleşmiş bulunması gerekir. İİK’nın 258/I. maddesinin ikinci cümlesinde “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebebi hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Talep eden vekilinin ihtiyati haciz talebi 06/09/2023 tarihli değişik iş kararı ile kabul edildikten sonra itiraz duruşmalı olarak incelenmiş ve 06/10/2023 tarihli ek karar ile istinaf kanun yolu açık olmak üzere reddedilmiştir.
İhtiyati haciz talep edebilmesi ve ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı ve istenebilir olduğunun tam ve kesin olarak ispat edilmesi gerekliliği aranmamış ise de; somut olayda talep eden tarafından karşı taraf işçilerine arabuluculuk aşamasında işçilik alacaklarının ödendiğinin iddia edildiği; söz konusu ödemenin herhangi bir Mahkeme ilamına dayalı olmaması, karşı taraf vekilinin işçilere ödeme ve borcunun bulunmadığının ileri sürülmesine göre dosya kapsamında yargılama yapılmadan ve deliller tartışılmadan yaklaşık ispata kanaat getirilemeyeceği anlaşılmakla tarafların talep ve savunmalarının tür ve niteliği dikkate alınarak ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmasına; talep eden vekilinin ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Aleyhine ihtiyati haciz talep edilen vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2- Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/10/2023 tarih ve 2023/147 değişik iş esas -2023/147 değişik iş karar sayılı ek kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/09/2023 tarih ve 2023/147 değişik iş esas -2023/147 değişik iş karar sayılı kararının kaldırılarak talep eden vekilinin İhtiyati haciz isteminin REDDİNE,
4-Talep eden davacı tarafından yatırılan peşin harç yeterli olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
5- Aleyhine ihtiyati haciz talep edilen karşı taraf şirket kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.700,00 TL maktu vekalet ücretinin ihtiyati haciz talep edenden alınarak aleyhine ihtiyati haciz talep edilen karşı tarafa verilmesine,
6- Talep edenin yaptığı masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Sair hususların ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
8-Aleyhine ihtiyati haciz talep edilenden alınan 269,85 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
9-Aleyhine ihtiyati haciz talep edilen tarafından yapılan 738,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 532,00 (266,00+266,00) TL dosya gönderme masrafı olmak üzere toplam 1.270,00 TL yargılama giderinin ihtiyati haciz talep edenden alınarak Aleyhine ihtiyati haciz talep edilen verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 05/12/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip