Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/1150 E. 2023/1306 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/1150 – 2023/1306
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1150 Esas
KARAR NO : 2023/1306 (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla Davanın Reddine Dair Yeniden Hüküm Kurulması)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2018
NUMARASI : 2014/717 Esas-2018/753 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI
DAVANIN KONUSU : Taraflar Arasındaki Eser Sözleşmesi Uyarınca İşin Kesin
Hesabının Çıkarılması
KARAR TARİHİ :14/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ :21/12/2023

Dava taraflar arasındaki eser sözleşmesi uyarınca işin kesin hesabının çıkartılması istemine ilişkin olup mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dairemizce verilen 15/02/2022 tarihli 2021/930 Esas 2022/113 Karar sayılı kararının taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 13.09.2023 tarihli 2022/2603 Esas 2023/2702 Karar sayılı ilamı ile bozulmasını takiben dosyanın dairemize gönderildiği ve dairemizce yeniden yapılan yargılama sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 26/02/2008 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı yanca ihaleye çıkartılan Mevcut Rusya Federasyonu-Türkiye Doğalgaz Boru Hattı Sistemi Tevsii Faz-II Projesi işinin müvekkili uhdesinde kaldığını, söz konusu imalatın müvekkilinin yükleniminde tamamlandığını, projenin geçici kabul işleminin 20/08/2003 tarihinde gerçekleştiğini, geçici kabul sırasında imalatta bazı eksiklikler tespit edildiğini, bu eksikliklerin müvekkili iş ortaklığı tarafından ikmal edildiğini, tamamlanamayan ve imalatın kesin kabulüne engel teşkil ettiği davalı yanca ileri sürülen eksikliklerin müvekkili iş ortaklığı tarafından mezkur imalatın teminatı olarak davalı yana verilen ve halen mer’i olan teminat mektupları ile karşılanabileceğini, projedeki eksikliklerin işin kesin kabulünün yapılmasına engel teşkil etmediğini, sistemin halihazırda devreye alınıp davalı tarafça işletildiğini, diğer yandan müvekkili şirketin söz konusu eksiklikleri ikmal etmesinin de mümkün olmadığını, müvekkili iş ortaklığı tarafından davalı yana teslim edilmiş teminat mektupları tutarının projede mevcut eksikliklerin giderilmesi için gerekli olan miktardan misliyle fazla olduğunu, söz konusu mektuplar nedeniyle müvekkilinin her geçen gün zarara uğradığını, davalı yana sunulan 24/12/2007 tarihli dilekçeyle projede mevcut eksiklikler için davalı yanca makul bir nefaset bedeli tespit edilerek 15 gün içerisinde bildirilmesini, üzerinde mutabık kalınacak bu bedelin müvekkili iş ortaklığınca ödenmesi suretiyle işin kesin kabul işleminin yapılması, davalı yan nezdinde bulunan müvekkili iş ortaklığına ait teminat mektuplarının iade edilmesinin istenildiğini, dilekçeye bugüne kadar cevap verilmediğini, mezkur projenin mevcut halinin kesin kabul yapılmasına engel olmadığını, projenin davalıca devreye alınarak halen işletildiğini, eksiklikler için tespit edilecek nefaset bedelinin davalının elinde bulunan teminat mektupları toplamının cüzi bir bölümüne isabet edeceğini, müvekkilinin söz konusu mektuplar nedeniyle bankalara oldukça yüksek miktarda komisyon ödemek zorunda kaldığından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla proje imalatı eksikliklerinin işin kesin kabulüne engel teşkil etmediğinin tespitini, mevcut eksikliklere tekabül eden nefaset bedelinin ve mezkur işe ilişkin olarak taraflar arasında kesin hesabına tespit ettirilmesini, bu bedel karşılığı kesin kabulün yapılarak sözleşmenin tasfiyesini, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
25/11/2010 tarihli celsede davanın niteliği gereği muarazanın giderilmesine yönelik olup iddia ve savunma gözönünde bulundurulduğunda dava değeri yatırılan peşin harçtan fazla olmakla davacı vekiline müddeabihi belirtip eksik harcın ikmal edilmesi için duruşma gününe kadar kesin süre verilmiş, davacı vekili 18/02/2011 tarihli beyan dilekçesinde davanın kesin kabulün yapılmasına ilişkin bir muarazanın giderilmesi davası olduğu, dava değerinin taraflar arasında akdedilen işin ifasından kaynaklı 29 no’lu kesin hakediş icmalinde belirtildiği üzere 528.083,98 TL olup bu miktar üzerinden eksik harcın ikmal edildiği bildirilmiş, bildirilen dava değeri üzerinden tamamlama harcı yatırılmıştır.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; Davacının eksik ve ayıplı ifada bulunduğu işleri kabul ve ikrar ettiğini, 07/07/2003 tarihli geçici kabul tutanağı ekinde yer alan eksikliklerin giderilmediğini, eksik ve ayıpların yol açtığı veya açacağı zararların yüklenicinin kesin teminat mektubu bedellerinin katbekat üstünde olacağını, ayıp ve eksikliklerin kesin kabule engel teşkil ettiğini, bu konuda müvekkili kurumca bir komisyon kurulduğunu, çalışmaların devam etmekte olduğunu, boru hattının işletmeye alınmış olmasının, var olan eksik ve ayıpları gidermediği gibi yüklenicinin de yükümlülüklerini ortadan kaldırmadığını, sözleşme konusu işin eksiksiz ve ayıpsız teslim edilmedikçe kesin kabul işleminin yapılmayacağını, bu durumda da kesin teminatların iadesinin mümkün olmayacağını, davacının eseri imal ederken mevcut başka bir esere zarar verdiğini, bu durumda kesin teminatların verilen zarar tam olarak tespit edilmeden zaten davacıya teslim edilemeyeceğini, davacının boru hattı içerisinde düşürdüğü kupon parçasının ortalama 1 metre büyüklüğünde ve 100 kg ağırlığında bir çelik plaka olduğunu, bu plakayı inşa ettiği boru hattının paralelinde yer alan, faal olan boru hattının içine kendi kusuruyla düşürdüğünü, bu kupon parçasının boru hattı içinde ciddi bir tehlike teşkil ettiğini, söz konusu plakanın boru hattında sürtünmesinin patlamaya dahi yol açabileceğini, kupon parçasının şu anda nerede olduğunun tespit edilemediğini, boru hattının İstanbul’a gaz akışını sağlayan hat olduğunu, bu nedenle gazın kesilmesinin mümkün olmadığını, mevcut davanın münfesih olan iş ortaklığının bütün ortakları tarafından açılmamış olması nedeniyle de davanın reddi gerektiğinden eksik ve ayıpların kesin kabule engel teşkil etmediğinin tespitine dair talebin reddine, kesin kabulün mahkeme tarafından yapılması talebinin reddine, teminat mektuplarının iadesi talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/12/2018 tarih 2014/717 Esas ve 2018/753 Karar numaralı kararında özetle; Dava, davaya konu proje imalatı eksikliklerinin işin kesin kabulüne engel teşkil etmediğinin tespiti, eksikliklere tekabül eden nefaset bedelinin ve mezkur işe ilişkin olarak taraflar arasında kesin hesabın yapılarak sözleşmenin tasfiyesi ve muarazanın giderilmesi istemine ilişkindir.
Tarafların bildirmiş olduğu deliller toplanmış, mahkemece tayin edilen bilirkişi heyetlerinden rapor ve ek raporlar alınmıştır.
İş ortaklığını oluşturan şirketlere ait vekaletnameler dosyaya sunulduğundan dava ehliyeti yönünden herhangi bir eksiklik olmadığı mahkemece kabul edilmiştir.
Taraflar arasında imza edilen 15/10/1998 tarihli sözleşme konusunun Mevcut Rusya Federasyonu-Türkiye Doğalgaz Boru Hattı Sistemi Tevsii, Faz II Projesi olduğu, taraflarının iş bu dava davacısı iş ortaklığının yüklenicisi, davalısı kurumun ise işveren olduğu, sözleşme bedelinin 33.953.730,00 Amerikan Doları olduğu, işin kapsamının güzergâh ölçümleri, güzergâh paftaları ve kamulaştırma planının hazırlanması, zemin etütleri, inşaat, elektrik, mekanik, borulama, enstrümantasyon ve kontrol aktivitelerine yönelik detay dizayn yapılması, iş kapsamında hat boruları da dahil olmak üzere tüm malzemelerin fabrika muayeneleri ve testleriyle nakliyeleri … boru hattı sisteminin devreye alınması, gerekli tüm testlerin yapılması, arızaların onarılması ve eksikliklerin giderilmesi, halihazır çizimlerinin hazırlanması ve sistemin 1 yıl süreyle bakımının sağlanması olduğu, işin süresinin sözleşmenin 6. maddesinde belirtilen tutardaki avansın … tarafından yükleniciye ödendiği tarihten itibaren 16 ay olduğu, işin sözleşme ve diğer sözleşme evrakında belirtilen koşullara uygun olarak tamamlanması için öngörülen bu sürenin işin tamamı için yükleniciye geçici kabul belgesinin verilmesiyle sona ereceği, işin süresinde tamamlanamaması halinde ilgili maddelerinde belirtilen yaptırımların uygulanacağı öngörülmüştür.
07/07/2003 tarihli geçici kabul tutanağında söz konusu tutanak ekinde yüklenici davacının eksikliklerinin tespit edildiği ve yüklenici davacıya 30 gün süre verildiği görülmüştür.
05/06/2008 tarihli durum tespit tutanağı ile davalı ile davacı arasında imzalanan sözleşme kapsamında 07/07/2003 tarihinde geçici kabulü yapılan işle ilgili olarak davalı kurumun kesin kabul komisyonunca yapılan tespitte bir kısım eksikliklerin bulunarak tutanağa bağlandığı ve tutanağın davacı iş ortaklığı adına … tarafından imza edildiği anlaşılmıştır.
Tarihi belli olmayan itiraz kayıt tutanağında davacı iş ortaklığı adına … imzalı tutanak ile davalı kurum kesin kabul komisyonunca 05/06/2008 tarihli durum tespit tutanağındaki hususlara dilekçede belirtilen şekilde itiraz edildiği tespit edilmiştir.
Davacı iş ortaklığı söz konusu eksikliklerin işin kesin kabulünün yapılmasına engel teşkil etmediğini, mevcut eksikliklere tekabül eden bir nefaset bedelinin tespitiyle kesin hesabın yapılmasını istemektedir. Davalı … ise davacı iş ortaklığının işleri eksiksiz ve ayıpsız bir şekilde yapmasının sözleşme gereği olduğunu ileri sürmektedir.
Sözleşmenin “Kesin Kabul” başlıklı 34.7.1 maddesine göre; “Bakım döneminin sona ermesinden sonra ve müteahhidin sözleşme kapsamındaki tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş olması şartıyla müteahhit yazılı olarak kontrol mühendisinden kesin kabul belgesinin tanzim edilmesini isteyecektir. Eğer kontrol mühendisi sözleşmenin her yönüyle usulune uygun olarak gerçekleştirildiği konusunda tatmin olursa müteahhidin yazılı isteğinin eline geçmesinden sonra 30 çalışma günü içinde kesin kabul belgesini tanzim edecektir. Aksi halde ve yine aynı süre içinde kontrol mühendisi müteahhide hangi konularda sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini yazılı olarak bildirecektir.” düzenlemesi mevcuttur.
SM Mali Müşavir…’tan teşekkül ettirilen bilirkişi heyetinin dosyaya sunduğu 30/10/2012 tarihli raporda; her ne kadar sistem işletmeye alınmışsa da taraflar arasındaki sözleşmenin hükümlerine göre iş tam ve eksiksiz olarak teslim edilmeden kesin kabulün yapılmasının mümkün olmadığı, kesin teminatın iadesi bakımından da sözleşme hükümlerine göre işlerde kalan küçük noksanların bulunması halinde bile kesin teminatın yükleniciye tamamen iade edilmeyeceğinin belirtilmesi karşısında işler tam ve eksiksiz olarak teslim edilmeden kesin teminatın iadesinin mümkün olmadığı, tarafları bağlayan sözleşme hükümleri karşısında eksik ve ayıplı işler için nefaset bedeli kesilerek kesin hesabın tespiti ve sözleşmenin tasfiyesi talebinin kabulünün mümkün olmadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi heyetinin 29/07/2013 tarihli ek raporunda da kök raporda varılan sonuç ve kanaatin değiştirilmesine mahal olmadığı ifade edilmiştir.
İnşaat Mühendisi …’dan teşekkül ettirilen ikinci bilirkişi heyetinin dosyaya sunduğu 13/02/2014 tarihli raporda ise; ihtilafla ilgili olarak takdiri mahkemeye ait olmak üzere iki seçenekli rapor hazırlandığı, davacının sözleşme kapsamındaki tüm işleri eksiksiz ve ayıpsız olarak ikmal etmesinden sonra işin kesin kabul işlemlerinin başlatılması, kesin teminatların iade edilebilmesi için öncelikle işin kesin kabul işlemlerinin tamamlanması gerektiğinden söz konusu teminatların iadesinin ancak kesin kabul işlemlerinin tamamlanması ve idare tarafından onaylanmasından sonra yapılması gerektiğinin düşünülebileceği, davacının sözleşme kapsamındaki işleri tamamlayarak işin geçici kabulünün yapıldığı, idarece yaklaşık 10 senedir kullanılması ve sözleşme gereği davacıya işin %5’lik kısmının bedelinin henüz ödenmemiş olması ve bu miktarın kesin hesap sırasında dikkate alınarak kesin kabulün hükmen yapılmasının gerekeceği, davacının idarede mevcut toplamda 3.416.653,23 USD kesin teminat mektuplarının ödenmeyen iş bedeline isabet eden %5’lik kısmının idarede tutulmasıyla bakiye 3.245.820,57 USD tutarlı teminat mektubunun davacıya iadesinin gerekeceğinin düşünülebileceği ifade edilmiştir.
24/04/2014 tarihli celsenin 1 no’lu ara kararıyla taraf vekillerinin beyanı dikkate alınarak, konularında uzman petrol mühendisi, inşaat mühendisi, makine mühendisi, mali müşavir ve hukukçudan mahkemece resen seçilerek teşekkül ettirilecek bilirkişi kurulundan doğalgaz hattının ekonomik ömrünü, davacının kesinti yapılan alacağının olup olmadığını, kesin hesaba esas alacak borç durumu, geçici kabul tutanağında bahsedilen eksik işler bedeli, kuponun bir zarara sebebiyet verme olasılığı ile muhtemel zarar durumunda oluşacak zararın bedeli yahut ileride kuponun yerinin saptanması durumunda çıkarılma masrafıyla taraf vekillerinin itirazlarını dosyadaki raporlar da dikkate alınarak raporlar arasındaki çelişkiyi giderir, denetime elverişli rapor hazırlanması için dosya bilirkişi heyetine tevdi olunmuştur.
Hukukçu Prof. Dr. …’ın hazırladığı 22/01/2016 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu boru hattıyla ilgili imalat eksikliklerinin eser yapım ve teslimini üstlenen tarafça giderilmesinden sonra kesin kabule konu olabileceği, keza taraflar arasındaki sözleşmesel borç ilişkisi temelinde muacceliyet alacak/borç durumunda ancak kesin hesabın onaylanmasından sonra saptanabileceği yönünde görüş ifade edilmiştir.
Petrol ve Doğalgaz Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. …’nın hazırladığı 15/12/2015 tarihli raporda ise; boru hattının 10 seneden fazla sorunsuz çalıştığı gözönüne alınarak kesin hesabın yapılmasının hakkaniyete uygun olacacağı, geçici kabul esnasında boru hattındaki eksiklikler nedeniyle kesinti yapılıp yapılmadığının belli olmadığı, ödenmeyen iş bedeliyle ilgili davacının talebi bulunmadığı, geçici kabul tutanağındaki eksik işler bedelinin 170.832,66 USD olduğu, diğer hatta kaçırılan kupon nedeniyle ortaya çıkabilecek zararın bedeli 150.000,00 USD olup bu durumda kesin hesabın sonucunda davacının 3.416.653,23 USD tutarındaki kesin teminatından 170.832,66 USD+150.000,00 USD tutarındaki bedel düşülerek 3.095.820,57 USD tutarındaki kesin teminatın iadesini talep edebileceği ifade edilmiştir.
İtirazları karşılar aynı heyetten ek rapor alınmış, 17/06/2016 tarihli ek raporda Prof. Dr. … ve teknik heyet 30/05/2016 tarihli ek raporda kök rapordaki sonuç ve kanaati değiştirmeyi gerektirecek güçte ve yeterlilikte yeni ve somut herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı ifade edilmiştir.
Davacı vekili ek rapora karşı dosyaya sunduğu beyan dilekçesinde geçici kabul tutanağında belirtilen imalat eksikliklerinin tamamen ikmal edildiğini bildirmiş, davalı vekili ise davacı vekilinin eksik işlerinin tamamlanmış olduğu ve nefaset bedeli kesilmeksizin işlem tesisi gerektiği hususunun gerçeği yansıtmadığı, zira hatta düşen kuponun dışarı çıkarılmış olmasından mütevellit gerçekleştirilen operasyon sırasında havaya gaz vent edildiği, çalışmalar için 3.979,00 USD işçilik bedeli hesaplandığı, çıkan maliyetin tahsilinin davacıdan istendiği, bedel ödenmeden eksik işlerin tamamlanmış olmadığı gibi kesin kabulün de yapılması mümkün bulunmadığını savunmuştur.
Boru hattına düşen parça çıkartıldığından gerek taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 34.7.1 ve 34.7.4 maddelerini irdeler, gerekse taraf itirazlarını karşılar bilirkişi heyetinden ikinci ek rapor alınmış, sunulan 11/07/2017 tarihli ek raporda sunulan belgelerden geçici kabul tutanağında belirtilen eksikliklerin tamamen giderilip giderilemediğinin anlaşılamadığı ancak geçici kabul tutanağında belirtilen önemli eksikliklerden biri olan kuponun çıkarıldığı, 05/06/2008 tarihli durum tespit tutanağındaki eksikliklerin giderilip giderilmediği hususunda bilirkişi heyetinde tereddüt oluştuğundan taraflar arasında güncellenmiş yeni bir durum tespit tutanağının sunulmasından sonra bilirkişi incelemesi yapılacağının uygun olacağı, davalının vent edilen doğalgaz bedelini talep edebilmesi için gazın tasdik edilmiş birim fiyatını dosyaya sunması gerektiği ifade edilmiştir.
Davacı vekili 01/11/2017 tarihli beyan dilekçesinde 05/06/2008 tarihli durum tespit tutanağı esas alınmak suretiyle düzenlenen kesin kabul tutanağının 07/03/2017 tarihinde onaylandığını, dolayısıyla davalı yanın 18/10/2017 tarihli duruşmada işin ifasında halen eksiklik ve/veya kusur bulunduğu yönündeki iddiasının gerçek dışı olduğunu, hatta düşen kuponun çıkartılması çalışmaları sırasında vent edilen doğalgaz bedeli olan 119.641,38 TL ile işçilik bedeli olan 1.989,50 USD’nin bir kısmının iş ortaklığını teşkil eden şirketlerden … Ltd Şti, bir kısmının … tarafından ödendiğini, bir kısmının ise teminat mektuplarının nakde çevrilmesi suretiyle tahsil edildiğini, mahkemece müddeabihin teminat mektupları tutarı üzerinden tespiti ve harcın bu müddeabih üzerinden tamamlanması gerektiği kanaati olması halinde mektupların bir kısmının nakde çevrilmemiş olması nedeniyle bakiye teminat mektubu tutarının tespit edilmesini istemiştir.
Davalı vekili 13/07/2016 tarihli beyan dilekçesinde taraflar arasında 07/03/2017 onay tarihli kesin kabul belgesinin imzalandığı ve anılan belgede ifada eksikliğin kalmadığının belirtildiği ancak iş ortaklığına gönderilen 27/07/2017 tarihli yazıyla iş bu davaya konu işe ilişkin olarak Misinli Karıştıran Deresi Geçişinin iyileştirilmesi işi için 919.745,39 USD harcandığı, bu paranın iş ortaklığı tarafından ödenmesi gerektiği, aksi takdirde teminatlarından kesileceğinin bildirildiği, anılan işe ilişkin tüm eksikliklerin giderildiği, yapılan çalışmanın kendileriyle ilgili olmadığı beyan edilerek teminat mektuplarının nakde dönüştürülmesinin engellenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiş ise de istemin yersiz olduğu ifade edilmiştir.
Davacı vekilinin dosyaya sunmuş olduğu 07/03/2017 onay tarihli kesin kabul tutanağına karşı davalı yanca bir itiraz getirilmemiştir. Ancak davalı tarafından davacı iş ortaklığına gönderilen 27/07/2017 tarihli yazıyla iş ortaklığının yükümlülüğü altında bulunan Mevcut Rusya Federasyonu-Türkiye Doğalgaz Boru Hattı Sistemi Tevsii Faz-II Projesi kapsamında bulunan Misinli Karıştıran Deresi geçişinin iyileştirilmesine ilişkin olarak Doğalgaz İşletme ve Piyasa İşlemleri Bölge Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen deplase çalışmaları tamamlandığı, bu çerçevede Misinli Karıştıran Deresi geçişinin iyileştirilmesi işi için harcanan 919.745,39 ABD Doları tutarının iş bu yazının tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde kuruluş hesabına yatırılması ve ödeme belgesinin gönderilmesinin istendiği, aksi takdirde söz konusu bedellerin kuruluş bünyesinde bulunan teminatlardan kesileceğinin bildirildiği görülmüştür.
27/07/2017 tarihli yazı kapsamında özellikle davalı yanın ventin çıkarılması nedeniyle yapmış olduğu rayiç gider miktarını ve yine davalı yanın davacıdan talep etmiş olduğu 919.745,39 USD’ye ilişkin Misinli Karıştıran Deresi geçişinin iyileştirilmesi işi için yapılan giderlerin kesin kabul tutanağına esas alınan ve kesin kabul tutanağında eksikliği belirtilen eksiklik kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceğini tartışır ek rapor alınmış, dosyaya sunulan ek raporda Misinli Dere geçişi işinin 05/06/2008 tarihli durum tespit tutanağı kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda görüş oluşturulabilecek dosyada yeterli bilgi mevcut olmadığı bildirilmiştir.
Dava ve talep taraflar arasında akdedilen sözleşme çerçevesinde davaya konu proje imalatı eksikliklerinin işin kabulüne engel teşkil edip etmediğinin tespiti, mevcut eksikliklere tekabül eden nefaset bedelinin ve mezkur işe ilişkin olarak taraflar arasında kesin hesabın sayın mahkemece tespit ettirilerek bu bedel karşılığında kesin kabulün yapılarak sözleşmenin tasfiyesi istemidir.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin “Kesin Kabul” başlıklı 34.7.1 maddesinde müteahhidin sözleşme kapsamındaki tüm yükümlülükleri yerine getirmiş olması şartıyla müteahhidin yazılı olarak kontrol mühendisinden kesin kabul belgesinin tanzim edilmesini isteyebileceği, eğer kontrol mühendisi sözleşmenin her yönüyle usulune uygun olarak gerçekleştirildiği konusunda tatmin olursa müteahhidin yazılı isteğinin eline geçmesinden sonra 30 çalışma günü içinde kesin kabul belgesini tanzim edeceği, aksi halde yine aynı süre içinde kontrol mühendisinin müteahhide hangi konularda sözleşme kapsamındaki yükümlülükleri yerine getirmediğini yazılı olarak bildireceği öngörülmüştür.
Dava tarihi 26/02/2008’dir.
Taraflar arasında dava tarihinden sonra 05/06/2008 tarihli durum tespit tutanağı düzenlenmiş ve yine dosyaya dava tarihinden sonra düzenlenen 15/11/2000 tarihli kısmi geçici kabul tutanağı dosyaya kazandırılmıştır.
Yargılamanın devamı sırasında boru hattına davacı tarafından düşürülen kuponun çıkarıldığı ve çıkarılmadan kaynaklı zararların da davacı iş ortaklığı tarafından kısmen ödendiği, bir kısmının da teminat mektubunun nakde çevrilmesi suretiyle ikmal edildiği anlaşılmaktadır.
Dosyaya sunulan 07/03/2017 onay tarihli kesin kabul tutanağından sonra davalının davacıya göndermiş olduğu 27/07/2017 tarihli yazı ile taraflar arasında tasfiyesi talep olunan sözleşme kapsamında Misinli Karıştıran Deresi geçişinin iyileştirilmesi işi için harcanan 919.745,39 Amerikan Doları’nın ödenmesinin istendiği, ödenmediği takdirde kuruluşta bulunan teminatlardan kesileceğinin davacıya bildirildiği anlaşılmaktadır.
Dosyaya kazandırılan tüm deliller, alınan raporlar, taraflar arasında akdedilen sözleşme birlikte değerlendirildiğinde davacının sözleşme kapsamındaki tüm işleri eksiksiz ve ayıpsız olarak ikmal etmesinden sonra işin kesin kabul işlemlerinin başlatılması öngörüldüğünden ve dava tarihi itibariyle de dava dilekçesinde de açıkça ifade edildiği üzere davacının bir kısım sözleşme konusu iş ve işlemleri eksik ve ayıplı ifa ettiğinden dava konusu boru hattıyla ilgili imalat eksikliklerinin eser yapım ve teslimini üstlenen tarafça giderilmesinden sonra ancak kesin kabule konu yapılabileceği, keza taraflar arasındaki sözleşmesel borç ilişkisi temelinde muaccel alacak borç durumunun da ancak kesin hesabın onaylanmasından sonra saptanabileceği mümkün olduğundan dava tarihi itibariyle gerek davaya konu proje imalatı eksikliklerinin işin kesin kabulüne engel teşkil etmediğinin tespitine, mevcut eksikliklere tekabül eden nefaset bedelinin ve mezkur işe ilişkin olarak taraflar arasında kesin hesabın mahkemece tespiti yapılarak bu bedel karşılığında kesin kabulün yapılması talebi ve davası mahkememizce yerinde görülmemiş, her ne kadar yargılamanın devamında taraflar arasında uyuşmazlığa sebebiyet veren davacı yanca boru hattına düşürülen kuponun çıkartılması, çıkartılma bedelinin tahsili sonrasında düzenlenen 07/03/2017 onay tarihli kesin kabul belgesi dosyaya sunulmuş ise de bu tarihten sonra davalının davacıya hitaben yazmış olduğu 27/07/2017 tarihli yazı ile davaya konu sözleşme çerçevesinde Misinli Karıştıran Deresi geçişinin iyileştirilmesi işi için kuruluşça harcanan bedelin davalıdan istendiği, yapılan bilirkişi incelemeleri neticesinde talep edilen miktarın sözleşme kapsamında yerinde olup olmadığı da belirlenemediğinden işbu davada kesin kabulünün yapılmasının yanında sözleşmenin tasfiyesi de istendiğinden bu kapsamda davanın konusuz kaldığı sonucuna mahkememizce varılmamış, izah olunan gerekçelerle davanın reddine dair oy çokluğu ile Üye Hakim …’ın muhalefet şerhindeki karşı oy ile karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili tarafından verilen 21/10/2021 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen gerekçeli kararda da belirtildiği üzere 15/12/2015 tarihli raporda, boru hattının 10 seneden fazla sorunsuz çalıştığı göz önüne alınarak kesin hesabın yapılmasının hakkaniyete uygun olacağının, geçici kabul esnasında boru hattındaki eksiklikler nedeniyle kesinti yapılıp yapılmadığının belli olmadığı, ödenmeyen iş bedeli ile ilgili davacının talebi bulunmadığı, geçici kabul tutanağındaki eksik işler bedelinin 170.832,66 USD olduğu, diğer hatta kaçırılan kupon nedeniyle ortaya çıkabilecek zararın bedelinin 150.000 USD olup bu durumda kesin hesabın sonucunda davacının 3.416.653,23 USD tutarındaki kesin teminatından bu bedellerin düşülerek 3.095.820,57 USD tutarındaki kesin teminatın iadesinin talep edilebileceğinin ifade edildiğini ve ek raporda da kök rapordaki sonuç ve kanaatin değişmediğinin ifade edildiğini, davadaki taleplerinin kesin kabulün yapılarak sözleşmenin tasfiyesine ilişkin olduğunu, dava konusu istemlerinin, teminat mektuplarının iadesi olmadığını, buna rağmen bilirkişilerce yukarıda belirtilen meblağlar üzerinden dava tarihi itibariyle kesin kabulün ve sözleşmenin tasfiyesinin yapılabileceğinin bildirildiğini, nitekim yargılama esnasında nefaset bedeli düşülmesi gerektiği belirtilen işlere ilişkin eksikliklerin de ikmal edildiğini ve bu tespitlere gerekçede de yer verildiğini, davalı yanın, yargılamanın başında kesin kabulün yapılamayacağına gerekçe olarak hatta kaçırılan kuponu gösterdiğini ancak dosyaya sunulan bilirkişi raporu ile, söz konusu kupona ilişkin olarak nefaset bedeli kesilmesi suretiyle kesin kabulün yapılabileceğinin tespit edildiğini, nitekim yine yargılama sırasında müvekkili iş ortaklığı tarafından anılan kupon parçasının hattan çıkartılarak kesin kabul tutanağının taraflarca tanzim edildiğini, bu durumda da dava tarihi itibariyle nefaset bedeli kesintisi yapılmak suretiyle kesin kabulün yapılabileceği yönündeki bilirkişi kurulu kanaatinin doğruluğunu ortaya koyduğunu,
Davalı yanın yargılamanın başlamasından yıllar sonra savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı olarak ve bu hususta muvafakatleri olmadığı halde Misinli Karıştıran Deresi’nin geçişinin iyileştirilmesi işi için 919.745,39 USD harcandığını, bu paranın müvekkili iş ortaklığı tarafından ödenmesi gerektiğini, aksi taktirde teminatlarından kesileceğinin bildirildiği gerekçesiyle kesin kabulün yapılamayacağı iddiasında bulunduğunu ancak daha önce taraflar arasında tanzim edilen kesin kabul tutanağının dosyaya sunulduğunu ve bu tutanak ile davalı yanın iddialarının gerçek dışı olduğunun açıkça ortaya konulduğunu, mahkemenin gerekçeli kararında çoğunluk tarafından, sözleşmede tüm eksiklikler giderilmeden kesin kabulün yapılamayacağı hükmü bulunduğundan ve kesin kabulden sonra Misinli Karıştıran Deresi geçişinin iyileştirilmesi işi için kuruluşça harcanan bedelin davalıdan istendiği, yapılan bilirkişi incelemeleri neticesinde talep edilen miktarın sözleşme kapsamında yerinde olup olmadığı da belirlenemediğinden ve işbu davada kesin kabulün yapılmasının yanı sıra sözleşmenin tasfiyesi de istendiğinden bu kapsamda davanın konusuz kaldığı sonucuna varılamadığı ve bu gerekçelerle davanın reddine dair karar verildiğinin belirtildiğini, mahkeme çoğunluğunun söz konusu gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu, zira her ne kadar sözleşmede tüm eksikliklerin giderilmesi yükümlülüğü olsa da, eksikliklerin kesin kabule engel olmayacak mahiyette olması halinde yasanın mahkemeye kesin kabulün yapılması ve işin tasfiyesine karar verme yetkisinin tanındığını, dava tarihi itibariyle işin kesin kabulüne engel teşkil edecek mahiyette bir eksiklik bulunmadığını ve yerel mahkemenin çoğunluğu tarafından muvafakatleri olmadığı halde savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı şekilde davalı yanca ileri sürülen Misinli Karıştıran Deresi’nin iyileştirilmesi için kuruluşça harcanan paranın ödenmesi talebinin yerinde olup olmadığının belirlenemediği gerekçesinin de davalı yan lehine davanın reddine gerekçe teşkil etmesinin hukuken imkan dahilinde bulunmadığını, zira bu iddianın, hem yargılamanın genişletilmesi yasağı uyarınca davada dinlenemeyeceği gibi mahkeme çoğunluğunun, bu istemin sözleşme uyarınca yerinde olup olmadığının belirlenemediği yönündeki kanaatinin de, davalının bu iddiasını ispat edemediğini açıkça ortaya koyduğunu,
Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/06/2011 tarihli 2011/260 Esas-2011/322 Karar sayılı kararının aynı zamanda işbu davaya da konu olan işin ifasından kaynaklanan müvekkili iş ortaklığının bir kısım alacağının tahsiline ilişkin olduğunu, davalı yanın işin kesin kabule engel teşkil eden ve iş bedelinden mahsubunu gerektiren eksik ve kusurların bulunduğu yönündeki iddialarının işbu davada değerlendirilmesi gerektiğinin açık olduğunu, oysa ki bu dosyada davalının böyle bir beyanı olmadığı gibi bu hususa ilişkin olarak saklı tuttuğu bir hakkı da olmadığını ve adı geçen mahkeme kararından da görüleceği üzere müvekkili iş ortaklığının söz konusu dosyada ifa edilen iş sebebiyle davalıdan önemli miktarda alacaklı çıktığını, bu kararın Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle de kesinleştiğini, dolayısıyla davalının işbu davadaki iddia ve beyanlarının gerçek dışı olduğunun Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yukarıdaki dosyası içeriği ile de sabit olduğunu,
Yine muhalefet şerhinde haklı olarak, davanın konusunun, kesin kabulün yapılmasına ilişkin murazaanın giderilmesi ve tasfiyeye yönelik olduğu, teminat mektuplarının iadesinin davanın konusu olmadığının belirtildiğini, davanın konusunun, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca davacının üstlenilen işi yapıp yapmadığı, eksik bırakılan işlerin neler olduğu ve giderilme bedelinin mahkemece tespiti ile kesin kabulün ve tasfiyenin gerçekleştirilmesinden ibaret olduğu, her iki taraf vekilinin beyanları gözetildiğinde kesin kabullerin yapılmış ve eksik işler bedelinin de davacı tarafça ödenmiş olduğu hatta nakdi teminatların serbest bırakıldığı, davacının üzerine düşen tüm sorumlulukları davadan sonra yerine getirdiği, tüm eksiklikleri giderdiği, taraflar arasında dava konusu sözleşmeden kaynaklanan herhangi bir alacak-borç ilişkisinin kalmadığının her iki tarafın da kabulünde olduğu, bu durumda konusuz kalan dava nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekmekte iken davanın reddi yönünde hüküm oluşturulmasının isabetli olmadığı gibi davalı kuruluşça Misinli Karıştıran Deresi geçişinin iyileştirilmesi işi için harcanan bedelin davacıdan tahsilinin talep edilmesinin ancak bu konuda herhangi bir işlem yapılmaması ve tarafların beyanları gözetildiğinde kesin kabulün yapılmış olduğu ve taraflar arasında sözleşmeden kaynaklı alacak-borç kalmadığı gerçeğini değiştirmeyeceğinin belirtildiğini, şayet çoğunluk kararında olduğu gibi davalı tarafından son olarak talep edilen iyileştirme bedeli sebebiyle davanın konusuz kalmadığı savunulacak olur ise bu iş için davalı tarafça yapılan harcamanın yerinde olup olmadığının tespiti yönünden davaya devam edilmesi gerekirken bu yola başvurulmadan davanın reddine karar verilmiş olmasının da doğru olmadığının belirtildiğini, muhalefet şerhindeki gerekçelerin isabetli olup muhalefet şerhindeki gibi davanın sonuçlandırılması gerektiğini belirtmek istediklerini,
Tüm bu sebeplerle dava tarihi itibariyle bir miktar nefaset bedeli kesilmek suretiyle kesin kabulün yapılması ve işin tasfiyesinin mümkün olduğundan ve geçici kabulün yapıldığı tarihten dava tarihine kadar geçen yaklaşık beş yıl içerisinde kesin kabule ilişkin müvekkilinin hiçbir talebinin dikkate alınmaması işbu dava ikame edilmemiş olsa davalı tarafın halen dahi kesin kabulü ve işin tasfiyesine ilişkin herhangi bir başvuruya icabet etmeyeceğinin aşikar olması sebebiyle davalı tarafın işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiği ve bu nedenle konusuz kalan işbu davada müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği de gözetilerek istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve müvekkili lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından verilen 10/11/2021 havale tarihli davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesine karşı dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; Dosyaya sundukları cevap dilekçeleri ile aşamalardaki beyan dilekçelerini aynen tekrar ettiklerini,
Dava tarihi itibariyle kesin kabulün yapılmasının hukuken mümkün olmadığını zira mevcut ayıp ve eksikliklerin kesin kabule engel teşkil ettiğini, ”İşin Kapsamı” başlıklı sözleşmenin 4/2.maddesi uyarınca yüklenicinin işi eksiksiz ve ayıpsız bir şekilde yapması gerektiğini, yine sözleşmenin, kesin teminatın iadesini düzenleyen 9.4 maddesi uyarınca kesin teminatların iadesinin, kesin kabulün yapılmış olmasına ve işin eksiksiz ve ayıpsız teslimine bağlandığını, oysa ki yüklenicinin, geçici kabul tutanaklarında belirtilen ve kendisi tarafından da inkar edilmeyen eksik ve ayıpları gidermediği için işin kesin kabulünün yapılmadığını ve kesin teminatların iadesi için gereken şartın da gerçekleşmediğini, sözleşmenin 30. maddesinin son bendi uyarınca boru hattının işletmeye alınmasının var olan eksik ve ayıpları gidermediği gibi yüklenicinin yükümlülüklerini de ortadan kaldırmadığını, dilekçede ayrıntılı olarak belirttikleri hususlar da dikkate alınarak dava tarihi itibariyle işin kesin kabulünün yapılması mümkün olmayıp davacının istinaf başvuru dilekçesinde belirtilen hususların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve başvurunun reddi gerektiğini, taraflarından dava dosyasına sunulmuş olan 25/08/2017 tarihli dilekçede ve diğer dilekçelerinde detaylı bir şekilde açıkladıkları üzere, Misinli-Karıştıran Deresi geçişinin iyileştirilmesi çalışmalarının davacı yüklenicinin nam ve hesabına yaptırıldığını ve bu çalışma kapsamında müvekkili kuruluşça yapılan harcamaların davacı yükleniciden talep edildiğini, bu çerçevede davacı nam ve hesabına yapılan harcamaların davacı yükleniciden tahsili gerektiğinin izahtan vareste olduğu, davacı tarafça istinaf başvuru dilekçesinde Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/260 Esas sayılı dosyasına ilişkin olarak alacaklı çıktığı öne sürülerek eksik veya kusurlu ifada bulunmadığının kabulünün mümkün olmadığını, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun nitelikte olup bu karara karşı davacının yapmış olduğu haksız ve hukuki dayanaktan yoksun istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasında imza altına alınan Rusya Federasyonu- Türkiye Doğalgaz Boru Hattı Sistemi Tevsii Faz- II Projesi” isimli sözleşmeden kaynaklanmakta olup davacı iş ortaklığı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, davalı iş sahibi tarafından ihaleye çıkartılan Mevcut Rusya Federasyonu- Türkiye Doğalgaz Boru Hattı Sistemi Tevsii Faz- II Projesi işinin müvekkili uhdesinde kaldığını, söz konusu imalatın müvekkilinin yükleniminde tamamlandığını, projenin geçici kabul işleminin 20/08/2003 tarihinde gerçekleştiğini, geçici kabul sırasında imalatta bazı eksiklikler tespit edildiğini, bu eksikliklerin müvekkili iş ortaklığı tarafından ikmal edildiğini, tamamlanamayan ve imalatın kesin kabulüne engel teşkil ettiği davalı yanca ileri sürülen eksikliklerin müvekkili iş ortaklığı tarafından imalatın teminatı olarak davalı yana verilen ve halen meri olan teminat mektupları ile karşılanabileceğini, projedeki eksikliklerin işin kesin kabulünün yapılmasına engel teşkil etmediğini, sistemin hali hazırda devreye alınıp davalı tarafça işletildiğini, diğer yandan müvekkili şirketin söz konusu eksiklikleri ikmal etmesinin de mümkün olmadığını, müvekkili iş ortaklığı tarafından davalı yana teslim edilmiş teminat mektupları tutarının, projede mevcut eksikliklerin giderilmesi için gerekli olan miktardan misli ile fazla olduğunu, söz konusu mektuplar nedeniyle müvekkilinin her geçen gün zarara uğradığını, davalı yana sunulan 24/12/2007 tarihli dilekçe ile projede mevcut eksiklikler için davalı yanca makul bir nefaset bedeli tespit edilerek 15 gün içerisinde bildirilmesini, üzerinde mutabık kalınacak bu bedelin müvekkili iş ortaklığınca ödenmesi suretiyle işin kesin kabul işleminin yapılması, davalı yan nezdinde bulunan müvekkili iş ortaklığına ait teminat mektuplarının iade edilmesinin istenildiğini, dilekçeye bu güne kadar cevap verilmediğini, meskur projenin mevcut halinin kesin kabul yapılmasına engel olmadığını, projenin davalıca devreye alınarak halen işletildiğini, eksiklikler için tespit edilecek nefaset bedelinin davalının elinde bulunan teminat mektupları toplamının cüzi bir bölümüne isabet edeceğini, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davaya konu proje eksikliklerinin işin kesin kabulüne engel teşkil etmediğinin tespitine, mevcut eksikliklere tekabül eden nefaset bedelinin ve meskur işe ilişkin olarak taraflar arasında kesin hesabın mahkemece tespit ettirilerek bu bedel karşılığında kesin kabulün yapılarak sözleşmenin tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesi ile yukarıda ayrıntıları belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yine yukarıda belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş bu kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi sonucu dairemizin 15/02/2022 tarihli 2021/930 Esas 2022/113 karar sayılı kararı ile, tespit davası açanın kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davaya açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunması gerektiği, yanlar arasındaki sözleşme, nakit bedel karşılığı düzenlenmiş olup fesih tek taraflı irade beyanı ve bunun karşı tarafa ulaşması ile hukuki sonuç doğuracağından, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmelerinde olduğu gibi fesih ve ileriye etkili fesih ile tasfiye için mahkeme kararına ihtiyaç bulunmadığı, iş sahibi tarafından sözleşmenin feshi halinde feshin haksız olduğu, fesih gerekmeyip tasfiye gerektiği ve bunun sonuçları ile ilgili eda davası açılması mümkün olup davacının eldeki davada teminat mektuplarının iadesine karar verilmesini talep etmediği, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin kesin kabulün yapılması ile işin tasfiyesinin mahkemece yapılmasının talep edildiği, tasfiye talebi yanında eda isteminde bulunulmadığı, bu durumda mahkemece sözleşme feshedilmeden ve davacının istediği tasfiye talebine bağlı olarak herhangi bir eda talebi olmaksızın tasfiye kararı verilmesini isteme ve tek başına tasfiye davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından, davanın dava şartlarından olan hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi yerine bu husus gözden kaçırılarak yukarıda belirtilen gerekçelerle reddine karar verilmiş olması sebebiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair dairemizce yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
Dairemizin bu kararının süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 13.09.2023 tarihli 2022/2603 Esas 2023/2702 Karar sayılı ilamı ile; taraflar arasında 15/10/1998 tarihli ” Rusya Federasyonu- Türkiye Doğalgaz Boru Hattı Sistemi Tevsii Faz – II Projesi” konulu eser sözleşmesi imzalandığı, davacının yüklenici, davalının iş sahibi olduğu,
İlk derece mahkemesince davanın esastan reddine, Bölge Adliye Mahkemesince ise, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, davacının, sözleşme feshedilmeden herhangi bir eda talebi olmaksızın tasfiye kararı verilmesini isteme ve tasfiye davası açmakta hukuki yararı olmadığı gerekçesi ile davanın, hukuki yarar dava şartı yokluğundan dolayı usulden reddine karar verilmiş ise de; davacının, eksikliklerin işin kesin kabulüne engel teşkil etmediğinin tespitini, eksikliklere tekabül eden nefaset bedelinin ve mezkur işe ilişkin olarak taraflar arasında kesin hesabın yapılarak sözleşmenin tasfiyesini ve muarazanın giderilmesini isteğinden davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu,
Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin “kesin kabul” başlıklı 34.7.1 maddesinde müteahhidin sözleşme kapsamındaki tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş olması şartıyla yazılı olarak kontrol mühendisinden kesin kabul belgesinin tanzim edilmesini isteyebileceği, eğer kontrol mühendisi sözleşmenin her yönü ile usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği konusunda tatmin olursa müteahhidin yazılı isteğinin eline geçmesinden itibaren 30 çalışma günü içinde kesin kabul belgesini tanzim edeceği aksi halde yine aynı süre içinde kontrol mühendisinin müteahhide hangi konularda sözleşme kapsamındaki yükümlülükleri yerine getirmediğini yazılı olarak bildireceğinin belirtildiği, anlaşıldığı üzere sözleşmeye göre tüm işin eksiksiz ve ayıpsız olarak ikmal edilmesinden sonra işin kesin kabul işlemlerinin başlatılacağı, dava dilekçesinde açıkça ifade ettiği üzere, davacının bir kısım sözleşme konusu iş ve işlemleri eksik ve ayıplı olarak ifa ettiği, dava konusu boru hattı ile ilgili imalat eksikliklerinin eserin yapım ve teslimini üstlenen yüklenici tarafından giderilmesinden sonra ancak eserin kesin kabule konu olabileceği taraflar arasındaki sözleşmlesel borç ilişkisinin temelinde muaccel alacak borç durumunun da ancak kesin hesabın çıkarılmasından sonra saptanabileceği, bu durumda dava tarihi itibariyle davaya konu proje imalatı eksikliklerinin işin kesin kabulüne engel teşkil etmediğinin tespiti, mevcut eksikliklere tekabül eden nefaset bedelinin ve mezkur işe ilişkin olarak taraflar arasında kesin hesabın mahkemece tespiti yapılarak bu bedel karşılığında kesin kabulün yapılması istemlerine ilişkin davanın esastan reddi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinin davanın reddine dair kararının kaldırılarak hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair karar verilmesinin yerinde olmadığı,
Ayrıca davanın esastan reddine karar verilmesi halinde AAÜT’nin 13. Maddesi uyarınca davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin gerektiği ancak ilk derece mahkemesince davalı lehine 35.073,00 TL vekalet ücretine hükmedildiği, bu kararın davalı tarafça istinaf edilmemiş olması sebebiyle davacı lehine usuli kazanılmış hak doğmuş olduğu ve yeniden hüküm tesisinde bu durumun da göz önünde bulundurulması gerektiği gerekçeleriyle dairemiz kararının bozulmasına karar verilerek dosyanın yeniden karar verilmek üzere dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
Dairemizce Yargıtay bozma ilamı taraf vekillerine tebliğe çıkartılarak bozma ilamına karşı beyanlarının bildirilmesi istenilmiş ve yeni duruşma günü verilmiştir. Dairemizce belirlenen duruşma günündü taraf vekilleri hazır bulunmuş ve taraf vekillerinin Yargıtay bozma ilamına karşı beyanları alındıktan sonra 14/12/2023 tarihli duruşmada Yargıtay’ın bozma ilamı usul ve yasa hükümlerine uygun görülerek bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve yargılamaya dairemizce devam olunmuş taraf vekillerinin son sözleri sorulduktan sonra yukarıda ayrıntıları belirtilen Yargıtay bozma ilamındaki gerekçeler aynı şekilde benimsenmek suretiyle dava konusu boru hattı ile ilgili imalat eksikliklerinin, eserin yapım ve teslimini üstlenen yüklenici tarafından giderilmesinden sonra ancak eser, kesin kabule konu olabileceğinden ve bundan sonra taraflar arasındaki sözleşmesel borç ilişkisi ve temelinde muaccel alacak borç durumu da ancak kesin hesabın çıkarılmasından sonra saptanabileceğinden dava tarihi itibariyle davaya konu proje imalatı eksikliklerinin, işin kesin kabulüne engel teşkil etmediğinin tespiti, mevcut eksikliklere tekabül eden nefaset bedelinin ve mezkur işe ilişkin olarak taraflar arasında kesin hesabın mahkemece tespiti yapılarak bu bedel karşılığında kesin kabulün yapılması istemlerine ilişkin davanın esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve her ne kadar Yargıtay bozma ilamında davanın esastan reddine karar verilmesi halinde AAÜT’nin 13. Maddesi uyarınca davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ancak ilk derece mahkemesince davalı lehine 35.073,00 TL vekalet ücretine hükmedildiği ve bu kararın davalı tarafça istinaf edilmemiş olması sebebiyle davacı lehine usuli kazanılmış hak doğmuş olup yeniden hüküm tesisinde bu durumun da göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilmiş ise de 3 Eylül 2022 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/4. Maddesi uyarınca maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücretinin bu tarifenin 2. Kısımının 2. Bölümüne göre hesaplanacağı yani maktu olarak hesaplanarak hükmolunacağı düzenlenmiş olduğundan dairemizce yeniden hüküm kurulunken karar tarihindeki AAÜT’nin hükümlerinin uygulanması gerektiğinden bu hususa işaret edilerek belirtilen gerekçe ile davacı aleyhine reddedilen dava nedeniyle karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davacı tarafın talebinin REDDİNE,
Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85 TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan toplam 7.856,05 TL harç bedelinden mahsubu ile kalan 7.586,20 TL harç fazlasının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
Reddedilen dava nedeniyle davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4 maddesi uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
HMK’nın 333. Maddesi gereğince taraflarca yatırılan ve dosyada kalan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip yatıran tarafa iadesine,
Kararın dairemizce taraflara tebliğine, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/12/2023

Başkan Üye Üye Katip