Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/1142 E. 2023/1324 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1142
KARAR NO : 2023/1324
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-1 Maddesi Uyarınca Başvurunun Esastan Reddine)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2022
NUMARASI : 2013/462 2022/700

DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALI

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak
KARAR TARİHİ : 21/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/12/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; Davalılardan … Ltd. Şti.’nin DSİ Genel Müd. 15. Bölge Müdürlüğünden ihale ile Mardin ana kanalı 2. Kısım inşaatı yapım işini üstlendiğini, üstlenilen bu işi 05/12/2008 tarihli sözleşme ile diğer davalı …- … İnş. Ltd. Şti.’ ne devrettiğini davacı … Ltd. Şti.’nin bu firmaların hafriyat işlerini yaptığını, davalı …-… İnş. Ltd. Şti.’nin işi bıraktığını, diğer davalı … Ltd. Şti.’nin …-… İnşaat Ltd. Şti.’nin işi bırakmasında sonra müvekkil şirkete alacaklarının taraflarınca ödeneceğini belirtiklerini ve işe devam etmelerinin bildirildiğini, ancak müvekkile ödeme yapılmadığını, şirket alacağının ödenmesi için Şanlıurfa 3. Noterliği 55371 yevmiye numaralı ihtarname çekildiğini, ihtarnameye cevap verilmediğini, müvekkil şirket alacağının net olarak hesaplanamadığını, bilirkişi marifetiyle alacağın hesaplanılmasını talep ettiklerini ve şimdilik 100.000,00TL alacak üzerinden dava açtıklarını, davalı … Ltd.Şti. ile diğer davalı alt Yüklenici …-… Ltd.Şti. Arasındaki uyuşmazlığın müvekkil şirketi ilgilendirmediğini, ihale makamı ile yapım işi ihalesini alan davalı … İnş. Ltd. Şti. arasında imzalanan 28/01/2009 tarihli sözleşmede; işin tamamının … İnş. Ltd. Şti. Tarafından yapılacağı, yapılan işlerden … İnş. Ltd. Şti.’nin sorumlu tutulacağı, işin alt yüklenicilere devredilemeyeceğinin hükme bağlandığını, … İnş. Ltd. Şti.’nin alt yüklenici …-… Ltd.Şti. ile olan sözleşmesini 01/10/2010 tarihinde tek taraflı feshettiğini, fesih tarihinden sonrada müvekkil şirketin işe devam ettiğini ancak alacağını alamadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulüne, davalılardan müştereken ve müteselsilen olmak üzere şimdilik 100.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı … İnş. vekili; müvekkili şirketin merkezinin Ankara olduğunu, genel yetki kuralı gereğince Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesini ve dosyanın yetkili ve görevli Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak davalarının bir yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, bu nedenle davanın esasa girilmeden zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın hukuki dayanaktan yoksun iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, zira davacı şirketin diğer davalı …-… İnş. Ltd. Şti. ile aralarındaki hukuki ilişkiye istinaden müvekkili şirketten alacak iddiasında bulunduğunu, sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gereğince, sözleşmelerin tarafları arasında hak ve yükümlülükler doğuracağını, müvekkil şirkete husumet yöneltilmesinin mümkün olmayacağını, bu nedenle davanın esasına girilmeden önce müvekkil şirket açısından husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı şirketin diğer davalı …-… İnş. Ltd. Şti. ile aralarındaki hukuki ilişkiye istinaden müvekkil şirketten alacak iddiasında bulunduğunu, sözleşmelerin tarafları arasında hak ve yükümlülükler doğuracağından müvekkil şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği ve sözleşme ilişkisi içinde olduğu …-… İnş. Ltd. Şti. ile sözleşme yapmasına müvekkil şirketin bir onayı ve kabulü bulunmadığını, hukuken bir sorumlulukları olmadığını, davacının müvekkil şirkete kestiği faturaların tamamının ödendiğini, davacıya hiçbir borçlarının bulunmadığını, dilekçe ekinde sunulan ödeme makbuzları ve banka dekontları ile bunun anlaşılabileceğini, müvekkil şirkete Şanlıurfa 3. Noterliğinin 55371 yevmiye numaralı ihtarnamesinin tebliğ edilmediğini ve ihtarnamede belirtilen hususlara katılmadıklarını, Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 2004/6653 E. 2004/6019 K. Ve 24/11/2004 – tarihli kararında özetle “ Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Akdi ilişki davacı taşeron ile davalı yüklenici arasında kurulmuştur. Davacı ile davalı iş sahibi arasında herhangi bir akdi ilişki mevcut olmadığı gibi davacı böyle bir ilişkiyi de kanıtlamış değildir. Davacı ile davalı arasındaki sözleşme, diğer davalı iş sahibini bağlamaz. Bu itibarla davalı iş sahibi hakkındaki davanın husumetten reddi gerekir “ dendiğini, yine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2004/2459 E. ve 2005/1035 K. Ve 24/02/2005 tarihli kararında özetle “ eser sözleşmesinden kaynaklanan bedel talebine ilişkin davada yükleniciyle sözleşmeyi yapmış alt yüklenicinin, asıl iş sahibine karşı dava açamayacağını belirterek, yükleniciden işi alan alt yüklenicinin sözleşmeye taraf olmayan iş sahibine karşı açtığı bedel davasında, pasif husumet ehliyetinin bulunmaması sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş ve husumet ehliyetinin davanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerektiğini savunarak, Yargıtay kararında belirtildiği üzere müvekkil şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın delil listesinde davacının ticari defterlerine dayanılmamış olduğunu, defterlerini ibraz etmesi ve davasını İspat etmesinin mümkün olmadığını, dava konusu ve miktarı itibariyle tanık dinletilmesine ve davacının başkaca delil ibraz etmesine muvafakat etmediklerini, davacı şirketin hiçbir hakkı olmadan alacak talebinde bulunduğunu ve mahkemeyi gereksiz yere meşgul ettiğini bu nedenle davacı şirketin disiplin para cezasına mahkum edilmesini, davanın yetkisizlik nedeniyle reddine, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, husumet yokluğundan reddine, davanın esastan reddine ve davacı şirketin HUMK’un 329. maddesinde belirtilen vekalet ücretinin tamamına ve idari para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …-… İnş. vekili; dava dosyası içeriğinden davalı …-… İnş.’a dava dilekçesinin T.C. Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) tarafından T.K. 35.nci madde gereğince 05/10/2012 tarihinde, T.C. Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ise 12/04/2014 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ancak davaya karşı cevap vermediği ve kendisini de vekil ile temsil ettirmediği, yargılama aşamasında davalı şirketin 09/09/2015 tarihinde ticaret sicilinden terkin edildiği, mahkemece bu şirketin ihyası için davacıya süre verildiği, Gaziantep 3. ATM’nin 2020/34 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada Ankara 5. ATM’nin işbu dosyası ile sınırlı olmak üzere davalı şirketin ihyasına ve …’nin ek tasfiye memuru olarak atanmasına karar verildiği, kararın kesinleştiği, ihya sonrasında mahkemece tebligatların tasfiye memuruna yapıldığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketçe kendisine ait kamyonlara ilişkin 2010 yılı eylül, ekim ve kasım aylarına ait hesaplamalar yapıldığı, bu hesaplamalarda davalı … nın kaşe ve imzasının bulunduğu ancak bu giderlere ilişkin herhangi bir ödemeye rastlanılmadığı, mahkememizce söz konusu giderler ve alacak talebine dair inceleme yapılması için adresi mahkemesine talimat yazılmışsa da davalı … defterlerin ibraz edilmediği, bu haliyle söz konusu alacak kalemlerinin aksinin ispatlanamadığı, söz konusu döneme dair davacı tarafından edimin yerine getirildiği anlaşılmakla 21.07.2022 tarihli ek raporda belirtildiği üzere davacının davalıdan talep edebileceği tutarın 350.976,58 TL olduğu ancak dava dilekçesinde 100.000,00 TL talep edilmiş olması ve davacı vekilince ıslah etmeyeceklerine ilişkin duruşmadaki beyanları dikkate alınarak taleple bağlılık ilkesi uyarınca davanın dava dilekçesinde talep edilen bedel üzerinden kabulüne karar verilmiştir. Her ne kadar davalı … aleyhine alacağın tazmini için dava yöneltilmişse de davalı … vekilince cevap dilekçesi gözetildiğinde davacı ile davalı … arasında kurulan sözleşme ilişkisi sona ermesi sonrasında davacı ile davalı … arasında sözleşme ilişkisinin devamına karar verildiği ve davacının yeni dönemde yaptığı işler karşılığının ödendiği, davacı ile davalı … arasındaki sözleşme ilişkisinin Aralık ayı itibariyle başladığı, dava konusu yapılan Eylül-Ekim-Kasım ayları için sözleşme ilişkisinin reddedildiği, sözleşmenin başlangıç tarihinin ispat yükünün davacı üzerinde olduğu ve davacı tarafça Eylül-Ekim-Kasım aylarını kapsar şekilde sözleşmenin davalı … ile kurulduğu ispatlanamadığından, husumetin davacı ile aralarındaki ilişki kapsamında yalnızca …-… … Ltd. Ştiye yöneltilmesi gerekli olduğu” gerekçesi ile, davanın kabulüne, 100.000,00 TL’nin davalı …-… …. Ltd. Şti’den dava tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, davalı … Taahhüt Ticaret Sanayi A.Ş yönünden husumet yönünden reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalı taşeron … – … Ltd. Şti. Tarafından davalı yüklenici … adına 10/11/2010 tarihi ve 2.192.938,20 TL’lik fatura düzenlendiğini, bu haliyle düzenlemiş olduğu faturaların bedelini asıl yüklenici şirketten tahsil ettiğini, mevcut durum itibariyle davalı şirketlerin aralarında müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, taraflar arasında aktedilen sözleşmede, yapılan inşaat nedeniyle 3. Kişilere verilecek hasara ilişkin herhangi bir hüküm olmadığını, sözleşmede 3. Kişilere ilişkin hüküm olsa bile, bu hükmün sözleşmenin tarafları arasındaki iç ilişki olacağını, ancak sözleşmenin taraflarını bağlayacağını ve bu olaydan zarar gören müvekkili şirketi bağlamayacağını, bu hususun yerleşik Yargıtay içtihatları ile de sabit olduğunu yerel mahkemece hükmedilen miktardan davalı yüklenici ve davalı taşeron şirketlerin müştereken ve müteselsilen birlikte sorumlu tutulmaları gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı taşeron, davalı … Ltd. Şti. yüklenici, diğer davalı şirket sözleşmeyi yükleniciden devralan kişidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsili ile hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 21/12/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Katip …
E-imzalıdır