Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/1103 E. 2023/1316 K. 19.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/1103 – 2023/1316
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmalı)
(HMK. 353/1-b-1 Maddesi Uyarınca Başvurunun Esastan Reddine)

ESAS NO : 2023/1103
KARAR NO : 2023/1316

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2021
NUMARASI : 2020/569 Esas – 2021/673 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 14/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/12/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin davada, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; davalı elektrik dağıtım şirketinin Meram, Nevşehir, Karaman bölgeleri sayaç dışarı alma işi ile ilgili olarak, taraflar arasında imzalanan 13/08/2013 tarihli sözleşme kapsamındaki işlerin 30/12/2013 tarihi itibariyle tamamlandığını, geçici kabulün 05/02/2014 tarihinde yapıldığını tesiste herhangi bir noksanlık görülmediğini, işlerin davalı şirket tarafından kabul edildiğini, sözleşme konusu işin, sözleşme bedelinden % 50 daha düşük bir bedelle tamamlatıldığını, birim fiyatlar üzerinden tespit edilecek gerçek bedelin davacı firmaya ödenmesi gerektiğini, Meram bölgesinde 5.654 adet abone sayaçlarını dışarı alma işi ihale edildiğini, 50 adet aboneye işlem yapıldığını, kalan kısım için işlem yapılmadığını, ihale edilen miktarın %50’sine tekabül eden abone sayısı 2.827 adet olduğunu, işlem yapılan 50 adet abone düşüdükten sonra %50’ye tekabül eden miktarın 2.777 adet olduğunu, Karaman bölgesinde 1.564 adet, Nevşehir bölgesinde 2.203 adet, Kulu bölgesinde 432 adet olduğunu, bu adetler üzerinden birim fiyat hesaplaması yapılarak kesin hak edişlere dahil edildiğini, sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçası olan özel teknik şartname gereği sayaç montaj bedelleri bir ve iki nolu ara hakediş raporlarına dahil edilmediğinden kesin hak ediş raporlarına dahil edildiğini, kesin hak ediş bedelinin toplam 2.408.447,53 TL olduğunu, Konya 6. İcra Müdürlüğü’nün 2014/2545 Esas sayılı dosyasıyla davalı aleyhine 2.408.447,53 TL üzerinden icra takibi yapıldığını, davalının itirazı nedeniyle takibi durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; müvekkili ile davacı arasında 13/08/2013 tarihinde ‘Meram, Nevşehir ve Karaman Bölgeleri Sayaç Dışarı Almak İşleri’ne ilişkin olarak sözleşme imzalandığını, ‘Kulu Bölgesi Sayaç Dışarı Alma İşi’ için ise bu sözleşme dışında haricen anlaşıldığını, davacıya sözleşme gereği yaptığı işlerin bedelinin ödenmesine rağmen, davacının alacaklı olduğu iddiasıyla icra takibi yaptığını, sözleşmenin birim fiyat sözleşmesi olduğunu, iş yapıldıkça kullanılan malzemenin metrajları toplanarak birim fiyatlarla çarpılması sonucu hak ediş tutarı oluşacağı için, bir sözleşme bedeli belirlenmediğini, davacının sözleşmenin 6.3 maddesini yanlış yorumlayarak alacaklı olduğu iddiasıyla takip yaptığını, davacının yapmadığı işler nedeniyle ücret talep edemeyeceğini, davacı şirketin kendisine tevdi edilen işin ancak %1,62’sini yapabildiğini belirterek, davanın reddine ve %20’den az olmamak şartıyla kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkeme 15/12/2021 tarihli kararında “davalı şirketin, toplam 13.041 adet tesisatın listesini tesisat numarası, abone unvanı, sayaç numarası, karne numarası, adres, il ve ilçe bilgilerini içerir listeyi davacı şirkete e-posta vasıtasıyla 23.08.2013 tarihinde davacıya gönderdiği, 23.08.2013 tarihinde davacıya yer teslimi yapıldığı, 03.09.2013 tarihinde de davacı çalışanlarına verilen iş güvenliği eğitiminin tamamlandığı, davacının 03.09.2013 tarihi itibariyle işe başlamaya hazır hale geldiği ancak davacının bu tarihte işe başlayamadığı, malzeme temini kaynaklı gecikmelerden davalının haberdar edildiği, toplam 255 adet sayacı sözleşme ve eklerine uygun olarak dışarı alındığı, sayaç sayısını doğru tespit etmeyen davalının olayda kusurlu olduğu, sözleşme bedelinin ne olduğu konusunda, sözleşmede bir netliğin olmadığı, sözleşme bedeli ile ilgili olarak gerçekleştirilen iş miktarından hareketle ancak yaklaşık bir hesabın yapılabileceği, hesabın yapılması durumunda sözleşme bedelinin 4.640.379,03 TL ve bunun %50’sinin ise 2.320.189,52 TL olacağı, bedelin %50’si olan bu rakamdan davacının bu iş için yaptığı masrafların düşülerek zararının hesaplanması gerekeceği, bu miktarın mali müşavir bilirkişi tarafından 130.291,53 TL olarak hesaplandığı bu miktarın hesaplanan 2.320.189,52 TL’den düşürülmesi neticesinde davacının 2.189.897,99 TL’lik alacağın bulunduğu gerekçesi” ile bu miktar üzerinden itirazın iptaline ve takibin devamına, alacağın likit olması nedeniyle icra inkar tazminatlarının oluştuğu, bu neden icra inkar tazminatına hükmedildiği, davacının kötüniyetle fazla miktar üzerinden icra takibi başlattığı hususunun ispatlanamadığı, bu nedenle kötüniyet tazminatı şartlarının oluşmadığı, davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine ve asıl alacağa icra takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle davanın kısmen kabulüne takibin kısmen devamına karar verilmiştir.
Mahkeme kararının taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Dairemizin 24/09/2020 gün ve 2020/12 E. 2020/18 K. sayılı kararında özetle, taraflar arasındaki 13/08/2013 tarihli sözleşmenin 6.3. maddesine göre, “işin sözleşme bedelinden %50’ye kadar daha düşük bir bedelle bitirilmesi halinde yükleniciye birim fiyatları üzerinden gerçek bedel ödenir. Bu durumda yüklenici şirketten bu bedel dışında başkaca bir talepte bulunamaz (kârdan mahrumiyet, iş gücünün bağlanması, zarar ziyan v.b. nedenlerle)” hükmünü içermektedir. Sözleşmenin bu hükmünün davacının ileri sürdüğü gibi yorumlanması mümkün olmayıp, bu hükme göre davacıya ödenmesi gereken gerçek bedelin, davacının fiilen tamamladığı kısma ilişkin olarak hak ettiği bedel olduğu, gerekçesi ile mahkeme kararının HMK 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, Dairemizin kaldırma kararı sonrasında iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Her ne kadar davacı tarafından, davacının tamamladığı işin sözleşmeyle kararlaştırılan işin %50’sinden az olduğu ve taraflar arasındaki sözleşmenin 6.3. maddesi gereğince, yapılan (yaptırılan) işin sözleşmede kararlaştırılan işin %50’den aşağı olması halinde birim fiyatlar üzerinden tespit edilecek gerçek bedelin ödenmesi gerektiğinden ve bunun da kararlaştırılan işin ücretinin %50’si olması gerektiğinden bahisle ilamsız icra takibi başlatılıp takibe itiraz üzerine bu itirazın iptali davası açılmış ise de; BAM kararı sonrası Mahkememiz tarafından bilirkişi heyetinden 22/11/2021 tarihli rapor alınmıştır. Bu rapor dosya kapsamına ve BAM 31. HD.’nin kararı ile taraflar arasındaki sözleşmenin yorumuna daha uygun olduğu görülerek hükme esas alınmış, 22/11/2021 tarihli rapora göre davacının sözleşmeyle kararlaştırılan işin yaklaşık %1,96’sını tamamladığı, davalı iş sahibi şirket tarafından 50 adet sayacı dışarı alma bedelinin davacıya ödenmemiş olduğu, bu bedelin de KDV dahil 8.687,16 TL. olduğu, takip öncesi davalının temerrüte düşürülmemesi nedeniyle belirtilen miktar üzerinden davacının itirazın iptali davasının kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir. Davacı taraf her ne kadar icra inkar tazminatı talebinde de bulunmuş ise de; taraflar arasındaki ihtilafın bilirkişi incelemesiyle çözülebilecek olması ve alacağın bu nedenle likit (davalı tarafından bilinir veya bilinebilir) olmadığı sonucuna varılarak davacının fer’i nitelikteki icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı da tazminat talebinde bulunmuş ise de; 2004 s. İİK.’nın 67/2. maddesi gereğince davanın reddedilen kısmı üzerinden davalı lehine tazminata hükmedilebilmesi için, davacının takibinin sadece haksız olması yeterli olmayıp aynı zamanda takibin haksız çıkan kısmı yönünden takibin kötü niyetli olarak da yapılması gereklidir. 4721 s. MK.’nın 3/1. maddesine göre de iyiniyet karine olarak mevcut olup, davalının bunun aksini ispat etmesi gerekmektedir. Davalı tarafından davacının takibin haksız çıkan kısmı yönünden takibini kötü niyetli olarak yaptığı ispat edilemediği” gerekçesi ile davacının davasının kısmen kabulüne, davalı … A.Ş.’nin (…) Konya 6. İcra Müdürlüğü’nün 2014/2545 E. sayılı takibine yaptığı itirazın alacağın 8.687,16 TL.’lik kısmı yönünden iptali ile takibin 8.687,16 TL.’lik kısmı yönünden devamına, asıl alacak olan 8.687,16 TL.’ye icra takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, davacının, davanın kabul edilen kısmı üzerinden fer’i nitelikteki icra inkar tazminatının reddine, davalının, davanın reddedilen kısmı üzerinden fer’i nitelikteki tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; istinaf mahkemesinin sözleşmenin 6.3 ve 6.5 maddesi ile ilgili yorumuna katılmadıklarını, sözleşmenin 6.3 maddesine göre, yükleniciye işin sözleşme bedelinden % 50’ye kadar daha düşük bir bedel ile bitirilmesi söz konusu olduğundan birim fiyatlar üzerinden gerçek bedelin ödenmesi gerektiğini, işin % 50’nin üzerinde bir oranda bitirilmesi halinde yüklenicinin ayrıca alacak talebinde bulunabileceğini, işin % 98,4’e kadar daha düşük bir bedel ile bitirildiğini, davacının yerini değiştirdiği 255 sayacın bedelinin ödenerek, uyuşmazlığın çözülmesinin hakkaniyetli olmadığını, sözleşme konusu işin yalnızca % 1.96’sının yapılabilmesinin davalının kusurlu iş ve işlemlerinden kaynaklandığını, yerel mahkemenin takip öncesi davalının temerrüde düşürülmediğine ilişkin değerlendirmesinin de hatalı olduğunu, yerel mahkeme kararının bir gerekçesi bulunmadığını, davacı alacağının hesaplanabilir ve bilinebilir nitelikte olduğunu, mahkemenin icra inkar tazminatı talebini reddetmesinin doğru olmadığını, dava dilekçelerinde yasal faiz talep ettiklerini ancak sonradan sunulan 29/11/2016, 07/12/2016, 08/03/2017 tarihli dilekçeleri ile avans faizi talep ettiklerini bildirdiklerini bu nedenle avans faizine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; hükme esas alınan bilirkişi raporunda 50 adet sayacın dışarı alma bedelinin ödenmediğinin kabul edilmesinin, dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesinde iddiaları aşar nitelikte bulunduğunu, sadece 50 adet sayacın değiştirilmesi nedeni ile bu miktar kadar sayaç dikkate alınarak davacı alacağının belirlenmesi gerektiğini, mahkemenin kötü niyet tazminatı talebini reddetmesinin de doğru olmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 2.6. maddesinde davacı yüklenicinin iş yapacağı mahali gözden geçirdiği ve incelediği düzenlemesinin bulunduğunu, bu nedenle davacının işin mahiyetini bilmesi gerektiğini, davalı tanıklarının davacının bu işten zarar edeceğini anlayarak işi yapmaktan kaçındığını ifade ettiklerini işin yapılmama sebebinin tanık beyanları ile sabit olduğunu, davacının bu iş için yeterince personel hazır etmediği hususunun SGK kayıtları ile sübut bulduğunu, davacının düzenlenen hak edişleri itirazı kayıt koymadan aldığını, hak edişlere itiraz edemeyeceğini, taraflar arasındaki sözleşmenin birim fiyat sözleşmesi olduğunu, davacının ancak yaptığı işin bedelini isteyebileceğini, sözleşmenin 6.3 maddesini bilirkişilerin doğru yorumlamadığını davacının fiiliyatta yaptığı iş kadar bedele hak kazabileceğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, Dairemizin HMK 353/1 a.6 maddesi uyarınca verdiği kaldırma kararı doğrultusunda inceleme ve değerlendirmeler yapılarak hüküm kurulduğu anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 269,85 karar harcından, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile, bakiye 189,15 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı taraftan alınması gereken 593,42 TL karar harcından, peşin alınan 148,35 TL’nin mahsubu ile bakiye 445,07 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının ilgilisi üzerinde bırakılmasına,
5- Yargıtay bozma ilamı sonrasında zorunlu olarak duruşma açıldığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 14/12/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
E-imzalıdır

Üye
E-imzalıdır

Üye
E-imzalıdır

Katip
E-imzalıdır