Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/1018 E. 2023/1183 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/1018 – 2023/1183
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvuru Kabul/Yeniden Hüküm/HMK m. 353/1-b.2)
(Başvurunun Esastan Reddi / HMK m. 353/1-b.1)

DOSYA NO : 2023/1018 Esas
KARAR NO : 2023/1183

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2023
NUMARASI : 2022/206 Esas-2023/267 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Rücuen Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 08/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/11/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Rücuen Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; Müvekkili şirket ile davalı arasında akdedilen sözleşme kapsamında yüklenici firma nezdinde çalışan dava dışı işçi … tarafından açılan ve Ağrı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/195 E. Sayılı dosyası üzerinden görülen davada dava dışı işçinin işe iadesine karar verildiğini, işe iade ve tazminat talepli dava nedeniyle müvekkil şirketçe ödenen tutarların, müvekkil şirket ile davalı arasında 07.04.2017 tarihinde “Ağrı Suçatağı 300 Yataklı Devlet Hastanesi İnşaatı Yapım İşi” ne dair akdedilen sözleşme kapsamında davalı şirketten rücuen tahsili talebi olduğunu, arabuluculuk görüşmeleri sonrasında işbu davanın açıldığını, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 07.04.2017 tarihinde “Ağrı Suçatağı 300 Yataklı Devlet Hastanesi İnşaatı Yapım İşi” ne dair sözleşme akdedildiğini, işbu sözleşmenin konusunu Ağrı Suçatağı 300 Yataklı Devlet Hastanesi İnşaatı Yapım İşi kapsamında sözleşmede yazılı şartlar dahilinde işveren tarafından belirlenerek taşeron tarafından gerçekleştirilecek “Muhtelif İnşaat İşleri” teşkil ettiğini, ilgili sözleşmenin 10. Maddesinin “Sözleşme ifası süresince, işbu sözleşmenin imzalanmasını müteakiben yürürlükteki mevzuatın tanımlandığı çerçevede yapılacak yer teslimi prosedürleri neticesinde İşverence SGK’da açılmış olan dosyanın altında taşeronca bir alt, iş yeri numarası alınacak SGK dosyası tanzim edilecektir. Taşeron tarafından çalıştırılacak her türlü personel bu iş yeri numarası altında işlem görecektir. Taşeron çalıştırdığı personelin yürürlükteki mevzuata göre vergi, SGK primleri, işçilik ücretleri, tazminat ve masraflarını ve sözleşmenin ifası ile ilgili tüm vergi ve fonlarını ödemekle mükelleftir.” hükmüne havi olduğunu, bu kapsamda davalı tarafça, işin yapımı için personel çalıştırıldığını, ilgili personelin bildirimlerinin yapıldığını, davalı tarafın çalıştırmış olduğu personeller tarafından müvekkili Şirket ve davalı … firmasına karşı Ağrı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin dosyasında toplam 21 adet işe iade ve tazminat talepli dava açılmış olup söz konusu davaların istinaf incelemesi neticesinde kesinleşerek aleyhe sonuçlandığını, ancak fiili olarak işe iade ile yükümlü işveren davalı firma tarafından dava dışı işçiler işe iade edilmediğini, tespit olunan işe iade davasına özgü tazminat ve ücretlerin de ödenmediğini, feshin geçersizliği ve işe İiade davasının alt ve asıl İşveren ilişkisinde, her iki işverene birlikte açılması halinde, davacı İşçi alt işveren işçisi olup, iş sözleşmesi alt işveren tarafından feshedildiğinden, feshin geçersizliği ve işe iade yükümlülüğü alt işverende olduğunu, her bir dosya için 3.577,26-TL ilamdan ve başlatılan icra takibinden kaynaklı vekalet ücreti, harç ve yargılama giderleri, faiz ve sair tutarların ödendiğini, her bir dosya için 16.990,61- TL işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücreti, faiz, İcra giderleri ve sair tutarların ödendiğini, tüm bunlarla birlikte müvekkili şirketin yargılama aşamasında birtakım yargılama giderlerine de katlanmak zorunda kaldığını, işbu davada müvekkilinin 165,70 TL istinaf harcı, 150,00 TL yargılama gideri ödediğini, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine dair yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunduğunu, TBK’nın 167. Maddesinde “Aksi karşılaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir.” hükmüne yer verildiğini, bu kapsamda mevzuat hükümleri ve emsal yargıtay kararları uyarınca müvekkili Şirketin taleplerinde haklı olduğunun kabul edilmesini, yapılan ödemelerin tamamının ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte rücuen tahsiline karar verilmesi gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik toplam 12.022,96-TL ödemenin ödeme tarihi olan 18.03.2020 tarihinden itibaren, toplam 315,70-TL istinaf harcı ve gider avansının ödeme tarihi olan 16.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş yargılamanın devamı sırasında mahkememize vermiş olduğu ıslah dilekçesinde, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ıslah dilekçelerinin davalı vekiline tebliğine müteakip, davalarının kabulüne, ıslah yoluyla artırılan miktarla birlikte toplam 20.567,87-TL ödemenin ödeme tarihi olan 18.03.2020 tarihinden itibaren, toplam 315,70-TL istinaf harcı ve gider avansının ödeme tarihi olan 16.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte (yasal faizden aşağı olmamak kaydıyla) davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … … Şirket vekili; dava dışı işçilerin dava dilekçesinde de belirtildiği gibi müvekkil ve davacı şirkete karşı önce işe iade davası açmış ve yapılan yargılama sonucu aleyhe hüküm kurulması nedeni ile davacı şirket tarafından işçilere ödeme yapıldığını, her ne kadar davacı rücuen alacak isteminde bulunmuşsa da müvekkil şirket davacı şirketten alacaklı konumunda olup takas ve mahsup defi’inde bulunduklarını, TBK’nun 139. maddesinde, iki kişinin, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu olmaları halinde, her iki borç muaccel ise her birinin alacağını borcuyla takas edebileceği, alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebileceği, zamanaşımına uğramış bir alacağın takasının ancak takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla ileri sürülebileceğinin bildirildiğini, TBK 102. maddesinde mahsubun “ Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.” şeklinde düzenlendiğini, müvekkili şirket ile davacı arasındaki ticari ilişki kapsamında müvekkilinin alacağı bulunduğunu, bu durumun cari hesap kayıtlarında da mevcut olduğunu, bu sebeplerle takas defiinde bulunduklarını, iç ilişki kapsamında tarafların ticari defterlerinin incelenerek takas defi ile birlikte müvekkili Şirketin davacıya karşı borçlu olup olmadığının tespitini talep ettiklerini, ayrıca dava dışı işçilerin açmış oldukları davalarla ilgili olarak arabuluculuk ücretlerinin taraflarınca yatırılmış olduğunu, bu tutarların rücuen alacak ilişkisi kapsamın da mahsup işleminin gerçekleştirilmesi gerektiğini, sonuç olarak iç ilişkide müvekkilin davacıdan alacaklı olması nedeni ile açılan davanın hukuka aykırı olup özellikle takas defi’nin ve mahsup talebinin mahkemece değerlendirilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; Taraflar arasındaki ilişki hukuki nitelikçe “hizmet temini (alım) sözleşmesi” olup; kendine has özellikleri olan bu sözleşme türü için zamanaşımı süresini düzenleyen ayrık bir hüküm de bulunmadığından, TBK’nın zamanaşımı konusundaki genel hükmü olan 146. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, somut olayda TBK’nın 146. maddesindeki zamanaşımı süresinin henüz dolmadığından davalı tarafın zamanaşımı def’inin reddine karar verildiğini, ticari ilişkiden dolayı davacının davalılardan olan alacağının tayin ve tespiti bakımından bilirkişi raporları alındığını, alınan bilirkişi raporu diğer delillerle birlikte değerlendirilerek yapılan inceleme sonucunda davalının sunduğu ödeme makbuz örneklerinde ödemelerin hangi ödemeye ilişkin olduğunun belirtilmemesi keza Ağrı 1. Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın işçilik alacakları davası olması ve işçilik alacaklarının rüçhan hakkı kapsamında dava dışı işçinin şirket alacağında öncelik hakkı bulunması ve işçilik davası ile ilgili olmaması karşısında takas mahsup defi değerlendirmesinin yapılmadığını, Davacı … İnşaat A.Ş. tarafından dava dışı işçi için işe iadeden kaynaklı işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücreti, faizler, vekalet ücreti, yargılama giderleri, harç ve ferilerine dayalı olarak toplamda 20.567,87 TL ödeme yapmış olduğu, taraf şirketler arasında imzalanan Hizmet Alım Sözleşmesi hükümleri uyarınca davacı … İnşaat A.Ş.’nin, dava dışı işçiye banka yoluyla icra dosyalarına ödediği işe iade tazminatları ve ferilerine ilişkin ödenen miktarın teyidi ve davalı … Yapı Ltd. Şti.’den rücuen talep edilebileceği miktarın bilirkişi raporunda hesaplandığı, dava dışı işçinin sadece davalı yanında çalışması, davalının işçisi olması, kesinleşen mahkeme kararına göre davalı şirkete iadesine karar verilmesi, haksız fesih sebebiyle açılan işe iade davası ve sonrasında ortaya çıkan tazminat ve ferilerinden davalı şirketin neden olması ve ortaya çıkan zarardan da tek başına davalı şirketin sorumlu olması gerektiği keza asıl işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulünün gerektiği, davacı tarafından ödenen 20.567,87 TL’nin iş bu davanın taraflarının davaya konu olan Ağrı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davasında davalı olarak gösterildiği ve söz konusu yargılama her iki davalı tacir yönünden tamamlandığından ödeme tarihi olan 18/03/2020 tarihinden itibaren talep gibi (yasal faiz oranından az olmamak üzere) avans faizi uygulanmasına, Davacı toplam 315,70 TL istinaf harcı ve gider avansının ödeme tarihi olan 16.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte (yasal faizden aşağı olmamak kaydıyla) davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş ise de istinafa davacı kendi lehine hükmün bozulması amacı ile gittiği ve kendi lehine istinaf giderlerine katlandığı belirtilerek bu talebe yönelik olarak davada fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; rücu isteminin TBK’nın 73.maddesinde düzenlendiğini, davacı tarafından ödemelerin 16/09/2019 ve 18/03/2020 tarihinde yapıldığını, kısmi alacak için rücu isteminde 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, ticari defterlerin incelenmediğini, seri dosyalarda alınan raporlar arasında çelişki bulunduğunu, takas mahsup talebinde bulunduklarını sözleşmede rücuya dayanak hüküm bulunmadığını, sorumluluğun taraflar arasında müteselsil değerlendirilmesi gerektiğini, harç ödeme makbuzlarının dikkate alınmadığını, bilirkişinin hukuki değerlendirme yatığını, raporun hükme esas alınamayacağını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu alacağın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, takas ve mahsuba ilişkin herhangi bir belge sunulmadığını, taşeron işçinin tüm masraflarından sorumlu olduğunu, yargılama nedeniyle katlanmak zorunda kaldıkları 315,70 TL istinaf giderinin de tahsili gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Eser Sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen karara karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Dava, davacı ile davalı eser sözleşmesinin ifası sırasında dava dışı üçüncü kişi … tarafından taraflar aleyhine açılan ve Ağrı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/195 Esas sayılı dosyası üzerinden görülen dava nedeniyle, bu davanın taraflar aleyhine sonuçlanmış olması nedeniyle mahkeme kararında hükmedilen alacaklar ile yargılama harç ve giderlerinin başlatılan icra takipleri sırasında davacı tarafından dava dışı işçiye ödenmiş olması sebebiyle genel hükümlere istinaden açılmıştır. Davacı eser sözleşmesine dayalı olarak rücuen tazminat isteminde bulunmaktadır. Bu sebeple mahkemenin, taraflar arasındaki sözleşmeyi Hizmet Alım Sözleşmesi olarak nitelendirerek yapmış olduğu hukuki değerlendirmeler dosya kapsamına uygun düşmemiştir.
Taraflar arasındaki “Ağrı Suçatağı 300 Yataklı Devlet Hastanesi İnşaatının Yapım İşi” konulu eser sözleşmesinin 10. Maddesi uyarınca taşeron tarafından çalıştırılacak her türlü personelin yürürlükteki mevzuata göre verdiği, SGK primleri, işçilik ücretleri, tazminat ve masraflarından ve sözleşmenin ifası ile ilgili tüm vergi ve fonları ödemek ile davalı taşeronun sorumlu olacağı kararlaştırılmıştır.
Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nın167. maddesinde “aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar” şeklinde düzenleme yapılmış ve aynı maddenin II. fıkrasında kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı olduğu belirtilmiştir. Dava dışı işçi …, davacının işçisi olmayıp davalı yüklenicinin iş yeri siciline kayıtlı işçisidir ve davalı taşeron son işveren olup davacının müteselsil sorumluluğu İş Kanunu’nun 36.maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmaktadır. Sözleşme hükümlerine göre taşeron işçilerinin işçilik alacaklarından sorumluluk taşerona ait olup bundan doğan zararlardan taşeronun sorumlu olacağının belirtilmiş olmasına göre aksi kararlaştırıldığı gibi taşeronun işçisinin işçilik alacaklarından taşeronun sorumlu olacağının, davalı taşeronun sözleşme hükümleri gereğince işleri gerekli özen ve ihtimamı göstererek planlayacağı ve projelendirerek yüreteceği, tamamlayacağı ve işlerde olabilecek kusurları sözleşme hükümlerine uygun olarak gidermek zorunda olduğu ve davacı iş sahibi (yüklenici) tarafından davalı taşerona verilecek sözleşmede kararlaştırılan iş bedeli içerisinde taşeronun kullanacağı malzeme, tesis, işçilik ücretleri, ekipman masrafları, kâr payı ve vb. dahil olduğundan hukuki ilişkinin niteliği gereği çalıştırdığı işçinin ücreti ile işçilik alacaklarının tamamından taşeronun sorumlu olduğunun kabulü zorunludur.
Bu durumda mahkemece de davalı taşeronun kendi işçisinin işçilik alacaklarının tamamından sorumlu olduğu ve yasal sorumluluğu nedeniyle ödemek zorunda kalan davacı iş sahibinin (yüklenicinin) davalı taşerondan ödediği miktarı rücu etmekte haklı olduğunun kabulüne karar verilmiş olmasında usul ve yasa hükümlerine aykırı bir durum görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede ise davalı tarafın istinaf başvurusunun kesinlik sınırının üstünde kaldığı ve süre yönünden de usulüne uygun bulunduğu, bu sebeple davalı tarafın istinaf başvurusunun esasının değerlendirilmesi yapıldığından artık davacı tarafın hakkında verilen kesin nitelikteki karara karşı katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunma hakkı olduğu artık hakkında verilen kararın kesinlik sınırında kalmış olması nedeniyle istinaf başvurusunun kesinlik nedeniyle reddine karar verilmesi mümkün olmadığından davacı yanın istinaf başvurusu da esastan değerlendirilmiştir.
Davacı tarafça dava dışı işçi … tarafından açılan işçilik alacağı davası nedeniyle yapıldığı anlaşılan istinaf harcı ile istinaf yargılama giderine ilişkin harcamaların da adı geçen dava nedeniyle yapılmış ödeme niteliğinde olması nedeniyle davacının istinaf harcı ile istinaf yargılama giderine karşı olarak yaptığı ve talep ettiği anlaşılan 315,70 TL’lik ödemenin de ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline rücuen tahsiline karar verilmesi gerekirken bu konudaki davacı talebinin kısmen reddedilmiş olması doğru olmadığından davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun ise kabulüne, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde düzelterek yeniden esas hakkında karar verilebileceğinden mahkeme kararının, HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kabulüne, davacı tarafından dava dışı işçiye ödenen 20.567,87 TL’lik ödemenin ödeme tarihi olan 18/03/2020 tarihinden itibaren, davacı tarafından dava dışı işçinin açmış olduğu dava sebebi ile yapmış olduğu anlaşılan toplam 315,70 TL istinaf harcı ve istinaf yargılama giderinin de ödeme tarihi olan 16/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine dair dairemizce yeniden karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK’nın 353/1/b/1 maddesi gereğince REDDİNE,
2-Davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun KABULÜNE,
3-Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/04/2023 tarihli ve 2022/196 Esas 2023/264 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
4-Davanın KABULÜNE,
5-Davacı tarafından yapılan 20.567,87 TL’lik ödemenin, ödeme tarihi olan 18/03/2020 tarihinden itibaren, davacı tarafından yapılan 315,70 TL’lik ödemenin ise ödeme tarihi olan 16/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan rücuen alınarak davacıya ödenmesine,
6-Karar tarihi itibariyle hüküm altına alınan alacak üzerinden alınması gerekli 1.426,55 TL nisbi karar ve ilam harç bedelinden davacı tarafından peşin olarak yatırılan toplam 390,62 TL harç bedelinin mahsubu ile kalan 1.035,93 TL harç bedelinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan toplam 482,82 TL harç bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-İlk derece mahkemesinin12/04/2023 tarihli 2022/196 Esas, 2023/264 Karar sayılı kararında belirtilen ve davalıdan alınmasına karar verilen 1.014,37 TL bakiye karar harç bedelinin davalıdan tahsil edilmiş ise davalıya iadesi, tahsil edilmemiş ise harç tahsil müzekkeresinin işlemsiz iade edilmesi konusundaki prosedürün ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
9- Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 ve 2 maddeleri uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinin yargılaması sırasında harç, bilirkişi ücretleri ve tebligat gideri olarak yapıldığı anlaşılan toplam 1.404,25 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11- 6102 sayılı TTK’nın 5/a maddesi ve 6325 sayılı kanunun 18/A-11,13 ve 14. Maddeleri uyarınca sarf edilen 1.320,00 TL zorunlu ara buluculuk giderinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
12- HMK’nun 333/1 maddesi gereğince gider ve delil avansından bakiye kısmın yatıran taraflara iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
13-Davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması sebebiyle alınması gerekli 1.404,99 TL istinaf nisbi karar harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 351,25 TL’nin mahsubu ile kalan 1.053,74 TL istinaf nisbi peşin harç bedelinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
14- Davalı tarafından yapılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
15- Davacının, istinaf başvurusunun kabul edilmiş olması sebebi ile istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
16-Davacı tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kannun yoluna başvurma harcı ile 137,00 TL dosya gönderme masrafı ile 10,00 TL posta giderinden oluşan toplam 639,00 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
17-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
18-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/11/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
✍e-imzalıdır

Üye
✍e-imzalıdır

Üye
✍e-imzalıdır

Katip
✍e-imzalıdır