Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/981 E. 2022/917 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/981
KARAR NO : 2022/917
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-1 Maddesi Uyarınca Başvurunun Esastan Reddine)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 14/06/2022
NUMARASI : 2022/406 Esas Derdest

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacçak
TALEBİN KONUSU : ihtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 18/10/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 24/10/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak İstemine ilişkin davada mahkemece davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf ön incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili 10/06/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ve davalı şirket arasında Sinop Üniversitesi tribün inşaatı revize çelik çatı projesine ve özel teknik şartnamede belirtilen şartlar doğrultusunda çelik atı konstrüksiyon eksik imalatlarının yapılması, yeni imalatların yapılması, çatı kaplama aşık sisteminin yapılması ile tamamlanan tüm çelik çatı ve aşık sisteminin montaj imalatının yapılması konulu sözleşme imzalandığını, müvekilinin edimini, özel teknik şartnamede belirtilen şartlar doğrultusunda yaptığını, ilave işlerde yapıldığını, bakiye ödenmeyen alacaklarına karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi ve davalı şirketin Sirop üniversitesi nezdindeki hakediş alacaklarına dava sonuçlanıncaya kadar teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, yine davalı şirketin menkul ve gayrimenkulleri üzerine de takdiren teminatsız olarak mahkeme aksi kanaate olacak olursa uygun görülecek bir teminat karşılığında ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
YANIT
Davalı vekili dava dilekçesine verdiği cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davacı şirket arasında “Anahtar Teslimi Demir Demir Çatı İmalatı Yapımı ve Montajının Yapılması İşi Taşeronluk Sözleşmesi” başlığı altında 07.09.2022 tarihli sözleşme tanzim edildiğini, bu sözleşmenin her şey dahil bedelinin 285.000,00 TL + KDV olarak belirlendiğini, sözleşme gereği işlerin tamamının anahtar teslim olarak anlaşıldığını, dava dilekçesinde de kabul edildiği üzere sözleşme imzalandıktan 3 gün sonra her türlü malzemelerin iş mahalline olduğu gibi davacı yana ait atölyeye götürüldüğünü, görüldüğü üzere davalı müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüğü gerekli özeni göstererek yerine getirdiğini, bu hususun davacı yanın kabulü dahilinde olduğunu, davacı yanca istenilen malzemelerin müvekkili tarafından hemen temin edilmeye başlanmış olmasına rağmen davacı yanın işi 60 gün içerisinde bitiremediği gibi davacı yanın eksik işçi çalıştırdığı için imalatların yapımının geciktiğini, buna ilaveten montajının da geciktiğini, bunun da işveren müvekkiline büyük vinçlerin çalışmasını uzatmış olmasının ek maliyete sebep olduğunu, dava dilekçesinin 4. maddesindeki iddiaları kabul etmelerinin mümkün olmadığını, planlanan montajın 1 ay sürmesi gerekirken 4 ay sürmesinde davalı müvekkilinin herhangi bir kusurunun söz konusu olmadığını, davacı yanının, yükümlülüğünü tam ve gereği gibi yerine getirmediğini, öncelikle, davacı yanın, davalı müvekkilinden aldığı ücretlere fatura kesmediğini, davacı yan tarafından imza altına alınan sözleşmenin tam ve gereği gibi yerine getirilmediğinden davacı yana eksikliklerin tamamlanması için ihtarname gönderildiğini, ancak, her nasılsa davalı müvekkili tarafından davacı yana gönderilen ihtarnameye dava dilekçesinde değinilmediğini, ek olarak sunduklarını, dolayısıyla davalı müvekkilinin temerrüde düştüğü hususunun gerçek dışı olduğunu, zira davacı yanın, üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini, imza altına alınan sözleşme çerçevesinde yapılacak bilirkişi incelemesinde haklılıklarının ortaya çıkacağını, davacı yanın, açıkça kötüniyetli olduğunu, tek tek belirtilen masraflar davacı yana aitken, davalı müvekkili tarafından karşılandığını, yapılan tüm masrafların belgeli olduğunu, mahkemeye sunduklarını, 705.918,66 TL nin davalı müvekkili tarafından karşılandığını, davacı yanın ise yaklaşık olarak 340.000,00 – 350.000,00 TL civarında iş yapmış olup hali hazırda davalı müvekkiline borçlu konumunda olduğunu, ayrıca tahsil ettiği bedele ilişkin de fatura kesmediğini, davacı yanın halihazırda davalı müvekkiline borçlu durumda olduğunu, bu hususa ilişkin olarak yasal yollar başvurulacağını, izah edildiği üzere davacı yanın haksız olduğunu davanın reddedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 4 Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/06/2022 tarihli ve 2022/406 esas sayılı ara kararında özetle; HMK’nın 389. maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.”
Tüm dosya kapsamına göre HMK 389 md. uyarınca somut olayda yaklaşık ispat koşulları oluşmadığından, davalının hakediş alacağına ihtiyati tedbir konulması talebinin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekilinin 06/07/2022 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ile davalı şirket arasında, Sinop Üniversitesi tribün inşaatı revize çelik çatı projesine ve özel teknik şartnamede belirtilen şartlar doğrultusunda çelik atı konstrüksiyon eksik imalatlarının yapılması,yeni imalatların yapılması, çatı kaplama aşık sisteminin yapılması ile tamamlanan tüm çelik çatı ve aşık sisteminin montaj imalatının yapılması konulu, 07.09.2021 tarihli taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin süresinin 60 gün olarak belirlenmdiğini, işin başlangıcı 07/09/2021, bitişi 07/11/2021 tarihi olarak 1(bir)ay imalat 1(bir)ay montaj şeklinde planlama yapıldığını, dava dışı Sinop Üniversitesinin, montaj onayına müteakip, montaj işleri müvekkil tarafından yapılmaya başlandğını, ancak yapımı ve hazırlanması davalı şirketin sorumluluğunda olan ve müvekkilinin Ankara’daki atölyesine revize için gönderilmeyen “petek q323 ve q339 ana boru kirişlerin” önceki imalatçı tarafından yanlış yapılması ve “betonarme kolon ankraj yerlerinin 5 ila 25 cm arasında olan aks kot mesafelerinin” hatalı olması sebebi ile montaj işinin sözleşme süresini aştığını ve bundan dolayı sözleşmede 1 (bir) ay olarak planlanan montajın, 4 ay sürdüğünü, sürenin aşılmasında müvekkili şirketin herhangi bir kusuru bulunmadığını, müvekkilinin yükümlendiği edimin; davalı şirketin kendi yükümlendiği edimini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmemesinden kaynaklı geciktiğini, müvekkili şirket tarafından sözleşmede belirtilen 45 ton imalatın tamamlandığını, müvekkil şirketin sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün kalmadığını, davalı şirket tarafından sözleşme gereği olarak yapılan işlerin bedeli olarak kdv hariç 280.000.00 tl ve 15.000.00 tl ödeme yapıldığını, davalı şirket tarafından sözleşme dışı olarak müvekkil şirkete yaptırılan bu işlere dair hakediş belgesi ve tutanaklar düzenlendiğini, tutanakların ve belgelerin davalı şirketi temsile yetkili kişilerce imzalandığını, hakediş belgesinde; sözleşme gereği olarak yapılan işler karşılığı 285.000.00 tl olarak, ek işler ise 193.000.00tl olarak belirlendiğini, bu tutarlardan 15 adet aşık bedeli 14.400.00 tl ve davalı şirkete ait demir kesme ve bükme makineleri bedeli 14.000.00 tl düşülerek müvekkil şirketin alacağının kdv dahil 547.094.02 tl olarak belirlendiğini, davalı şirket tarafından 295.000.00 tl ödeme yapıldığını , müvekkiline sözleşme dışında yaptırılan ek işlerin bedeli ve sözleşme bedelinin kdv’sinin bakiyesinden oluşan alacağının 253.000.00 TL’sinin ödenmediğini, dava dilekçelerinde davalı şirket tarafından ödemesi yapılmayan bu tutarın talep edildiğini, alacak hakkının bulunması ve sebebin ortaya çıkması (ticaret ve borçlar kanununa göre temerrüt sonrasında alacağın muaccel hale gelmesi) nedenleriyle, borçlunun taşınır veya taşınmaz malları üzerine ve hakediş alacağı üzerine ihtiyati tedbir konulmasını istediklerini, davalı şirketi temsile yetkili kişilerce imzalanarak müvekkiline verilen hakediş belgesi ve tutanaklar borcun ikrarı niteliğinde olan belgeler olup yaklaşık ıspat şartlarını oluşturmaya yeterli belgeler olduğunu bu belgeler davalı şirket yetkililerince imzalanmış olup dava dilekçeleri ekinde sunduklarını, bu belgelerde; 09.02.2022 tarihli tutanakta; “Sinop’un çelik işleri için 3 adet boru(8.138.97tl),650 kiloğram sac(6.500.00 tl) ve 29 adet sac yüzük parçaları(2.900.00 tl) alındığı, bedellerinin müvekkil tarafından ödendiği”, 09.02.2022 tarihli tutanakta; “sinop’un çelik işleri montajı için sözleşme harici bir aylık vinç bedelinin müvekkil tarafından ödendiği”, 10.02.2022 tarihli tutanakta;”davalıya ait 15adet toplam 1440 kğ aşık parçalarının 14.000.00 tl ücretle davacı müvekkil tarafından alındığı”,10.02.2022 tarihli tutanakta; “davalıya ait olan bir adet 38’lik demir bükme makinesinin ve bir adet 36’lık demir kesme makinesinin 14.000.00 tl bedel ile alındığı”, 23.12.2021 tarihli tutanakta; “tribün çelik modül montajı montajına başlandığı, yapılan montajda çelik modüllerin betonarme bağlantıları ve betonarme kolonlarında uyumsuzluklar tespit edildiği, Ankara’dan topoğrafik ölçümler için kordinat harita …’nun çağrıldığı, 13.12.2021 tarihinde 20 adet kolon yerlerinde 5-25 cm aralığında kolonların betonarme kalıplarının hatalı olduğunun 13.12.2021 tarihinde tespit edildiği, hataların betonarme kalıp firmasının hatalı yapımından kaynaklandığı, bu durumun tüm sistemive montajı etkilediği, topoğraf çalışmasının 22.12.2021 tarihinde bittiği”, 01.12.2021 tarihli tutanakta; “tribün çelik 4 adet 3’lü grup boya için hazırlandığı, kumlama ve boyama işlerinin başladığı”, 17.12.2021 tarihli tutanakta; “çelik modül ve parçalarının kumlama ve boyama işlerinin tamamlandığı,” hususları belirtildiğini, 10.02.2022 tarihli inşaat hakediş icmali belgesinde de tutanaklarda belirtilen işlemler ile davalının istemi üzerine müvekkili tarafından yapılan sözleşme dışı işlerin belirtildiğini, bu işlerin miktarlarının, birim fiyatlarının ve tutarları açıklandığını, müvekkilinin alacağının sonuç olarak belirlendiğini, davalı bu hakediş belgesinde de belirtilen ihale sözleşmesi kapsamında yapılan işler karşılığı olan 285.000.00 tl’nı da ödendiğini, sundukları tüm belgelerin yetkili kişilerce imzalanmış olmaları ve davalının inşaat hakediş icmali belgesinde sözleşme karşılığı olarak belirlenen ücreti ödemiş olması birlikte değerlendirildiğinde, bu belgelerin doğru olduğu ve belgelerde belirtilen işlerinde müvekkili tarafından yapılmış olduklarının kabul edilmesi gerektiğini, buna göre bu belgelerde yapıldığı belirtilen işlerin gerçekliği hususunda sorun olmadığının ortada olduğunu, bu belgeler davayı açmada haklılıklarını ortaya koyan deliller olduğunu, bu belgelerin yaklaşık ıspat şartlarını değil tam ıspat şartlarını dahi oluşturacak nitelikte olduğunu, hal böyle olunca, mahkemece yaklaşık ıspat şartlarının fazlasıyla oluştuğu gözetilerek ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı şirketin maddi durumunun kötü olduğunu, bu nedenlede kendi yetkili elemanlarının imzalayıp borç miktarını belirledikleri belgelerde yazılı olan müvekkilinin alacağını ödeyemediğini, ihtiyati tedbir, ihtiyati hacze göre daha hafif sonuçları olan bir koruma tedbiri olduğunu, ihtiyati tedbirde borçlu yönünden sadece kayden tedbir konulmakta ve borçlu tedbire konu mal veya hak üzerinde sınırlı da olsa tasarrufuna devam edebildiğini, o halde hakkın bulunması (somut olayda müvekkilin hakediş alacağı) ve sebebin ortaya çıkması (ticaret ve borçlar kanununa göre temerrüt sonrasında alacağın muaccel hale gelmesi) halinde, borçlunun taşınır veya taşınmaz malları üzerine ihtiyati tedbir konulmasında ve karar verilmesinde yasal bir engel bulunmadığını, müvekkilinin davalı şirketten alacağının; davalı şirketin yetkilileri tarafından kendisine verilen hakediş belgesinde açıkça belirtildiğini, bu belgeyi destekleyen yine davalı şirket yetkililerince imzalanana tutanaklar da dava dilekçeleri ekinde sunduklarını, davalı şirketin maddi durumunun kötü olması hasebiyle müvekkili şirketin davalı şirketten olan alacağının tahsil edilememe durumunun bulunduğunu, yargılamadaki zamansal aksamalar sebebiyle talep sahibinin takip sonucunu güvence altına almaya çalışmasında menfaatinin olduğunu, ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde telafisi mümkün olmayan sonuçların doğmasına , müvekkilin alacağını tahsil edememesine neden olacağına, davalı tarafın menfaatlerini de gözeterek takdir edilecek uygun bir teminat ile bu haklı menfaatlerinin korunmasına dair karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, öte yandan, mahkemece, ihtiyati tedbir taleplerinin reddine dair verilen ara kararında; “somut olayda yaklaşık ispat koşulları oluşmadığından, davalının hakediş alacağına ihtiyati tedbir konulması talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklinde karar verildiğini, kararda gerekçenin belirtilmediğini, somut olayda yaklaşık ıspat koşullarının neden oluşmadığı, dava dilekçelerine ekledikleri delillerinin neden kabul edilmediğini, alacağın varlığının yaklaşık olarak ıspatlanmasına neden yeterli olmadığını, gibi durumların açıklanmadığını, ayrıca, dava dilekçelerinde” müvekkiline, davalı tarafından sözleşme dışında yaptırılan ek işlerin bedeli ve sözleşme bedelinin kdv’sinin bakiyesinden oluşan 253.000.00tl alacağın tahsili” talep edildiğini, ihtiyati tedbir konusunda kanunun aradığı iki temel şart bulunduğunu, “tedbiri talep eden kişinin korunmasını talep ettiği hakkının mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması veya tamamen imkansız hale gelme ihtimalinin mevcudiyetidir. taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümüne kadar geçecek süre zarfındaki gecikme sebebiyle bir sakıncanın veya ciddi bir zararın doğması ihtimalidir.” ve “talep eden tarafından yukarıda belirtilen hususları yaklaşık olarak ispat edecek delil sunulmasıdır.” yaklaşık ispatta, kanunun izin verdiği yerlerde hâkim tam olarak ikna aramayacak yaklaşık olarak iknayı yeterli sayacağını, yani yaklaşık bir inandırma faaliyeti yeterli sayılacağını, mahkemece; “…sözleşmeden kaynaklanan alacağının davalı şirketten tahsilini istemiştir.” şeklinde talepleri ile ilgili yanlış değerlendirmede bulunularak dava konusunun tespitinin yanlış yapıldığını, dava konusunun ” müvekkili ve davalı şirket arasında imzalanan, Sinop Üniversitesi tribün inşaatı revize çelik çatı projesine ve özel teknik şartnamede belirtilen şartlar doğrultusunda çelik çatı konstrüksiyon eksik imalatlarının yapılması, yeni imalatların yapılması, çatı kaplama aşık sisteminin yapılması ile tamamlanan tüm çelik çatı ve aşık sisteminin montaj imalatının yapılması konulu sözleşmeden kaynaklanan alacağın davalı şirketten tahsili” olarak algılandığını, ihtiyati tedbir taleplerinin bu duruma göre değerlendirildiğini, halbuki ilgili sözleşmeden doğan alacağın müvekkili şirkete 295.000.00 tl olarak ödendiğini, bu durumu dava dileklerinde açıkça belirttiklerini, dava konularının, yukarıda anılan sözleşme kapsamı dışında davalı şirket tarafından müvekkili şirkete yaptırılan ek işlerin bedeli olduğunu, bu ek işlere ilişkinde davalı şirket tarafından şirketi temsile yetkili kişilerce imzalanarak davacı müvekkiline verilmiş olan hakediş belgesi ve tutanakların dosyaya sunduklarını, mahkemece, dava konusu alacağın dayanağının yanlış algılandığını, ve talepleri ile ilgli değerlendirme de bunun sonucu olarak yanlış yapıldığını, ihtiyati tedbir kararının HMK’nun 391/2 maddesi uyarınca gerekçeli karar şeklinde yazılması gerektiğini, 1982 anayasası’nın 141. maddesine göre de tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini bu sebeplerle istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme ara kararının ortadan kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRLİMESİ VE GEREKÇE
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasındaki 07/09/2021 tarihli taşeronluk sözleşmesi uyarınca davacı taşeronun sözleşme kapsamında edimini şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirdiği ayrıca müvekkili taşeron tarafından sözleşme dışında ilave işlerin de yapıldığı iddiasıyla ödenmeyen bakiye alacaklarına karşılık fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davalı yükleniciden talep edilen 1.000,00 Tl alacağın temerrüt tarihinden işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, davacı vekili dava dilekçesi ile birlikte davalı şirketin malvarlığı ve dava dışı iş sahibi Sinop Üniversitesi nezdindeki hakediş alacakları üzerine davaya konu alacaklarının güvence altına alınması amacıyla ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuş ve mahkemece davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin 14/06/2022 tarihli ara karar ile somut olayda HMK nın 389 maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığı kabul edilerek reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurmuştur.
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK.nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir müessesesi kabul edilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu madde de; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyatı tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
İhtiyati tedbire esas olan hakkın da iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun ”uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (madde 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir.
Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için ihtiyati haczin, ihtiyati tedbirden farkına da kısaca değinilmesi gereklidir; ihtiyati haciz yalnız para (ve teminat) alacakları hakkındaki davalarda veya icra takiplerinde söz konusu olduğu halde, ihtiyati tedbir kural olarak paradan başka şeyler (haklar, taşınır ve taşınmaz mallar) hakkındaki davalarda alınır. İhtiyati tedbirde çekişmeli ve bu nedenle dava konusu olan şey (mesela, taşınır veya taşınmaz bir mal) hakkında önleyici nitelikte tedbir alınır; buna karşılık ihtiyati hacizde alacaklıya henüz kesin haciz isteme yetkisinin gelmediği bir dönemde, alacaklının para alacağının zamanında ödenmesi güvence altına alınır.
İhtiyati hacizde (ihtiyaten) haczedilen mallar üzerinde (bu malların borçluya ait olduğu hakkında) bir çekişme yoktur ve bu nedenle bu mallar alacaklının açtığı veya yaptığı (veya açmayı veya yapmayı düşündüğü) bir dava veya icra takibinin konusu değildir. Oysa ihtiyati tedbirde üzerine ihtiyati tedbir konulan mallar çekişmeli olup, davacının açmış olduğu veya ileride açmayı düşündüğü bir davanın konusudur. Taşınmaz mallar üzerine ihtiyati tedbir konulması halinde, genellikle taşınmazın başkasına devrinin yasaklanmasına (ferağdan menine) de karar verilmektedir ve üzerine ihtiyati tedbir konulan taşınmaz başkasına satılamamaktadır/devredilememektedir.
Oysa borçlu, üzerine ihtiyati haciz konulmuş olan taşınmazını başkasına satabilir/devredebilir (İİK md. 261., m.91). İhtiyati hacizde alacaklı, ihtiyati haciz kesin hacze dönüşürse, üzerine ihtiyati haciz konulmuş olan mal icra dairesi tarafından satılır ve bedeli ile alacaklının alacağı ödenir. Oysa ihtiyati tedbirde, davacı davayı kazanırsa, üzerine ihtiyati tedbir konulmuş olan mal aynen davacıya verilir (teslim edilir). İhtiyati hacizle ihtiyati tedbir arasındaki bu açık farka rağmen uygulamada ihtiyati haciz yerine hatalı olarak ihtiyati tedbir kararı verildiği görülmektedir.
Somut olayda, dava konusunun, davacı taşeronun, taşeronluk sözleşme gereğince taraflar arasında oluşan iş ilişkisi sırasında davalı yükleniciye sözleşme dışında da bir kısım ilave işlerin de yapıldığı ancak iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla davalıdan talep edilen alacağın tahsili istemine ilişkin olup, bu dava kapsamında davalının taşınır ve taşınmaz malları ile bankalardaki mevduatları ve dava dışı iş sahibi nezdindeki hakediş alacakları ile ilgili ihtiyati tedbir kararı verilmesi isteğinde bulunulmuştur.
Mahkemece, ihtiyati tedbir isteğindeki yaklaşık ispat koşulunun somut olayda gerçekleşmediği kabul edilerek ve ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş ise de,aynı zamanda ihtiyati tedbir istemine konu davalının mal varlığının ve hakediş alacaklarının uyuşmazlık konusunu oluşturmaması nedeniyle ve yaklaşık haklılık durumunun dava tarihi itibariyle oluşmadığı kabul edilerek davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş olmasında yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler kapsamında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair 14/06/2022 tarihli mahkeme ara kararına karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca, esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 – Ankara 4 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/06/2022 tarihli 2022/406 E. sayılı derdest dosyadan vermiş olduğu, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararı usul ve yasa hükümlerine uygun olduğundan davacı vekilinin bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2 – İstinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3 – Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f ve 391/3 maddeleri gereğince KESİN olmak üzere 18/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza