Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/975 E. 2022/1049 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 31. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/975 – Karar No:2022/1049
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında Esastan Red HMK 353/1-b.1 md)
ESAS NO : 2022/975
KARAR NO : 2022/1049

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2020
NUMARASI : 2017/286 E-2020/662 K

ASIL ve BİRLEŞEN DAVADA
DAVACI :…
VEKİLLERİ :
ASIL ve BİRLEŞEN DAVADA
DAVALI :
VEKİLİ :
BİRLEŞEN DAVADA DİĞER
DAVALILAR :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali, Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 10/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/11/2022

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali ve menfi tespit istemine ilişkin davada mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekili ile asıl ve birleşen davada davalı …. A.Ş vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Asıl ve birleşen davada davacı vekili, taraflar arasında yapılan 25.05.2015 tarihli sözleşme ile davacının… Blokta yapımı devam eden inşaata ait elektrik akım işlerini, yangın algılama sistemi, telefon tesisat sistemi yapım işini 484.000,00 TL karşılığında üstlendiğini, yüklendiği işi zamanında, hiç bir eksik olmadan sözleşmede belirtilen şartlarda yerine getirdiğini, hatta sözleşme harici ekstra işlerin de yapıldığını, Antalya 4.Noterliğinin… yevmiye nolu, 30.11.2016 tarihli ihtarnamesi ile müvekkilinin cari hesaptan kaynaklanan 88.129,07 TL alacağın ödenmesinin ve işin yapımı için imzalanan sözleşmenin eki olarak davalıya vermiş olduğu 450.000,00 TL tutarlı, üzerinde düzenleme ve ödeme tarihi bulunmayan teminat senedinin iadesinin istendiğini, ancak davalının senedi iade etmediğini ve ödeme yapmadığını, alacağın tahsili için Serik 2.İcra Müdürlüğünün 2017/213 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının yetkiye ve borca itirazı üzerine, takip dosyasının yetkili Ankara İcra Müdürlüğüne gönderilip Ankara 31.İcra Müdürlüğü’nün 2017/4553 Esasına kaydedildiğini, bu dosyadan ödeme emri tebliğ edildiğini, davalı tarafın borca itirazı sonucu takibin durduğunu, itirazın haklı nedenlere dayanmadığını belirterek itirazın iptaline, %40 tan aşağı olmamak kaydıyla davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davacı vekili, birleşen davada; müvekkili ile davalı şirket arasında akdedilen sözleşme uyarınca … parselde bulunan inşaatın elektrik işlerine KDV dahil 484.000,00 TL bedelle yapılması konusunda 25/05/2015 tarihli sözleşme yapıldığını, davalı tarafın son hak ediş hariç müvekkiline 4 hak ediş için sıralı çekler verdiğini, sözleşmenin 9.maddesi uyarınca müvekkilinin teminat olarak 150.000,00 TL bedelli çek vermesi kararlaştırılmış ise de müvekkilinin çeki olmadığını söylemesi üzerine davalı şirket yetkilisinin elektrik işleri yapılmazsa sıkıntıya düşebileceğini, işin tamamlanıp fatura kesildiğinde senedin iade edileceğini söyleyerek senet düzenlenmesini istemesi üzerine sözleşme bedeli olan 484.000,00 TL tutarında senedin verildiğini, senedin hile ve aldatma ile müvekkilinin elinden alındığını, son hak edişe kadar müvekkiline ödemelerin yapıldığını, son hak edişten kısmi ödeme yapıldığını, davalı tarafça müvekkilinin cari hesaptan alacağı olan 88.129,07 TL ödenmek istenmediğinden taraflar arasında uyuşmazlık baş gösterdiğini, 88.129,07TL alacağın tahsili için Ankara 31.İcra Müdürlüğünün 2017/4553 sayılı takip dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı sonucu takibin durduğunu, Ankara 11.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/286 esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açtıklarını, evveliyatında senet aldığını inkar eden davalı tarafın bedelsiz kalan senedi sair ilişkileri olan davalı …’a ciro ettiğini, onun da davalı …’a ciro ettiğini, senedin Ankara 15.İcra Müdürlüğünün 2017/7574 sayılı dosyasında takibe konulduğunu, davalıların senedin bedelsiz olduğunu bile bile takip başlattıklarını, kötü niyetli olduklarını, senedin bedelinin elektrik sözleşmesi ile örtüşüyor olmasının bu senedin sözleşmenin teminatı olarak alındığını gösterdiğini, somut olayda müvekkilinin davalı şirkete borçlandırılmasını gerektirecek bir hukuki sebep olmadığını, senedin hile ile irade fesadına sebep olunarak müvekkilinden alındığını, müvekkilinin senedi verme sebebi olan işin müvekkili tarafından yapılıp iş sonrası kesilen faturanın davalı ticaret defterlerine işlendiğini, TTK.21/2.maddesine göre 8 gün içinde itiraza uğramadığından davalının haksız olarak iktisap ettiği borç ikrarına havi belgeyi iade etmesi gerekirken üçüncü kişilere ciro edip takibe konulmasında hukuka uyarlılık bulunmadığını, davalı tarafın sebepsiz zenginleştiğini, müvekkilinin TBK.82/2’den doğan borcu ifadan kaçınma hakkına sahip olduğunu, objektif iyi niyet kuralları uyarınca davalının alacak iddiasının sebebini göstermesi gerektiğini, senet hamillerinin senedin bedelsiz olduğunu bile bile takip başlattıklarını, haklı hamil olmadıklarını, senet metninde herhangi bir kayıt olmadığı halde 96.850,00 TL alacak talep edilmiş olmasından da senedin bedelsiz olduğunu bildiklerinin açıkça anlaşıldığını, müvekkilinin yaklaşık 80.000,00 TL kar edeceği bir işin 484.000,00 TL borçlanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek 109.421,26 TL dava değeri göstermek suretiyle Ankara 15.İcra Müdürlüğünün 2017/7574 sayılı takip dosyası nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, takip dayanağı 25/05/2015 tanzim 20/01/2016 vade tarihli senedin iptaline, % 20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı …vekili; davacı tarfça icra takibine dayanak faturalardan, 03.02.2016 tarihli 38.182,06TL bedelli faturanın ihtarname ekinde gönderilerek ödenmesinin istendiğini, cevabi ihtarnamelerinde; sözleşme gereğinin yerine getirilmediğini, eksik ve ayıplı işlerin derhal düzeltilip tamamalanması gereği bildirilerek faturaya süresi içinde itiraz edilip iade edildiğini, faturanın açıklama kısmında “… parseldeki depo inşaatının hakedişten sonra yapılan artan ve eksilen şantiye için kullanılan malzemeler toplamı” gibi muğlak bir ifadeye yer verildiğini, taraflar arasında faturada belirtilen işler ile ilgili bir tespit tutanağı olmadığını, fatura içeriğindeki mal ve hizmetlerin ifa edilmediğini, davacının yapılmayan bir iş için tamamen kendi iradesiyle fatura tanzim ettiğini, davacının Ankara 15. İcra Müdürlüğünün 2017/7574 sayılı dosya borcuna istinaden şerh düşülerek 49.466,71 TL ödendiğini, ödemenin davacının eksik bıraktığı nam ve hesabına tamamlattırılan işlerle gecikmeden doğan zararlarla ilgili haklar saklı kalmak üzere yapıldığını, davacının işi zamanında teslim ettiğine dair belge bulunmadığını, sözleşmenin 25.05.2015 tarihinde yer tesliminin ise 26.05.2015 tarihinde yapıldığını, 20.06.2015 tarihinde işin tamamlanıp teslim edilmesi gerektiğini, sözleşmenin 2.maddesinde geciken her her gün için 2.500,00 TL cezai şart olduğunu, teslimin gerektiği 22.Şubat.2016 tarihinden 8 ay sonra keşide ettikleri ihtarnamede eksik işleri tamamlamasının bildirildiğini, sunulan ihtarnamede belirtilen fatura tarihinin 03.02.2016 tarihli olduğunu ve işin süresinde tamamlanmadığını gösterdiğini, davacının eksik ve ayıplı olarak bıraktığı işin, nam ve hesabına tamamlatılılıp ihtarname ile davacıya bildirildiğini, davacının yaptığı işler ile ilgili işveren tarafından tespit yaptırıldığını, işi sözleşmeye uygun ve zamanında teslim ettiğini davacının ispat etmesi geretiğini, davacının teminat yükümlülüğünü yerine getirmediğinin kendi beyanı ile sabit olduğunu, davacının davaya konu icra takibinde belirtilen taraflar arasındaki cari hesaptan kaynaklı 88.129,07 TL alacağının ödenmesi talebini içeren ihtarnamesine cevap verilerek; işin tamamlanmadan terk edildiğinin ve iddia edildiği gibi ilave işler olmayıp, esas işlerin dahi tamamlanmadığının, talep konusu faturaların bir kısmının müvekkil kayıtlarında bulunmadığının, belirtilen faturaların müvekkile teslim edilmeyen ve yalnızca davacı kayıtlarında yer alan faturalar olduğunun bildirildiğini, ayrıca 450.000,00 TL bedelli davacıya ait teminat senedi bulunmadığının da bildirildiğini, müvekkil kayıtlarında yer almayan faturalar, davacı nam ve hesabına yapılan belgeli ödemeler (SGK ödemeleri, konteyner kiraları,yemek bedelleri v.b.) davacının üstlendiği ama eksik ve ayıplı bıraktığı işin tamamlattırılması için yapılan masraflar, gecikmeden doğan cezai şartın dava dilekçesi ekindeki cari hesap özetinde yer almadığını, cari hesap özetini kabul etmediklerini, müvekkilin borçlu değil alacaklı olduğunu, davacının bir alacağı olsa bile müvekkilinin cezai şart ile eksik ve ayıplı işlerin işlerin tamamlanması için uğradığı zaralardan dolayı bu alacak üzerinde hapis hakkına sahip olacağından yine davacının bir alacağının kalmayacağını, icra takibine yapılan itirazın haklı olduğunu, bu itiraza rağmen gerçeğe aykırı beyanda bulunulmaması ve haciz ihbarnamesi ile ilgili olarak yalnızca somut durumun önemli olması sebebiyle, yukarıda belirtilen çekinceler belirtilmek suretiyle 49.466,71 TL ödeme yapıldığını, bu bedel için davacıya rücü edileceğini, müvekkilin hak ve alacaklarını saklı tuttuklarını savunmuş, davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, dosya kapsamına, toplanan delillere, iddia, savunma ve bilirkişi raporuna göre; davacı tarafın üstlendiği işi tamamlayıp teslim ettiği, işin eksik yapıldığına, ayıplı yapıldığına ve süresinde teslim edilmediğine ilişkin davalı tarafın yasal süresi içinde yapılmış bir ihbarının bulunmadığı, davacının sözleşme kapsamında yapmış olduğu işlerden dolayı davalı taraftan takip tarihi itibariyle 49.466,71 TL asıl alacak, 416,50 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 49.883,21 TL alacağı bulunduğu, alacağın likit olmadığı, birleşen davada; Ankara 15.İcra Müdürlüğünün 2017/7574 sayılı takip dosyasında takip dayanağı yapılan 25/05/2015 tanzim tarihli 20/01/2016 ödeme tarihli 484.000,00 TL bedelli senette; borçlunun ….olduğu, senet arkasında davalı lehdarın ve davalı …’ın cirolarının bulunduğu, senet bedelinin “nakden” alındığının yazılı olduğu, senet metninde senedin teminat senedi olduğuna ilişkin herhangi bir ibarenin yer almadığı, 25/05/2015 tarihli sözleşme kapsamında davacı tarafından davalı … İnşaat….şirketine 484.000,00 TL teminat senedi verildiğine ya da verileceğine ilişkin bir ifadenin yer almadığı, davalı şirketin defter ve kayıtlarında takip dayanağı senedin kaydının mevcut olmadığı, davacı tarafın senedin sözleşmenin teminatı olarak verildiğine, müvekkilinin bu konuda aldatıldığına, hataya düşürüldüğüne dair iddiasını sunmuş olduğu delillerle kanıtlayamadığı, senet ve takip nedeniyle davacının borçlu olmadığına ilişkin iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; işin yapılmadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, davalının şantiye şefine işin imza karşılığı teslim edildiğini, müvekkilinin davalı şirkete borçlanmasının gerektirir bir sebep bulunmadığını, müvekkilinin eser sözleşmesinde eseri yapan kişi olup, davalı şirkete borçlanmasını gerektiren bir sebep bulunmadığını, senedin tanzim tarihi ile bedelinin sözleşme tarihi ve bedeli ile aynı olduğunu, bu durumun senedin sözleşmeye konu iş nedeniyle verilmiş bir teminat senedi olduğunu gösterdiğini, mücerret borç ikrarının da bir sebepten kaynaklandığını ve borçlunun sebepsizlik defini ileri sürme ve ifadan kaçınma hakkı bulunduğunu, TBK’nın 82.maddesini gerekçesinin de borcun geçersiz bir hukuki sebebe dayandığının defi olarak ileri sürme hakkı tanıdığını, borç ikrarının sebepsizliğinin her zaman ileri sürülebileceğini, objektif iyi niyet kurallarınca davalının alacak iddiasının sebebini göstermesi gerektiğini, davalıların senedin bedelsiz olduğunu bile bile takip başlattıklarını, taraflar arasında dava konusu sözleşme dışında başka bir ticari ilişki bulunmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılması istemiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı …. A.Ş vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının eksik iş ve kusurlu iş yaptığını, süresinde teslim etmediğini, takip dosyasında ödeme yapılırken gecikme ve ödeme için şerh düştüklerini, asıl dava hakkındaki kısmen kabul kararının kaldırılmasını gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali ve menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle Yargıtay 15. HD’nin 2018/837 E 2019/1648 K, 2013/890 E 2013/3094 K, 2011/4761 E 2012/5774 K sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; davacı, lehdara karşı bonunun teminat olarak verildiği ve teminat vasfının kalmadığını, ciranta ve hamile karşı ise; bunu bilerek davacının zararına olarak bonoyu iktisap ettiklerini ispat etmesi gerektiği, davacı 25/05/2015 tanzim tarihli bononun sözleşmenin teminatı olarak verildiğini ileri sürmüş ise de; sözleşmede teminat olarak bono verildiği ya da verileceği kararlaştırılmadığı gibi bononun teminat olarak verildiğini gösteren yazılı bir delil de sunmadığı, senedin bedel kısmında da nakden yazılı olup, senedin talil edildiğini ispat külfeti kendisine düşen davacının bononun teminat senedi olduğunu yazılı delil ile kanıtlayamadığı gibi, yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla asıl ve birleşen davada davacı vekili ile asıl ve birleşen davada davalı …. A.Ş vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl ve birleşen davada davacı vekili ile asıl ve birleşen davada davalı …. A.Ş vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl ve birleşen davada davacıdan alınması gereken 161,40 TL istinaf karar harcından peşin alınan 118,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 42,80 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Asıl ve birleşen davada davalıdan alınması gereken 3.407,52 TL istinaf karar harcından peşin alınan 851,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.555,64 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 10/11/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır