Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/925 E. 2022/936 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 31. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/925 – Karar No:2022/936
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında Kararın Kaldırılarak Dosyanın Mahkemesine Gönderilmesi HMK 353/1-a.6 md)
ESAS NO : 2022/925
KARAR NO : 2022/936
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/03/2022
NUMARASI : 2021/709 E-2022/210 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/11/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında Eser Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme konusu imalat, kaplama ve montaj işlerinin eksiksiz ve ayıpsız bir şekilde, süresinde ve iş planına uygun olarak müvekkili şirketçe yapılarak davalı şirkete teslim edildiğini, ancak müvekkilinin hak etmiş olduğu kesin hakediş bedelinin tamamının ödenmemesi üzerine Ankara 12. İcra Müdürlüğünün 2020/8046 Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, takibin davalının itirazı üzerine durduğunu ve müvekkili şirketin kayıtlarındaki karışıklık nedeni ile Ankara 12. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/519 Esas sayılı kararı ile takibin iptaline karar verildiğini belirterek; sözleşme konusu işe ait müvekkili şirkete ödenmesi gereken bakiye bedel olan 109.078,62 TL’nin 31.01.2012 tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar işlemiş avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, 5 yıllık sürenin dolmuş olduğunu, davalı şirketin davacıdan alacaklı durumunda olduğunu, davacının başlattığı icra takibinin iptal edilmiş olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 6098 sayılı TBK 126/4 maddesi uyarınca; eser sözleşmelerinden doğan alacaklar bakımından 5 yıllık zamanaşımı süresinin öngörülmüş olduğu, yerleşik yargısal içtihatlarda vurgulandığı üzere; eser sözleşmelerinde, iş bedeline ilişkin olarak zamanaşımı süresinin işin teslim tarihi ile başlayacağı, sözleşmenin feshi veya sözleşmeden dönme hallerinde ise 5 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıç tarihinin, fesih iradesinin karşı tarafa ulaştığı tarih olduğu, bu tarih itibariyle alacağın muaccel olduğunun kabulü gerektiği, (Yargıtay 15.HD 07.12.2006 T. 2006/7107 E. 2006/7172 K., 30.11.2001 T. 2011/6282 E. 2011/7054 K.) buna göre, somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davacı tarafça üstlenilen işin 24.06.2013 tarihinde teslim edildiği hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, buna göre işin teslim tarihinden itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihi itibariyle dolduğu, davacı vekilince sunulan 15.03.2022 tarihli beyan dilekçesi ile; davalı tarafça hak ediş bedeline karşılık olarak kendilerine çek verildiği, bu nedenle zamanaşımı süresinin TBK 156/2 maddesi uyarınca 10 yıl kabul edilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de; beyan dilekçesinde belirtilerin çeklerin tarihleri nazara alındığında, işin teslim tarihinden de evvel düzenlenen çekler olduğu, bu nedenle TBK 156 maddesi kapsamında değerlendirme yapılmasının mümkün bulunmadığı, yine davacı tarafça sunulan kayıtlara göre de, taraflar arasında cari hesap şeklinde işleyen bir durumun da mevcut bulunmadığı, eldeki davadan evvel davalı aleyhine icra takibi yapılmış ise de, takibin iptaline karar verilmiş olduğu, takip tarihi 29.09.2020 olup, bu tarih esas alınsa dahi takip tarihine kadar yasal 5 yıllık sürenin dolmuş bulunduğu gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın eksik inceleme ve araştırma neticesinde yanlış değerlendirme sonucu verildiğini, davalı firmaya ait çek alındı makbuzundan da anlaşılacağı üzere davalı firmanın işin tesliminde (21/02/2012) sonra yani 06/04/2012 tarihinde çek düzenleyerek borcunu kambiyo senediyle ikrar ettiğini, müvekkilinin 21/02/2012 tarihinde eseri geçici kabul onayı ile teslim ettiğini, davalının 06/04/2012 tarihinde 85.241,00 TL bedelli yeni bir çek düzenleyerek müvekkiline teslim ettiğini ve ayrıca, 23.837,62 TL’de nakit vereceğini beyan ettiğini, mahkemece verilen çekin işin tesliminden önce düzenlendiği belirtilmiş ise de; bu tespitin hukuka aykırı olduğunu, makbuz doğrultusunda ilgili bankaya müzekkere yazılarak, olayın aydınlatılması gerektiğini, TBK’nın 156/2.maddesi gereğince; bir borç senet ile ikrar edilmişse, yeni zamanaşımı süresinin her zaman 10 yıl olduğunu, davalının teslimden 2 ay sonra müvekkiline borcu ikrara eden kambiyo senedi verdiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, taraflar arasındaki eser sözleşmesi gereğince düzenlenen iş bitirme belgesine göre, işin 24/06/2013 tarihinde teslim edildiği ve bu tarihten itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, davalı tarafça verilen çekin teslim tarihinden önce olduğundan, zamanaşımını kesmediği belirtilerek, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamında bulunan iş bitirme başlıklı belgede işin geçici kabul tarihinin 21/02/2012 tarihi olduğu, iş bu belgenin ise; yüklenici (davacı) isteği doğrultusunda 24/06/2013 tarihinde düzenlenerek, davalı tarafından imzalandığı belirtilmiştir. Buna göre; işin teslim tarihi 21/02/2012 olduğu halde; mahkemece, 24/06/2013 tarihini esas alınması hatalı olmuştur.
Taraflar arasındaki ilişkinin eser sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle, TBK’nun 147/son maddesi gereğince, 5 yıllık zamanaşımı süresi bulunduğunun kabulü doğrudur. Ancak, 6098 sayılı TBK’nın 154.maddesi gereğince, borçlu borcu ikrar etmişse özellikle faiz ödemiş veya kısmen ifada bulunmuş ise, zamanaşımı kesilir. Yine TBK’nun 156/1.maddesi gereğice, zamanaşımının kesilmesi ile yeni bir süre işlemeye başlar. TBK’nun 156/2. maddesi “Borç bir senetle ikrar edilmiş veya bir mahkeme ya da hakem kararına bağlanmış ise, yeni süre her zaman on yıldır.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda; davacı tarafından dosyaya sunulan çek/senet alındısı başlıklı belge ile davalı tarafından davacıya 06/04/2012 tarihinde çek verildiği belirtilmiştir. Yukarıda belirtilen yasa hükümleri gereğince; çeke bağlanan alacaklar 10 yıllık zamanaşımına tabidir (Yargıtay 15.HD. 2005/896 E 2005/4448 K; 2013/6624 E 2014/3511 K; 2020/1908 E 2020/2570 K; 23 HD. 2016/2954 E 2016/4975 K).
Yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığında; davalı tarafından, dava konusu borca ilişkin ödeme yapılıp yapılmadığı, özellikle teslim tarihinden sonra verilen 06/04/2012 tarihli çek alındı belgesi ile davacıya verildiği ileri sürülen çekle ödeme durumunun kısmi ifa olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ve kısmi ödeme ise, zamanaşımının kesilmesi ile 10 yıllık yeni bir zamanaşımının başlaması nedeni ile alacak talebinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığının ve bu bağlamda, davalı tarafın zamanaşımı definin yerinde olup olmadığının ve davacı tarafın iddialarının değerlendirilmesi gerekirken bu hususlar gözardı edilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/03/2022 gün ve 2021/709 Esas 2022/210 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafından ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 20/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır