Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/922 E. 2023/640 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

ESAS NO : 2022/922
KARAR NO : 2023/640

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/04/2022
NUMARASI : 2020/6 Esas – 2022/362 Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av. …

DAVALI :
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak
KARAR TARİHİ : 11/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/05/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; müvekkilinin Almanya’daki müşterilerine Türkiye’de imalatını yaptırdığı ürünleri Almanya’daki alıcılara satan tacir olduğunu, Almanya’da iş yeri bulunduğunu, müvekkilinin davalı ile 100.000 TL adet karton alış veriş poşeti üretilmesi konusunda anlaştıklarını, müvekkilinin daha önce de davalıdan alış veriş yaptığından ambalaj sistemi konusunda da bir önceki siparişinde olduğu gibi malın ambalajının nasıl yapılacağı konusunda da anlaştıklarını, müvekkilinin siparişi 03.11.2017 tarihinde kesinleştiğini, sözleşme bedeli olan 16.032,47 Euro müvekkil tarafından davalı şirkete ödendiğini, davalı şirket tarafından müvekkiline gönderilen numune ürünlerde hasar olduğunun tespit edilerek müvekkil tarafından davalıya ürünlerin hasarlı olduğu ve bu şekilde üretimin kabul olunmayacağını mail yoluyla bildirildiğini, buna rağmen ürünlerin, 23.01.2018 tarihinde davalı tarafından Almanya’daki alıcı şirkete gönderildiğini ve ambalajının yanlış yapıldığı alıcı firma tarafından hemen tespit edildiğini, açılan bir kaç koli de ürünlerin hasarlı olduğunun tespit edildiğini, ayıcı firma tarafından ürünlerin hasarlı olduğunun müvekkiline bildirilmesi üzerine müvekkil de davalı şirkete üç gün içeresinde hasarlarını gösteren fotoğrafları birlikte bu durumu bildirdiğini, müvekkili tarafından hasarlı ürünlerin Almanya’da bir depo kiralanarak muhafaza edildiğini, her ay müvekkilinin 90 Euro kira bedeli ödediğini, davalı tarafça ürünlerin hasarlı imalat ve ambalajlarının yapıldığının tespiti için Münih ve Yukarı Bavyera Sanayi ve Ticaret Odası tarafından atanan yeminli bilirkişiye başvuru yapıldığını ve hazırlanan raporda ürünlerin hasarlı olduğunun tespit edildiğini, hazırlanan raporun ayrıca tercümesi yaptırıldığını ileri sürerek, davalının sözleşmedeki edimlerini yerine getirmemesi sebebiyle müvekkil tarafından davalıya ödenen 14.768,44 Euro’nun davalıya ürünlerin hasarlı olduğunun bildirildiği tarihten itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline iadesine, müvekkilinin sipariş ettiği ürünlerin hasarlı çıkması ve yeniden üçüncü bir kişi ile anlaşarak yeniden ürünler yaptırması sebebiyle aradaki fark olan 1.631,56 Euro’nun, ürünlerin depoda muhafazası için yapılan 2.200,00 Euro ile tespit gideri 714,00 Euro’nun avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; davacı tarafından müvekkil ile aralarındaki anlaşma gereği 100.000 TL adet karton çantanın teslimine karşılık 16.032,47 Euro ödeme yapıldığını, numune gönderilen ürünlerde hasar bulunduğunu, ürünlerin bu haliyle kabul edilemeyeceğinin bildirildiği halde Almanya’daki alıcı şirkete gönderildiğini, ayrıca ambalajlamanın da yanlış şekilde yapıldığı iddia edilerek iş bu tazminat davası açıldığını, ancak söz konusu davanın haksız ve kötüniyetli olup reddi gerektiğini, müvekkilinin Ankara’da kişiye özel tasarımlarla matbaa hizmeti veren köklü bir firma olduğunu, davacı ile 100.000 adet karton çantanın üretilerek müvekkiline ait Ankara’daki matbaadan teslimine ilişkin anlaşma yapıldığını, müvekkilinin üretime geçmeden önce davacıya numune gönderdiğini, davacının onayının ardından karton çanta üretimine geçildiğini, müvekkil yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, ürünlerin 11.01.2018 tarihinde Ankara’daki matbaadan tam ve eksiksiz olarak teslim edildiğini, davacı kargo ve nakliye işlemlerini kendisi üstlenmiş olduğunu, Ankara’daki matbaadan teslimle son yükümlülüğünü de yerine getirdiğini, davacının kendisine gönderilen numune ürünlerin hatalı olduğu iddiası gerçekten uzak olduğu kadar mantıksız olduğunu, ürünlerin tesliminden sona doğan zararlarda müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını, davacı gözden geçirme ve ihbar yükümlülüğüne aykırı davrandığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Taraflar arasındaki yazışmalar, proforma fatura ile düzenlenen fatura, ödemeler değerlendirilmiş; taraflar arasındaki ihtilafın davacının sipariş ettiği karton çantanın hatalı üretilip üretilmediği ve ürünlerdeki hasarın kimin kusurundan kaynaklandığının tespitine ilişkin olduğu görülmüştür. Uzman bilirkişi heyetinden rapor ve ek raporlar alınmıştır. Dava konusu 100.000 karton çantanın davalıya sipariş edildiği ve davalı tarafça üretimi yapılarak davalıya teslim edildiği sabittir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakta , karşılıklı yazışma ve mailler ile sözleşme kurulduğu anlaşılmaktadır. Eldeki davada davanın … tarafından açıldığı siparişlerin onun tarafından verildiği ancak bazı faturaların dava dışı … adına düzenlendiği görülmüştür. Davalı tarafça buna ilişkin husumet itirazında bulunulmadığı, davacı ile ilgisinin bilgisi dahilinde olduğu anlaşılmıştır. Dosyaya sunulan 2.11.2017 tarihli Proforma Faturada alıcı … olarak görünmekte ise de ödemeleri davacının yaptığı, iş teslim yerinin Ankara , yurt içi ve yurt dışı nakliyenin davacıya ait olduğunun yazılı olduğu gibi dosyaya sunulan yazışmalardan paketlemenin davalı, taşımanın davacı tarafça yapıldığı anlaşılmıştır. Tarafların paketleme ve yüklemenin yanlış yapılması halinde ürünlerin zarar göreceğini bildiği yeterli özen ve dikkatin gösterilmediği, her iki yanında kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Almanya da 162 karton çanta üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış, 85 adedinde dış tarafta yapışıklık ve yapışkan artıkları ile çantaların birbirine yapışık olduğu bunun kullanılan yapıştırıcıdan kaynaklandığı % 52,47 sinin üretim hatası olduğu tespit edilmiştir. 100.000 karton içinde incelenen 162 çantanın çok küçük bir bölümü olduğu incelenen kolilerin yatarak depolanmış kolilerden oluştuğu rapor içerisinden anlaşılmıştır. Kolilerin bir kısmının dikey, bir kısmının yatay konduğu ancak bunun ne kadarının ne şekilde yapıldığı tespit edilememiştir. Bu nedenle sondajlama usulü incelenmiş 162 çantanın tüm çantalar için emsal olması mahkememizce de kabul edilmemiştir. Almanya daki bilirkişi raporunda poşetlerin işlevselliği nedeniyle yeni üretime sebep olmadığı, ancak değer düşüklüğü olduğu, bunun da% 35 değer kaybı şeklinde olacağı bildirilmiş, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da bu değer kaybı görüşüne katılınmıştır. Toplanan deliller ve tüm dosya münderecatından hasarın paketleme ve taşımadan kaynaklandığı sabit olup, hernekadar üretim ve paketlemeyi davalı yapmış ise de, yükleme sırasında davacının da hazır bulunarak ne şekilde yükleme yapılacağına nezaret edip denetlemesi,ayrıca yurt dışına taşımada sorumluluğun davacıda olması nedeni ile mahkemece taktiren hasardan %45 oranında sorumlu olduğu , davalının ise ürünlerin yurt dışına nakliyesini bildiği, karton çantaları hasara uğramayacak şekilde kolileyip yerleştirmesi gerektiği ve kullanılan yapıştırıcı malzemenin de buna göre seçilmesi gerektiği gözetilerek % 55 kusurlu olduğu kabul edilerek, 714 Euro tespit raporu, 5168,95 euro değer kaybı, 100 Euro depolama ücreti ile 1.692, 18 Euro depolama ücreti toplamı 7.675,13 Euro dan % 45 kusur idiriminin yapıldığı, hernekadar depolama faturası … adına ise de, bir kısım faturaların zaten onun adına düzenlenmiş olduğu, ancak fark faturası olarak bildirilen faturanın farklı bir şirkete ait olması nedeniyle kabul edilmediği” gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne, 714 Euro tespit giderleri, 5.168,95 Euro değer kaybı, 1.692,18 Euro depo ücreti, 100 Euro yol ücreti toplamı 7.675,13 Euro’dan taşımadan kaynaklı davacı kusurunun taktiren %45 olduğu kabul edilerek 4.221,32 Euro’nun 03.01.2020 dava tarihinden 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarınca Euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına uygulanan en yüksek faizi ile davalıdan tahsiline, karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; taraflar arasında aktedilen sözleşmedeki edimlerin yerine getirilmesi, hasarlı ürünlerin bedelinin iadesi amacıyla davalıya Beyoğlu 57. Noterliğinin 06/03/2018 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesinin çekildiğini, faiz başlangıcının ihtarname tarihinden itibaren hesaplanması gerektiğini, yerel mahkemece faiz başlangıç tarihinin hatalı olarak belirlendiğini, ürünler üzerinde paketleme hatalarından kaynaklı bükülme ve çizikler oluştuğunu, sözleşmede ürünlerin dik ve zarar görmeyecek şekilde paketlenmesinin kararlaştırılmasına rağmen, ürünlerin yan olarak ve ürün dizilerinin fazla yüksek yapıldığından zarar gördüğünü, davalının yüklendiği edimlerini tam ve gereği gibi yerine getirmediğini, bilirkişi raporlarının eksik ve hatalı olduğunu, hükme esas alınamayacağını, mahkemece bilirkişi raporuna karşı yaptıkları itirazların dikkate alınmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; ürünlerin tesliminin 11/08/2018 tarihinden gerçekleştiğini, davalının bu tarihte ürünleri inceleyip bir ayıp var ise müvekkiline bildirmesi gerektiğini, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, yerel mahkemece yurt dışında bulunan deliller hakkında yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacı tarafından Almanya’da aldırılan tespit raporunun mahkemece doğrudan kabul edilmesinin hatalı olduğunu, ilgili ülkenin yetkili makamları ile irtibata geçilerek bilirkişinin ticaret odasına bağlı yeminli bilirkişi olup olmadığı, raporun … tarafından tanzim edilip edilmediği gibi hususların araştırılması gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraflarca istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki anlaşma uyarınca davalı şirket, davacıya 100.000 adet karton taşıma kutusu üretmeyi, davacı da 14.768,44 Euro iş bedeli ödemeyi taahhüt etmiştir. Davacı iş bedelini ödediğini, ancak davalının anlaşmaya uygun ürün teslim etmediğini, ürünleri üçüncü kişi ile yeni bir anlaşma yaparak temin etmek durumunda kaldıklarını iddia ederek, ödenen iş bedelinin iadesini, yeni anlaşma nedeniyle fazladan ödenen bedelin tahsilini, ayıplı ürünlerin depoda muhafazası için yapılan giderlerin, yeni anlaşma nedeniyle ödenen uçak bileti giderinin ve Almanya’da yaptırılan tespit giderlerinin tahsilini istemiş, davalı numuneye uygun üretim yaptıklarını, bir imalat hatası olmadığını, ürünlerin nakliyesinin davalı tarafça usulüne uygun bir şekilde yapılmadığı için ürünlerde deformasyonlar oluştuğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece 714,00 Euro tespit gideri, 5.168,95 euro değer kaybı,1.692,18 Euro depo ücreti, 100,00 euro ulaşım gideri olmak üzere 4.221,32 Euro üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser sözleşmesinin varlığı halinde, yüklenici işi sözleşme, fen ve sanat kurallarıyla iş sahibinin beklediği yararı gözeterek imal edip teslim ettiğini, iş sahibi ise iş bedelini ödediğini ispat etmek zorundadır (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2021/3130 Esas, 2021/2836 Karar)
1- Davacı tarafça Almanya ülkesinde yaptırılan tespit üzerine alınan bilirkişi raporunun bir fotokopisi dosya içerisine sunulmuş, davalı taraf bu raporun Almanya yetkili makamlarınca düzenlenip düzenlenmediğinin belli olmadığı, hükme esas alınamayacağı noktasında itirazda bulunmuş, mahkemece bu raporun geçerli olup olmadığı hususunda bir araştırma yapılmamıştır. Davacının sunduğu dosya arasında bir örneği de bulunan tespit raporunun Almanya yetkili makamlarınca düzenlenip düzenlenmediği, düzenlenmiş ise bu raporun onaylı bir suretinin gönderilmesi için, mahkemece Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk Ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığı ile Almanya yetkili makamlarına müzekkere yazılmalı, böylelikle bu raporun geçerlilik durumu ve delil olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususu açık ve net olarak ortaya çıkarılmalıdır.
2- Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK’nın 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesi ayıbı işin kusurlu olması veya sözleşmeye aykırı bulunması olarak tanımlamıştır. Ayıp eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade etmektedir. TBK’nın 474/I. maddesine göre iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir süre içinde eseri muayene edip varsa ayıplarını yükleniciye bildirmesi gerekir. TBK’nın 474/I. maddesine göre açık ayıplarda bildirimin “işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz” diğer bir ifadeyle işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir süre içinde, TBK’nın 477. maddesine göre gizli ayıplarda ise gizli ayıbı öğrenir öğrenmez gecikmeksizin yapılması gerekir. Ayıp halinde iş sahibinin hakları 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları sözleşmeden dönme, bedelden indirim yapılmasını veya ayıbın giderilmesini talep etme haklarıdır. Eserin iş sahibinin kullanamayacağı derecede ayıplı olması veya hakkaniyet kaideleri gereği eseri kabul etmesinin iş sahibinden beklenememesi veya eserin sözleşmede açıkça kararlaştırılan nitelikleri taşımaması halinde iş sahibi eseri kabulden kaçınarak sözleşmeden dönebilir. Eserdeki ayıpların eserin reddini reddini gerektirecek nitelikte önemli olmaması halinde ise diğer seçimlik hakların kullanılması gerekir. Diğer taraftan ayıbın varlığını ihbar şekil koşuluna bağlı olmayıp tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. Öte yandan ayıplı işlere ilişkin ihbar mükellefiyeti getiren kanun koyucu eksik işler yönünden iş sahibine böyle bir yükümlülük yüklememiştir. Bir başka deyişle, eksik işlerde ihbara gerek olmaksızın zamanaşımı süresi içerisinde eksik işler bedeli her zaman talep edilebilir (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi , 2018/2563 Esas, 2018/4079 Karar).
3- Kural olarak götürü bedelli eser sözleşmelerinde, iş bedelinin tamamı veya bir kısmı ödenmemiş ise, yüklenici işi kararlaştırılan götürü bedelle yapmak zorunda olduğundan yüklenicinin hakettiği imalât bedelinin, fiziki oran yöntemi ile başka bir ifadeyle yüklenicinin sözleşme kapsamında gerçekleştirdiği imalâtların eksik ve ayıpları da dikkate alınarak işin tamamına göre fiziki oranının tespit edilip, bulunacak bu oranın götürü iş bedeline uygulanması suretiyle saptanması ve bulunacak bu rakamdan kanıtlanan ödemeler düşülerek hesaplanması gerektiği kabul edilmektedir. Bu şekilde belirlenen iş bedeli yapılan ödemelerden az ise, iş sahibi fazla ödediği bedelin iadesini; fazla ise yüklenici ödenmeyen iş bedeli alacağının tahsilini isteyebilir. Sözleşme dışı iş kalemlerine ilişkin istemlerde ise, yapıldıkları yıl mahalli piyasa rayiç bedellerine göre hesaplama yapılarak iş bedelinin bulunması gerekir (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2020/2407 Esas, 2020/3033 Karar). Ancak götürü bedelli sözleşmelerde iş bedelinin tamamı ödenmiş ise, eksik ve ayıplar nedeniyle fiziki oran kurulması gerekmez; bu durumda iş sahibi, eksik ve ayıplı işlerin giderim bedelini isteyebilir (ÖZTÜRK, Muammer; GÖZÜTOK Zeki: Usul ve Esaslarıyla Eser Sözleşmesi Uygulaması, 2019, s. 569).
Somut olayda mahkemece öncelikle, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususu irdelenmelidir. Bu bağlamda, ön inceleme duruşmasında mahkemece verilen kesin süreye rağmen, taraf vekilleri delil olarak dayandıkları tanıkların açık kimlik bilgileri ve açık adreslerini bildirmediklerinden, HMK 140/5 maddesi uyarınca tanık dinlenmesi hukuken mümkün değildir. Bu itibarla mahkemece öncelikle dosyadaki belgeler ve taraflar arasındaki yazışmalar çerçevesinde, söz konusu ürünlerdeki ayıbın türü ve mahiyeti de gözetilmek suretiyle HMK 477 ve 477 maddelerindeki sürelere uyulup uyulmadığı incelenmeli, davalı vekilinin cevap dilekçesindeki malların 11/01/2018 tarihinde teslim edildiği, ayıp ihbarının 24/01/2018 tarihinde yapıldığı yönündeki beyanı da nazara gözden uzak tutulmamalıdır. Akabinde, ayıp ihbarının süresinde yapıldığı sonucuna varılması halinde ise ayıbın mahiyeti ve ayıp nedeniyle iş sahibinin kullanabileceği seçimlik haklar hususu irdelenmelidir. Bu inceleme yapılırken taraflar arasındaki anlaşmanın 14.768,44 Euro üzerinden götürü bedelli olarak kararlaştırıldığı dikkate alınmalı ve götürü bedelli eser sözleşmelerindeki iş bedeli tespiti ile ilgili yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda ve de bilirkişi heyetinden bu hususları kapsayan bir ek rapor da alınmak suretiyle, inceleme ve değerlendirmeler yapılmalıdır.
4- Davacı tarafça tespit gideri 714,00 Euro da müddeabihe dahil edilerek talepte bulunulmuş, mahkemece de tespit gideri 714,00 Euro dava konusu içerisinde değerlendirilerek, bu miktarın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. HMK kurallarına göre tespit giderlerinin dava konusu içerisinde değerlendirilmesi mümkün değildir. Tespit giderleri yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmelidir. Bu bağlamda mahkeme kabulüne göre, dava kısmen kabul edildiğinden, kabul- red oranı çerçevesinde kabul oranına tekabul eden miktarın yargılama gideri olarak davalıdan tahsiline hükmedilebilecektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/6 Esas, 2022/362 nolu kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurusunda bulunan taraflarca yatırılan, istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Dosya kapsamında icranın geri bırakılması kararı alınabilmesi için yatırılan bir teminat bulunması halinde, İİK. 36/5 maddesi uyarınca ilgili icra müdürlüğünce teminatın yatıran tarafa iadesine,
8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Katip …
E-imzalıdır