Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/893 E. 2023/624 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-2 Kararın Kaldırılarak
Yeniden Hüküm Kurulmasına)

ESAS NO : 2022/893
KARAR NO : 2023/624

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2022
NUMARASI : 2018/314 Esas – 2022/547 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 11/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/05/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; davalı – borçlular aleyhine Kayseri 2. İcra Dairesi’nin 2016/15314 esas numarası ile 36.590,82 TL takip çıkışlı ilamsız İcra takibi yoluyla ödeme emri gönderildiğini, davalı-borçluların 12/12/2016 tarihinde itiraz ettiğini, takibin durdurulduğunu, davacının kendisine ait iş yeri … aracılığı ile davalılar tarafından …adresinde bulunan villanın işlerinin tüm malzeme ve işçiliğinin müvekkil tarafından yapıldığını, müvekkilin bu taahhüdü yerine getirebilmek amacıyla mal ve hizmet alımı yaptığını müvekkilinin taahhüt edildiği şekilde villanın tadilat tamirat işini tamamladığını, alacağın bir kısmını ödendiğini fakat bir kısmının ödenmediğini, davalının borçlu olmasına rağmen haksız bir şekilde borca itiraz ettiğini ileri sürerek, davanın kabulü ile, davalının icra takiben yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına,icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı üzerine tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; davacı tarafından müvekkileri aleyhine başlatılan takibin yetkisiz yer icra dairesinde açılmış olduğunu, iş bu davanın da yetkisiz yer mahkemesinde ikame edildiğini, yetkili icra dairelerinin ve yetkili mahkemenin Adana ya da İstanbul mahkemeleri ya da İcra Daireleri olduğunu, müvekkili ile davacı arasında dava dilekçesinde belirtildiği gibi hiçbir sözleşmenin yapılmadığını, husumetin müvekkillere yöneltilemeyeceğini, davacının bir takım iyileştirmeler yaptığını iddia ettiği taşınmazın müvekkilleri ile bir ilgisi olmadığını, davacının dayanak belgelerini tebliğ ettirmeden ikame ettiği davanın usul ve kanuna aykırı olduğunu, görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğunu savunarak, öncelikle yetki itirazlarının da göz önüne alınmak suretiyle davacının davasının usul ve esastan reddine,davacının tazminata hükmedilmesine ücret ve masrafların da davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Taraflar arasında işin miktarı ve bedeli noktasında yapılmış bir sözleşme yoktur. TBK’nun 470 ve devamı maddelerinde kural olarak yapılan işin miktar ve değerinini ispat yükü yüklenicide, iş bedelinin ödendiğinin ispat yükü ise iş sahibindedir.
Eser sözleşmeleri yazılı ve sözlü olarak yapılabilmektedir. Yazılı sözleşme yapılmış ise sözleşme koşulları esas alınırken sözlü sözleşmelerde ise sözleşme bedelinin ispatlanmadığı ve tarafların bedelde anlaşamamaları halinde yüklenicinin gerçekleştirdiği imalat bedelinin TBK’nun 481. Maddesi uyarınca eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel yapıldığı yer ve zamandaki eserin değerine ve yüklenicinin giderlerine bakılarak belirlenecektir. Yani iş bedelinin yasanın sözü edilen hükmü uyarınca binada yapılan eksik ve ayıplar da gözetilmek suretiyle yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi gerekir. Somut olayda davacının davalı şirkete kestiği faturalar davalı şirkette kayıtlı değildir. İşin bedeli ispatlanamamıştır. Zira davacı tarafça davalılardan …’a 4 kez mail ekinde teklif mektubu gönderilmiştir. Mahkememizce mail ve whatsaap çözümleri üzerinde yapılan incelemede 26/03/2016 tarihli ilk teklifin 115.522,00 TL olduğu, 26/03/2019 tarihli ikinci teklifin ise KDV dahil 108.442,00 TL olduğu, 26/03/2016 tarihli üçüncü teklif bedelinin KDV dahil 108.442,00 TL olduğu, 26/03/2016 tarihli dördüncü teklifin ise KDV dahil 96.760,00 TL olduğu, bilirkişi raporunda sunulmayan ancak taraflarca sunulan en son teklifin 80.000,00 TL + KDV olduğu görülmüştür. Yazışmalardan hiçbirinde davalılardan herhangi birinin bu tekliflerden herhangi birini kabul ettiğine dair bir ibare görülmemiştir. Davalılar vekili ise 14/01/2019 havale tarihli dilekçesinin dördüncü sayfasında son teklifin ana para tutarı olan 80.000,00 TL’nin kenarına 70.000,00 TL yazılarak not alındığını ileri sürmüştür. Mahkememizce yapılan tüm yargılama, taraflarca dosyaya sunulan belge ve dilekçeler bir bütün halinde incelendiğinde tarafların yapılan işin bedeli noktasında anlaşamadıkları sonucuna varılmıştır. Bu sebeple taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığından ve işin bedeli önceden kararlaştırılmayıp ve işin bedeli taraflar arasında çekişme konusu olduğundan TBK’nun 481. Maddesi uyarınca mahalli piyasa rayiçlerine uygun olarak hesaplanması gerekecektir. Ayrıca mahalli piyasa rayiçlerinde yüklenici karı ve KDV olacağından eklenmemesi gerekir. Mahallinde keşif icra edilmiş, mahkememizce birden fazla rapor alınmıştır. Mahkememizce keşif sonrası alınan raporda yapılan iş bedelinin 106.690,00 TL olduğu, davalıların davacıya 78.641,32 TL ödeme yaptığı, bakiye borcun ise 28.048,68 TL olduğu belirlenmiştir. Taraflarca bu rapora itiraz edilmiş olmakla davacı taraf 78.641,32 TL’nin tahsil edilmediğine ilişkin bir itirazda bulunmamıştır.
Taraflar arasında itilaflı olan hususun yalnız işçilik alacağı mı yoksa malzeme bedelinin dahil olup olmadığıdır. Mahkememizce 10/11/2020 tarihinde keşif icra edilmiş, keşif sırasında davalıların çalışanı sıfatı ile … hazır bulunmuş, … ve davacı aynı anda birlikte olacak şekilde, yalnız işçiliğin mi yoksa malzemenin de davacı tarafça karşılandığı birlikte açıklanmış, birlikte açıklanan tüm işler keşif tutanağına geçilmiş ve itirazı kayıt konulmadan tutanak imzalanmıştır.
Mahkememizce alınan 12/11/2019 tarihli raporda davacının davalılardan tahsil ettiği tutar 78.641,32 TL tespit edilmiş iken 03/02/2021 tarihli raporda ise 78.595,72 olarak hesaplandığı görülmüştür. Davalılar davacıya bir kısım nakit, bir kısım çek ve senet ile ödeme yapmış olup her iki raporda nakit ödeme 22.642,00 TL olarak tespit edilmiş iken çek senet ile yapılan ödemeler bakımından 145,60 TL’lik bir fark doğmakta olup, bu farkın davacıya ödenen 5.200 euronun ilk raporda TCMB efektif satış kuru üzerinden ikinci raporda ise efektif alış kuru üzerinden hesaplanmış olması nedeniyle kaynaklandığı anlaşılmıştır. Mahkememizce ilk rapordaki TCMB efektif satış kuru üzerinden yapılması mahkememizce isabetli görülmüş ve davacıya ödenen miktarın 78.641,32 TL olduğu düşünülmüştür. Mahkememizce alınan tüm raporlan uyarınca ve açıklanan hesaplanan yöntemi uyarınca 03/02/2021 tarihli raporun TBK’nun 470 ve 481 maddelerine uygun olduğu anlaşılmakla davacının yapmış olduğu iş bedelinin 81.786,75 TL olduğu, davacı tarafça ödenen 78.641,32 TL düşüldükten sonra bakiye alacağının 3.145,43 TL olduğu anlaşılmış ve bu bedel üzerinden itirazın iptaline karar verilmiştir.
Yargılamanın nihai aşamasında davacı tarafa yemin teklifinde bulunup bulunmayacaklarına ilişkin süre verilmiş, yemin teklifinde bulunmayacaklarını beyan ettikleri görülmüştür. Mahkememiz icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatında ise alacak yargılamayla belirlendiğinden icra inkar tazminatı koşulları oluşmadığı ve davacı taraf takibinde kötü niyetli görülmediği” gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne, davalıların Kayseri 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/15314 esas sayılı dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile, 3.145,43 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağa tahsil edilene kadar ticari avans faizi uygulanmasına, icra inkar ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkilince işe başlamadan davalı tarafa gönderilen teklif metninin mahkemece hatalı değerlendirildiğini, TBK. 481. madde hükmü gereğince yapılan hesaplamaya göre karar verilmesinin mümkün olmadığını, taraflar arasında sözleşmenin varlığı ve sözleşme gereğince yapılan işler konusunda bir ihtilaf bulunmadığını, uyuşmazlığın sonradan sözleşme hükmünü alan son teklifteki iş bedelinin yanına elle yazılan bedelin kabul edilip edilmeyeceğinden ibaret olduğunu, bu durumda HMK. 207 maddesinin uygulaması gerektiğini, sonradan yazılan kısmın, senet düzenleyen tarafından kabul edilmemesi halinde yazılmamış sayılmasına karar verilmesinin gerektiğini, mahkemece elle yazılan kısmın dikkate alınmadan sözleşmenin 80.000,00 TL + KDV olarak kabulüne karar verilmesi gerektiğini, müvekkilince kesilerek, davalıya gönderilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşen takibe konu faturaların yeniden inceleme konusu yapılmasının da hatalı olduğunu, yerel mahkemece aldırılan bilirkişi raporları arasında çelişkiler bulunduğunu, raporlara karşı yaptıkları itirazların dikkate alınmadığını, mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla yeni bir heyetten birleştirici rapor aldırılması gerektiğini, bilirkişi raporlarının hükme esas alınamayacağını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı vekili taraflar arasında davacının gönderdiği teklif mektubu doğrultusunda eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğunu, davacının anlaşma doğrultusunda davalının villasında tadilat işi yapıp teslim ettiğini, ancak davalının iş bedelini eksik ödediğini, icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili taraflar arasında bir sözleşme yapılmadığını, tadilat yapıldığı iddia edilen villanın da davalı adına kayıtlı olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser sözleşmesinin varlığı halinde, yüklenici işi sözleşme, fen ve sanat kurallarıyla iş sahibinin beklediği yararı gözeterek imal edip teslim ettiğini, iş sahibi ise iş bedelini ödediğini ispat etmek zorundadır. (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2021/3130 Esas, 2021/2836 Karar)
Yargıtayın kapatılan15.H.D.’nin 2015/3206 Esas- 2016/2420 Karar sayılı bir kararında belirtildiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 1 ve devamı maddelerinde sözleşmenin kurulması ve hükümleri düzenlenmiş olup; sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. (TBK 1/1). İrade açıklaması, açık veya örtülü olabilir (TBK 1/2). İcap ve kabul ile yani önerinin diğer tarafça kabul edilmesi ile birbirine uygun karşılıklı irade açıklaması gerçekleştiğinden sözleşme ilişkisi kurulmuş olur. Sözleşme ilişkisinin varlığı halinde tarafların hak ve yükümlülükleri bu sözleşme kapsamına göre belirlenmelidir. Sözleşmeye konu borcun ödendiği iddiası yönünden ispat kurallarına bakılmalıdır. 6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacının gönderdiği teklif mektubu sonrasında davacının villa tadilatı işine başladığı anlaşılmaktadır. Davalı teklif mektubunda belirtilen 94.000,00 TL iş bedeli üzerinden anlaşılmadığını, iş bedelinin 82.600,00 TL olduğunu, davacının teklifini el yazısı ile bu miktar üzerinden düzelttiklerini beyan etmektedir. Davalı tarafın bu beyanı ile eser sözleşmesi ilişkisi sabit olmuştur. Taraflar arasındaki esas uyuşmazlık noktası iş bedeli hususudur. Davacı teklif mektubu doğrultusunda villa tadilatı işine başlamış olmakla, davalı taraf, davacı teklifini 82.600,00 TL üzerinden kabul ettikleri yönündeki iddiasını ispatla yükümlüdür. Davalı bu yöndeki iddiasını doğrulayacak yasal bir delil sunamamıştır. Diğer yandan mahkemece taraflar arasındaki whats app kayıtları üzerinde yaptırılan elektronik mühendisi bilirkişi raporunda da davacının, davalının 82.600,00 TL’lik teklifinin kabul edildiğine yönelik bir yazışmadan bahsedilmemektedir. Bu nedenlerle, iş bedelinin 94.000,00 TL olarak kabul edilmesi gereklidir.
Mahkemece alınan uzman bilirkişi raporları ile de belirlendiği üzere, davacının yaptığı işte bir eksik ve kusur görülmemiştir. Diğer yandan, davacının sözleşme dışı işler de yaptığı tespit edilmiştir. Bu durumda, sözleşmede belirtilen işler sözleşme fiyatları üzerinden, sözleşme dışı işlerin bedeli ise, yapıldıkları yıl serbest piyasa rayiçlerine göre hesaplanmalıdır. Mahkemece alınan birinci bilirkişi heyeti raporunda davacının yaptığı sözleşme dışı işlerin bedeli 12.290,00 TL olarak hesaplanmıştır. Bu durumda sözleşme doğrultusunda yapılan işlerin bedeli 94.000,00 TL ile, sözleşme dışı işler bedeli 12.290,00 TL toplandığında iş bedeli 106.290,00 TL olmaktadır. Davalının 55.999,32 TL’lik ve 22.642,00 TL’lik toplamda 78.641,32 TL’lik ödemesi mevcuttur. İş bedeli 106.290,00 TL’den davalı ödemesi 78.641,32 TL düşüldüğünde, davacının 27.648,68 TL alacağı kalmaktadır. Mahkemece bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulü ve davalının itirazının iptaline karar verilmesi gerekirken, üçüncü bilirkişi heyeti raporundaki davacının yaptığı tüm işlerin bedelinin serbest piyasa rayiçlerine göre hesaplanması sureti ile, oluşturulan alternatif hesaplama tarzına itibar edilerek, davanın 3.145,43 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davalı tarafından sunulan teklif mektubu davacı yüklenici tarafından kabul edilerek taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulmuş olup iş bedeli de bu şekilde kararlaştırılmıştır. BK’nın 366. maddesinde iş bedeline ilişkin konulan kural bedelin taraflarca açıkça kararlaştırılmadığı ya da yaklaşık olarak kararlaştırıldığı hallerde uygulanabilir olup, sözleşmede bedel açıkça kararlaştırılmış ise iş bedelinin bu tamamlayıcı kurala göre değil, sözleşme hükümlerine göre belirlenmesi gerekir.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/314 Esas, 2022/547 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABULÜNE, Kayseri 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/15314 esas sayılı dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile, 27.648,68 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar ticari avans faizi uygulanmasına,
4-İcra İnkar ve kötüniyet tazminatı taleplerinin REDDİNE,
5-Alınması gerekli 1.957,00 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 548,60 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.408,40 TL harcın davalılardan tahsili ile, hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafça yatırılan 548,60 TL peşin harç ile, 29,20 TL başvurma harcı ve 698,90 TL keşif harcı olmak üzere toplam 1.276,70 TL harcın davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yapılan tebligat ve müzekkere gideri 580,95 TL, keşif araç ücreti 375,00 TL, bilirkişi ücreti 8.700,00 TL olmak üzere toplam 9.655,95 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 7.296,26 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yapılan tebligat ve posta gideri 200,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen 49,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, bakiye kısmın davalılar üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen kısım üzerinden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
8- Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2 maddesi uyarınca reddedilen kısım dikkate alınarak hesaplanan 8.942,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
13-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
14-Davacı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 128,00 TL dosya gönderme masrafı olmak üzere toplam 348,70 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 11/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Katip …
E-imzalıdır