Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/872 E. 2023/639 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/872 – 2023/639
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-3-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

ESAS NO : 2022/872
KARAR NO : 2023/639

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2022
NUMARASI : 2021/780 Esas – 2022/321 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
ASIL DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Menfi Tespit
BİRLEŞEN DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 11/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/05/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan asıl ve birleşen dava eser sözleşmesine dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup mahkemece asıl davada … İnşaat, birleşen davada … aleyhine açılan davaların kabulüne diğer davalı yönünden asıl davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde asıl dosya davalısı … …. A.Ş. vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; … …. A.Ş – … Ltd.Şti iş ortaklığı ile davacı arasında iş ortaklığı yüklenimindeki işin mekanik tesisat işlerinin yapılması konusunda sözleşme imzalandığını, davacının bu sözleşme doğrultusunda yüklenici şirketlere teminat senedi verdiğini, iş ortaklığının davacı alacaklarının bir kısmını ödememesi nedeniyle davacının sözleşmeyi feshettiğini, iş ortaklığının teminat olarak aldığı senedi davalı şirkete ciro ettiğini, davalı …Ltd. Şti.nin de müvekkili aleyhine Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2021/10231 Esas sayılı dosyasında kambiyo senedine mahsus icra takibi başlattığını, müvekkilin bankada işlem gerçekleştirirken hesaplarının bloke olduğunu öğrendiğinde takipten haberdar olduğunu, takip dayanağının … …Anonim Şirketi arasında imzalanan teminat senedi olduğunu, zorunlu unsurları sonradan doldurulmak yoluyla bono haline getirilmiş ve ciro edilemez kaydına rağmen ciro edilerek takibe konulduğunu, iyi niyetten ve dürüstlükten uzak haksız takibin iptaline karar verilmesini ileri sürerek, davacının borçlu olmadığının tespiti ve davalının asıl alacak üzerinden %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraflara yüklenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı ….Ltd. Şti. vekili; davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunu, davacının arabuluculuğa başvurmadığını, tanık dinletmesine muvafakatinin olmadığını, davacının teminat senedi iddiasının 3. Şahıs konumunda bulunması sebebiyle müvekkilinin dinlenmesinin hukuken mümkün bulunmadığını savunarak, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını istemiştir.
Davalı … …. A.Ş. herhangi bir savunma yapmamıştır.
BİRLEŞEN ANK. 4. ATM. 2022/102 E. SAYILI DOSYASINDA;
İDDİA :
Davacı vekili; müvekkil aleyhine davalı ….Limited Şirketi tarafından Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2021/10231 Esas sayılı dosyasında kambiyo senedine mahsus icra takibi başlattığı, müvekkilin bankada işlem gerçekleştirirken hesaplarının bloke olduğunu öğrendiğinde takipten haberdar olduğu, takip dayanağının … …Anonim Şirketi-… Limited Şirketi iş ortaklığı arasında imzalanan teminat senedi olduğunu, zorunlu unsurları sonradan doldurulmak yoluyla bono haline getirilmiş ve ciro edilemez kaydına rağmen ciro edilerek takibe konulduğu, iyi niyetten ve dürüstlükten uzak haksız takibin iptali, davacının borçlu olmadığının tespiti ve davalının asıl alacak üzerinden %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, davalı … inşaat aleyhine aleyhine, uyuşmazlık konusu ve tarafları aynı olan Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/780 E. sayılı dosyası ile dava açtıklarını, bu nedenle Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/780 E. sayılı dosyası ile bu dosyanın birleştirilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraflara yüklenilmesine talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı taraf bu dosya için bir savunma yapmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Senedin teminat senedi olduğu, ciro edilemez olduğu senet üzerine değil fotokopisi üzerine yazılmıştır. Senet aslı üzerinde yazmadığından senet hamili takip alacaklısının da iyiniyetli 3. Kişi olduğu gerekçesi senedin ve takibin yasal unsurlarında noksanlık bulunmadığı, takibin iptali şartlarının oluşmadığı, davalı …’e karşı davacının kambiyo senedinin niteliği gereği cirantaya karşı senetten doğan borcu olduğu gerekçesi ile davalı …aleyhine açılan davanın esastan reddine karar verilmiştir. Menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı bulunmadığından, davalının tazminat talebi yerinde görülmemiştir.
Diğer davalılar bakımından ise, iş ortaklığının alt taşeronu olarak davacının işi aldığı ve sözleşmede teminat senedi verileceği yazılmıştır. Davalı taraf teminat mektubu, nakit teminat yada başka bir teminat senedi aldığını beyan etmemiştir. Sözleşmede 100.000 TL teminat verileceği de kararlaştırılmıştır. Teminat alınması zorunlu değilse de senet fotokopisi çekildikten sonra bu fotokopi üzerine davalılar adına sözleşme imzalayan … tarafından bu senedin teminat senedi olduğu belirtilmiştir. Senet aslı üzerine değil fotokopisi üzerine yazıldığından senedin sıhhatine tesiri olmadığı ancak sözleşmenin tarafı olan şirketler bakımından teminat senedi vasfında olduğu kabul edilmiştir. Bu yazıda senedin ciro edilemeyeceği kararlaştırılmıştır. Senet ciro edildiğinden davacı senet hamilinin yaptığı icra takibinde icra dosyasında yapılan haciz ile dosyaya ödeme yapılmış ve yapılan ödeme takip alacaklısına ödenmiştir.
Davalı … savunmasında senedin sözleşmenin teminatı olarak verilmediğini, davacının davalıya borcu olduğunu senedin borca istinaden verildiğini savunmuş ise de, davacıdan alacaklı olduğuna dair belge sunmamıştır. Aksine davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarnamede 190.000 TL alacağın ödenmediği belirtilmiştir. Teminat olarak verilen senedi ciro eden davalılar icra dosyasına ödenen miktardan sorumlu tutularak yapılan ödemenin davalı iş ortaklığının tarafı olan şirketlerden müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Davacı kötiyet tazminatı talep etmiş ise de İİK nun 72. Maddesin dayalı olarak açılan menfi tespit davasında kötüniyet tazminatı takibin tarafları leh ve aleyhine hükmedileceğinden davacının davalılardan talep ettiği kötü niyet tazminatının yasal şartlarının oluşmadığından tazminata hükmedilmemiştir.
Asıl dava sadece takip alacaklısı ve iş ortaklığının taraflarından … İnşaat şirketine karşı açılmış, birleşen dava ile iş ortaklığının diğer ortağı … davaya dahil edilmiştir. Asıl ve birleşen davanın tarafları iş ortaklığını oluşturan şirketlerdir. İş ortaklığının taraf sıfatı bulunmadığından birleşen dava ile davalı tarafın taraf eksikliği tamamlanmıştır. Birleşen davadaki talep asıl davadaki taleple aynı olup birleşen dava ile usuli bir eksiklik tamamlanmıştır. İş ortaklığının tarafları yargılama giderlerinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarından harç, yargılama masrafları ve vekalet ücreti bakımından her dosya için tahsilde tekerrür olmamak ayrı ayrı yargılama giderine hükmedilerek tahsilde tekerrür olmamak üzere tahsil kararı verilmiştir. “
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Asıl dosya davalısı … İnşaat vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davanın menfi tespit davası olmasına rağmen, yerel mahkemece taraf ticari defterleri üzerinde herhangi bir inceleme yapılmadığını, menfi tespit talebinde davacının borçsuzluğunu ispat etmesi gerekirken, ispat külfetinin davalıya yüklenmesinin hatalı olduğunu, davacı tarafça sunulan senedin teminat senedi olduğunu belirtilen belgenin kendilerince imzalanmadığını, belgedeki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını, senedin yetkisiz üçüncü bir kişi tarafından imza edilmesi halinde geçerliliği olmayacağını, yerel mahkemece verilen kararın eksik inceleme ve denetlemeye dayalı olarak hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın müvekkili yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Asıl ve birleşen dava eser sözleşmesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Asıl dosya davacısı taşeron, davalı …. Şti. takip alacaklısı, diğer davalılar yüklenicidir. Mahkemece asıl davada … İnşaat A.Ş birleşen davada … Ltd. Şti. aleyhine açılan davaların kabulüne diğer davalı yönünden asıl davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm asıl dosya davalısı … İnşaat A.Ş vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı taşeron, davalı yüklenicilere taşeron sözleşmesi çerçevesinde teminat senedi verdiğini, davalı yüklenicilerin teminat senedini anlaşmaya aykırı bir şekilde doldurup diğer davalıya ciro ettiklerini, bu davalının da söz konusu senede dayanarak icra takibi başlattığını belirterek, davalılara takip ve senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiş, davalılar davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece takip alacaklısı şirket aleyhine açılan davanın reddine, yüklenici şirketler aleyhine açılan davanın kabulüne, tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm yüklenici şirketlerden … A. Ş vekilince istinaf edilmiştir.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser sözleşmesinin varlığı halinde, yüklenici işi sözleşme, fen ve sanat kurallarıyla iş sahibinin beklediği yararı gözeterek imal edip teslim ettiğini, iş sahibi ise iş bedelini ödediğini ispat etmek zorundadır. (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2021/3130 Esas, 2021/2836 Karar)
1.a) Dava asliye hukuk mahkemesine açılmış, asliye hukuk mahkemesinin ATM’nin görevli olduğu yönündeki görevsizlik kararı istinaf edilmeksizin kesinleşmiş, Ankara 12. ATM tarafından uyuşmazlık esastan incelenip sonuçlandırılmıştır.
TTK’nın 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olması zorunludur. Yine, TTK’nın 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
TTK’nın 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce yargılamanın her aşamasında re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir.
Somut olayda uyuşmazlık, davacı iddiasına göre taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, eser sözleşmesi çerçevesinde verildiği iddia edilen bono bulunması, davayı mutlak ticari dava haline getirmez. Bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Eldeki davaya bakma görevi, asliye ticaret mahkemesinde olmayıp, ATM tarafından davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru olmamıştır.
1.b) Taraflar arasında imzalanan takım sözleşmesi başlıklı sözleşme ile davalıların yüklenimindeki işin, mekanik tesisat işlerinin davacı tarafından yapılması karalaştırılmıştır. Sözleşmede davacının kendisi ve çalıştırdığı işçilerin iş ortaklığını oluşturan yüklenici şirketler çalışanı olarak SGK kayıtlarının oluşturulduğu belirtilmiştir. Bu durum da iş mahkemesinin görevli olup olmadığı hususunun da incelenip değerlendirilmesi gereklidir. Nitekim Yargıtay 22. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2020/189 Esas- 2020/2812 Karar sayılı bir kararında ” Somut uyuşmazlıkta iki davacı ile davalı şirket arasında imzalanmış olan sözleşme “Taşeron Sözleşmesi” başlıklıdır. Sözleşmenin konusu, sözleşmede belirtilen inşaat projesinde “Yarı kapaklı cephe imalatı işveren üstün grup alüminyuma, montajı, cam kapakların sıkılması, silikon çekilmesi su yalıtımı taşerona aittir.” şeklinde açıklanmıştır. Sözleşmenin 1 inci maddesi “İşçilik” kenar başlıklıdır. Maddenin birinci bendine göre “Sözkonusu mevcut alüminyum kompozit işine 16.03.2015 tarihinde başlanıp, 30/05/2015 tarihine kadar bitirilmesi gerekmektedir. Bitirilmemesi durumunda madde 2 gecikme cezası hükmü uygulanacaktır.” Sözleşmenin 1 inci maddesinin ikinci bendine göre ise “Her türlü işçilik için gerekli malzemeler şirkete aittir. Taşeron yapmış olduğu üretimden sorumludur. Belirli süre içerisinde belirlenen üretimini zamanında teslim etmekle yükümlüdür. Aksi taktirde doğan gecikme ve müşteri tarafından kabul edilmeyen işçilik hataları bedelsiz olarak taşeron’un ücretinden kesilecektir.”
Sözleşmenin 1 inci maddesinin üçüncü bendine göre de “Taşeron kendisine teslim edilen malzemelerin muhafazasından 1. derece sorumludur. Malzemeler taşerona tutanakla teslim edilecektir. Tutanakla teslim edilen malzemeleri taşeron sayarak teslim alacak ve eksiksiz teslim aldım yararak imzalayacaktır. Daha sonra eksik çıkması halinde malzeme bedelleri maliyet fiyatları ilk yapılacak hak edişten kesilir. Taşeron’un yapacağı hak ediş kalmadı ise malzeme bedelleri nakit olarak taşerondan tahsil edildikten sonra ilişiği kesilir. Eksikten ve teslim edilen her türlü malzemenin güvenliğinden taşeron sorumludur.” Sözleşmenin 7 nci maddesinin beş ve altıncı bentlerine göre “Taşeron gerekli hallerde işçi alıp çalıştırabilecektir. Ancak bu durumu şirkete bildirmek zorundadır. Şirketin bilgisi olmadan işçi çalıştıramayacaktır. Taşeron işçi aldığında SGK’na bildirilmek üzere işçiye ait evrakları alıp şirket muhasebesine aynı gün bildirmek zorundadır.” Sözleşmenin 9 uncu maddesine göre de taşeronun SGK’sı şirkete aittir. Taraflar arasındaki sözleşme hükümleri bu şekilde olmakla birlikte, davacıya ait Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK/Kurum) kayıtlarına göre de, davacıların davalı şirketin işçisi olarak Kuruma bildirildiği anlaşılmaktadır. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi dosyasındaki yargılama sırasında ilk derece mahkemesince dinlenilen tanıklar da, davacının davalı şirket nezdinde ustabaşı olarak çalıştığını ifade etmişlerdir. Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde, Kurum kayıtlarında davalı şirket işçisi olarak gözüken davacıların hukuki ve ekonomik bağımsızlık ile ayrı bir iş organizasyonuna sahip olmadığı ve işe uygun yeterli donanımının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim işin görülmesi için gerekli olan malzemenin de davacılar tarafından değil, davalı şirket tarafından temin edildiği açıktır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, davalı şirket tarafından, Sosyal Güvenlik Kurumuna kendi işçisi olarak bildirilen kimse ile aralarındaki ilişkinin esasen asıl-alt işverenlik ilişkisi olduğunun ileri sürülmesi de, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmektedir. Öte yandan, davacıların üstlendiği işin asıl işe yardımcı iş veya teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmadığı da göz önüne alındığında, geçerli bir alt işverenlik ilişkisinde söz edebilmek için gerekli olan “alt işverene verilen işin, iş yerinde asıl işveren tarafından yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin yardımcı işi veya işin işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olması” koşulunun, somut olayda gerçekleşmediği sonucuna ulaşılmıştır. Bu itibarla, taraflar arasında asıl-alt işverenlik ilişkisi kurulmadığı, takım kılavuzu gibi hareket eden davacıların, davalı şirkete ait inşaatta çalışacak işçileri bir araya getirmesi ve diğer işçiler adına hareket etmesi hususlarının davacıların işçi sıfatını ortadan kaldırmadığı, yukarıda ayrıntılı olarak izah edilen “bağımlılık” unsurunun da somut olayda gerçekleştiği dikkate alındığında, taraflar arasındaki hukuki ilişki işçi-işveren ilişkisi olduğundan, davaya bakmakla görevli mahkeme de iş mahkemesidir.” İçtihatında bulunulmuştur.
Mahkemece öncelikle uyuşmazlığa konu dönemde davacının davalı yüklenici şirketlerin işçisi durumunda bulunup bulunmadığı, SGK İl Müdürlüğüne müzekkere yazılmak suretiyle tespit edilmeli, sonrasında yukarıda bahsedilen Yargıtay içtihatında belirtilen kıstaslar yönünden bir inceleme ve değerlendirme yapılarak iş mahkemesinin görevli olup olmadığı da irdelenmek suretiyle, hasıl olacak sonuca göre, asliye hukuk mahkemesine veya iş mahkemesine görevsizlik kararı verilmelidir.
2- Davalı taraf, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin davacının dosyaya fotokopisini sunduğu sözleşme olmadığını, gerçek belge üzerinde teminat senedi ibaresinin yazılı olmadığını belirtmektedir. Bu nedenle, mahkemece öncelikle taraflardan ellerinde bulunan sözleşme asılları istenilerek, gerçek sözleşme metni tespit edilmeli ve bu çerçevede taraf iddia ve savunmaları araştırılmalıdır. Davaya konu senedin sözleşme doğrultusunda verilen teminat senedi olduğu kanaatine ulaşılması halinde, sözleşmenin 9. maddesinde belirtilen teminat senedinin iadesi koşullarının oluşup oluşmadığı hususunun irdelenmesi gereklidir. Bu bağlamda; davalı iş ortaklığı ticari defter ve belgeleri inceletilmeli, dava dışı idare ile dava dışı iş ortaklığı arasında imzalanan sözleşme ve ihale dosyası örneği istenilmeli, yine taraflar arasındaki sözleşme ve iş ile ilgili bilgi ve belgeler ile ödeme belgeleri örnekleri dosya içerisine alınmalı ve tüm bu belgeler incelendikten sonra teminat senedinin iadesi koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmelidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, asıl dosya davalısı … İnşaat vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-3-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl dosya davalısı … İnşaat vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/780 Esas, 2022/321 nolu kararının HMK’nın 353/1-a-3-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurusunda bulunan tarafça yatırılan, istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından asıl dosya davalısı … İnşaat yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
E-imzalıdır

Üye
E-imzalıdır

Üye
E-imzalıdır

Katip
E-imzalıdır