Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 31. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/736 – Karar No:2023/1275
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında Esastan Red HMK 353/1-b.1 md)
ESAS NO : 2022/736
KARAR NO : 2023/1275
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/05/2022
NUMARASI : 2018/337 E-2022/420 K
DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 07/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/12/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, davalı şirketin Toplu Konut İdaresinden almış olduğu Kars 200 Yataklı Devlet Hastanesinin Yapım işinin dış cephe kaplama imalatlarını müvekkili firmaya verdiğini, yapılacak işin özelliklerinin, Özel İdari ve Teknik Şartname’de belirtildiğini, teknik şartnameye göre; yapımı devam eden Kars Karacaören 200 yataklı devlet hastanesi alt yapı ve çevre düzenlemesi işinin C1-C2-A1-A2-A3-A4-A5-B1-B2 Blokları ısı yalıtımlı yalıtımsız Aliminyum Doğrama, Aliminyum Kompozit Panel Cephe Kaplaması, Ahşap Görünümlü Alüminyum Kompozit Panel Cephe Kaplaması, ısı yalıtımlı ışıkla, markiz, aliminyum kapaklı giydirme cephe, silikon cephe, hasta yatak odaları jaluzili bölme panel, tüm cephe kaplama sistemlerinin ve ısı yalıtımlı ve yalıtımsız alüminyum doğramalarının camlarının proje detay ve sistem detaylarına uygun olarak, tüm dış cephede beton üzerine gelen yerlerde 8 cm Bims beton duvar üzerine 12 cm kalınlığında 150 Kg/m3 yoğunluğunda taş yerini, nem bariyeri, buhar dengeleyici sistem detaylarına uygun yapılması işini taşeron olarak müvekkil üstlendiğini, müvekkilinin yapmış olduğu işlere ilişkin 15.07.2013 tarihinde 319.221,92 TL bedelli, 22.09.2013 tarihli 344.620,04 TL bedelli, 28.10.2013 tarihli 546.590,60 TL bedelli, 25.12.2013 tarih 387.22,56 TL bedelli, 31.12.2013 tarihli 192.120,66 TL bedelli, 11.11.2014 tarihli 947.847,00 TL bedelli faturalar kestiğini ve bu bedelleri davalı firmadan tahsil ettiğini, Müvekkilinin son alacağı olan ve 11.11.2014 tarihli 7 numaralı kesin hak ediş raporunda da belirtilen ve davalı firmanın yetkililerince imzalı olan 330.675,33TL’nin müvekkiline bugüne kadar ödenmediğini, davalı şirketin işi teslim ettiğini ve işin geçici kabulünün de Başbakanlık Toplu Konut İdaresi başkanlığı tarafından 09.07.2014 tarihinde yapılıp ve teslim alındığını, davalı tarafın düzenlediği ve müvekkilinin de imzaladığı 11.11.2014 tarih ve 7 no’lu hak ediş tutanağından müvekkil adına yapılan harcamalar düşüldükten sonra müvekkilinin yaptığı işlerden dolayı davalı uhdesinde 330.675,38 TL alacağı bulunduğunu, ayrıca davalı tarafından yapılan teminat kesintilerinin toplamının 128.177,30 TL olduğunu, buna ilişkin dava açma haklarını saklı tuttuklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 330.675,38 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı yanın beyanlarında belirttiği yapım işi sözleşmesi ve bu sözleşme kapsamında yapılan işlerin doğru olduğunu, davacı yana yapmış olduğu işin karşılığı olan tüm bedellerin eksiksiz olarak ödendiğini, davacı yanın müvekkili şirketten bir alacağının olması şöyle dursun, müvekkili şirketin fazla ödeme nedeniyle davacı taraftan alacağı bulunduğunu savunmuş, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, “…Dosya kapsamına, toplanan delillere, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve uzman görüşleri birlikte değerlendirilmesi sonucu; davacının taraflar arasındaki sözleşme uyarınca üstlendiği işi yapıp teslim ettiği, davalı tarafından düzenlenen 12/11/2014 tarih ve 8159 nolu 365.271,70 TL bedelli faturaya davacı tarafından yasal süresinde Ankara 17.Noterliğinin 25/12/2014 tarih ve 19216 yevmiye nolu ihtarnamesi ile itirazda bulunulduğu, söz konusu fatura içeriğini doğrulayan belgelerin davalı tarafça sunulmadığı, dolayasıyla bu fatura bedelinin hesaplamada dikkate alınamıyacağı, davacının 2.932.642,38 TL hak ediş alacağına karşılık davalının 2.508.715,66 TL ödemesi olduğu, davalı tarafından davacı adına ödenen 79.033,17TL SGK ödemesi, 55.659,89TL %5 hak ediş bedeli üzerinden kesilen stobaj (79.033,17+55.659,89)=134.693,01TL düşülmesi neticesinde davacının, 7 nolu hak edişten dolayı 161.056,10 TL, hakedişlerden yapılan %5 teminat kesintisinden dolayı 128.177,50 TL olmak üzere dava tarihi itibarıyla davalı taraftan toplam 289.233,61TL alacağı bulunduğu, davacı tarafın alacağına dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsilini talep edebileceği kanaatine varıldığından davanın kısmen kabulüne…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda açıklanan diğer görüşte, davacının alacağının olmadığını, aksine davalının davacıdan alacağının olduğunun tespit edildiğini, müvekkili aleyhine olan görüşün hatalı olduğunu, tüm hak ediş bedelleri ve ödemeler ile SGK ve stopaj konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığını, ancak 11/11/2014 tarihli 7 nolu hak edişten önce taraflar ve düzenlenen ve mutabık kalınan, müvekkili tarafından davacı adına yapılan ödemeleri gösteren 08/11/2014 tarihli tutanağın dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, tutanakta davacının kaşe ve imzasının olduğunu, bu tutanağın neden delil olarak kabul edilmediğinin açıklanmadığını, söz konusu belgenin TTK kapsamında cari hesap mutabakat belgesi olduğunu, mutabakat tutanağı imzalandığı halde, yansıtma faturasının kasıtlı olarak beyan edilmediğini, davacının hak edişlerinden %5 teminat kesintisi yapıldığının kabul edildiğini, bu durumda davacıya fazla ödeme yapıldığının açık olduğunu, uzman görüşünde de müvekkilinin borçlu olmadığının bildirildiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle davalı tarafın 12/11/2014 tarihli kesinti bedelini içeren faturasının dava konusu edilen 7 nolu kesin hak ediş bedelinden mahsup edilmek suretiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 19.757,54 TL istinaf karar harcından peşin alınan 4.934,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 14.823,16 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 07/12/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan Üye Üye Katip