Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/727 E. 2023/1209 K. 21.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvuru Kabul/Yeniden Hüküm/HMK m. 353/1-b.2)
DOSYA NO : 2022/727 Esas
KARAR NO : 2023/1209

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/06/2022
NUMARASI : 2021/680 Esas-2022/466 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 21/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/11/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; Taraflar arasındaki sözleşme gereğince davalı tarafın 42.000,00 TL karşılığında 6 (altı) adet manuel kenar kapama makinesini yaparak müvekkiline teslim etmeyi taahhüt ettiğini, müvekkili tarafından bedelin tamamının davalıya ödendiğini ancak sözleşme konusu makinelerin davalı tarafça müvekkiline teslim edilmediğini, davalı tarafın 14/11/2013 tarihinde kendilerine ödenen 42.000,00 TL’lik ödemenin 3.000,00 TL’sini banka havalesiyle müvekkiline iade ettiğini, böylece sözleşmenin davalı tarafından ifa edilemeyeceği müvekkili davacı tarafından anlaşıldığından, davalıya ödenen 24.000,00 TL ‘nin iadesine yönelik olarak davalı aleyhine İstanbul 37. İcra Müdürlüğü’nün 2015/27664 E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine girişildiğini, ancak davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazının tamamen haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek ve dilekçesinde ileri sürdüğü diğer nedenlerle; itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; Dava İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılmış olsa da davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, HMK.’nun 6. maddesinde genel yetkili mahkemenin açıklandığını, buna göre genel yetkili mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, davanın açıldığı tarih itibariyle müvekkili …’ın yerleşim yerinin Ankara olduğunu, bu nedenle davaya bakmaya yetkili mahkemenin Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davacı tarafça var olduğu iddia edilen alacağın taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklandığını, HMK.’nun 10. maddesine göre sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğunu, dava konusu makinelerin yapıldığı müvekkili davalıya ait atölyenin Ankara ilinde bulunduğunu, sözleşme konusu makinelerin teslim yerinin de Ankara olduğunu, sonuç olarak davaya bakmaya yetkili mahkemenin Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu belirterek öncelikte işin esasına girilmeksizin yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, öte yandan huzurdaki davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olduğunu, esasa ilişkin olarak ise davacı tarafından yapılan ödemelerde aksaklık yaşandığını, davacının makinelerin belirlenen sürede bitmediğini ve başka yerde yaptıracağını ifade ederek sözleşmeyi sonlandırdığını, sözleşmenin sonlandırılmasının ardından müvekkili tarafından davacı tarafa iade edilen miktarın toplam 23.000,00-TL. olduğunu, bakiye 19.000,00-TL.’nin ise iade edilmediğini, zira bu paranın %70’i tamamlanan sözleşme konusu makinelerin malzeme ve işçilik ücretleri olarak harcandığını belirterek; öncelikle mahkemece yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin ise davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; davalı tarafça malın teslim edildiğine veya bakiye paranın iade edildiğine ilişkin herhangi bir kanıt sunulmadığı, davacının belirlediği dava dışı 3.kişi şirkete imalatların gönderildiği iddiasının ve gönderildiğinin tanıkla ispat edilemeyeceği, toplam 23.000,00 TL’nin davacıya iade edildiğinin dosya arasına alınan dekontlardan anlaşıldığı, davalı tarafça davacı yanın sözleşmeyi sonlandırma iradesini kabul ettiğini bildirdiğini, davacının sözleşmeden döndüğü, sözleşmeden dönme halinde tarafların karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulup, daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilecekleri dikkate alındığında davacının ödemiş olduğu kalan bedeli isteyebileceği anlaşılmakla 19.000,00 TL yönünden takibin devamına, davalının temerrüde düştüğüne dair dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmadığı belirtilerek faize yönelik talebin reddine, alacağın likit olduğu dikkate alınarak kabul edilen miktarın %20’si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu işe ait sözleşmenin müvekkil ile davacının İran uyruklu eşi … olduğunu, yazışmaların bu kişiyle yapıldığını, davacıya para havalesinin sözleşmenin bu kişiyle yapıldığını göstermeyeceğini, tanıkla ispat yasağının teslime ilişkin uygulanmasının mümkün olmadığını, …’ın talebi ile makinelerin 3.kişilere gönderildiğini, irsaliye ve nakliye faturalarının delil başlangıcı niteliğinde olduğunu, tanıklarının dinlenmemesinin hatalı olduğunu, bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, iş bedelinin peşin ödenmesi konusunda sözlü anlaştıklarını, ödemelerin parça parça yapılmaya başlandığını, …’ın zamanında ödeme yapmadığını ve sözleşmeyi sonlandırdığını müvekkilin de kabul ettiğini, 23.000,00 TL’yi iade ettiklerini, kalan 19.000,00 TL’nin yarım kalan makine ve malzemelerin işçilik ücreti olduğunu, o dönemde müvekkilin başka iş almadığından zarara uğradığını, taşeronlara ödeme yaptıklarını, delillerinin toplanmadığını, yazışmaların dikkate alınmadığını, müvekkil aleyhine icra inkar tazminatı hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Eser Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifade ile borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2021/6380 Esas, 2022/5655 Karar; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Somut olayda takip konusu alacağın tespiti, dosya kapsamında delillerin toplanması, tarafların ikrar niteliğindeki bir kısım beyanlarının ve delillerin Mahkemece tartışılması sonucu belirlenmiş olup 24.000,00 TL asıl alacak talebine karşın 19.000,00 TL asıl alacak yönünden dava kısmen kabul edilmiş olup alacağın likit olarak kabulü ile davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmasına; davanın ilk derece mahkemesi kararında olduğu gibi 19.000,00 TL asıl alacak üzerinden kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine; davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi hatalı olduğundan davacının bu yöndeki talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2- ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 10/06/2022 tarih ve 2021/680-Esas-2022/466 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE
4- İstanbul 37. İcra Müdürlüğünün 2015/27664 icra dosyasına yapılan itirazın 19.000,00 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin takipteki koşullar ile devamına, fazlaya dair istemin reddine ,
5-İcra inkar tazminatı talebinin REDDİNE ,
6- 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.297,89 TL harçtan, dava açılışında alınan 476,68 TL peşin harcın düşülmesi ile bakiye 821,21 TL harcın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan alınarak hazineye gelir irat kaydına,
7- Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 31,40 TL başvurma harcı, 189,00 TL tebligat ücreti, 49,73 TL posta gideri, toplamı 270,13 TL’nin davanın kabul oranı dikkate alınarak hesaplanan 213,85 TL’si ile dava açılışında alınan 476,68 TL peşin harç toplamından oluşan 690,53 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- Davacının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9- Davalının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 8.912,50 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10- Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının yatıranlara iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
11-Davalıdan alınan 80,70 TL istinaf karar harcı ve 245,00 TL eksik istinaf karar harcı olarak yatırılan tamamlama harcının talep halinde kendisine iadesine,
12-Davalı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan 73,60 TL dosya gönderme masrafı olmak üzere toplam 294,30 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 21/11/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
✍e-imzalıdır

Üye …
✍e-imzalıdır

Üye …
✍e-imzalıdır

Katip …
✍e-imzalıdır