Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/672 E. 2023/508 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/672 – 2023/508
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-1 Maddesi Uyarınca Başvurunun Esastan Reddine)

ESAS NO : 2022/672
KARAR NO : 2023/508

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/04/2022
NUMARASI : 2020/119 Esas – 2022/228 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ
DAVALI
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak
KARAR TARİHİ : 13/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/04/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; davalı ile dava dışı… arasında 19.02.2016 tarihli “… İnşaatı”nda ilişkin sözleşme, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ise “… İnşaatı” yapımı konusunda 27.06.2016 tarihli dava konusu taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirketin yaptığı imalatlar neticesinde davalı şirketin, idareden toplam 9.672.791,26 TL ödeme aldığını, iş ile ilgili olarak idare tarafından kesintiler yapıldığını, sözleşme gereği davalı tarafça müvekkiline ödenmesi gereken miktarın 8.163.409,57 TL olduğunu, davalı tarafın müvekkili şirkete toplam 5.187.039,27 TL ödeme yaptığını, müvekkili şirketin hesabında bu tutar 5.249.039,27 TL olarak görünmekte ise de, bu tutarın 62.000,00 TL’lik kısmının şantiyede meydana gelen hasarla ilgili olarak sigorta şirketinin ödediği miktar olup, bu ödemenin esasında sigorta şirketi tarafından yapıldığından davalı şirketin hakediş ödemesi olarak kabul edilmeyeceğini, bu kapsamda müvekkilinin 2.976.370,30 TL bakiye alacağının bulunduğunu, bu alacağın 1.421.951,95 TL kısmının faturasının kesildiğini, kalan kısmın faturasının da alacağın müvekkili şirkete ödenmesinden sonra kesileceğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 18.02.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile de, toplam 2.126.533,62 TL’nin sözleşmenin 33. maddesi uyarınca tespit edilecek temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; işin belirli bir kısmının taşeron tarafından yerine getirildiğini, ancak, davacı taşeronun davalı müvekkiline bir dilekçe vererek, mali yetersizlik nedeniyle uhdesindeki işleri yürütmenin imkansız hale geldiğini, yarım bırakılan işlerin aralarında akdedilen sözleşmenin 13’üncü maddesi uyarınca davalı tarafından yürütülmesini kabul ettiklerini, ayrıca nam ve hesaba olmak üzere varsa teminat ve hakkediş alacaklarının liste halinde verilen borçlularına ödenmesini talep ettiğini, sözleşmenin 13. maddesi uyarınca müvekkili tarafından sözleşmeden kaynaklanan haklara dayalı olarak davacının teminat ve varsa alacaklarını dondurulduğunu, müteakiben davacının işi yürütemeyeceğini kendi iradesine bağlı olarak bildirmiş olması karşısında davalının yarım kalan işleri bir başka taşeron marifetiyle tamamlamak yoluna gittiğini, davacının alacağı olup olmadığı hususunun henüz belli olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerinin beyan ve itirazları ile dosyaya gelen yeni belgeler üzerine bilirkişiler tarafından düzenlenen 25.01.2022 tarihli ek raporda özetle; taşerona ödenen hakedişlerden nakit teminat kesileceği ve bu teminatların yarısının geri ödenmesinin işin bitiminde taşeron tarafından yapılan işlerin sözleşme ve teknik şartnamelere uygun şekilde geçici kabulünün yapılıp onaylanmasına, idareye teslim edilmesine ve sözleşme m.15’teki şartların gerçekleştirilmesine, diğer yarısının ise işin kesin kabulünün onaylanmasına bağlı olduğu sözleşme gereği olduğun, ayrıca ilgili sözleşme maddesinde nakit teminat dışında kalan ve sözleşme imzalanması ile alınan teminat işin kesin kabulünün onaylanmasıyla idarece müteahhide verilmesine müteakip Taşerona iade edileceğinin düzenlendiğini, ancak işbu dava dosyası incelendiğinde işlerin geçici kabulünün yapılıp idareye teslim edilmediğinin ve kesin kabulünün yapılmadığının görüldüğü, dolayısıyla takdiri mahkemeye ait olmak üzere davacı vekilinin nakit teminat kesintisinin taraflarına ödenmesi gerektiği itirazlarında haklı olmadığı, henüz ödeme zamanının gelmediği kanaatine varıldığı, SGK primlerinin ödenmesi taraflar arasındaki Taşeronluk Sözleşmesinin 15. maddesine göre davacı taşeron şirket sorumluluğunda olduğu, dolayısıyla takdiri mahkemeye ait olmak üzere davacı yanın SGK’ye yapılan 170.087,09 TL ödemenin davacı şirketten kesilmemesi gerektiği yönündeki itirazında haklı olmadığı, hak edişlerin dökümlerinin yapılması sonucunda dava dışı kurum tarafından davalı firmaya 8.197.280,73 TL hakkediş tutarı ve 1.475.510,52 TL KDV’si olmak üzere toplam 9.672.791,25 TL tahakkuk tutarının oluştuğu, bu tutardan 245.918,41 TL Gelir Vergisi, 77.710,23 TL Damga Vergisi, 317.356,65 TL KDV tevkifatı, 404.529,24 TL kesin hesap kesintisi, 14.586,24 TL SSK kesintisi, 6.400,99 TL fiyat farkı teminat kesintisi yapıldıktan sonra 8.606.288,87 TL ödenecek tutarın hesaplandığı, bu hakediş tutarları dikkate alınarak alacağın yeniden hesaplanması gerektiği, 11 adet hakkediş itibariyle, sözleşmenin 33. maddesi kapsamında yapılan kesintilerden, dava dışı idarenin davalı yükleniciye toplam 8.606.288,87 TL ödeme yaptığının belirlenidği, yine bu bedelden taraflar arasında yapılan 27.06.2016 tarihli sözleşmenin 33. maddesine göre %10 oranında tenzilat yapılması halinde, davacı taşeron firmaya ödenmesi gereken bedelin 7.745.659,98 TL olacağı, bu bedelden davacı taşerona ödenen 5.449.039,27 TL bedel ile yine davacı taşeron adına ödenen 170.087,09 TL SGK ödemesinin düşülmesi ile davacı taşeron firmanın bakiye alacağının 2.126.533,62 TL olacağı, ancak, ticari defterlere göre davacı taşeron tarafından davalı yüklenici adına düzenlenen 6.586.135,00 TL tutarındaki fatura bedeli dikkate alındığında, davacı taşeron alacağının 967.008,64 TL olacağı bildirilmiştir.
Davacı taşeronun bakiye alacağının 2.126.533,62 TL olduğu, sözleşmenin 33. maddesindeki düzenlemenin kesin vade olarak kabul edilemeyeceği, davalı şirketin davadan önce usulünce temerrüte düşürülmediği” gerekçesi ile davanın kabulüne, 126.533,62 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, alacağın 10.000,00 TL’sine 25.02.2020 dava tarihinden, 2.116.533,62 TL’sine 18.02.2022 ıslah tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; taraflar arasında aktedilen sözleşme uyarınca müvekkilinin kazandığı hakedişlerini talep ettiğini, davalının Ankara 16. Noterliğinin 29/03/2019 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile temerrüde düşürüldüğünü, ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 günlük süre içerisinde ödenmesinin ihtar edildiğini, söz konusu hakedişlerin taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği davalı şirket tarafından miktarı bilinebilir ve belirlenebilir nitelikte olduğunu, davalının üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini, faiz başlangıç tarihinin ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün olarak sayılması gerektiğini, alacağa bu tarihten itibaren faiz işletilmesi gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; eser sözleşmesinin karşılıklı iki tarafa da hak ve borçlar yüklediğini, yüklenicinin eseri zamanında bitirmediğini, davacının sözleşmede şarta bağlanmış nam ve hesap işlemini bizzat kendisinin kabul ettiğini ancak, üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini, nam ve hesabına olmak üzere bir başkasına yaptırılması için çalışma başlatıldığını, sözleşme hükümlerine göre zararın işi yarım bırakan davacı taşeronun teminatları ile karşılanması gerektiğini, sözleşme hükümleri gereğince iş süresi boyunca taşerondan nakit olarak kesilmesi gereken tutarın 1.489,000,00 TL olduğunu, bu tutarın sigorta olarak müvekkili uhdesinde bulunmasının yasal mevzuattan kaynaklandığını, yerel mahkemece verilen kararın sözleşme ve Borçlar Kanunu hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı taşeron, davalı yüklenicidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazine’ye irat kaydına,
3-Davalı taraftan alınması gereken 145.263,51 istinaf karar harcından peşin alınan 36.315,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 108.947,63 TL harcın davalıdan tahsili ile hazine’ye irat kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 13/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
E-imzalıdır

Üye
E-imzalıdır

Üye
E-imzalıdır

Katip
E-imzalıdır