Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/653 E. 2023/476 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-2 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Yeniden Hüküm Kurulmasına)

ESAS NO : 2022/653
KARAR NO : 2023/476

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/04/2022
NUMARASI : 2020/510 Esas – 2022/285 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
ASIL DAVA KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İtirazın İptali
BİR. DAVA KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 06/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/04/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde asıl ve birleşen dosya davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Asıl davada davacı vekili; taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca, müvekkilinin … adresindeki … içerisinde bulunan tenis kortlarının idari bina ve kafesini, seyir terasını davalı için yaptığını ve yine davalı için mevcut tenis kortlarının bakımlarını yapıldığını, brandalarını yenilendiğini, davalı ile fatura usulü çalışıldığını, alacağın ticari defterlere işlendiğini, alacağın davalı yetkilisi tarafından da kabul edildiğini ancak borcun bir kısmının ödenmediğini ileri sürerek, Ankara 4. İcra Müdürlüğü E.2020/6348 sayılı dosyası ile davalı aleyhine takibe geçildiğini, davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek yapılan itirazın iptaline, takibin devamına %20’den aşağı olmayacak nispette icra inkar tazminatı yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Asıl davada davalı vekili; tarafların eser sözleşmesi imzaladığını, son teslim günü ve tutarların sözleşmede kararlaştırıldığını, davacı tarafça yerine getirilecek edimlerin sözleşmede kararlaştırılan günde tam olarak bitirilmediğini, eksik ve hatalı yapıldığını, eksikliklerin müvekkili tarafından davacıya e-posta ile bildirildiğini, buna rağmen kötü niyetli olarak aleyhlerine takip başlatıldığını, taraflar arasındaki sözleşmede sarih olmasına rağmen ve ayrıca müvekkilince davacı tarafa ihtarla durumun bildirilmesine rağmen haksız ve kötü niyetle takip açıldığını savunarak, davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN ANK. 7. ATM’NİN 2022/201 ESAS SAYILI DOSYASINDA;
İDDİA :
Birleşen davada davacı vekili; müvekkili şirketin … adresindeki … içeresinde bulunan tenis kortlarının idari bina ve cafesini, seyir terasını davalı adına yaptığını ve yine davalı için mevcut tenis kortlarının bakımını yapıp brandalarını yenilediğini, yapılan işlerin faturalı olarak yapıldığını, alacaklarının davalı şirket yetkilisi tarafından kabul edildiğini ancak borcun ödenmediğini, yapılan işler için kesilen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacı ile davalı aleyhine Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2020/6348 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça itiraz edildiğini, itirazın iptali ve takibin devamı uğruna davalı aleyhine Ankara 14. Ticaret Mahkemesinin 2020/510 Esas sayılı dosyasından 02/11/2021 tarihinde 20.000,00 TL bedelli kısmi dava açtıklarını, yapılan keşif ve temin edilen bilirkişi raporu uyarınca alacağın 150.603,16 TL olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik tensip ile Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/510 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, dosyaların birleştirilmesi ile davanın kabulüne, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2020/6348 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, birleşen dosyada takibin devamına, %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA :
Birleşen davada davalı vekili; öncelikle birleşen davaya zamanaşımı, hak düşürücü süre, derdestlik husumet ve hukuki yarar yokluğu nedeniyle itiraz ettiklerini, bu nedenlerle usulden reddi gerektiğini, tarafların eser sözleşmesi imzaladığını, son teslim günü ve tutarların sözleşmede kararlaştırıldığını, edimlerin sözleşmede kararlaştırılan günde tam olarak bitirilmediğini, eksik ve hatalı yapıldığını, bu durumun e-posta ile davacıya bildirildiğini, buna rağmen davacının haksız olarak takibe geçtiğini, asıl davada bilirkişilerce yapılan incelemede sadece ücret konusunun değerlendirildiğini, eksik ve ayıplı imalatlar göz ardı edildiğini, keşif sırasında tutanak altına alınan ayıplı ve eksik imalatlar için sadece %5 gibi cüzi bir nefaset indiriminden bahsedildiğini fakat ayıplı yerlerin yeniden yapılmasının çok daha yüksek miktarlara mal olacağını, eksik ve ayıplı yapımların evrak üzerinden karara bağlanması usule ve hukuka aykırı olduğunu savunarak, davanın usulden reddini, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; ” gerekçeli bilirkişi raporları ile takibe konu faturalara göre; taraflar arasındaki sözleşmeye göre işin 15.12.2019 tarihinde bitirilmesi gerektiği ancak revizyonlar nedeniyle sürenin uzadığının anlaşıldığı, gecikme nedeni ile davacı yüklenicinin kusurunun olmadığının değerlendirildiği, 23.03.2021 tarihinde yerinde yapılan keşifte havanın yağışlı olması sebebiyle kort brandalarının çeşitli noktalarında su akıntılarının bulunduğunun görüldüğü, sözleşme kapsamında davacı tarafından üstlenilen işlerde akıntılara neden olan kusurların uyarılara rağmen giderilmediğinin görüldüğü, Sözleşme kapsamında “3 lü kort branda değişimi bedeli” olan KDV dahil 123.900,00 TL üzerinden brandalarda akıntılara neden olan kusurlu imalatlar nedeniyle kusurlu imalatın kabul edilmemesi ya da mevcut kusurlar nedeniyle nefaset kesintisi veya farklı bir kesinti yapılması konusunda; nefaset kesintisi, giderilmesi mümkün olmayan veya fazla harcama ve zaman kaybı gerektiren kusurlu ve eksik işler için eserde meydana getirdiği değer azalışı ölçüsünde bir bedel kesilmesi amacıyla yapılmaktadır. Konu uyuşmazlıkta 23.03.2021 tarihli keşifte görüldüğü üzere davacı tarafından sözleşme kapsamında üstlenilen “3 lü kort branda değişimi” imalatlarının yapıldığı ve konu imalatlara ilişkin sahanın kullanıldığı görülmüştür. Söz konusu branda imalatlarındaki yamalar nedeniyle konu imalatlarda görsel olarak bir olumsuzluk barındırması sebebi ile eserde değer kaybı oluşturacağı, bu yönde takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere söz konusu yamalı imalatlardan kaynaklı olarak “3 lü kort branda değişimi bedeli” olan KDV dahil 123.900,00 TL üzerinden %5 oranında nefaset bedelinin kesilebileceği değerlendirildiği ve diğer bir husus olan davacının sözleşme kapsamında üstlendiği alanlarda brandalarda ve farklı noktalarda devam eden su akıntıları ile ilgili olarak da tamir bedeli olarak maktuen 5.000 TL kesinti yapılmasının yerinde olacağı mahkememizce kabul ve tespit edilmiş, alınan bilirkişi raporları ile doğrulanmıştır. Davacı yanın nefaset kesintisi ve tamir bedeli kesintilerin mahsup edilmesi sonucunda, 161.798,16 TL – (6.195,00 TL + 5.000,00 TL) = 150.603,16 TL alacağının tahsilini talep edebileceği, ancak asıl dava olan itirazın iptali davasının 20.000,00 TL alacak yönünden kısmen açıldığı, 130.603,16 TL alacak yönünden ıslahın İİK madde 67 uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde yapılmaması nedeniyle alacağın bu kısmı yönünden davanın reddinin gerektiği, birleşen davanın ise yine İİK 67. Maddesi uyarınca icra takibine itirazdan itibaren bir yıllık süre içeresinde açılmamış olduğu” gerekçesi ile, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Asıl ve birleşen dosya davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacı tarafın taraflar arasında aktedilen sözleşme ile yüklendiği edimlerini yerine getirmediğini, davacının eksik ve hatalı imalatlarının bulunduğunu, bu imalatların müvekkili tarafından e-mail yolu ile bildirildiğini, yerel mahkemece gerekli inceleme ve denetleme verilen kararın hatalı olduğunu, bilirkişi raporununu hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davacı tarafından geciktirilen işlerin revizyonlar sebebiyle geç yapıldığını, bu konuda davacının bir kusurunun bulunmadığının bildirilmesinin gerçeği yansıtmadığını, bahsedilen revizyonların davacının kendi hatası nedeni ile yapılmak durumunda kalındığını, davacıya müvekkilince ödenmesi gereken bir borç bulunmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Asıl ve birleşen dava eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın dava şartı yokluğu nedeniyles reddine karar verilmiş olup, hüküm asıl ve birleşen dosya davalı vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında 01/09/2019 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Davacı iş bu sözleşme ile davalının işlettiği spor tesisinin ana binasına cafeterya yapma edimini yüklenmiş, davalı ise 509.370,60 TL iş bedeli ödemeyi taahhüt etmiştir. Davacı asıl davada işi yapıp teslim ettiğini, ancak davalının iş bedelinin bir kısmını ödemediğini, icra takibi başlattığını davalının takibe itiraz ettiğini, iddia ederek, 20.000,00 TL üzerinden itirazın iptaline karar verilmesini istemiş, birleştirilen davada ise; aynı iddialarını tekrar ederek 130.603,16 TL üzerinden de itirazın iptalini istemiş açmış, ıslah dilekçesi ile asıl davadaki taleplerini 150.603,16 TL’ye yükseltmiştir. Mahkemece asıl davanın kısmen kabulü ile 20.000,00 TL üzerinden itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmiş; ıslah ile artırılan kısım yönünden ve de birleştirilen dava yönünden ise 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği için, dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser sözleşmesinin varlığı halinde, yüklenici işi sözleşme, fen ve sanat kurallarıyla iş sahibinin beklediği yararı gözeterek imal edip teslim ettiğini, iş sahibi ise iş bedelini ödediğini ispat etmek zorundadır (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2021/3130 Esas, 2021/2836 Karar)
1- Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan genel açıklama ve Yargıtay içtihatları çerçevesinde incelendiğinde; mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacı ticari defterlerine göre, davacının davalıdan 161.798,16 TL alacaklı olduğu, davalı ticari defterlerinde de davacıya bu miktarda borç göründüğü, taraf defter kayıtlarının birbirlerini doğruladığı, davacının getirip montajını yaptığı brandalardaki yamalar nedeniyle, sözleşmede branda bedeli olarak belirlenen 123.900,00 TL üzerinden %5 nefaset kesintisi (6.195,00) TL uygulanması gerektiği, yine kortun farklı noktalarındaki su akıntıları nedeniyle 5.000,TL nefaset kesintisi yapılmasının uygun olacağı, bu durumda davacının 150.603,16 TL alacağının bulunduğu, davacının asıl davada 20.000,00 TL üzerinden itirazın iptali talebinde bulunduğu, sonrasında 02/02/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile 130.603,16 TL miktar için de itirazın iptalini istediği, ancak ıslah ile artırılan kısım yönünden 1 yıllık hak düşürücü dava süresinin geçtiği, bu nedenle asıl davada dava dilekçesi ile talep edilen 20.000,00 TL üzerinden itirazın iptaline ve alacağın likit olduğu gerekçesiyle icra inkar tazminatına karar verilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda ayıbın niteliği konusunda bir değerlendirme yapılmamıştır. Ancak, mahkemece dinlenen davalı tanıkları brandalar getirildiğinde davacının brandaların bir kısmının yırtık olduğunu, davacıya derhal bildirdiğini ifade ettiklerinden ayıp ihbarının süresinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle taraf defterlerinin örtüştüğü miktar üzerinden nefaset uygulanarak davacının hak ettiği iş bedelinin hesaplanmasında bir hata görülmemiştir. Dava 02/11/2020 tarihinde açılmış olup, Islah 02/02/2022 tarihinde yapılmıştır. Mahkemenin ıslah ile artırılan kısım yönünden 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle kısmen kabul kararı vermesinde bir hata görülmemiştir. Yine birleştirilen dava 28/03/2022 tarihinde açılmakla bu dosya yönünden de 1yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı verilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Davalı vekilinin icra inkar tazminatı ile ilgili istinaf itirazı incelendiğinde; İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nın 07.06.2006 tarihli ve 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; olayda davacı yüklenici, iş bedelinden bakiye alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlattığı ilâmsız icra takibine davalı iş sahibi borçlunun haksız itiraz ettiğinden bahisle itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili talebinde bulunmuştur. Davalı ise, işin geç teslim edildiğini, davacının eksik ve ayıplı işler yaptığını savunmuştur. Yapılan yargılama sürecinde icra takip dosyası getirilmiş, tarafların göstermiş oldukları kanıtlar toplanıp, bilirkişiden raporlar alınmış, alacak-borç durumu yargılama sonucu alınan bilirkişi raporuna göre ayıplı işler de incelenip hesaplanmak suretiyle belirlenmiştir. Bu durumda dava konusu alacak belirlenebilir ve hesaplanabilir nitelikte olmayıp, yargılamayı gerektirir özellik arzetmektedir. Takibe konu edilen alacak likit değildir. Bu nedenle mahkeme kabulüne göre de, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, asıl ve birleşen dosya davalı vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl ve birleşen dosya davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/510 Esas – 2022/285 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile, davalının Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2020/6348 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 20.000,00 TL’lik asıl alacak miktarı üzerinden iptaline, takibin bu miktar asıl alacak üzerinden ve takip tarihinden itibaren ticari avans faizi uygulanmak sureti ile kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin itirazın iptali talebinin reddine,
4-Davacının icra inkar tazminatı, davalının kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine,
5-Birleştirilen Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/201 Esas sayılı dosyası yönünden davanın hak düşürücü süre nedeni ile, HMK. 114/2 ve 115 maddeleri uyarınca REDDİNE,
6-Asıl davada Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 1.366,20 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 2.284,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 918,58 TL’nin karar kesinleştiğinde talebi halinde davacıya iadesine,
7-Birleşen davada Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 2.230,38 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.149,68 TL’nin karar kesinleştiğinde talebi halinde davacıya iadesine,
8-Asıl davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olması nedeniyle, suç üstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL zorunlu alabuluculuk ücretinin haklılık durumuna göre 175,30 TL’sinin davalıdan, 1.144,70 TL sinin ise davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
9-Birleşen davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olması nedeniyle, suç üstü ödeneğinden karşılanan 1.560,00 TL zorunlu alabuluculuk ücretinin haklılık durumuna göre davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
10-Asıl davada davacı taraf kendini bir vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilip takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Asıl davada davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, red edilen miktar üzerinen hesap ve takdir edilen 16.357,30 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Birleşen davada davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen miktar üzerinen hesap ve takdir edilen 16.357,30 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
13-Asıl davada karar ve ilam harcından mahsup edilen 1.366,20 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
14-Birleşen davada karar ve ilam harcından mahsup edilen 80,70 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
15-Asıl ve birleşen davada davacı tarafından yapılan yargılama gideri 135,10 TL başvuru harcı, 19,30 TL vekalet harcı, 1.300,00 TL bilirkişi ücreti, 125,50 TL tebligat ve müzekkere posta gideri, 419,90 TL keşif harcı gideri, 300,00 TL keşif araç ücreti, olmak üzere toplam 2.299,80 TL’nin, davada red ve kabul oranına göre 305,41 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişikin giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
16-Asıl ve birleşen davacı davalı tarafından yapılan 19,30 TL vekalet harcı giderinin red ve kabul oranına göre 16,74 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
17-HMK’nun 333 ve GAT’nin 5. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kalan kısmının hüküm kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
18-Asıl ve birleşen dava davalısı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
19-Davalı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
20-Davalı tarafından yapılması gerektiği halde, davacıdan alındığı anlaşılan 83,60 TL istinaf posta masrafının davacı üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 06/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Katip …
E-imzalıdır