Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/587 E. 2022/678 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/587 – 2022/678
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvuru Kabul/Gönderme/HMK m. 353/1-a.3)

DOSYA NO : 2022/587 Esas
KARAR NO : 2022/678

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/11/2021
NUMARASI : 2020/600 Esas-2021/867 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 28/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/06/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın reddi ve tavzih kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; taraflar Arasında 06.04.2015 Tarihinde T.C. … Büyükelçiliği’nin … İnşaatı Yapım İşi Sözleşmesi imzalandığını, Sözleşme bedeline ek olarak ödenmesi gereken Genel Satış Vergisi Davalı İdare tarafından bugüne kadar ödenmediğini, sözleşme bedeli üzerinden ayrıca %17 …’nin hesaplanarak müvekkil şirkete ödenmesi gerektiğini beyanla, sözleşmenin 6.2’nci maddesi ile Zeyilname 4.1’nci maddesinin açık hükmüne dayanan sözleşme bedeline ek olarak %17 … ödenmesi taleplerimiz uyarınca sözleşme bedeline ek olarak ödenmesi gereken %17 …’den kaynaklanan alacağın belirli hale geldiğinde bedel arttırımı yapılmak üzere 10.000-USD’nin (OnBinAmerikanDoları) kısmının, sözleşmeye göre temerrüt tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarının USD (Amerikan Dolarına) uyguladıkları en yüksek mevduat faiziyle birlikte ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı vekili; Davanın esasına ilişkin olarak cevaplarımıza geçmeden önce herhangi bir kabul anlamına gelmemek kaydıyla işbu davada, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını belirterek, zamanaşımı itirazında bulunuyoruz. Borçlar Kanunun 147. maddesi eser sözleşmesinden doğan alacak taleplerinin 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu ifade edilmekte olup, davacının talepleri bakımından bu hususun gözönünde bulundurulmasını, davacının sözleşme bedeline ilave olarak KDV ödenmesi gerektiği iddiası hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyanla, davanın reddine, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; Bilirkişi raporunun açık ve ayrıntılı olup, hükme esas alınarak, davacı tarafından götürü bedelli eser sözleşmesi imzalanması, davalı Bakanlığı’n karşı ülke Pakistan’dan muafiyetin bulunması, sözleşmenin ilerleyen zamanlarda muafiyete ilişkin değişiklik olabileceğine dair davacının da talebi doğrultusunda zeyil edilmesi, zeyilnameyi davacının da itirazi kayıt koymadan imzalaması nedenleriyle davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; . Mahkemece dosya kapsamında alınmış olan bilirkişi raporu dayanak yapılarak hüküm verilmiş ise de rapora karşı itirazlarının hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, mahkemece hükme esas alınan raporun iddialarının, dava dilekçesi ve ekindeki delillerin irdelenmediğini rapora itirazlarının reddedildiğini ve yeni bir rapor tanzim edilmediğini, taraflarca inkar edilmemiş 06.04.2015 tarihli sözleşmenin 5 inci maddesinde sözleşme bedelinin KDV hariç 13.649.000,00 $ olarak tespit edildiği, 6 ncı maddesinde ise, KDV’nin sözleşme bedeline dahil olmayıp, ayrıca yükleniciye ödeneceğinin kararlaştırıldığını, bu hükmün her iki taraf içinde bağlayıcı olduğunu, götürü bedelli sözleşmelerde aksi kararlaştırılmadıkça KDV götürü bedele dahil olduğundan ayrıca istenemeyeceğini, … Mühendislik İnşaat San. ve Tic. A.Ş. ile T.C. … Büyükelçiliği arasında imzalanan 06.04.2015 tarihli … İnşaatı Yapım İşi sözleşmesinde KDV’ye ilişkin bir hüküm bulunduğundan KDV’nin saptanan götürü bedele dahil olmadığını, (Sözleşme Madde 6/2) tüm bu belirlemelerin dosyaya ibraz ettikleri uzman görüşü ile de tespit edildiğini, ancak mahkemece dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunda davalı yanın vergisel muafiyetinden bahsedilmiş ise de bu hususun dava konusu olmayıp tamamen Pakistan Devleti ile yapılan ikili anlaşmalar gereğince, iki ülke arasındaki muafiyet ile ilgili bir konu olduğunu, davanın konusu ve delilin net olduğunu, iki taraf arasında yapılan bir sözleşmenin hükümlerinin, sözleşme dışı üçüncü bir kişiye bir hak sağlamayacağı gibi bir hak kaybına da sebep olamayacağını, Sözleşmesel ilişkinin, zeyilname ve sözleşme maddelerinin tarafları bağlayıcı olduğunu, dava konusunun taraflar arasında akdedilen ve artı KDV(…) olarak imzalanan 06/04/2015 tarihli sözleşme olduğunu, muafiyet dolayısıyla müvekkil şirketin davalıdan KDV veya …’den kaynaklı alacağının bulunmadığı yönündeki hükmün hatalı olduğunu, zeyilnamelerin hukuken geçerli ve sözleşme maddelerini tekrar belirleyen düzenlemeler olup, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunun 29. Maddesi ile idareye de zeyilname yapma imkânı tanındığını, taraflarca imzalanan ve dosya içerisinde mübrez Zeyilname 4 ile sözleşmenin 6. Maddesi 2. Fıkrasında yer alan KDV ödemesinin Pakistan’daki Genel Satış Vergisi olan %17 “…” olduğu, bu bağlamda hak ediş ve fatura muhteviyatında gösterilen KDV veya …’nin yükleniciye ayrıca ödeneceği, idarece KDV veya … muafiyeti sağlanması halinde ise ayrıca ödeme yapılmayacağının düzenlendiğini; Zeyilname 2 ile ise Sözleşme bedeli dışında olup, İdarenin tasarrufunda bulunan giderler arasında sözleşmenin 16. Maddesi çerçevesinde olabilecek ilave işler bedelinin, Sözleşmenin 6.2. Maddesi uyarınca sözleşme konusu işin bedelinin ödenmesi aşamasında doğabilecek Katma Değer Vergisinin, yerel mevzuat uyarınca sözleşme konusu işin bedelinin ödenmesi aşamasında doğabilecek Katma Değer Vergisi olduğunun ifade edildiğini, sözleşmenin amir hükümleri dikkate alındığında müvekkil şirket açısından KDV veya … ödemesi noktasında davalı idare tarafından hiçbir muafiyet sağlanmadığı, taraflarca kabul edilen KDV veya …’nin ödemesinin yapılmadığı, bu durumun müvekkil şirket açısından telafisi imkansız zararlara sebebiyet verdiği her türlü izahtan vareste iken aksi yönde verilen mahkeme kararının hukuki mesnedinin bulunmadığını, vergi kanunlarında tanınan istisnaların belirli koşul ve şartlar dahilinde ilgilisine vergi bağışıklığı tanıdığını, söz konusu şartların sağlanmadığı ve gerçekleşmediği durumlarda bu istisna hükümlerinin ilgilisi bakımından bir hüküm ve sonuç doğurmadığını, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun, “Vergi Kanunlarının Uygulanması ve İspat” başlıklı 3 üncü maddesinde; “Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceğini, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağını İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.” Hükmüne yer verildiğini, vergilemede vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyeti esas alınacağı belirtildiğinde, vergileme işlemlerinde olay, biçimsel yönüyle değil, gerçek niteliği ortaya çıkarılarak ele alınması gerektiğini, bu sayede vergilendirme sürecine ilişkin olay ve işlemlerin görünürdeki biçimi değil gerçek biçimi esas alınabileceğini, bu nedenle Vergi Usul Kanununda ispat müessesi, vergiyi doğuran olayın ekonomik yaklaşım ilkesine göre değerlendirildiği ve her türlü delilin serbestçe kullanıldığı bir sistem öngördüğünü, 143 Seri No.lu Vergi Usul Genel Tebliği ile de bu hususunun açıklandığını ve ispatlamanın sadece defter, kayıt ve belge gibi maddi ve biçimsel delillerle değil, her türlü delil ile yapılabileceğinin kabul edildiğini, ekonomik yaklaşım ilkesinin de, vergi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin saptanmasında ve vergi yasası hükümlerinin uygulanmasında hukuki biçimlerin ötesine geçilerek gerçek ekonomik nitelik ve içeriklerin esas alınmasını kapsadığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmede açıkça iş bedelinin KDV veya … hariç olarak belirlendiğini, Katma Değer Vergisinin (…) sözleşme bedeline dahil olmayıp, ayrıca yükleniciye ödeneceği de yine sözleşmede açıkça kararlaştırıldığını, ana sözleşmede vergi bağışıklığına ilişkin hiçbir şart da bulunmadığını, böyle bir şartı olsaydı dahi somut olayda davalı İdarenin vergi bağışıklığına ilişkin gerekli başvuru ve bildirim yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu hususun ilk derece mahkemesine sundukları hukuki mütalaada da belirtildiğini, diğer yandan yukarıda izah ettiğimiz üzere Eser sözleşmesi niteliğine haiz dava konusu olayın Borçlar Kanunu hükümlerinin madde ve fıkralarının vergi hukukuna ilişkin değerlendirmeler yapılarak rapor tanziminin gerektiğini, tüm bu hususlar göz ardı edilerek bilirkişi kurulunca tanzim edilen raporda; hem idarece KDV veya … muafiyeti olduğu gerekçesiyle KDV’nin doğmadığı bu yönüyle de müvekkil şirketin talep hakkının bulunmadığının beyan edildiğini, hem de müvekkil şirketin KDV veya … muafiyeti bulunmadığının tespit edildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri dikkate alındığında …’nin müvekkile ödenmesinin zorunlu olduğunu; yine hükmün tavzih yoluyla değiştirelemeyeceğini belirterek yerel mahkeme kararının asıl ve tavzih kararı yönünden kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı vekili tarafından müvekkil Bakanlığa karşı açılan davanın reddine karar verildiği ancak müvekkil lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini, vekalet ücreti bakımından ek karar talep edilmişse de herhangi bir hak kaybına uğramamak adına karara karşı vekalet ücreti bakımından istinaf yoluna başvurduklarını belirterek müvekkil lehine vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Sağlık Bakanlığı kamu tüzel kişisi olup, TTK’nın 16/2. maddesine göre tacir sayılmayacağı bu nedenle TTK’nın 4. maddesi gereği uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklanmadığı gözetilmelidir. Davacı tacir olmadığından davaya bakmaya ticaret mahkemesi değil asliye hukuk mahkemesi görevlidir (Yargıtay (kapatılan) 23. Hukuk Dairesi, 2019/3356 Esas, 2020/548 Karar).
Dışişleri bakanlığı tacir değildir (Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 2012/4376 Esas, 2013/506 Karar).
Somut olayda davalı … Bakanlığı tacir olmadığından ve görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.3 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için görevli Mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
2-ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 17/11/2021 tarih ve 2020/600 Esas-2021/867 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince dosyanın görevli ANKARA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE tevzi edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
4- Kararın bilgi ve dosyanın Uyap’tan aktarılması konusunda gereği için inceleme konusu kararı veren Mahkemeye Gönderilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
6-Davalı İdare harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Taraflarca ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip