Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/579 E. 2022/836 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/579 Esas
KARAR NO : 2022/836 (İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi /HMK m.353/1-b-1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/03/2022
NUMARASI : 2021/825 Esas- 2022/265 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tenfiz (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 04/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/10/2022

Dava Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan tenfiz istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, verilen bu karara süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 05/12/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin hidroelektrik santrallerinde kullanılmak üzere elektromekanik parçalar üretip sattığı ve hidroelektrik santrallerinin elektromekanik parçalarının bakım ve onarımını yaptığını, davalı şirketin inşa etmekte olduğu … HES projesine ürün tedarik etmek üzere taraflar arasında 15/07/2013 tarihli ”Elektromekanik Teçhizatın Temini İçin Anahtar Teslim Ticari Sözleşme”’nin imzalandığını, sözleşme hükmü ile kararlaştırılan 100.000,00 Euro tutarlı teminat mektubu geçerlilik süresinin davalı tarafından geçici kabul alınması işlemi ile sınırlandırıldığını, davalı firmaca tesisin geçici kabulünün teminat mektubunun geçerlilik süresi içerisinde yapılmadığı için müvekkilinin teminat mektubu süresine 31/12/2015 tarihine kadar uzattığını, tesisin geçici kabulünün 06/08/2015 tarihinde … Genel Müdürlüğü tarafından yapılarak geçici kabul tutanağının davalı şirkete teslim edildiğini, teminat mektubunun geçerlilik süresinin geçici kabul tutanağının verildiği 06/08/2015 tarihine müteakip sonlandığını, davalı firmanın teminat mektubunu iade etmesi gerekirken tesiste bir takım eksiklikler olduğunu ileri sürerek teminat mektubunu iade etmekten kaçındığını, muhatap banka teminat mektubu lehtarının her uzatım süresi bittiğinde mektubun uzatılmasını ya da ödenmesini talep edebileceğini ve süre uzatılmadığı takdirde ödeme yapacağını beyan ettiğini, müvekkilinin zorunlu olarak davalı tarafın talebi üzerine teminat mektubunun süresini defalarca uzatmış olup en sonunda 31/12/2017 tarihine ertelediğini, müvekkilinin artık fiilen geçerliliği kalmamış sürekli süresi uzatıldığı için mütemadiyen bankaya komisyon ödediği teminat mektubunun süresinin son talepte uzatmadığını, davalının ise süresi uzatılmayan mektubu kötü niyetli paraya çevirme yoluna gittiğini, müvekkili firmanın da davalının bu tutumu karşısında uğradığı zararların tazmini talebiyle İsviçre Konfederasyonu bünyesinde bulunan İsviçre Odaları Tahkim Kurumu’na başvurarak kesinleşmiş kararını verdiğini, tahkim mahkemesi 09 Temmuz 2019 tarihli kararı ile davalının sözleşmeyi ihlal ettiğine ilişkin nihai kararında davalının müvekkiline toplamda 71.772,89 Euro ve 25.000,00 İsviçre Frangı ödemesini hüküm altına aldığını belirterek İsviçre Odaları Tahkim Kurumu’nun taraflar arasında görülen 600537-2018 sayılı tahkim yargılamasında vermiş olduğu 09 Temmuz 2019 tarihli kesinleşmiş kararının tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT;
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; … ile müvekkili şirket arasında imzalanan 15/07/2013 tarihli sözleşme uyarınca müvekkilinin inşa etmekte olduğu … HES projesi kapsamında …’nun elektromekanik teçhizat tasarlama, üretme, teslim ve inşa etme, test etme ve çalıştırma, akabinde de garanti yükümlülüğü karşısında müvekkiline 100.000,00 Euro tutarlı teminat mektubu teslim edildiğini, ancak davacının sözleşmesel yükümlülüklerini tam olarak ifa etmediğinden müvekkilinin geçici kabul işlemlerine başlayamadığını ve dolayısıyla da teminat mektubunun süresinin uzatılması yoluna gidildiğini, teminat mektubunun süresinin çeşitli defalar davacının açık rızası ile uzatılmış olsa da son süre uzatımında … tarafından kesin teminat mektubunun ibrazı halinde ödemenin durdurulması yönünde ihtiyati tedbirli olarak İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan davada ihtiyati tedbir kararı verildiği, ihtiyati tedbir kararının kaldırılması ve müvekkilinin uğradığı zararlar bakımından belirsiz alacak davası ikame edildiği, taraflarınca yapılan tahkim itirazı kabul edilerek ihtiyati tedbir kararının kaldırıldığı, tahkim yargılamasında taraflar arasında görüşmeler sonrasında belirlenen zaman çizelgesine göre delillerin sunulması bakımından süre olmasına rağmen, müvekkili şirketin uyuşmazlığın esasına dair sunmak istediği rapor bakımından uygun süre verilmediğini, müvekkili şirketin adil yargılanma hakkının açıkça ihlal edildiğini, tek hakem salt davacının itiraz e-mail’inde yer verildiği 25 Mart 2019 tarihini baz alarak dava tümüyle teknik inceleme ve uzman değerlendirmesi gerektirmesine rağmen müvekkili şirketin adil yargılanma hakkını ihlal edecek şekilde uzman raporu sunması için gerekli zemini sağlamadığını, bu yönüyle konunun gerektirdiği özel ve teknik bilgi kendisinde bulunmayan tek hakem, salt davacının itirazına uygun şekilde gün tesis ederek tarafsız ilkesine de aykırı hareket ettiğini, tek hakem uzmanlık gerektiren teknik hususlar içeren tahkim davasını duruşma dahi yapmaksızın dosya üzerinden ve herhangi bir uzman görüşüne başvurmadan yürüttüğünü, bu nedenle hakem kararının tenfiz edilemez nitelikte olduğunu bildirerek tenfiz talebinin reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/03/2022 tarih 2021/825 Esas ve 2022/265 numaralı ara kararında özetle; dava, İsviçre Odaları Tahkim Kurumu’nun taraflar arasında görülen 600537-2018 sayılı tahkim yargılamasında verilen 09 Temmuz 2019 tarihli kararının tenfizi istemine ilişkindir.
Dava, mahkememizce davanın kabulüne dair verilen 17/06/2021 tarihli kararın davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nin 2021/811-1162 EK sayılı ve 07/12/2021 günlü kararı ile kaldırılmasına karar verildiği, kaldırma kararında dava değeri üzerinden tenfiz karar tarihinde yürürlükte bulunan harç tarifesindeki ‰68,31 oranına göre hesaplanan nispi harcın alınması, vekalet ücretinin de kabul edilen dava değerine göre nispi olarak hüküm altına alınması gerektiği ve ayrıca bakanlıktan yeniden görüş sorularak davacı şirketin dava tarihi itibarıyla teminat göstermekten muaf olup olmadığı açıklığa kavuşturmadan teminattan muaf olduğu kabul edilerek teminat gösterme şartı yerine getirilmeden karar verilmesinin doğru olmadığına değinildiğini, Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’ne davacı şirketin teminattan muaf olup olmadığı hususunda yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda mahkeme gerekçesinde atıf yapıldığı şekilde “Avusturya Cumhuriyeti ile Türkiye arasında akdedilmiş olup 3756 sayılı Kanun’la onaylanarak 23/09/1991 tarihli ve 21000 sayılı Resim Gazete’de yayımlanan 1 Mart 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesine İlişkin Olarak Yaptıkları 16 Eylül 1988 tarihli Ek Anlaşma’nın 3’ünce maddesinde, iki ülkeden birinin vatandaşlarından diğer ülkede mahkeme huzuruna çıktıkları zaman yabancı olmaları veya davanın görüldüğü ülkede ikamet etmemeleri sebebiyle her ne nam altında olursa olsun bir teminat veya depozito istenemeyeceğinin öngörüldüğü, Yine Avusturya Cumhuriyeti, Türkiye’nin de katılmış olduğu 23/03/1972 tarihli ve 14137 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi’ne taraf olduğu, Anılan Sözleşmenin 17’nci maddesinin 1’inci fıkrasında, Akit Devletlerden birisinde ikamet eden ve diğer bir devlet mahkemeleri huzurunda davacı veya müdahil olarak bulunan Akit bir devletin vatandaşlarından yabancı olmaları veya o memlekette ikametgah veya meskenleri bulunmaması sebebiyle ne isim altında olursa olsun, herhangi bir teminat veya depozito istenemeyeceği öngörülduğu, 2’nci fıkrasında ise, mahkeme masraflarını karşılamak için davacı veya davaya katılanın hiçbir yükümlülüğünün bulunmadığının bildirildiği, Her iki Sözleşme metnine Genel Müdürlüğümüzün “http://diabgm.adalet.gov.tr/” resmi internet adresinden ulaşılması mümkündür.” bildiriminde bulunulduğunu, İsviçre Odalar Tahkim Kurumu’nun İsviçre Uluslararası Tahkim Kuralları gereğince görevlendirilen tek hakem tarafından verilen 09 Temmuz 2019 tarihli karar aslı ile birlikte onanmış tercümesi dosyaya ibraz edildiği, Avusturya Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf bulundukları 01/03/1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi’ne ilişkin olarak yaptıkları 16 Eylül 1988 tarihli ek anlaşma uyarınca Avusturya tabiiyetinde bulunan davacı şirketin teminattan muaf olduğu anlaşıldığı, Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’nün 06/04/2021 tarihli cevabi yazılarında; Avusturya Cumhuriyeti ile Ülkemiz arasında ”Türkiye Cumhuriyeti ve Avusturya Cumhuriyeti Arasında Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkında 23 Mayıs 1989 tarihli Sözleşme”nin mevcut olduğunun bildirildiği, İşveren sıfatıyla davalı İlen … Tic A.Ş. İle yüklenici sıfatı ile … arasında 15/07/2015 tarihinde ”Elektromekanik Teçhizatın Temini İçin Anahtar Teslim Ticari Sözleşme” akdedildiği, sözleşmenin 35. maddesinde ihtilaf halinde Uluslararası Ticaret Odası’nı Uluslararası Tahkim Mahkemesi/Cenevre (İsviçre) tarafından yönetileceği tahkime sahip Zürih Ticaret Odası’na gönderileceği, uygulanacak kuralların Uluslararası Ticaret Odası’nın tahkim kuralları olup tahkim dilinin ingilizce ve kararın her iki taraf için bağlayıcı olacağının kararlaştırıldığının anlaşıldığı, İsviçre Konfederasyonu bünyesinde bulunan İsviçre Odalar Tahkim Kurumu’nun görevlendirdiği tek hakem tarafından verilen 600537-2018 sayılı ve 9 Temmuz 2019 tarihli kararın türkçe tercüme edilmiş örneğinin incelenmesinde; davacının … davalının İlen … Tic. A.Ş. olduğu, davalının İlen… Ticaret A.Ş olduğu, davanın taraflar arasında akdedilen 15/07/2013 tarihli sözleşmenin sözleşme hükümlerinin davalı tarafından ihlali sonucu uğranılan zararın tazmini istemine, davalının talebi ise gecikme cezasının ödenmesine ilişkin olup davanın kısmen kabulüne, yargılama giderlerinin haklılık oranına göre paylaştırılmasına dair karar verildiği, nihai kararda “1-Davalı, davacıya 50.000 EURO artı 31 Mayıs 2018 itibariyle tam ve nihai ödemeye kadar %5 yıllık faiz ödeyecektir. 2-Davalı, Davacıya 21.772,89 EUR artı 1 Ocak 2016 itibariyle tam ve nihai ödemeye kadar %5 yıllık faiz ödeyecektir. 3-Davalı, Davacıya tahkim işlemleri masraflarının bir kısmı için tazminat mahiyetinde 7.000 CHF ödeyecektir. 4-Davalı, Davacıya Davacının yasal masraflarının bir kısmı için 18.000 CHF ödeyecektir. 5-Diğer tüm taleplerin ve karşı talepler reddedilmektedir.” şeklinde hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Davalı savunmasında, tahkim yargılamasında taraflar arasında yapılan görüşmeler sonrasında belirlenen zaman çizelgesine göre delillerin sunulması bakımından süre olmasına rağmen uyuşmazlığın esasına dair sunmak istedikleri rapor bakımından uygun süre verilmediğini, adil yargılanma ve savunma hakkının ihlal edildiğini, tenfiz koşullarının oluşmadığını ileri sürmüştür. Az yukarıda incelenen kararda da yer aldığı üzere davalı yanın 4 kişiden oluşan konsey tarafından temsil edildiği, yargılamanın usulü sürecinde davalı yana gereğince savunma süreci verildiği, karşı dava dilekçesinde referans verilen uzman raporunun savunma dilekçesi ile birlikte ibraz edilmediği, hakem tarafından raporun alınmadığına ilişkin bildirimin üzerine aynı gün davalı yanca gönderilen e-posta’da geçici zaman çizelgesinde belirtilen delillerin ibrazı için son tarihe kadar ibraz edileceğinin belirtildiği, hakem tarafından ibraz talebinin davalının ibraz edeceği süreçten 2 gün öncesinde ibrazının istendiği ve gerekçelerinin ayrıntılı olarak bildirildiği, bununla birlikte davalının kısmen tercüme edilmiş raporu hakemin belirttiği günden sonra ibraz ettiği, kapsamlı İngilizce tercümesinin hakem tarafından yeniden talep edildiği ve nihai günden 1 gün önce tam İngilizce tercümesinin ibraz edildiği, ancak davalının savunma dilekçesinde atıfta bulunduğu uzman raporunun ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Davacı tarafından Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanunun ilgili maddelerinde belirtilen şartları taşıyan dava konusu İsviçre Odaları Tahkim Kurumu’nun kesin olarak verilen kararının Türkçe onaylı tercümesiyle aslının sunulduğu, tenfizi istenen karar içeriğine göre davalı tarafa yeterince savunma hakkı tanındığı ve karar gerekçesinde de tartışıldığı, savunma ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının yerinde olmadığı belirtilerek davanın kabulüne ve İsviçre Odaları Tahkim Kurumunun 600537-218 sayılı tahkim yargılamasında verilmiş olan 09/07/2019 tarihli kararının tenfizine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
davacı vekili 25/05/2022 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın, davalı firma ile … HES projesine ürün tedariki konusunda 15/07/2013 tarihli “Elektromekanik Teçhizatın Temini İçin Anahtar Teslim Ticari Sözleşme” akdettiğini, Sözleşme kapsamında müvekkili tarafından davalıya verilen teminat mektubu davalı yanca kötü niyetli olarak para çevrildiğinden, müvekkilinin zarara uğradığını,müvekkilinin uğramış olduğu zararların tazmini talebiyle İsviçre Konfederasyonu bünyesinde bulunan İsviçre Odaları Tahkim Kurumu’na başvurulduğunu, İsviçre Tahkim Mahkemesi’nin de 09/07/2019 tarihli kararında davalının sözleşmeyi ihlal ettiğini, bu sebeple de müvekkiline toplamda 71.772,89 EURO ve 25.000,00 İsviçre Frangı ödenmesine hükmettiğini, İsviçre Tahkim Mahkemesi’nin vermiş olduğu 09/07/2019 tarihli kesin kararın Türkiye’de icra edilebilmesi için bu kararın tenfiz edilmesi yönünden işbu davanın taraflarınca ikame edildiğini, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/06/2021 tarihli 2020/36 E. – 2021/459 K. sayılı ilamı ile haklı davalarının kabulüne karar verildiğini, yerel mahkemenin kararına karşı davalı tarafından süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulduğunu, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 07/12/2021 tarihli kararında Avusturya Cumhuriyeti ile ülkemiz arasında mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi konusunda teminattan muafiyet bulunup bulunmadığı konusunun mahkemece açıklığa kavuşturulmadan karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek davalı “vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne” hükmederek dosyanın İstinaf Mahkemesi kararına uygun şekilde araştırma yapılarak ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verdiğini, yerel mahkemenin 13/01/2022 tarihli celsede Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nin ilamı doğrultusunda eksikliği gidermek üzere; “Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak Avusturya Cumhuriyeti ile ülkemiz arasında tanıma ve tenfiz davaları ile birlikte teminattan muaf olup olmadığı yönündeki protok/anlaşma hususunun sorulmasına” karar verildiğini, Adalet Bakanlığı 16/02/2022 tarihli yazısında cevaben, “…iki ülkeden birinin vatandaşlarından diğer ülkede mahkeme huzurunda çıktıkları zaman yabancı olmaları veya davanın görüldüğü ülkede ikamet etmemeleri sebebiyle her ne nam altında olursa olsun bir teminat veya depozito istenemeyeceği öngörülmüştür.”
Bu minvalde eksik hususun giderilmiş olduğunu, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 31/03/2022 tarihli 2021/825 E. – 2022/265 K. sayılı kararında haklı davalarının kabulü ile “İsviçre Odaları Tahkim Kurumu’nun 600537-2018 sayılı tahkim yargılamasında verilmiş olan 09/07/2019 tarihli kararının tenfizine” karar verildiğini, her ne kadar müvekkili lehine verilmiş bir karar söz konusu olsa da, davanın feri niteliğinde olan taraflarına ödenmesine hükmedilen vekalet ücreti konusunda mahkemenin hükmetmiş olduğu maktu vekalet ücretinin hukuka aykırı olduğunu, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/03/2022 tarihli 2021/825 E. – 2022/265 K. sayılı kararının maktu verilen vekalet ücreti yönünden kaldırılması talebiyle istinafa başvurduklarını dava değerine göre nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yerel mahkeme tarafından maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, taraflarınca tenfizi istenen yabancı hakem kararı alacaklarının tahsiline yönelik olduğundan, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 4.maddesi uyarınca nispi harca tabii olduğunu Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin ilamında da belirtildiği üzere, “Harçlar Yasası’ndaki hükümler kamu düzenine ilişkin olduğundan görevi gereği mahkemelerce kendiliğinden gözönünde tutulacağı gibi kanun yolu aşamasında da re’sen dikkate alanacağını”, taraflarınca nispi olarak harç yatırıldığından, yargılama sonucunda vekalet ücretinin de kabul edilen dava değerine göre nispi olarak hüküm altına alınması gerektiğini, yerel mahkeme tarafından maktu olarak 4.080,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, harcı tamamlanan değer üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin kamu düzenine ilişkin olduğunu belirterek, istinaf başvurlarının kabulüne ve mahkeme kararının kaldırılarak, vekalet ücreti yönünden kararın düzeltilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili 20/05/2022 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; mahkemede görülen davada İsviçre Odaları Tahkim Kurulunun 600537-2018 sayılı tahkim yargılamasında verilmiş olan 09/07/2019 tarihli kesinleşmiş kararın tenfisine ilişkin incelemenin gerçekleştirildiğini, inceleme sonucunda davanın kabulüne , İsviçre Odaları Tahkim Kurulunun 600537-2018 sayılı tahkim kararın tenfizine karar verildiğini, söz konusu karar karşı taraflarınca istinaf kanun yoluna başvurulduğu, Ankara BAM 31 Hukuk Dairesi tarafından 2021/811 esasıyla inceleme yapıldığını, kararın eksikler sebebiyle kararın kaldırılmasına karar verildiğini, karar istinaden dava dosyası 2021/825 esasını alarak hukuki eksikliklerin tamamlandığını, davanın kabulüne İsviçre Odaları Tahkim Kurulunun 600537-2018 sayılı tahkim kararın tenfizine karar verildiğini, söz konusu karara karşı taraflarınca istinaf kanun yoluna başvurulduğunu,
davanın kabulüne ilişkin olarak verilen ilk derece mahkemesi kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin, uyuşmazlığın esasına ilişkin sunmak istediği raporun hakem tarafından kabul edilmeyerek müvekkili şirketin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, hakem kararı ile müvekkili aleyhine 71.772,89 Euro ve 25.000,00 İsviçre Frangı ödenmesine mahkum edildiğini, cevap dilekçelerinde de belirttikleri üzere sözleşme konusu türbinlerde hata, ayıp söz konusu olmasından dolayı bu ayıpların tahkim yargılamasının hakemine gösterilebilmesi amacıyla teknik uzman raporu sunulmak istendiğini, bu raporun sunulmasının bir delil niteliğine haiz olduğunu, tahkim yargılamasındaki usuli zaman çizelgesindeki tarihlerin ayrıntılarını dilekçelerinde belirttiklerini, uzman raporunun sunulması açısından, raporun Almanca olması ve tercümesinin yapılması vakit alacağından hakemden süre talebinde bulunulduğunu, delil ibrazı için son gününün 22/04/2019 tarihi olduğunu, ancak tahkim yargılamasının hakemi tarafından herhangi bir gerekçe belirtilmeksizin söz konusu raporun ibrazı için müvekkili şirkete 25/03/2019 tarihine kadar süre verildiğini, bu sebeple ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde yer aldığı şekliyle savunma dilekçesi ile birlikte uzman raporunun süresinde sunulmadığı iddiasının doğru olmadığını, zira bu delilin sunulması için 22/04/2019 tarihine kadar süre bulunduğunu, bu sebeple müvekkilinin adil yargılanma hakkının suistimal edildiğini, yine taraflara eşit muamelede bulunulması gerektiğini ve bunun için de öncelikle tarafların açılmış olan davadan usulüne uygun bir şekilde haberdar edilmeleri gerektiğini, bunun ayrıntılarına da dilekçelerinde yer verdiklerini, gerek özel düzenleme niteliğindeki New York sözleşmesi gerekse MÖHUK kapsamında tarafların adil yargılanma hakkının ihlalinin tanıma ve tenfizin reddi sebebi olarak düzenlendiğini, bu sebeplerle tek hakemin, zaman çizelgesinde yargılamaya geçilmeden önce belirlenen son süre 22/04/2019 olmasına rağmen davacının itirazına birebir uyularak yalnızca 25/03/2019’a kadar süre tesis ettiğini ve bu sürenin, davacı tarafın sunduğu delillerin Almanca dilinde olması nedeniyle raporun hızlı şekilde hazırlanamamasına neden olduğunu, özel ve teknik bir bilgi gerektiren uyuşmazlık konusunda tahkim yargılamasının hakeminin uzman olmadığı halde müvekkili şirketin teknik ve özel nitelik içeren raporunu sunmasının önüne engel koyarak yargılamayı şeffaf bir şekilde yürütmediğini ve tahkim kararına karşı olan güveni zedelediğini, tahkim yargılamasının usuli kurallarına uymadığını, tarafsızlık ilkesine de aykırı davrandığını, müvekkili şirketin savunma ve adil yargılanma hakkı açıkça ihlal edildiğinden tenfiz talebinin reddi gerekirken ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yüzeysel bir inceleme doğrultusunda davanın kabulü yönünde karar verilmesi hukuka aykırı nitelik taşıdığından istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davacı vekilinin istinaf dilekçesine karşı sunduğu cevap dilekçesine özetle; davacı vekilinin istinaf gerekçelerinin doğru olmadığını, tenfiz davasının eda davası değil tespit davası niteliğinde olması nedeniyle mahkemece usul ve yasa hükümlerine uygun olarak maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, bu konudaki emsal Yargıtay kararına dilekçelerinde yer verdiklerini, bu sebeple davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili davalı vekilinin istinaf başvurusuna karşı dosyaya sunmuş olduğu dilekçesine özetle; 5718 sayılı Kanunun 62.maddesinde tenfiz isteminin reddi sebeplerinin sınırlı olarak belirlendiğini, ilk derece mahkemesi kararında bu sebeplerin tartışılarak davalının savunma ve adil yargılanma hakkının ihlal edilmediği sonucuna varıldığını ve davalarının kabul edildiğini, bu sebeple davalı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, yabancı hakem kararının tenfizine ilişkindir.
Davacı şirket vekili, taraflar arasında 15/07/2013 tarihli “Elektromekanik Techizatın Temini İçin Anahtar Teslim Sözleşmenin” imzalandığını, bu sözleşmedeki teminat mektuplarının süresinin uzatılmasından kaynaklanan ihtilafların halli için İsviçre Odaları Tahkim Kurulu’na başvurulduğunu, İsviçre Konfederasyonu bünyesinde bulunan bu kuruma bağlı tek hakemin 09/07/2019 tarihli kararı ile davalının sözleşmeyi ihlal ettiğine karar vererek davalıyı müvekkiline toplamda 71.772,89 Euro ve 25.000,00 İsviçre Frangı ödemeye mahkum ettiğini, kararın kesinleştiğini belirterek yabancı hakem kararı niteliğindeki bu kararın tenfizini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında; tenfizi istenen hakem kararında, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, yabancı hakemin belirlemiş olduğu zaman çizelgesine rağmen ve bu konuda 22/04/2019 tarihine kadar delil sunma süresi bulunmasına rağmen uzman raporunu dosyaya sunmaları için en son 25/03/2019 tarihine kadar süre verdiğini ve bu sebeple adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, yine, yargılama hukukunun temel ilkesi olan silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğini, bu sebeplerle tenfiz şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, Dairemizin 07/12/2021 tarihli 2021/811 E 2021/1162 K sayılı kaldırma kararı sonrasında Dairemizin kaldırma kararındaki eksik hususlar giderilerek, nispi harç yatırılarak görülen dava sonucunda; davanın kabulüne ve İsviçre Odaları Tahkim Kurumunun 600537-2018 sayılı tahkim yargılamasında verilmiş olan 09/07/2019 kararının tenfizine ve harcın nispi olarak alınmasına dair karar verilmiş olmasında dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan delillere ve yasal düzenlemelere aykırı bir durum görülmemiştir. Bu sebeple davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, anlaşılmakla davalı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun Dairemizce, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirme sonucunda ise; ilk derece mahkemesince davanını kabulüne ve davacı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin olarak verilen 17/06/2021 tarihli 2020/36 E 2021/459 K.sayılı ilk karara karşı davalı tarafın istinaf yoluna başvurduğu, davacı yanın mahkemenin, davanın kabulüne ve davacı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin ilk kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurmadığı, bu sebeple; ilk kararda kabul edilen maktu vekalet ücreti yönünden davalı bakımından usuli kazanılmış hak oluşması sebebiyle, aynı gerekçelerle mahkemece de, davanın kabulüne ilişkin olarak Dairemizin kaldırma kararından sonra verilen 31/03/2022 tarihli 2021/825 esas 2022/265 karar sayılı kararda, davacı lehine dava kabul edildiği halde; nispi harca tabi dava sebebiyle maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olmasında usul hukukunun ana ilkelerinden biri haline gelen usuli kazanılmış hak kavramına aykırı bir durum görülmediğinden (Yargıtay 1. HD 2022/928 E 2022/4029 K, 3. HD 2022/2565 E 2022/4834 K, 3. HD 2022/2385 E 222/4739 K.sayılı emsal kararları), davacı vekilinin karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun da 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 – Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/03/2022 tarihli 2021/825 Esas-2022/265 Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan taraf vekillerinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2 – Davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan alınması gerekli 41.339,71 TL nisbi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 10.254,00 TL nispi ve 80,70 TL maktu harç bedelinin mahsubu ile kalan 31.005,01 TL nisbi istinaf karar ve ilam harç bedelinin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4 – Taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçları ile istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırakında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6 – Kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 04/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza