Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/548 E. 2023/749 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/548 – 2023/749
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-1 Maddesi Uyarınca Başvurunun Esastan Reddine)

ESAS NO : 2022/548
KARAR NO : 2023/749

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2021
NUMARASI : 2021/336 Esas – 2021/978 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak – Kayıt Kabul
KARAR TARİHİ : 01/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/06/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak – kayıt kabul istemine ilişkin davada, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı iflas idare müdürlüğü vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; müflis kooperatifin arsa sahipleriyle imzaladığı 21/06/2001 tarihli düzenleme şeklinde arsa payı inşaat yapım ve gayrimenkul satış sözleşmesi ile … parsel üzerine kat karşılığı inşaat yapım işini üstlendiğini, davalı kooperatifin üstlendiği işi yarım bıraktığını, davalı müflis koopertif hakkında iflasın açılmasına karar verildiğini, müflise inşaatların tamamlanması için çalışma izni verildiğini, nihayetinde müvekkilinin yaptığı işlerle binaların tamamlandığını, davacının davalı kooperatife yaptığı işin tespiti için Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/41 D.İş dosyasında yapılan keşif ile 03/10/2012 tarihinde alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin yaptığı iş tutarının 744.425,54 TL olarak belirlendiğini, müvekkili tarafından yapılan işlerin daha fazla olduğunu, iflasın açılmasına karar verildiğinde binaların karkas halinde olduğunu, dükkanlarının hiç olmadığını, müvekkili tarafından %75 olan fiziki gerçekleşme oranının %100’e getirildiğini, davacı alacağının tespiti ile 744.425,54 TL nin öncelikle masa borcu olarak kabul ve kayıt edilmesine, eğer masa alacağı olmadığı kanaatine varılır ise iflas alacağı olarak kayıt kabulüne, eğer iflas masasına dahil olmayan tasfiyeden pay almayacak türden bir alacak olduğu kanaatine varılır ise de, 100.000,00 TL alacağın ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalılar vekili ; davanın müflis kooperatif iflas idaresi memurluğuna karşı açılması gerektiğini, alacaklının kooperatifi hasım göstererek dava açmasının mümkün olmadığını, dava dilekçesinde iflas idaresi memurluğunu ayrı bir davalı olarak gösterildiğini, bu durumunda yasaya aykırı olduğunu, iflas idare memurluğunun tek başına tüzel kişiliği olmadığı gibi bir temsilcilikte olmadığını, bu nedenle davalının dava dilekçesinde davalı olarak iflas idaresi memurluğunu davalı göstermesininde usule aykırı olduğunu, davacının dava dilekçesinde iflas idaresinin reddettiği alacağın masaya kayıt ve kabulünü talep ederken ayrıca fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 100.000,00 TL’nin davalılardan tahsilinin istendiği, davacının kayıt kabul davası açtıktan sonra aynı dilekçe ile aynı içeriğe sahip bir alacak davası açmasının mümkün olmadığını, davanın süresinde açılıp açılmadığının mahkemece resen değerlendirilmesi gerektiğini, davacı alacağının masaya kaydı talebinin reddinin yasaya aykırı bulunmadığını, müflisin faaliyet izni talebinin alacaklılar tarafından kabul edildiğini, müflise belirli sürelerle izin verildiğini, izin süresi dolduktan alacaklılar toplantısı yapılarak konunun alacaklılar gündemine sunulduğunu ve bu zamana kadar alacaklılar toplantısında müflise verilen faaliyet izninin uzatıldığını, faaliyet izni verilmesinde iflas idare memurluğunun bir yetkisi ve tasarrufunun olmadığını, bu nedenle davacının faaliyet izni sebebiyle iflas idaresi memurluğunun müşterek müteselsil sorumluluğunun doğmadığını, davacının iddia ettiği üzerine davacı ile müflis arasında 26/01/2011 tarihli sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin geçersiz bir sözleşme olduğunu, zira iflas tarihinden sonra müflisin tasarruf ehliyeti sınırlandığından müflisi külfet altına sokacak bir sözleşmenin imzalanmasının mümkün olmadığını, iflas idaresinin 26/10/2011 tarihinde iflas kararından sonra müflis ile davacı arasında yapılan sözleşmenin geçerli olmadığını ve buna icazet verilmediğini bildiren bir yazıyı davacının adresine gönderdiğini, davacı imalatların kendileri tarafından yapıldığını iddia etmiş ise de bu konuda herhangi bir kanıt sunamadığını, müflisin alacaklıları müflise 21/06/2011 tarihinde faaliyet izni verdiğini, bu nedenle iflas tarihinden faaliyet izni verilen tarihe kadar yapılan sözleşmeler ve işlerin müflis bakımından yasa gereği geçersiz olduğunu, kayıt kabul davalarında ispat külfetinin yasa gereği davacıda olduğunu, dava dilekçesinin usüle aykırı olması nedeniyle reddine, iflas idaresi memurluğu adına açılan davanın öncelikle husumetten sonrasında ise esastan reddine, dava süresinde açılmamış ise süreden reddine, kayıt kabul alacak davasının bir arada görülmesi mümkün olmadığından davanın öncelikle bu sebeple aksi takdirde derdestlikten reddine, bunun yerinde görülmemesi halinde tefrik kararı verilerek davaların ayrılmalarına, davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Dava, eser sözleşmesine dayalı kayıt kabul davasıdır. İş sahibi … ile davacı arasında 26/01/2011 tarihinde eser sözleşmesi yapılmıştır. Kooperatif hakkında 15/07/2009 tarihinde iflas kararı verilmiştir. Dolayısıyla müflis olan kooperatif ile davacı arasında yapılan sözleşme iflastan sonra akdedilen bir sözleşmedir. Müflis iflas etmekle hak ve fiil ehliyetini kaybetmiş olmaz. Ancak iflasın açılması ile müflisin masaya giren mal ve hakları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıntıya uğrar. Müflis masa malları satılıncaya kadar onların maliki olarak kalmakta devam ettiği halde bu mallar üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi artık müflis değil iflas masasına aittir. İflas masasıda bu tasarruf yetkisini kanuni temsilcisi olan iflas idaresi vasıtasıyla kullanır.
Somut olayımızda müflis ile davacı arasında yapılan 26/01/2011 tarihli sözleşme geçerlidir. İcra İflas Kanunun 191. maddesinde yer alan müflisin “Her türlü tasarrufu” tabiri kullanılmış olup buradaki tasarruftan maksat masanın mevcudunu azaltıcı nitelikteki tasarruf işlemleridir. Diğer bir deyişle müflisin hükümsüz olan işlemleri tasarruf işlemleridir. Buna karşılık müflisin borçlanma (taahhüt) işlemleri yapması yasak değildir.
Taraflar arasında akdedilen sözleşme geçerli olup bu sözleşmeden doğan alacağın ne tür bir alacak olacağı yani masa alacağımı, iflas alacağımı yoksa normal bir alacakmı olduğunun belirlenmesi gerekir. Bir alacağın masa alacağımı yoksa iflas alacağımı olduğunun bu nedenle tespiti önemlidir. Masa alacağı iflasın açılmasından sonra tasfiyenin sağlıklı olarak gerçekleştirilmesi amacıyla yapılmış olan borçlanmalar olup bu borcun alacaklıları yönünden masa alacağı meydana gelir. Burada dikkat edilmesi gereken husus iflasın açılmasından sonra yapılan faaliyetlerin tasfiyenin devamı için öngörülen işlerden olup olmadığının sağlıklı olarak belirlenmesidir. Eğer alacaklılar iflasın açılmasından sonra faaliyetlerinin devamını masanın yararına görmüş ve tasfiyenin bundan olumlu etkileneceği kanaati ile bu izni tesis etmiş ise iflasın açılmasından sonra bu yolda yapılan faaliyetler dolayısıyla ortaya çıkacak olan alacağın masa alacağı olacağından şüphe duyulamaz. İflas alacağı ise iflasın alacağından önce müflisin borçlarını ifade etmektedir.
İflasın açılmasından sonra iflas idaresi masanın kanuni temsilcisi olarak önemli görevler ifa etmektedir. İflas idaresi ne alacaklıların ne de müflisin temsilcisidir. İflas idaresi masanın bir tüzel kişiliği olmamakla beraber bir çok işlemin icra edilmesinde önemli görevler ifa etmektedir. İflas idaresi tasfiyenin yürütme organı konumundadır. Bilindiği üzere icra dairesi iflas idaresi, icra mahkemesi ve ticaret mahkemesinden oluşan asli iflas organları yanında özel organ mahiyetinde iflas idaresi, birinci ve ikinci alacaklılar toplantısı gibi tali iflas organlarıda mevcuttur. İİK nun 226. maddesine göre masanın temsilcisi asli iflas organı olan iflas idaresi ise de tasfiyenin devamı bakımından alacaklıların insiyatifi iflas idaresinide etkileyecek şekilde belirleyicidir. Buna göre öncelikle masanın kanuni temsilcisi olan iflas idaresini seçen alacaklıların kendisidir. Hatta ikinci alacaklılar toplantısı ile birinci alacaklılar toplantısı ile seçilmiş olan iflas idaresi azledilerek yerine bir başkası seçilebilir ya da iflas idaresi yerinde bırakılabilir. Ayrıca iflasın açılması ile durmuş olan davalara devam edip etmeme, iflas idaresi tarafından karara bağlanmamış olan istihkak iddiaları hakkında nihai kararın verilmesi, masaya dahil olan malların pazarlıkla satışının yapılması, masadan geçici dağıtımların yapılması, masaya karşı açılmış olan sıra cetveline itiraz davasının takibinden vazgeçilmesi veya sulhen halli, İİK’nın 245. maddesine göre çekişmeli hakların takip yetkisinin alacaklılara devredilip devredilemeyeceğine, müflisin sanat ve ticaretine devam edip etmeyeceğine ilişkin noktalarda karar verme yetkisi alacaklılara aittir.
Davacı ile müflis şirket arasında iflas tarihinden sonra 26/01/2011 tarihli sözleşme akdedilmiş, bu sözleşme çerçevesinde davacının kooperatif tarafından yapımı üstlenilen … parselde kayıtlı olan ve kooperatif tarafından tamamlanmış A ve B blok 56 adet konutun sözleşmeye ekli listede belirlenecek işlemin yapımı konusunda tarafların anlaştığı, sözleşme çerçevesinde davacının bir kısım edimleri yerine getirdiği, sözleşme tarihinden sonra 21/06/2011 tarihinde yapılan olağanüstü alacaklılar toplantısında müflis kooperatife 30/12/2011 tarihine kadar faaliyet izni yetkisi verildiğinden bu faaliyet izni ile müflis ile davacı arasında akdedilen 26/01/2011 sözleşmeye icazet verildiği mahkemece kabul edildiğinden dava konusu alacağın masa borcu olduğunun kabulü gerekmiştir.
Ankara 4. Hukuk Mahkemesinin 2012/41 D.İş sayılı tespit dosyasına sunulan bilirkişi raporunda müflis kooperatifin üstlendiği kaba inşaatları tamamlanan A ve B bloklardaki 55 adet konutta davacının yaptığı imalatların 744.425,54 TL olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir. Mahkeme tarafından oluşturulan bilirkişi heyetince düzenlenen 30/09/2014 tarihli bilirkişi raporunda ise davacı şirketin ana sözleşme ve ek sözleşme kapsamında yapmış olduğu işler tutarının KDV hariç toplam 743.582,49 TL olduğu bildirilmiştir. Buna göre bahsi geçen bilirkişi raporlarında müflis kooperatifin taşınmaz inşaatında davacının yaptığı imalatların bedeli 03/10/2012 tespit raporuna göre 744.425,54 TL, 30/09/2014 tarihli bilirkişi raporuna göre ise 743.582,49 TL olduğu, her iki rapor arasında sadece 842,55 TL fark olduğu görülmektedir. Talimat mahkemesince oluşturulan bilirkişi heyetinin hazırlamış olduğu bilirkişi raporunda ise davacının yaptığı işlerde elektrik işleri bulunduğundan 30/09/2014 tarihli bilirkişi raporlarındaki tespitlerin daha uygun olduğu düşünüldüğünden davacının 743.582,49 TL imalat yaptığı hususunun benimsendiği ifade edilmiştir.
Dava dışı … tarafından … adına davacı şirkete EFT yapılan ödemeler toplamının 225.000,00 TL olduğu dolayısıyla davacının müflis kooperatife yaptığı işten dolayı 743.582,49 TL hakedişi olduğu, bu tutardan davacıya 225.000,00 TL müflis adına yapılan ödeme düşüldükten sonra davacının davalı müflisten 518.582,49 TL alacağının kaldığı, sözleşmede yasal faiz öngörüldüğü, faizi ile birlikte davacı alacağının 594.920,67 TL olduğu bildirilmiştir.
Davacı vekili davasını 31/01/2018 tarihli dilekçeyle ıslah etmiş, dava değerini 594.920,67 TL’ye yükseltmiş, harç ikmalini 02/02/2018 tarihinde gerçekleştirmiştir. Davalı vekili ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Taraflar arasında akdedilen sözleşme eser sözleşmesi olup 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. TBK’nın 154/2. maddesi gereği iflas masasına başvuru zamanaşımının kesilmesi sebeplerinden sayılmış olup dava konusu alacak yönünden iflas masasına 11/02/2013 tarihinde başvurulduğundan ıslah tarihi olan 02/02/2018 tarihi itibariyle 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından davalının zamanaşımı itirazı mahkemece yerinde görülmemiştir.
Dosya içerisinde mevcut tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde müflis şirket ile davacı arasında 26/01/2011 tarihli sözleşme akdedildiği, 15/07/2009 tarihinde iflas kararı verilmiş olup dolayısıyla akdedilen sözleşmenin iflastan sonra yapılmış bir sözleşme olduğu, iflas tasfiye işleminde müflis şirkete 21/06/2011 tarihinde olağanüstü alacaklılar toplantısında faaliyet izni verildiği, verilen faaliyet izni ile taraflar arasında akdedilen sözleşmeye muvafakat edildiği, 21/06/2011 tarihli faaliyet izninden sonra iflas idaresinin 26/10/2011 tarihinde taraflar arasında akdedilen 26/01/2011 tarihli sözleşmenin geçersiz olduğuna dair davacıya bildirimde bulunmasının bir anlam ifade etmediği” gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne, 594.920,67 TL’nin kayıt kabul başvuru tarihi olan 14/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek %9 oranında yasal faizi ile birlikte davalı Müflis … iflas masasından tahsil edilerek davacıya ödenmesine ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı iflas idaresi vekili istinaf başvuru dilekçesinde; yerel mahkemece davacı tarafa ticari defter ve kayıtlarını sunmak üzere süre verilmesine rağmen davacı tarafça defterlerin sunulmadığını, taraflar arasında aktedilen sözleşmenin iki tarafa da borç yükleyen bir sözleşme olup, sözleşme ile yüklenilen borcun tasarruf işlemi olduğunu, yerel mahkemece sözleşmenin taahhüt işlemi olarak incelenip karar verilmesinin hatalı olduğunu, iflas idaresi varken ve iflas etmiş kooperatif yönetiminin kooperatifi borçlandırıcı işlem yapma yetkisinin bulunmadığını, davacı tarafın bir zararı var ise, bunu doğrudan kiminle sözleşme imzaladığı ise ondan alması gerektiğini, iflas masasının taraf olmadığı ve onay vermediği bir sözleşmeden sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, sözleşmenin yapıldığı tarihte müflisin faaliyet izninin bulunmadığını, iflas idaresince davacıya gönderilen 26/10/2011 tarihli bildirimde müflis ile yapılan sözleşmenin geçerli olmadığı ve buna icazet verilmediği hususlarının da bildirildiğini, taraflar arasında usulüne uygun ve hukuken geçerli bir sözleşme bulunmadığını, yerel mahkemece aldırılan bilirkişi raporlarının eksik ve hatalı olduğunu, hüküm kurmaya elverişli olmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak – kayıt kabul istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı iflas idare müdürlüğü vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, iflas idaresi temsilcileri vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı İflas idaresi temsilcileri vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davalı iflas idare müdürlüğünden tahsili ile hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı iflas idaresi müdürlüğü tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalı iflas idaresi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 01/06/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
E-imzalıdır

Üye
E-imzalıdır

Üye
E-imzalıdır

Katip
E-imzalıdır