Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/536 E. 2023/1121 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 31. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/536 – Karar No:2023/1121
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında Esastan Red HMK 353/1-b.1 md)

ESAS NO : 2022/536
KARAR NO : 2023/1121
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2022
NUMARASI : 2019/221 E-2022/145 K

DAVACI
VEKİLİ
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 19/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/10/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, tarafların 2009 yılından beri ticari ilişki içinde olduklarını, işveren TCDD için hızlı tren işinin davalı şirket tarafından yüklenilmesi nedeniyle taraflar arasında yapılan anlaşma uyarınca müvekkili şirketin tüm edimlerini yerine getirmesine ve davalı şirketin TCDD ile kesin hak edişleri yapmasına rağmen davalı şirketin müvekkilinin hakettiği ödemelerini yerine getirmediğini, düzenledikleri ihtarnamelerin sonuçsuz kalması üzerine icra takibi yaptıklarını, 11/11/2013 ve 11/03/2014 tarihler arası yedi adet mal ve hizmete ilişkin fatura kesilmesine rağmen davalının yalnız 32.873,15 TL ödeme yapıp, kalan alacağı ödemediğini, takibin ödenen bu alacak mahsup edildikten sonra yapıldığını, faturaların ticari defterlere işlendiğini, ödemenin davalı tarafça ispatlanması gerektiğini bildirmiş, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının icra inkar tazminatı ve HMK’nun 329. Maddesi uyarınca para cezası ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin 48. maddesinde, uyuşmazlıkların çözümünde Ankara Mahkemeleri yetkili kılındığını, HMK’nun 17. maddesi uyarınca yetki sözleşmesi nedeniyle Ankara Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, alacağın zaman aşımına uğradığını, müvekkili şirketin usulüne uygun şekilde temerrüde düşmemesi nedeniyle takip öncesi işlemiş faiz talep edilemeyeceğini, davacının müvekkili şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığını, davacının yaptığı imalatların TCDD ve Müşavir firması tarafından kabul edilmeyip sürekli olarak Sözleşme ve eki teknik şartnamelere uygun yapılmaması nedeniyle reddedildiğini bildirmiş, davanın öncelikle yetki yönünden aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, “…Davalı ile TCDD arasında hızlı tren işini konu alan eser sözleşmesi imzalanmıştır. Bu işin bir kısmının davacı tarafından yerine getirilmesi amacı ile bu kez davacı ile davalı arasında 24/09/2009 tarihli ” Uzman Ekip Anlaşması ” başlıklı alt yüklenicilik sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme kapsamında üstlendiği tüm işleri sözleşme hükümlerine uygun şekilde yerine getirdiği ve bu nedenle alacakları için düzenlediği faturalar nedeni ile davalıdan alacaklı olduğu düşüncesinde olan davacı tarafından davalı ödemelerinin dışında kalan 342.002,26 TL asıl alacak ile işlemiş faizlerinin tahsili amacı ile davalı hakkında İstanbul Anadolu 20. İcra Müdürlüğü’nün 2018/12139 esas sayılı icra takibini başlatmıştır. Ödeme emri tebliğ edilen davalının süresinde gerçekleşen itirazı üzerine mahkememizde sadece asıl alacak miktarı olan 342.002,26 TL ye yönelik itirazın iptali amacı ile eldeki dava açılmıştır. Davacının işlemiş faiz talebine yönelik davalı itirazının iptalini de istediğini beyan etmesi sonrası eksik harcın tamamlanması için 01/10/2019 tarihli duruşmada 5. nolu ara kararı oluşturulmuş, süresinde eksik harç tamamlandığı için davanın hem asıl alacak hem de işlemiş temerrüt faizi toplamı olan 503.699,63 TL üzerinden yürütülmesi yoluna gidilmiştir.
Davacının alacağının ne tür taleplerden oluştuğu, taraf defterlerinde alacak iddiasının ne şekilde yer aldığının belirlenmesi için tarafların kayıtları incelenmek sureti ile asıl ve itirazlar üzerine ek raporlar alınmıştır.
Davalı defterleri İstanbul’da olduğu için yazılan talimat üzerine mali müşavir bilirkişi … 30/06/2020 tarihli raporu hazırlamıştır. Bilirkişi, davacı tarafından düzenlenen tüm faturaların davalı defterinde kayıtlı olmasına rağmen, davalı kayıtlarındaki ödemelerle birlikte değerlendirme yapıldığında, davacının davalıdan alacağı olmadığı şeklinde tespitte bulunmuştur.
Davacı defterleri Eskişehir’de olduğu için yazılan talimat üzerine mali müşavir bilirkişi … 14/07/2020 tarihli raporu hazırlamıştır. Bilirkişi, davacı defterlerindeki kayıtlara göre davacının davalıdan 342.002,26 TL alacağının bulunduğunu belirlemiştir.
Tarafların ticari defterleri üzerindeki inceleme tamamlandıktan sonra, bu kez her iki rapor ile defterler dışındaki kayıtları da incelemek sureti ile rapor hazırlamakla görevlendirilen üç kişilik heyetten 19/03/2021 tarihli rapor alınmıştır. Bilirkişilerimiz davalının davacı ile ilgili hesabını 326 kod ile kayıt altına aldığı, bu kayıtlarda davacının hak edişlerinden teminat kesintisi adı altında 342.002,29 TL toplam kesinti yaptığının kayıtlı olduğu, davacı kayıtlarındaki alacağın 342.002,26 TL olması nedeni ile, icra takibinin dayanağı olan faturaların davalının davacı hak edişlerinden teminat kesintisi olarak alıkoyduğu ve davacıya iade etmediği davacı alacağı için düzenlendiği kabul edilmiştir.
Davalı vekili her ne kadar icra takibinin faturalara dayanılarak başlatıldığını, bilirkişi raporu ile belirlenen alacağın teminat kesintileri ile ilgili olması karşısında icra takibinde dayanılmayan belge ile bir alacak talep edilemeyeceğini ileri sürmüş ise de, davalının davacı ile ilgili hesabını 326 kod ile kayıt altına aldığı, bu kayıtlarda davacının hak edişlerinden teminat kesintisi adı altında 342.002,29 TL toplam kesinti yaptığının kayıtlı olduğu, davacı kayıtlarındaki alacağın 342.002,26 TL olması ve icra takibi ile bu miktarda asıl alacak talep edilmesi nedeni ile, icra takibinin dayanağı olan faturaların davalının davacı hak edişlerinden teminat kesintisi olarak alıkoyduğu ve davacıya iade etmediği davacı alacağı için düzenlendiği, bu hali ile icra takibine konu edilmeyen yeni bir alacağın gündeme getirilmediği kabul edilmiştir.
Davacının davalıdan icra takibi ile talep ettiği alacağı davalının davacıya ait hak edişlerden kestiği teminat kesintilerine ilişkin olduğu kabul edildiği için, bu kez davacının teminat kesintilerini talep etmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, koşullar gerçekleşmiş ise talep edilmesi mümkün olan teminat kesintisi miktarı ile, işlemiş faiz talep edilmesinin mümkün olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Taraflar arasında imzalanan uzman ekip anlaşması başlıklı sözleşmenin 27.maddesinde hak edişlerden yapılan teminat kesintilerinin hangi şartların gerçekleşmesi halinde iade edilmesi gerektiği açıkça düzenlenmiştir. Buna göre hak edişlerden yapılan toplam teminat kesintisinin % 50’lik birinci bölümünün işin geçici kabul tutanağının imzalanmasından sonra, kalan % 50’lik ikinci bölümünün ise işin kesin kabulü yapıldıktan ve SGK’dan temin edilecek ilişiksizlik belgesinin sunulması halinde iadesi gerekmektedir.
Dava temelinde icra takibi bulunan itirazın iptali istemine ilişkin olup, icra takibi 09/05/2018 tarihinde başlatılmıştır. Dava dosyasına sunulan kayıtlardan anlaşıldığı üzere davaya konu iş ile ilgili geçici kabul işlemi icra takibinden önce 23/07/2014 tarihinde yapılmıştır. Bu durumda sözleşmenin 27.maddesi uyarınca hak edişlerden yapılan toplam kesintiden kaynaklanan asıl alacak icra takibinde 342.002,26 TL olarak gösterildiği için bu miktarın yarısı olan 171.001,13 TL’nin icra takibi ile talep edilebilir hale geldiği kabul edilmiştir.
Davalı taraf alacağın zaman aşımına uğradığını ileri sürmekte ise de; taraflar arasındaki uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı, geçici kabulün 23/07/2014, kesin kabulün 22/01/2018 tarihlerinde yapılmış olması karşısında uyuşmazlığın eser sözleşmesinin tabi olduğu 5 yıllık zamanaşımına bağlı olması halinde icra takibinin başlatıldığı 09/05/2018 ve davanın açıldığı 06/07/2018 tarihleri itibariyle sürenin tamamlanmadığı anlaşılmakla; zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı kabul edilmiştir.
İcra takibi ile davacının hak edişlerinden yapılan teminat kesintilerinin diğer yarısını oluşturan asıl alacak da talep edilmiş olup; bu ikinci bölümün talep edilebilmesi için işin kesin kabulünün yapılmış olması yeterli olmayıp ayrıca SGK ilişiksizlik belgesinin de birlikte sunulmuş olması gerekir. Somut olayda kesin kabul 22/01/2018 tarihinde icra takibinin başlatıldığı 09/05/2018 tarihinden önce yapılmış ise de, tek başına kesin kabulün yapılmış olmasının teminat kesintisinin ikinci kısmının davacıya iadesi için yeterli olmadığı, kesin kabul ile birlikte ve aynı zamanda SGK ilişiksiz belgesinin de sunulması gerektiği, SGK’nın cevabi yazısından da anlaşıldığı gibi, 25/10/2021 tarihinde davacı yönünden SGK ilişiksizlik belgesinin düzenlendiği, bu hali ile icra takibinin başlatıldığı tarihi itibariyle kesin kabul yapılmakla birlikte SGK’dan borç olmadığına ilişkin belge birlikte sunulmadığı için icra takibi ile talep edilen teminat kesintilerinin %50’lik ikinci kısmının davalıdan talep edilmesi koşullarının icra takibinin başlatıldığı 09/05/2018 ve davanın açıldığı 06/07/2018 tarihleri itibariyle gerçekleşmediği, dava devam etmekte iken 2021 yılında SGK borçsuzluk belgesi sunulmakla birlikte, talep icra takibine bağlı itirazın iptali davası niteliğinde olup davadan sonra gerçekleşen koşullar dikkate alınarak icra takibinin başlatıldığı tarihe geri dönülüp icra takip tarihi itibariyle teminat kesintilerinin %50’lik ikinci kısmı yönünden iade koşullarının gerçekleştiğinin kabul edilemeyeceği, bu durumda davacı hak edişlerinden yapılan toplam hakediş kesintisi olan 342.002,26 TL’nin yarısı olan 171.001,13 TL’nin icra takibi başlatılmadan önce taraflar arasındaki sözleşmenin 27.maddesi uyarınca 23/07/2014 tarihinde geçici kabulün yapılmış olması nedeniyle bu miktar alacağa yönelik davalı itirazı haklı nedene dayanmadığı için 171.001,13 TL asıl alacak ile ilgili itirazın iptali gerektiği kabul edilmiştir.
Davacıya ödenmesi gereken hakediş kesintisi için ayrıca işlemiş faiz talep edilmiştir. İcra takibinden önce işlemiş faiz talep edilebilmesi için ödemenin yapılacağı kesin tarihin önceden belirlenmiş olması ya da ihtarname ya da benzeri işlem ile davalının temerrüde düşürülmüş olması gerekir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 27.maddesinde geçici kabulün yapılmasından sonra teminat kesintisinin yarısının iade edileceği belirtilmiş olup, geçici kabulün hangi tarihte yapılacağı, geçici kabul tarihinden sonra belirli bir süre içerisinde ödemenin yapılaması gerektiği konusunda açık ve kesin bir tarih belirlemesi bulunmadığından ödeme gününün kesin vade oluşturmadığı, düzenlenen ihtarnamelerde de alacak miktarı belirtilmek ve ödeme süresi tanınmak suretiyle usulüne uygun şekilde temerrüt gerçekleştirilmediği için davalıdan tahsili gereken teminat kesintisi alacağına icra takibi öncesi döneme ilişkin faiz işletilmesinin mümkün olmadığı kabul edilmiştir.
Her ne kadar davalı taraf; davacı tarafından yapılan işlerin sözleşme hükümlerine uygun olmadığını, işin asıl iş veren tarafından kabul edilmediğini, ödemelerin bu nedenle aksaması nedeniyle TCDD tarafından kendilerine ödeme yapılmadığı için davacıya ödeme yapmak zorunda olmadıklarını ileri sürmüş ise de; davacının icra takibine konu ettiği alacağının eser sözleşmesi kapsamındaki iş bedeline ilişkin olmadığı, davacı tarafından yapılan işlerin eksik ya da ayıplı olduğuna ilişkin hiçbir delil sunulmadığı, asıl iş veren tarafından ödemelerin aksatılmasının davacıya yaptığı iş nedeniyle davalının ödeme yapmaktan kaçınması sonucunu doğurmayacağı, icra takibine konu edilen alacağın teminat kesintisi olması karşısında taraflar arasındaki sözleşmenin 27.maddesi koşullarının gerçekleşmesi halinde teminat kesintisinin davalı tarafından iade edilmesi gerektiği, icra takibinin başlatıldığı tarihten önce geçici kabul yapıldığı için teminat kesintisinin yarısının iadesi gerektiğinden, bu miktarın icra takibi ile talep edilmesinin yerinde olduğu, teminat kesintilerinin ikinci bölümü yönünden ise, icra takibinden önce kesin kabul yapılmakla birlikte SGK ilişiksizlik belgesi davadan sonra 2021 yılı içerisinde sunulduğu için teminat kesintisinin yarısı yönünden icra takibinin başlatıldığı ve davanın açıldığı tarihler itibarı ile talep koşulunun gerçekleşmediği, alacak eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup teminat kesintilerinin miktarı, iade koşullarının bilirkişi incelemesini gerektirmesi nedeniyle alacağın likit nitelikte bulunmadığından icra inkar tazminatı isteme koşullarının oluşmadığı kabul edilip davanın kısmen kabulüne…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafın muhasebe kayıtlarının esas alınarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, genel haciz yoluyla takip başlatıldığı için belge sunmak zorunda olmadıklarını, davanın faturaya dayalı alacağa ilişkin olup, teminat kesintisinin ayrı bir dava konusu olabileceğini, müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğini, icra inkar tazminatı koşullarının oluştuğunu, davalının faturaları defterlerine kaydettiğini, itiraz etmediğini, faiz başlangıcı yönünden 18/11/2016 ve 06/12/2016 tarih ihtarların dikkate alınmadığını, davalıya HMK’nın 329.maddesi gereğince disiplin para cezası verilmesi gerektiğini, davalının kötü niyetli olup, haksız yere dava açmak zorunda bıraktığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sözleşmenin 36.1 maddesi gereğince, TCDD’nin hak edişi kapsamına almadığı imalatların bedelini müvekkilinin ödemek zorunda olmadığını, işveren idarenin davacının ayıplı imalatlarını reddettiğini, takip faturalara dayalı olduğu halde, tutulan teminat toplamı olarak gösterildiğini, davacının 7 adet faturasının, müvekkilinin davacıyı takip ettiği hesapta kayıtlı olmadığını, bu nedenle ticari defterlere göre, müvekkilinin borçlu olmadığını, dava konusu faturaların esasen hak edişlerden kesilen teminatlar olup, dava konusu olmayan bu teminat tutarlarının davacıya ödenmesine karar verilmesinin hatalı olduğunu, söz konusu teminat tutarlarının eldeki davanın konusu olmadığını, yapılan imalatların eksik ve ayıplı olduğunu, TCDD hak edişlerinde davacının imalatlarının bulunup bulunmadığının ve delillerin incelenmediğini, faturaya itiraz edilmemiş olmasının bedelinin istenebilir olduğunu göstermeyeceğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 5.900,70 TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 5.630,85 TL harcın davacıya iadesine,
3-Davalıdan alınması gereken 11.681,09 TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.920,27 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.760,82 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 19/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır