Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/516 E. 2023/1119 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 31. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/516 – Karar No:2023/1119
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında Esastan Red HMK 353/1-b.1 md)
ESAS NO : 2022/516
KARAR NO : 2023/1119
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2021
NUMARASI : 2017/203 E-2021/867 K

DAVACILAR :
VEKİLLERİ
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit, Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 19/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/10/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve alacak istemine ilişkin davada mahkemece asıl davanın ve birleşen Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/670 esas sayılı dosyasında davanın reddine, birleşen Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/295 esas sayılı dosyasında davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Asıl davada davacı vekili, müvekkili iş ortaklığının TOKİ tarafından ihalesi yapılan “Şırnak İli Cizre ve İdil İlçeleri Hudut Hattı Acil Sınır Fiziki Güvenlik Sistemleri Yapım İnşaatı İşi” ihalesini aldığını ve ihale ile aldığı işi 26/04/2017 tarihinde bitirmeyi taahhüt ettiğini, müvekkili şirketin ihale ile aldığı işin beton blok imal kısmı için davalı şirket ile 05/01/2017 tarihinde sözleşme imzaladığını, davalı şirketin zamanında ve sözleşmeye uygun olarak yerine getirebilmesi için yeterli işçi ve ekipman temini yaparak davalı tarafa taahhüt ettiği işin kusursuz ve zamanında bitirmesi amacıyla banka aracılığı ile nakit olarak 92.000,00 TL ve … şubesine ait … adına 0964254 çek numaralı 10/03/2017 keşide tarihli çek ile 6.000,00 TL olmak üzere 97.000,00 TL ödendiğini, henüz ödeme günü gelmeyen 0964248, 0964249, 096458, 0964260 nolu çekler ile 101.660,00 TL tutarlı çek verildiğini, müvekkili şirketin davalı …’ın yapacağı imalatlar için 8 adet hazır beton mikseri kamyon, 2 adet hazır beton pompası, 1 adet servis minibüsü v.b. araçlar kiralandığını, ayrıca çalışanların maaşları, araç yakıt alımları için toplamda 107.616,00 TL ödeme olmak üzere toplam 307.382,00 TL olduğunu, davalı tarafın edimlerini yerine getirmediğini, işi tamamlamadığını, davalı yana verilmiş olan çeklerin ödeme günü henüz gelmemiş olmakla birlikte çeklerin dava dışı üçüncü kişilerin eline geçmesi de kuvvetle muhtemel olduğunu, davalı şirket sözü edilen beton blok imalatı kapsamında yapılan sözleşmeye istinaden işe karşılık gelen bedelin tümünün müvekkili şirketten alındığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik … şubesine ait keşidecisi … olan 30/03/2017 keşide tarhli 30.000,00 TL bedelli, 30/04/2017 keşide tarihli 30.000,00 TL bedelli, 30/03/2017 keşide tarihli 11.660,00 TL bedelli, 30/05/2017 keşide tarihli 30.000,00 TL bedelli 4 adet çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, dava konusu çeklerin ibrazı halinde ödenmemesi, bu çeklere dayalı olarak başlatılacak icra takiplerinin tedbiren durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı taraf iş ortaklığı olduğundan taraf ehliyeti bulunmadığını, dava şartı eksikliği ve sıfat yokluğundan
davanın reddi gerektiğini, söz konusu çeklerin 05.01.2017 tarihli sözleşmeye bağlı adi iş ortaklığı yükümlülüğü olan ve davalıca
şantiyeye sevk edilecek makine, ekipman ve işçilerin teminin ifasında davalıya verilecek avansın bir
bölümü olduğunu, davalının şantiyeye gerekli araç ve makinaları satın aldığı, sevk ettiği, işçileri temin ettiği ve çalışmaya
başladığını, davalıya verilen kalıp ve diğer malzemelerle davacı tarafça uygun yer temini sağladıkça
imalatları ifaya gerçekleştirmeye çalıştığını, süreç içinde aksayan hususlar yazılı ve sözlü olarak işin
başından itibaren davacıya bildirildiğini,
tüm uyarılara rağmen yeterli imalat ifa edilip teslimat yapılamadığını, davacı tarafça sözleşme feshedildiği
için şantiyede tespit yaptırıldığı ve ayrılmak zorunda kalındığını, akabinde Ankara 4. Asliye Ticaret
Mahkemesinin 2017/295 E sayılı davasını açmak feshin haksızlığının tespiti ve uğranılan zarar ile
tazminine ait taleplerde bulunulduğunu,
tedbir talebi reddedilince davacının yetkili olmayan Yüksekova 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/349
Esas sayılı dosyasında dava açtığını, derdestlik itirazından kaçınmak için çek keşidecisi üzerinde hukuka ve
yasaya aykırı yanıltıcı beyanlarla tedbir talepli aynı konuda aynı taleplerle dava açıldığını ve maalesef
mahkemenin tedbir kararı verdiğini, mahkemenin bu kararının makine ve malzeme alımı için verilen bu çekleri cirolayan
davalının zor duruma düşmesine ve ağır mağduriyete uğramasına sebep olduğunu,
sözleşme imzalanmasına müteakip davalının hemen makine, ekipman satın aldığı ve davacının
gösterdiği alana getirdiğini, o an için yeteri kadar işçiyi temin ettiğini, ancak davacının yükümlülüğündeki malzeme, makine, ekipman, elektrik, uygun şantiye yeri çamursuz, temiz ve büyüklük açısından çalışma
zemininin ve uygun barınma yerlerinin sağlanması gibi tüm yükümlülüklerini zamanında, işin tekniğine,
niteliğine ve amacına uygun tam yerine getirmediğini, davacının sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmediği için feshin geçerli olmadığını, örneğin betonarme
güvenlik duvarlarının imalatı için kullanılacak çelik kapıların imalatları için davacının anlaşma sağladığı
üretici ile aralarındaki sözleşme gereği, kalıpların ilk sevkiyatının 10.01.2017 tarihinde başlayacağı ve son sevkiyatın ise 15.01.2017 tarihinde yapılacağı, böylece tüm kalıpların şantiyede hazır olacağı, oysa ki
kalıp sevkiyatı tarih ve miktarları 13.01.2017 5 adet, 23.01.2017 4 adet, 24.01.2017 5 adet, 02.02.2017 5
adet, 05.02.2017 5 adet, 18.01.2017 6 adet, 30.01.2017 10 adet, 12.02.2017 2 adet şeklinde yapıldığını, davalının 23.01.2017 tarihinde buhar jeneratörünü şantiyede hazır etmiş ise de hedeflenen üretim
miktarına ulaşmanın mümkün olabilmesi için buhar jeneratörü ile kür uygulamasının priz hızlandırıcı
kimyasal katkısının ve çadırın hep birlikte kullanılması gerektiğini, bu durumun davacıya sürekli izah edildiğini
ve davacının uyarıldığını ancak buna rağmen davacının priz hızlandırıcı kimyasal katkısını bir türlü temin etmediğini,
eğer priz hızlandırıcı kimyasal katkı kullanılır ve çadır ile kaplı beton buhar jeneratörü ile kür uygulanır
ise davalının günde her kalıptan iki kez döküm gerçekleştirip günlük 40 kalıpla 80 adet/gün betonarme
güvenlik duvarı üretimi yapabileceğini, bu imkan davacı tarafından sağlanmadığı için doğal olarak ayda en
az 2.000 duvar imalatı yapılamadığını,
davacının defalarca uyarılmasına rağmen buhar jeneratörü ile kür uygulaması anında gereksinim
duyulan kalıpların üzerini örtmekte kullanılacak çadırın siparişini üreticisine çok geç verdiğini, doğal olarak
çadırların şantiyeye 11.02.2017 tarihinde geldiğini, bu tarihten sonra buhar jeneratörünün sarf edeceği yakıt
ile priz hızlandırıcı kimyasal katkısının maliyetleri arttırdığını belirterek yakıt ve katkı teminini yapamadığını, Mart ayında sadece buhar makinesi ile kür uygulaması yapılsa da bu üretimin istenilen seviyeye
gelmesinin sağlanamayacağının açık olduğunu, beton döküm pompalarının bir an önce getirilmesi için davacıya baskı yapılmış, bu şekilde beton ekibi
çalışanlarının boş kalmayacakları, beton dökümünü kesintisiz gerçekleştirebilecekleri anlatılmış ancak
davacının beton pompalarını bir türlü temin edemediğini ancak 03.02.2017 tarihinde şantiyede hazır ettiğini,
davacının 12’lik demiri şantiyede hazır bulundurduğunu ancak kaldırma kancaları için projesinde 20’lik olan
demir yerine şantiyeye getirilen 16’lık demir kullandırdığını, idarenin kontrolör yetkilisinin 20’lik
yerine farklı kalınlıktaki demir kullanımının projeye uygunsuzluğunu tespit ettiğini ve imalattaki tüm
bağlanan kanca demirlerin sökülmek durumunda kalındığını, 20’lik demir gelinceye kadar beton
dökümüne kontrollürün müsaade etmediğini, 20’lik demirin şantiyeye 03.02.2017 tarihinde geldiğini, beton
döküm pompalarının da 03.02.2017 tarihinde şantiyeye geldiğini ve ilk dökümün ancak 04.02.2017 tarihinde
yapılabildiğini, bu tarihe kadar ise beton döküm ekibi işçilerinin boş beklemek zorunda kaldığını, tüm bu
olumsuzlukların davacıya ait yükümlüklerin tekniğine ve amacına uygun ifa edilmemesinden
kaynaklandığını, davalının üretime geç başlanmasında kusurunun bulunmadığını, elektrik kesintileri ile ilk günden itibaren sürekli karşılaşıldığını, 28.01.2017 ile 30.01.2017 tarihleri arasında
3 gün boyunca aralıksız elektrik kesintisi olduğunu, davacının yükümlülüğünde olan barınma yerlerinin
hazırlanması, elektriğin temininin sağlanamamasına bağlı şantiyede günlük yaşam, ısınma, duş, wc
kullanımı gibi temel ihtiyaçların karşılanamadığını, davacının getirdiği jeneratörün şantiye ihtiyaçlarının
tümüne cevap verecek kapasitede olmadığı için jeneratörün bakımı ve arızalarının tamiri de yapılmadığı
için işçiler, demirci makineleri, kaynak makineleri için kullanılamamış hatta günlük ihtiyaçlar için bile
kullanılamadığını,
davacının ekte sunduğu … 22.02.2017 tarihli imalatın hızlandırılması tenkit yazısı açıkça
davalının haklılığını göstermekte olduğunu, “İlgi sözleşmeye istinaden firmanızın uhdesinde yürütülen söz
konusu yapım işinin çeşitli zamanlarda ki şantiye denetimlerinde sözleşmeye göre bitim tarihinin
26.04.2017 olduğu da göz önüne alınarak işin zamanında sözleşme ve ekleri ile fen ve sanat kurallarına
uygun bir şekilde tamamlanabilmesi için modüler Beton Duvar üretiminde kullanılan kalıp sayısının
artırılması, gerekli teknik personel, eleman, ekipman ve malzemelerin tedarik edilmesi faaliyetleri ile sınır
fiziki güvenlik sistemi inşaatının hızlandırılarak imalat seviyesinin onaylı iş programına uyumlu hale
getirilmesi gerektiği TOKİ Yetkilileri ve Müşavirliğimiz saha personelince tespit edilmiştir.” tespitinin
davalının davacıya defalarca sözlü, e-posta, ihtarnameler ile yaptığı uyarıların aynısı olduğunu, bu durumda
davacı firmanın, ne müşavir firmanın, nede davalının uyarılarını dikkate aldığını gösterdiğini, davacının işin
gecikmesinde davalıyı haksız ve hukuka aykırı olarak suçladığını, davacı tarafın işçi alacaklarını ödemesi gibi taahhütlerini de yerine getirmemesi akdin feshindeki
haksızlığın en temel nedenlerinden biri olduğunu,
davacının saha yüzeyini işin tekniğine ve amacına uygun hale getiremediğini, uygun elektriği sağlayamadığı
için davalının portal vinci geç kurduğunu, … firmasından 09.01.2017 tarihinde satın alınan portal
vinci 13.01.2017 tarihinde şantiyeye getirdiğini, davacı yükümlülüğündeki bu aksamaları, engellemelerine
rağmen müvekkilinin özverili gayreti ile fesih anına kadar 1014 adet güvenlik duvarı üretimi yaptığını, ayrıca
170 adet hazırlanmış beton blok demirleri ile 45 adet kalıbın içine demir yerleştirilmiş halde beton
dökümüne hazır halde davacıya teslim edildiğini, akdin feshinden sonraki kalıp sayısı ve davacı imalatlarının haklılıklarını gösterir açık kanıt olduğunu,
davacının fiilen sahada çalışan işçileri SGK’ya bildirmediğini ya da eksik bildirdiğini, zamanında işçi
ücretlerini ödemediğini, üretimde kaos, çalışma şevkini ve iş barışını bozarak işçiler arasında huzursuzluklar
yarattığını, çalışma barışını yok edecek şekilde davranışlar üzerine çalışanların bir kısmı 2 aydır ücretini
alamadığı için şantiyeyi terk ettiğini, çalışan 61 kişiden 25’den fazlasının uğradığı haksızlıklar için BİMER’e ve
TOKİ’ye şikayetlerde bulunduğunu, davacının sözleşme devam ederken davalı isteklerini karşılamak yerine sahaya
başka taşeronlar soktuğunu,
davacının çek dışında bankadan da avans ödemesi yaptığını, bu avans ödemelerinin şantiye kurulumu,
makine ekipman alımı, işçilerin temini ve sevki gibi işlemler de kullanıldığını,
davacının, haklılık için sunduğu kayıtların gerçeği yansıtmadığını, davacının sunduğu ve davalı için
yaptığını iddia ettiği ödeme/harcama listesinin gerçeği yansıtmadığını, borç ödemesi niteliğindeki
ödemelerin dahi alacak olarak gösterildiğini, yakıt ve market borçlarının bulunmadığı, yemek gideri olarak
belirtilen tutarın sözleşmede açıkça sahada çalıştırılan işçi puantajlarından hesaplanıp yapılacak hak
edişlerden mahsup edilmek üzere kişi başına 15,00 TL/gün olarak kabul edildiğini, işçi sigorta
kayıtlarından bu rakam hesaplanabileceğini, davacının yaptığını iddia ettiği maaş ödemeleri dekontları ve
bu ödemelerin hesaplanmasına ait sigorta giriş ve çıkış işlem bilgilerinin müvekkiline bildirilmediğini, diğer
ödemeleri de kabul etmediklerini, davacının sigortalı personeline yaptığı ödemeyi maaş alacağından
mahsup etmesi gerektiğini, nakliye için yapıldığı iddia edilen 8.886,00 TL’nin gerçeği yansıtmadığını,
davacının müvekkili adına sadece 4 adet 1.652,00 TL tutarında toplamda 6.608,00 TL nakliye ödemesi
yaptığını savunmuş davanın reddini istemiştir.
BİRLEŞEN ANKARA 7. ASLİYE TİC.MAH. 2017/670 E. 2017/844 K. SAYILI DOSYASINDA:
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı …. Şti.’nin sahibi ve müdürü olduğunu, aynı zamanda adı geçen
şirket ile …. Ltd. Şti.’nin oluşturduğu İş Ortaklığı’nın müdürü olduğunu,
İş Ortaklığının T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından ihalesi yapılan “Şırnak İli Cizre
ve İdil İlçeleri Hudut Hattına Acil Sınır Fiziki Güvenlik Sistemleri Yapım İnşaatı İşi”nin ihalesinin kazandığını
ve ihale ile aldığı işi 26.04.2017 tarihinde bitirmeyi taahhüt ettiğini, söz konusu işin beton blok imal kısmı
için iş ortaklığı ile davalı … …. Şti. arasında 05.01.2017 tarihinde sözleşme imzalandığını, söz konusu sözleşme kapsamında …’ın iş ortaklığı adına ve hesabına davalı şirkete 92.000,00
TL nakit 6.000,00 TL çek olmak üzere ödeme yaptığı bunun yanı sıra ihtiyatı tedbir talep edilen 4 adet
toplam tutarı 101.660,00 TL olan çek verildiğini, davalının sözleşme hükümlerine uymaması sebebiyle
sözleşmenin feshedildiğini,
açıklanan hususlar ile 4 adet çek için tedbir kararı verilmesine ve nakit ödenen 92.000,00 TL ve çek ile
ödenen 6.000,00 TL olmak üzere davalıdan tahsil edilmesi yapılacak yargılama sonucu davacının
davalıya borcu olmadığının tespiti karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davanın adi ortaklığınca açılabileceğini, bu nedenle davanın pasif husumet itirazında bulunduklarını, ayrıca davalı şirketçe sözleşme hükümlerine aykırı davranılmadığını belirterek; davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN ANKARA 4. ASLİYE TİC.MAH. 2017/295 E. 2018/655 K. SAYILI DOSYASINDA:
Davacı vekili, davalı adi iş ortaklığının, TOKİ tarafından ihalesi yapılan “Şırnak İli Cizre ve İdil İlçeleri Hudut Hattına Acil Sınır Fiziki Güvenlik Sistemleri Yapım İnşaatı İşi’nin müteahhidi olduğunu, davalı şirket ile davacı müvekkili şirketin 05.01.2017 tarihinde “Betonarme Güvenlik Duvarlarının İmalat” işi için anlaştığını, davacı müvekkilinin sözleşmenin imzalanmasından sonra makine ve ekipmanları davalının tarafından gösterilen şantiyeye götürdüğünü, yeteri kadar işçi temin ettiğini ve buna ilişkin harcama faturaları davacı ticari defter ve kayıtlarında olduğunu, davacının iklim ve diğer koşullara en uygun sürede makine ekipmanı malzemeyi şantiyeyi sevk ile çalışır hale getirdiğini ve üretime hazır hale getirildiğini, buna rağmen davalının çalışma zemini ve barınma yerlerinin sağlanması gibi yükümlülüklerine zamanında ve amacına uygun getirmediğini, yüklendikleri işin süresinin 4 ay olduğunu, alacağın önemli bir kısmının çalışan işçilerin ücretlerine yönelik olduğunu belirterek, ödenmeyen alacaklar için 25.000 TL, makina ve teçhizat kurulum nakliye ve sevki masralarına mahsuben 10.000 TL, yoksun kalınan kar kaybına mahsuben 5.000 TL, ticari itibarın zedelenmesinden dolayı 5.000 TL manevi tazminatın, işçilik ve diğer maddi kayıplarına mahsuben 15.000 TL alacağın akdin feshi tarihininden itibaren değişen oranlarda en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalı adi iş ortaklığını oluşturan tüzel kişilik davalılardan müşterek ve müteselsil tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/203 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini ve müvekkili şirket yönünden davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, “…Asıl dosyada davacı, birleşen Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/295 esas sayılı dosyasında davalı …. Şti. – …. Şti. İş Ortaklığı ile asıl ve birleşen Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/670 Esas dosyalarında davalı, birleşen Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/295 Esas sayılı dosyasında davacı … …. Şti. arasında 05.01.2017 tarihinde “Şırnak İli Cizre ve İdil İlçeleri Hudut Hattına Acil Sınır Fiziki Güvenlik Sistemi Yapım İnşaatı İşi Bünyesindeki Betonarme Güvenlik Duvarlarının İmalatı İşi”ne ait sözleşmenin akdedildiği, …. Şti. – …. Şti. İş Ortaklığının işveren, … …. Şti.’nin ise taşeron olarak nitelendirildiği görülmüştür.
Sözleşmenin işin yapılması başlıklı maddesinde;
işverenin sorumlulukları; şantiye yerinin temin edilmesi, temin edilen şantiyede barınma yerlerinin hazırlanması (yatma, yemek, wc, duş vb) üç öğün yemek temini (ücreti mukabilinde, işin bedeli kısmında açıklandığı üzere), temin edilecek işçilerin SGK giriş ve çıkışlarının yapılması, primlerinin ödenmesi, işçilere ücretlerinin(AGİ dahil) ödenmesi, doğacak tazminatların ödenmesi, ödenecek olan işçi ücretlerine ait stopajın muhtasar beyanname ile bildirilip ödenmesi, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili tedbirlerin alınması, çalıştırılan işçilerle iş kanunu ve diğer ilgili kanunlar gereği alınması gerekli tedbir ve önlemlerin alınması, elektrik temini, elektrik kesilmeleri ihtimaline karşılık yeterli kapasitede jeneratör temini, yeterli sayıda kalıpların temini (şimdilik 42 adet) mevsim veya başka nedenlerden dolayı imalatların yeterli sayıya ulaşamaması durumunda ilave kalıpların yapılması, kalıpların yağlanması için gerekli kalıp yağı ve buhar jeneratörü yakıtının şantiyede hazır bulundurulması, buhar kürü uygulaması için iş başlangıcında gerekli naylon veya brandanın şantiyede hazır bulundurulması, kullanılacak priz hızlandırıcının şantiyede yeterli miktarda hazır bulundurulması, imalat için gerekli demirlerin zamanında şantiyede hazır bulundurulması, hazır betonun imalatı aksatmayacak şekilde şantiyede olması ve pompanın işin gecikmesine neden olmayacak şekilde yedekli ve faal olarak bulundurulmasına özel önem verilmesi, bütün olumsuzlukların giderilerek olumsuz hava koşulları haricinde ayda her halükarda 25 gün çalışılmasına ve en az 2000 duvarın imalatının gerçekleştirilmesinin sağlanması, 25 günlük çalışma yapılamadığı takdirde taşeronun işçilik zararlarının karşılanası,
Taşeronun sorumlulukları ise, işveren tarafından tahsis edilen yere portal vinç kurulması, buhar kürü uygulaması için buhar jeneratörünü şantiyede hazır bulundurması, imalatı yapılan duvarların işverenin temin ettiği tırlara yüklenmesi, işverenin bütün lojistik destekleri vermesi halinde ayda en az 2000 duvar imalatının gerçekleştirmesi, şantiyeye getirilen demirin tırdan indirilmesi, demirlerin bağlanması, kalıpların yağlanması, gelen hazır betonun kalıplara yerleştirilmesi, kalıpların kapatılması, üzerinin naylon veya brandayla kapatılıp buhar verilmesi, yeterli buhardan sonra kalıpların açılıp betonarme elemanların tırlara yüklenmesi, kalıpların tekrar temizlenip aynı işlemden geçirilerek imalata devam edilmesi, olarak belirlenmiştir.
İşin bedeli başlıklı maddesinde; betonarme güvenlik duvarı imalatı 200,00 TL/adet KDV dahildir. Bu fiyat üzerinden taşeron tarafından işverene bildirilen işçilerin ay içerisindeki puantajları işverene bildirilecek ve taşeron tarafından verilen işçi listesi ve puantajlara istinaden çalışmaları karşılığı ödenecek olan ve SGK’na bildirilen net ücret tutarı tespit edilecektir. Karşılıklı onaylandıktan sonra bu tutar işveren tarafından taşerona ödenecek hakedişten düşülecektir. Yine ay içerisinde taşeron tarafından bildirilen ve çalıştırılan her işçi için günlük 3 kez yemek işveren tarafından verilecektir. Yemek bedeli olarak 3 öğün günlük toplam 15,00 TL ücret yine taşeronun hakedişi üzerinden kesilecek ve kalan meblağ taşeron tarafından işverene aylık olarak fatura edilecektir. Hakediş ilk hakedişi takiben aylık olarak yapılacak ve her ayın son günü taşeron tarafından işverene fatura edilecektir.
Ödemelerin yapılması başlıklı maddesinde; her ayın yapılan imalatları, işveren tarafından kesilecek tutarların belirlenmesiyle taşeron tarafından fatura edilecek ve iş bu fatura tutarı o ayın hakedişini takip eden 5 iş günün içerisinde taşeronun belirteceği banka hesabına nakit (havale/eft) olarak ödenecektir.
Avans ödemesi başlıklı maddesinde; şantiyeye sevk edilecek makine, ekipman ve işçiler için kararlaştırılacak miktarda avans ödenir. Düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yüklenici …. Şti. – …. Şti. tarafından, Van 5. Noterliği’nin 14 Mart 2017 tarih ve 02799 yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiği, feshi içeren ihtarnamenin 17.03.2017 tarihinde taşeron … …. Şti.’ye tebliğ edildiği görülmüştür.
Asıl davada; davacılar …. …. Şti. ve…. Şti. İş Ortaklığı olarak, T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından ihalesi yapılan “Şırnak İli Cizre ve İdil İlçeleri Hudut Hattına Acil Sınır Fiziki Güvenlik Sistemleri Yapım İnşaatı İşi’nin uhdelerinde kaldığını ve 26.04.2017 tarihinde bitirmeyi taahhüt ettiklerini, işin beton blok imal kısmı için davalı … …. Şti. ile 05.01.2017 tarihinde sözleşme akdedildiğini, ancak davalı … …. Şti.’nin sözleşmeden kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmediğinden sözleşmenin feshedildiğini ileri sürerek, … Şubesi’ne ait, keşidecisi … olan, 0964248 çek nolu, 30.03.2017 keşide tarihli ve 30.000,00 TL, 09642489 çek nolu, 30.04.2017 keşide tarihli ve 30.000,00 TL, 0964258 çek nolu, 30.03.2017 keşide tarihli ve 11.660,00 TL ve 0964260 çek nolu, 30.05.2017 keşide tarihli ve 30.000,00 TL, bedelli olmak üzere toplam dört (4) adet çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı yan, davanın haksız olduğunu savunarak reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/670 Esas sayılı dosyasında; 05.01.2017 tarihli sözleşme kapsamında …. …. Şti. ve…. Şti. İş Ortaklığı nam ve hesabına ödenen 92.000,00 TL nakit ve … Şubesi’ne ait, keşidecisi … olan, 0964254 çek nolu, 10.03.2017 keşide tarihli çek ile davalıya ödenen 6.000,00 TL olmak üzere toplam 98.000,00 TL’nin tahsili ile … Şubesi’ne ait, keşidecisi … olan, 0964248 çek nolu, 30.03.2017 keşide tarihli 30.000,00 TL bedelli, 09642489 çek nolu, 30.04.2017 keşide tarihli 30.000,00 TL bedelli, 0964258 çek nolu, 30.03.2017 keşide tarihli 11.660,00 TL bedelli ve 0964260 çek nolu, 30.05.2017 keşide tarihli 30.000,00 TL bedelli olmak üzere toplam dört (4) adet çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı yan haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/295 Esas sayılı dosyasında; davacı … …. Şti., davalı iş ortaklığı tarafından sözleşmenin haksız feshedildiği ileri sürülerek, ödenmeyen alacaklar için 25.000,00 TL, makina ve teçhizat kurulum nakliye ve sevki masralarına mahsuben 10.000,00 TL, yoksun kalınan kar kaybına mahsuben 5.000,00 TL, ticari itibarın zedelenmesinden dolayı 5.000,00 TL manevi tazminatın, işçilik ve diğer maddi kayıplarına mahsuben 15.000 TL alacağın akdin feshi tarihininden itibaren değişen oranlarda en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalı adi iş ortaklığını oluşturan tüzel kişilik davalılardan müşterek ve müteselsil tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraflar davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Somut olayda, …. …. Şti. – …. Şti. İş Ortaklığı ile … …. Şti. arasında Şırnak İli Cizre ve İdil İlçeleri Hudut Hattına Acil Sınır Fiziki Güvenlik Sistemleri Yapım İnşaatı İşinin beton blok imal kısmının davalı … …. Şti. tarafından yapılmasına ilişkin karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmesinin kurulduğu görülmektedir. …. …. Şti. ve…. Şti. İş Ortaklığı yüklenici, … …. Şti. ise taşerondur.
Eser sözleşmesi, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre; eser sözleşmesi yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği, tam olarak iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir. Yüklenicinin borcu, işi yapıp teslim etmek, iş sahibinin borcu ise iş bedeli ödemektir.
Asıl ve birleşen dosyalarda uyuşmazlığın; esasen yüklenici tarafından sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı ve buna bağlı olarak yüklenicinin menfi tespit, taşeronun ise yapılan imalat nedeniyle ödenmeyen alacak talepleri ile kar mahrumiyeti isteminin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Bu durumda yüklenici tarafından sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Yüklenici iş ortaklığı, taşeron … …. Şti.’nin sözleşme kapsamında kurmayı ve çalıştırmayı taahhüt ettiği portal vinçi ve buhar kürü makinesini faaliyete geçirmediğini, sözleşmeye göre ayda en az 2000 adet beton blok imal edileceğini taahhüt etmesine rağmen, sözleşme tarihi olan 05.01 2017 tarihinden itibaren geçen 2 ay 10 günlük süre zarfında yalnızca 957 beton blok imal ettiğini, bu nedenle ihale makamından uyarı aldıklarını, durumu taşeron firmaya bildirdikleri halde işin zamanında tamamlamadığını ve işe devam edilmediğini belirterek sözleşmeyi feshettiğini taşerona bildirmiştir. Taşeron ise yüklenici iş ortaklığının sözleşmede yazılı öncelikli yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle işe gereği gibi devam edemediğini, feshin ve menfi tespit ile alacak taleplerinin haksız olduğunu, bakiye alacak ve sözleşmenin haksız feshi nedeniyle yoksun kaldığı kar kaybının olduğunu belirtmektedir.
Taraflarca imzalanan 05.01.2017 tarihli sözleşme kapsamında; taşeron … Prefabrik tarafından 04.02.2017-13.03.2017 tarihleri arasında toplam 1014 adet duvar imalatının gerçekleştirildiği, yüklenici İş Ortaklığı tarafından ise, 09.01.2017 tarihinde 22.000,00 TL, 10.01.2017 tarihinde 28.000,00 TL, 12.01.2017 tarihinde 12.000,00 TL, 17.01.2017 tarihinde 15.000,00 TL, 17.01.2017 tarihinde 7.000,00 TL, 23.01.2017 tarihinde 5.000,00 TL, 25.01.2017 tarihinde 3.000,00 TL olmak üzere toplam 92.000,00 TL ödeme yapıldığı ve ayrıca iş ortaklığını oluşturan yüklenici şirketlerden …. Şti.’nin sahibi ve müdürü … tarafından keşide edilen … Şubesine ait 30.03.2017 keşide tarihli ve 30.000,00 TL, 30.04.2017 keşide tarihli 30.000,00 TL, 30.03.2017 keşide tarihli 11.660,00 TL ve 30.05.2017 keşide tarihli 30.000,00 TL bedelli olmak üzere toplam 107.660,00 TL bedelli dört (4) adet çekin, taşerona verildiği anlaşılmıştır.
Sözleşme konusu işin ifası için öncelikle şantiye yerinin temini ve tesliminin yüklenici tarafından yerine getirilip getirilmediğinin belirlenmesi gerekmektedir. Taşeron, şantiye yerinin temin edilmiş olmasına karşın, sahanın usulüne uygun bir şekilde hazırlanmaması nedeniyle yağmur yağdığı zaman sahada çalışılamadığını, ayrıca saha usulüne uygun olarak hazırlanmadığından, portal vincin geç faaliyete geçmesine sebep olduğunu, zira portal vincin kurulması için sahaya tırların ve mobil vinçlerin girmesi gerektiğini, saha çamur olunca bu girişlerin de aksadığını ileri sürmüştür.
Şantiye sahasına ait fotoğraflar incelenmesinde; zeminin çamurlu olduğu görülmesine karşın, iş makinesi ve tırların geçişine engel nitelikte olmadığı görülmektedir. Nitekim, fotoğraflardan; araçların geçtiğine dair lastik izleri bulunduğu, portal vinç ayaklarının taşındığı ve kurulduğu ve yine yüklenici tarafından, birleşen Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/295 Esas sayılı dosyasına sunulan fotoğraflarda da çalışma sahasının düzeltilmiş olduğu ve üzerine beyaz renkli bir malzeme serildiği görülmüştür. Meteoroloji Genel Müdürlüğünden gelen cevabi yazılardan; şantiyenin bulunduğu bölgede 9-25 Ocak 2017 tarihleri arasında yağış olmadığı, 28 Ocak, 14 Şubat, 15 Şubat, 17 Şubat, 14-15 Mart, 17-18 Mart tarihlerinde orta kuvvette yağış olduğu, üç aylık dönemde, Ocak ayında 5 gün, Şubat ayında 7 gün ve Mart ayında 10 gün olmak üzere toplamda 22 gün hafif yağış gerçekleştiği bildirilmiştir. Yani, yağış miktarlarının şantiye zemininde çalışmayı engelleyecek boyutta olmadığı anlaşılmış, bu belirleme bilirkişi heyetince de ortaya konulmuştur. Kaldı ki; taraflar arasında yapılan yazışmalarda, taşeron … Prefabrik tarafından çalışma sahasının usulüne uygun olarak hazırlanmadığı itirazı, ancak yüklenici tarafından işin hızlandırılmasına yönelik gönderilen ihtardan sonra, 13.03.2017 tarihinde, yükleniciye bildirilmiştir. Bu durumda yüklenicinin şantiye sahasını zamanında taşerona teslim ettiğinin kabulü gerekmektedir.
Diğer yandan, taşeronun iddiasının aksine, şantiyede elektrik temininde sorun olmadığı, iki adet jeneratörün şantiyede hazır bulundurulduğu anlaşılmış olup, dahası elektrik kesintileri ile taşeron tarafından dosyaya sunulan çalışma günlüğünün karşılaştırılmasında, elektrik kesintisinin çalışmaları engellediğine dair bir açıklama bulunmamaktadır. Yüklenicinin, beton blokların üretimi için temin etmesi gereken demir ve buhar jeneratörü için kullanılacak yakıtı da temin ettiği dosya kapsamından anlaşılmıştır. Taşeron tarafından, beton pompasının taahhüt edilen tarihten sonra geldiği, çamurdan dolayı da çoğunlukla randımanlı çalışılamadığı ileri sürülmüş ise de; taşeron firmaya ait çalışma günlüğünde; sadece 08.02.2017 günü için pompanın hazırlığından bahsedilmiş olup, diğer günlerde ise bu konuda herhangi bir açıklamaya yer verilmediğinden, pompanın işin gecikmesine neden olmadığı değerlendirilmiştir.
Ne var ki, sözleşme ile kararlaştırılan yeterli sayıda kalıpların temini (şimdilik 42 adet) mevsim veya başka nedenlerden dolayı imalatların yeterli sayıya ulaşamaması durumunda ilave kalıpların yapılması yükümlüğünün yüklenici tarafından gereği gibi yerine getirildiğinin kabulü mümkün değildir. Dosyaya ibraz olunan sevk irsaliyelerinden, İş Ortaklığı tarafından temin edilen kalıpların, 13.01.2017 tarihinde 5, 18.01.2017 tarihinde 6, 23.01.2017 tarihinde 4, 24.01.2017 tarihinde 5, 30.01.2017 tarihinde 10, 02.02.2017 tarihinde 5, 05.02.2017 tarihinde 5, ve 12.02.2017 tarihinde 2 adet olmak üzere toplam 42 adet olarak şantiye sahasına teslim edildiği belirlenmiştir. Kalıpların gecikmeli olarak teslimi, hedeflenen süre ve sayıda üretimin yapılmasını geciktirmiştir. Zira kalıplar olmadan beton blokların üretiminin yapılması mümkün değildir. Her ne kadar yüklenici tarafından buhar jeneratörüne verilecek yakıt hazır edilmiş ise de; günlük 2 duvar imalatının, ancak buhar jeneratörü, priz hızlandırıcı kimyasal madde kullanılması ve çadır ile muhafazasının sağlanması durumunda gerçekleştirilebileceğinden, işin yapıldığı mevsim şartları da dikkate alındığında günlük 2 duvarın yapılmasının mümkün olmadığı bilirkişi kurulları tarafından tespit edilmiştir. Bu halde, çadır ve priz hızlandırıcı temin edilmediğinden, buhar jeneratörüne verilecek yakıtın hazır olması, tek başına buhar jeneratörünün çalışması için yeterli değildir. Yüklenici İş Ortaklığının, betonun daha hızlı priz yapması için gerekli olan çadırı yaklaşık 1 ay gecikme ile temin ettiği, priz hızlandırıcı kimyasal katkıyı ise temin etmediği görülmüştür. Bununla birlikte, sözleşme konusu işin yapımında çalışacak işçilerin, tüm alacak ve yükümlülüklerinin iş ortaklığı sorumluluğunda olduğu kararlaştırılmış olmasına rağmen, yüklenici iş ortaklığı tarafından şantiyede çalıştırılan bir kısım işçinin SGK bildirimi yapılmadığı gibi, yapılan işçilik ödemelerinin taşeron firmanın işi bıraktığı 13.03.2017 tarihinden sonraki tarihlere ait olduğu belirlenmiştir. Dosyaya sunulan delillerden taşeron firmanın, …. Şti. firmasından portal vinçi 09.01.2017 tarihli fatura ile satın aldığı, buhar jenaratörünü ise 18.01.2017 tarihinde temin ederek şantiye sahasına getirdiği, görülmüştür. Bilirkişi raporlarında da; portal vinçin, Ankara ilinden, şantiye sahasının bulunduğu İdil’e, yol mesafesi nazara alındığında en geç bir gün sonra, 10.01.2017 tarihinde, ulaşmış olabileceği kabul edilmiş olup, bu kabul dosya ve delil durumuna uygun bulunmuştur.
Yukarıda yapılan tespitler dikkate alındığında, iş ortaklığının sorumluluğunda olan ancak zamanında yerine getirmediği yükümlülüklerden dolayı taşeronun belirlenen sürede hedeflenen üretim miktarına ulaşamadığı anlaşılmaktadır. Sözleşmede “işverenin bütün lojistik destekleri vermesi halinde ayda en az 2000 duvar imalatı gerçekleştirilecek” ifadesi ile de esasen yüklenicinin sözleşme ile belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmesi, sözleşme süresi içinde, hedeflenen üretim miktarının gerçekleştirilmesi için elzem görülmüştür. Tüm bu açıklamalardan; taşeron firmanın aylık 2000 adet duvar üretimi gerçekleştiremediği, buna karşılık; yüklenicinin ise, işçilerin SGK girişlerinin ve çıkışlarının yapılması ve ücretlerinin ödenmesi, yeterli sayıda kalıp temin edilmesi, çadırların ve priz hızlandırıcı kimyasal maddelerin temin edilmesi, yükümlülüklerini tam ve zamanında yerinde getirmediği, yüklenicinin yerine getirmediği bu edimlerinin, taşeron … Prefabrik’in aylık 2000 adet duvar üretimi gerçekleştirilememesindeki temel etken olduğu anlaşılmıştır. Bu halde, yüklenici, sözleşmenin ifasını kusuru ile imkansız hale getirmiş olup, fesihte haksızdır. İki farklı bilirkişi heyetinin belirlemeleri ile de, yüklenicinin fesihte haksız olduğu ayrıntılı, açıklamalı ve denetime elverişli olarak ortaya konulmuştur.
Sözleşmenin yüklenici tarafından feshinin haksız olduğu kabul edildiğine göre; haksız fesih nedeniyle taşeronun mahrum kaldığı kar kaybının hesaplanması ve varsa ödenemeyen imalat bedellerinin belirlenmesi ve hüküm altına alınması gerekmektedir.
Birleşen Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/295 Esas sayılı dosyasınında;
Davacı taşeron birleşen Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/295 Esas sayılı dosyasının açtığı dava ile; davalı iş ortaklığı tarafından sözleşmenin haksız feshedildiği ileri sürülerek, ödenmeyen alacaklar için 25.000,00 TL, makina ve teçhizat kurulum nakliye ve sevki masralarına mahsuben 10.000,00 TL, yoksun kalınan kar kaybına mahsuben 5.000,00 TL, ticari itibarın zedelenmesinden dolayı 5.000,00 TL manevi tazminatın, işçilik ve diğer maddi kayıplarına mahsuben 15.000 TL alacağın akdin feshi tarihininden itibaren değişen oranlarda en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalı adi iş ortaklığını oluşturan tüzel kişilik davalılardan müşterek ve müteselsil tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bakiye imalat bedeli yönünden yapılan değerlendirmede; İdil Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/2 D. İş dosyasında düzenlenen rapor uyarınca; davacı taşeronun 1014 adet duvar imalatını gerçekleştirdiği görülmüştür. Taşeron tarafından yapılan bu miktar duvar imalatının, yüklenici İş Ortaklığına ait ticari defterinde de kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Ancak sözleşme konusu iş için taraflar arasında düzenlenen herhangi bir hakediş bulunmamaktadır. Davalı yüklenici tarafından toplam 92.000,00 TL ödeme yapılmış olup, avans olarak verilen çekler ise karşılıksız çıkmıştır. Taraf ticari defterleri üzerinde yapılan incelemeler neticesinde … Prefabrik’in, iş ortaklığından 12.850,11 TL bakiye alacağı olduğu, mahkemece, iki farklı heyetten alınan raporlarla açıklığa kavuşmuştur. Böylece davacının 25.000,00 TL alacak talebine karşın ödenmeyen imalat bedelinin 12.850,11 TL olduğu anlaşıldığından, davacı taşeronun yapılan imalat bedeline yönelik alacak davasının kısmen kabulüne, davacı taşeronun, davalı yükleniciyi davadan önce temerrüte düşürdüğü ispat olunmadığından hüküm altına alınan alacağa dava tarihinden itibaren, taleple bağlılık ilkesi uyarınca, reeskont faizi uygulanmasına karar verilmiştir.
Davacı taşeronun yoksun kalınan kar mahrumiyeti yönünden yapılan değerlendirmede;
Sözleşmenin davalı yüklenici tarafından feshinin haksız olduğu belirlendiğine göre, haksız fesih nedeniyle davacı taşeron kar mahrumiyetini talep edebilecektir. Kar mahrumiyeti hesabı, taşeronun işi tamamlayamaması sebebiyle yapmaktan kurtulduğu giderler (malzeme ve işçilik giderlerinden yaptığı tasarruf) ile başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararların sözleşme bedelinden düşülmesi suretiyle hesaplanmalıdır. Alacaklının malvarlığının göstereceği artış yoksun kalınan kâr olarak adlandırılmakta olup, bu noktada sözleşmenin ihlali, malvarlığında meydana gelecek muhtemel bir artış engellenmiş yani önlenmiş bulunmaktadır.
Yerleşik Yargıtay kararlarında; kâr kaybı hesaplanırken mülga 818 Sayılı BK’nın 325. Maddesinde (6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 408.m.) yer alan kesinti yönteminin kıyasen uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Kesinti yöntemine göre, yüklenicinin yapılmayan sözleşme konusu işlerden ötürü mahrum kaldığı kârın hesaplanabilmesi için; yapılmayan işin sözleşmesinin feshi tarihindeki bedeli tespit edilmeli, bu bedelden yüklenicinin işi tamamlamaması sebebiyle sağladığı tasarruf (malzeme, işçilik, sigorta, vergi vs masraflar) ile bu süre içinde başka bir iş bulup çalışmışsa ya da başka bir iş bulmaktan kaçınmışsa kazanabileceği miktar belirlenip, bu bedelin yapılmayan iş bedelinden çıkarılması suretiyle bulunan miktarın kâr kaybı olduğu kabul edilmelidir. Bu maddedeki yönteme göre, yüklenicinin işi tamamlamaması dolayısıyla sağladığı tasarruf (Örneğin malzeme ve personel giderlerinden tasarruf ettiği miktar) ile boş kalması sonucu başka bir iş bularak elde ettiği kâr ve böylece bir iş bulmaktan kasten kaçınmışsa kazanacağı miktar toplamları düşülerek yüklenicinin iş sahibinden isteyeceği ödenecek miktarının ortaya çıkarılması gerekmektedir.
Somut olayda; davalı tarafından işin feshedildiği 10.03.2017 tarihinden, işin bitimi olan 26.04.2017 tarihine kadar kalan süre yaklaşık 1,5 aydır. Dosya kapsamı incelendiğinde, davacı taşeronun “başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararların” hesabına esas alınabilecek herhangi bir kanıta rastlanılmamıştır. Aradaki sürecin kısalığı da gözetildiğinde başka bir iş bulmaktan kasten kaçınmasından söz edilemeyecektir. Buna göre hesaplama yapıldığında; 05.01.2017 tarihli sözleşmede tarafların yükümlülüklerini yerine getirmesi halinde aylık (25 gün olarak ifade edilmiştir) 2000 duvar bitirilmesi öngörülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşmede işin başlangıç tarihi net olarak belirtilmemiştir. Her ne kadar 21.05.2020 tarihli bilirkişi raporunda 24.01.2017 tarihi itibariyle normal çalışma düzenine geçilebildiği tespitinde bulunulmuş ise de; 05.01.2017- 24.01.2017 tarihleri arasında normal çalışma düzenine geçilememesindeki kusur, kalıp naylon veya branda, priz hızlandırıcı ve kalıp teminininde geciken davalı iş ortaklığında olduğundan, iş başlangıç tarihinin sözleşme tarihi olan 05.01.2017 olarak kabul edilerek hesaplama yapılması dosya kapsamına uygun görülmüştür. Bu tespitler esas alınmak suretiyle, yukarıda yazılı ilkeler doğrultusunda yapılan ve davacı taşeronun kar mahrumiyeti zararının 86.589,05 TL olduğuna dair 13.08.2021 tarihli bilirkişi görüşü, mahkemece benimsenmiştir. Davacının ıslah talebi de nazara alınarak, davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, toplam 86.589,05 TL’nin 30.000,00 TL’sine, davalı iş ortaklığının dava tarihinden önce temerrüte düşürüldüğü ispatlanamadığından, 19.04.2017 dava tarihinden itibaren, bakiye 56.589,05 TL’sine ise 11.11.2020 ıslah tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacının, makine ve teçhizat kurulum nakliye ve masrafları ile işçilik ve diğer maddi kayıplarına yönelik taleplerin ise, imalatı gerçekleştirilen 1014 adet duvar içinde yapılması gereken sabit masraflar olduğundan ve sözleşmenin devamı halinde elde edilebilecek kâr mahrumiyeti kapsamında bu zararlar da karşılandığından, ayrı alacak kalemleri olarak değerlendirilmemiştir.
Davacı, ticari itibarının zedelendiğinden bahisle manevi tazminat talep etmektedir. Ancak taraflar arasındaki sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi, ticari itibarın sarsılması için yeterli değildir. Davacı taşeron, sözleşmenin haksız feshinden dolayı ticari itibarının sarsıldığına dair herhangi bir delil de ibraz edememiştir. Bu sebeple koşulları oluşmayan manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
Asıl dava dosyasında;
Davacı İş Ortaklığının, davalı taşerona borçlu olmadıklarının tespitini talep ettiği ancak, toplanan delillerden ve az yukarıda yazılı gerekçelereden davacı iş ortaklığının, davalı taşerona 12.850,11 TL borçlu olduğu belirlendiğinden davanın reddine karar verilmiştir.
Birleşen Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/670 Esas sayılı dosyasında;
Davacı …’ın 05.01.2017 tarihli sözleşme kapsamında iş ortaklığı nam ve hesabına, davalı taşeron … prefabrik’e banka aracılığı ile nakit olarak ödediği 92.000,00 TL ile 0964254 seri numaralı ve 10.03.2017 keşide tarihli çek ile ödenen 6.000,00 TL olmak üzere 98.000,00 TL’nin tahsilini ve davalı taşerona borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş ise de; davacı …’ın 05.01.2017 tarihli sözleşmenin tarafı olmadığı gibi yapılan ödemeleri yüklenici İş Ortaklığı nam ve hesabına gerçekleştirdiği, kaldı ki; yapılan ödemenin mahsubundan sonrasında İş Ortaklığının, taşerona borçlu kaldığı belirlendiğinden davacının davasının reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar-birleşen davada davalılar ….. Ltd. Şti, …. Ltd. Şti ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafın imalatını yapmadığı için müvekkilinin hak edişlerini TOKİ’den alamadığını, bu nedenle müvekkillerinin nakit sıkışıklığı yaşadığını, buna rağmen işçi giriş ve çıkışlarının aksatılmadan yapılmaya gayret gösterildiğini, işçilerin temin edilerek müvekkiline isimlerinin bildirilmesi, işçi listesinin ve puantaj kayıtlarının işverene sunmasının davalı …. Şirketinin sorumluluğunda olduğunu, davalı tarafından sunulan işçi listesi ve puantaj kayıtlarından bir ay üstünde çalışan işçi sayısının çok az olduğu, çalışmaya başlayan işçilerin ise devam etmedikleri ve ayrıldıklarını, bu hususun mahkemece dikkate alınmadığını, işçilerin çalışmaması, işi terk etmesinin müvekkili şirketten kaynaklanmadığını, davalı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin fesih edildiğini, davalı tarafından mutabakata yanaşılmaması nedeniyle hak ediş düzenlenemediğini, alacağın bulunmamasına rağmen işçilere ödeme yapıldığını, davalının üretime 04/02/2017 tarihinde başladığı düşünüldüğünde ödemelerin geç yapıldığı hususunun hatalı değerlendirme olduğunun açık olduğunu, işçi ödemelerinde gecikme yaşanmasının davalı tarafın üretime zamanında başlamaması ve taahhüt ettiği günlük üretim miktarına ulaşamaması nedeniyle müvekkili tarafından idareden alması gereken hak edişleri alamamasından kaynaklandığını, kalıpların geç temin edilmesinin davalının yükümlülüklerini yerine getirmekte gecikmesinden kaynaklandığını, davalının portal vinci ve şantiyesinin kuramadığı için kalıp sevkiyatlarını müvekkilinin geç getirmek zorunda kaldığını, çünkü müvekkilinin getireceği kalıpların davalının kuracağı portal vinç sisteminin içine bırakılacağını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda kalıp sevkiyatının geç yapıldığı belirtilmiş olmasına rağmen, ilk bilirkişi raporunda 24/01/2017 tarihi itibariyle normal çalışma düzenine geçilebilir olduğunun belirtildiğini, bu tarihte şantiyede 20 adet kalıp olmasına rağmen 04/02/2017 tarihine kadar duvar üretimine başlanmadığını, davalı portal vinci kuramadığından işçileri temin edemediğini, mobil vinç getirdiğini, işçilerin kısa süre çalıştıktan sonra şantiyeyi terk ettiklerini, üretime başlanabilmesi için portal vinç kurulumunun yapılması gerektiğini, bu nedenle kalıpların geç kalması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, müvekkili tarafından kalıplara örtünmek üzere mevcut branda ve naylonların davalıya verildiğini, yetersiz görülünce yeni branda alındığını, geç temin edilmesinin söz konusu olmadığını, yine priz hızlandırıcıların zamanında temin edildiğini, priz hızlandırıcının, üretimi ne kadar etkilediğinin tespitini talep etmelerine rağmen bilirkişi raporunda buna ilişkin tespit yapılmadığını, üretimdeki gecikmenin portal vincin kullanılmamasından kaynaklandığını, müvekkilince tüm kalıplar zamanında getirilmiş olsaydı da portal vinç kurulumu tamamlanana kadar üretim yapılamayacağını, buhar jeneratörünün müvekkili tarafından temin ediliğini, müvekkili tarafından davalı adına, dava açıldıktan sonra ödenen bir kısım ödemelerin dikkate alınmadığını, market sahibine ödenen bedelin davalı tarafın ve işçilerinin harcamalarına ilişkin olduğunu, yine davalının çalışanı …’a yapılan ödemelerin hesaba katılmamasının hatalı olduğunu, kar mahrumiyeti hesabının hatalı yapıldığını, bilirkişinin aleyhe yorum yaparak sözleşmenin imza tarihinden itibaren kar kaybı hesabı yapmasının hatalı olduğunu, müvekkili …’ı sözleşmenin tarafı olmadığı gibi, yapılan ödemeleri iş ortaklığı adına gerçekleştirdiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl ve birleşen 670 esas sayılı davada çekler için kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, birleşen 295 esas sayılı davada manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar-birleşen davada davalılar ….. …. Şti ve …’dan alınması gereken (269,85 TL+269,85 TL+5.914,90 TL) 6.454,60 TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.640,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.814,20 TL harcın davacılar-birleşen davada davalılardan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Davalı-birleşen davada davacı … …. Şti alınması gereken 809,55 TL istinaf karar harcından peşin alınan 242.10 TL harcın mahsubu ile bakiye 567,45 TL harcın davalı-birleşen davada davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.

Başkan Üye Üye Katip