Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/512 E. 2023/321 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesine)

ESAS NO : 2022/512
KARAR NO : 2023/321

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/03/2022
NUMARASI : 2020/657 Esas – 2022/177 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ : Av. … – Av. …

DAVALI :
VEKİLLERİ : Av. …-Av. …
Av. … – Av. …

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 09/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/03/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca, davalı taraf için yapılan poligon işi bedeli olarak, davalı şirkete 02/04/2020 tarih ve … sayılı 1.000.640,00 TL bedelli e-fatura düzenlendiğini, 05/09/2019 tarihinden başlayarak 15/01/2020 tarihine kadar davalı tarafından kısmi ödemelerin yapıldığını, ancak 361.890 TL’nin ödenmediğini, ödenmeyen miktar yönünden Eskişehir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2020/2735 E sayılı dosyasında ihtiyati haciz işlemi yapılmış ve ardından Eskişehir 5. İcra Müdürlüğü’nün 2020/2915 E sayılı dosyası ile davalı hakkında takip başlatıldığını, ancak davalı tarafça borca kötü niyetli ve haksız olarak itiraz edildiğini, ileri sürerek, davanın kabulüne, itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; davanın dayanağı olarak gösterilen 05/08/2019 tarihli sözleşmenin 04/09/2019 tarihli sözleşme ile yürürlükten kaldırıldığını, davacının bu sözleşmeyi sunmasının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, protokolde uyuşmazlık çözüm merciinin ICC İstanbul Tahkim Merkezi olduğunu ve Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açılamayacağını, davalı şirket tarafından, alacaklı vekilince dosya kapsamına sunulan 02/04/2020 tarihli e-faturaya istinaden 16/06/2020 tarihli iade faturanın düzenlendiğini, davalı tarafından, taraflar arasındaki anlaşmaya istinaden bir kısım ödemelerin yapıldığını, taraflar kalan ödemenin protokolün 6. maddesi uyarınca söz konusu işletmenin tamamlanması ve izinler dahil işletilir halde teslim edilmesinden 1 ay sonra ödeneceği hususunda mutabık kaldıklarını, ancak davacı tarafça ayıplı imalatlar ve eksik işlerin yapıldığını, bu nedenle alacağın muaccel hale gelmediğini, davacının huzurdaki davayı haksız olarak açtığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Davacı tarafça her ne kadar 04.09.2019 tarihli sözleşme ile 05.08.2019 tarihli sözleşme hükümlerinin değiştirilmediği iddia edilmiş ise de, daha sonra düzenlenen 04.09.2019 tarihli sözleşme gibi önce düzenlenen 05.08.2019 tarihli sözleşmedeki bir kısım hükümlerin değiştirildiği anlaşılmış olup, davacının da bu sözleşmeye karşı çıkmaması karşısında taraflar arasındaki ilişkiye 04.09.2019 tarihli 2.sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiği mahkememizce kabul edilmiştir.
04.09.2019 tarihli sözleşme hükümleri gereğince düzenlenen bilirkişi rapor sonuçları dosya kapsamına uygun hüküm kurmaya yeterli ve elverişli görülmüştür.
04.09.2019 tarihli protokol gereğince, anahtar teslimi poligon yapım ve teslim işi bedelinin KDV dahil 800.000 TL olduğu, davalının ticari defter ve kayıtlar ve sunulan belgelere göre toplam ödemesinin 638.748 TL olduğu, dolayısıyla takip tarihi itibarıyla davacı alacağının 161.260 TL olduğu, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporu ile gizli ayıplı olduğu belirlenen hatalı imalatlar ile eksik işlerin giderilme maliyeti 37.350 TL’nin davacının bu alacağından düşülmesi sonrasında, davacının sözleşme kapsamında talep edebileceği bakiye alacak tutarının 123.910 TL olduğu, davalının ödenmeyen bu miktara yönelik itirazında haksız bulunduğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulü ile , davalının Eskişehir 5. İcra müdürlüğünün 2020/2915 sayılı takip dosyasına konu 123.910 TL asıl alacak yönünden itirazın iptaline, alacak eser sözleşmesinden kaynaklı olup likit sayılamayacağından davacı yararına icra inkar tazminatı takdirine yer olmadığına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, reddedilen bölüm yönünden davacının kötü niyeti ispatlanmadığı” gerekçesi ile, davanın Davanın kısmen kabulü ile , davalının Eskişehir 5. İcra müdürlüğünün 2020/2915 sayılı takip dosyasına konu 123.910 TL asıl alacak yönünden itirazın iptaline, alacak eser sözleşmesinden kaynaklı olup likit sayılamayacağından davacı yararına icra inkar tazminatı takdirine yer olmadığına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, reddedilen bölüm yönünden davacının kötü niyeti ispatlanmadığından davalı yararına haksız takip tazminatı takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; taraflar arasında aktedilen sözleşme uyarınca müvekkilince davalı şirkete 1.000.640,00 TL bedelli e-fatura düzenlendiğini, 05/09/2019 tarihinden başlayarak davalının müvekkiline farklı tarihlerde kısmi ödemeler yaptığını ancak, 361.890,00 TL takip konusu asıl alacağın ödenmediğini, dosya kapsamında mevcut taraflar arasındaki Whatsapp yazışmalarında da görüleceği üzere davalının borcu ödemekten kaçtığını, taraf ticari kayıt ve defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi ile, ödemelerin belirtilen şekilde yapıldığını sabit olduğunu, dava konusu bakiye alacağın ödenmediğini, geçerli olan sözleşmeye istinaden düzenlenen faturaya karşı, nereden ve nasıl ortaya çıktığı belli olmayan muhtevası aynı olmayan ikinci sözleşmenin dikkate alınarak, borç hesabının yapılmasının hatalı olduğunu, borçlunun borcu kabul etmemesinin kötüniyet göstergesi olduğunu, bu nedenle kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davaya dayanak gösterilen 05/08/2019 tarihli sözleşmenin taraflar arasında 04/09/2019 tarihinde imzalanan sözleşme ile yürürlükten kaldırıldığını, davacı tarafça dosya kapsamına sunulan 02/04/2020 tarihli faturaya istinaden 16/06/2020 tarihinde müvekkilince iade fatura düzenlendiğini, sözleşme kapsamında yapılan hizmet bedeline ilişkin gerekli ödemenin müvekkilince yapıldığını, davacı tarafın ayıplı imalatları bulunduğunu, bilirkişi raporunda dosya borcunun muaccel olup olmadığı ve cezai şart yönünden bir tespit yapılmadığını, bu yönüyle bilirkişi raporunun eksik olduğunu ayrıca, bilirkişiler tarafından ayıplı imalatlara ilişkin bedellerin de serbest piyasa rayiçlerinin altında hesaplandığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında davalı işyerinin kapalı poligona dönüştürülmesi konulu sözleşme imzalanmıştır. Davacı sözleşme ile üstlendiği işleri yaptığını, davalının iş bedelini eksik ödediğini, icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı taraf davacının dayandığı 05/08/2019 tarihli sözleşmenin sonradan düzenlenen 05/09/2019 tarihli sözleşme ile değiştirildiğini, yürürlükte olan sözleşmenin ikinci olarak bahsedilen sözleşme olduğunu, davacının eksik ve ayıplı işler yaptığını, işi tamamlamadan da iş sahasını terk ettiğini, sözleşmede tahkim şartına yer verildiğini, tahkime başvurulmadan dava açılmayacağını savunarak davanın reddini dilemiştir.
1- Davacı dava dilekçesinde 05/08/2019 tarihli bir sözleşmeden bahsetmiş, davalı ise davacının bahsettiği sözleşmenin 05/09/2019 tarihli sözleşme ile yürürlükten kaldırıldığını belirtmiştir. Dosya arasında sadece davalının sunduğu 05/09/2019 tarihli sözleşme fotokopisi bulunmaktadır. Mahkemece öncelikle davacı vekiline delil olarak bahsettikleri 05/08/2019 tarihli sözleşme suretini sunmak üzere süre verilmeli, davacı vekilinin sözleşme fotokopisi sunması halinde, dosya arasındaki davalı tarafça sunulan sözleşme sureti ile karşılaştırılmalı, bir farklılık olup olmadığı incelenmeli, farklılık bulunması halinde taraflardan ellerinde bulunan sözleşme asılların sunmaları istenilmeli, böylelikle uyuşmazlığın çözümü için esas alınacak sözleşme açık ve net olarak belirlenmelidir.
2- Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp sözleşmenin ifası safhasıyla ilgili olduğundan, faturanın sözleşmeyi değiştirir nitelikte olmaması ve sözleşmeye uygun biçimde düzenlenmesi gerekir. Bu nedenle, sözleşmeye aykırı düzenlenmiş faturaya itiraz edilmemesi aleyhe sonuç doğurmaz. Ancak fatura kabul edilerek ticari defterlere işlenmiş ise, faturadaki miktar kadar iş bedeli bulunduğunu iş sahibi kabul etmiş sayılacağından ticari defterlere itibar edilerek iş bedeli miktarı belirlenir. Ticari defterlerin kesin delil olması da bu sonucu gerektirir. Zira, faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. Fatura karşı tarafça ticari defterlerine kayıt edilmiş ise burada delil olan fatura değil ticari defterlerdir. Ticari defterler uyumlu olmadığı için lehe delil değeri bulunmasa dahi, karşı çıkılan faturanın ticari deftere kayıt edilmiş olması halinde ticari defter aleyhe delil oluşturacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Yargıtay kapatılan 15.H.D. 2016/3890 E- 2018/368 K sayılı bir ilamında da belirtildiği üzere, dosya kapsamındaki sözleşmeye göre, taraflar arasında TBK’nın 480. maddesi kapsamında götürü bedel eser sözleşmesi bulunmaktadır. Götürü bedel eser sözleşmelerinde iş sahibi sözleşmede kararlaştırılan bedeli ödemekle yükümlüdür. Dosya arsına sunulan sözleşmede iş bedeli KDV dahil 800.000,00 TL olarak kararlaştırılmış ise de davacı yüklenici 02/04/2020 tarihli ve 1.000.064,00 TL bedelli fatura düzenlemiş, bu fatura davalı iş sahibi tarafından aynı bedel ile ticari defterine kaydetmiş, sonrasında 16/06/2020 tarihinde iade faturası düzenleyerek, faturayı iade etmiştir. Davalı TTK 21/2 maddesinde öngörülen yasal 8 günlük süre içinde iade faturası düzenlemediğinden, iş bedelinin 1.000.064,00 TL olduğunu davacı, kesin delil sayılan ticari defterler ile ispatlamıştır. Bu durumda mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davalı tarafın ödediği kanıtlanan 638.740,00 TL ile eksik ve ayıplı işler nedeniyle belirlenen 37.500,00 TL ayıp giderim bedeli davacı yüklenicinin iş bedeli alacağından mahsup edilmelidir. Diğer taraftan davacının bahsettiği sözleşmenin esas alınması gerektiği tespit edildiğinde, bu sözleşmenin 4. maddesindeki cezai şart hususu da birlikte ifa kuralı çerçevesinde incelenip değerlendirilmeli, davalının bir cezai şart alacağı bulunduğu sonucuna varılması halinde, cezai şart alacağı da davacı yüklenicinin bakiye iş bedeli alacağından mahsup edilmelidir. Mahkemenin davacı tarafın cezai şart alacakları bulunduğu yönündeki iddiasını, dayanak sözleşmeyi isteyerek inceleyip. değerlendirmemesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/657 Esas, 2022/177 nolu kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurusunda bulunan tarafça yatırılan, istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Katip …
E-imzalıdır