Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/446 E. 2023/764 K. 06.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/446 – 2023/764
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun Esastan Reddi / HMK m. 353/1-b.1)
DOSYA NO : 2022/446 Esas
KARAR NO : 2023/764

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2021
NUMARASI : 2020/229 Esas-2021/536 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Rücuen Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 06/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/06/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Rücuen Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkili kurum tarafından 4734 Sayılı Kanun kapsamında ihale edilen “… Yer altı Ocağında Galeri Açma İşi” nin, davalı firmaların kurmuş olduğu Adi Ortaklık üzerinde kaldığını ve davalı tarafların yüklenici olduğunu, davalıların çalışanlarından …’ın İşçilik Alacakları talebi ile Tavşanlı İş Mahkemesi 2017/269 E. Sayılı dosyası ile kurumları aleyhine dava açtığını, Yargılama esnasında davanın davalılara ihbar edildiğini, 19.06.2017 T. 2017/230 K. Sayılı karar ile davanın aleyhlerine sonuçlandığını, İzmir BAM 15.H.D. 2019/365 E sayılı dosya ile incelemeye alınan istinaf başvurusunun 05.03.2019 tarih 2019/122 K. Sayılı ilam ile reddedildiğini ve dosyanın kesinleştiğini, bu dava nedeniyle kurum tarafından toplam 1.171,54 TL yargılama gideri ödendiğini, Tavşanlı İcra Dairesi 2017/2782 Takip sayılı dosyasına 19.03.2019 tarihinde yapılan ödeme ile icra takibinin sonlandırıldığını, ödenen bu bedelden davalıların sorumlu olduğunu, Davalı tarafların imzalamış olduğu sözleşmenin 29. Maddesi ” Yüklenicinin sözleşme konusu işte çalıştıracağı personelle ilgili sorumlulukları ve buna ilişkin şartlarda Yapım İşleri Genel Şartnamesi hükümleri uygulanır.” hükmünü içerdiğini, Yine tarafların birlikte imzalayarak kabul etmiş oldukları Teknik Şartnamenin 1.4.g , 9.,12., ve diğer maddelerinde de yüklenicinin sorumluluğunun açıkça belirtildiğini iddia ederek davanın kabulü ile ödenmek zorunda kalınan 21.229,34 TL nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davalıların … Yer Altı Ocağı Galeri Açma İşi taahhüdünü yerine getirirken, 22.09.2008 Tarihli sözleşmedeki şartlar dâhilinde gerekli çalışanları 4875 sayılı İş Kanunu çerçevesinde istihdam ettiğini, 4857 sayılı kanun gereğince çalışanlarına gerekli ücret ve haklarını ödediğini, kanunun işverene verdiği bütün sorumlulukları eksiksiz yerine getirdiğini, Davalı … tarafından ihale usulü ile akdedilen sözleşme gereğince faaliyetini sürdüren firmalarda çalışan bir kısım çalışanların, Türkiye Kömür İşletmeleri tarafından muvazaa yapıldığı iddiasıyla iş mahkemelerinde açılan davalarda TKİ tarafından ihale edilen işlerin, İş Kanunu 2 .Madde kapsamında muvazaalı olarak değerlendirildiğini ve fark ücretlerinin davacı kuruma ödetildiğini, … ile müvekkili şirket arasında taşeronluk sözleşmesi olmadığını, TKİ Genel Müdürlüğünün kendi işini müvekkili şirkete taşere etmediğini, Müvekkili şirketin sözleşme konusu işi devir ile değil; Uluslararası katılım sağlanan 4734-4735 Sayılı Kanunlar çerçevesinde hazırlanan ve çıkarılan İhalede en iyi teklifi vererek aldığını, Müvekkili şirketin, ihale sonrasında Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü ile imzaladığı 22.09.2008 tarihli” “… Yer Altı Ocağı Galeri Açma İşi…..sözleşmesi incelendiğinde; müvekkili şirketçe üstlenilen işin kömür çıkarma işi olmadığını, müvekkili şirketin kömür çıkarmadığını, Kömür Ocağı işletmediğini, Sözleşmenin rödovans sözleşmesi değil; aksine yapım işi sözleşmesi olduğunu,müvekkilinin taahhüdünü yerine getirirken, 22.09.2008 Tarihli-sözleşmedeki şartlar dâhilinde çalışanları 4875 sayılı İş Kanunu çerçevesinde istihdam ettiğini, 4857 sayılı kanun gereğince çalışanlarına gerekli ücret ve haklarını ödediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; taraflar arasında yapılan sözleşmenin muvazaalı olduğu, sözleşmenin İş Kanunu’nun 2. Maddesi ve Alt İşverenlik Yönetmeliği’nin 4. maddesinde yer alan tanımlara aykırı olduğu, işçi …’ın muvazaa nedeniyle başlangıçtan itibaren asıl işveren … … işçisi olduğu, yukarıda anılan 2 ayrı mahkeme kararıyla (Tavşanlı İş Mahkemesi ise 2017/269 E, 2017/230 Karar sayılı kararı ve Tavşanlı 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nin 13/10/2011 tarih ve 2010/581 esas, 2011/484 karar sayılı kararı) ve bu kararları onayan Yargıtay (9. Hukuk Dairesinin 06/12/2011 tarih 2011/50702 Esas 2011/47404 Kararı) ve Bölge Adliye Mahkemesi (İzmir Bölge Adliye mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 2019/365 Esas, 2019/122 K. sayılı kararı) kararlarıyla teyit edildiği, gerek ilk derece, gerek Bölge Adliye Mahkemesi ve gerekse Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 06/12/2011 tarih 2011/50702 Esas 2011/47404 Karar sayılı ilamınlarında taraflar arasındaki muvazaalı ilişkiye vurguların yapıldığı ve kararların bu haliyle kesinleştiği hususları birlikte değerlendirildiğinde ve “Hiç kimse kendi oluşturduğu muvazaaya dayanarak hak talep edemez” ilkesi de nazara alındığında davacının rucüan alacak talebinin yerinde olmadığı, alt işverenlik Yönetmeliği’nin muvazaayı tanımlayan 3/g-4 maddesinde “Kamusal yükümlülüklerden kaçınma” muvazaa olarak tanımlanmış olup, aynı Yönetmeliğin 12/2-f maddesinde de “yapılan alt işverenlik sözleşmesinin iş hukukunun öngördüğü kamusal yükümlülüklerden kaçınmayı amaçlayıp amaçlamadığı” hususunun irdelendiği, huzurdaki dava konusu olayda da davacının, kamu personel rejimine tabi olarak personel istihdam etmesi ve İş Kanunu gereğince de personel yükümlülüklerini üstlenmesi gerekirken bu yükümlülüklerinden kaçınmasının da muvazaa teşkil ettiği, bu halde davacı kurumun kanunun cevaz vermediği bir konuda ihale açarak; asıl işveren alt işveren ilişkisi kurmaktan ziyade, Kanuna aykırı işçi teminini amaçladığı, kamu tüzelkişisi olarak tabi olduğu kamusal yükümlülüklerden kaçınma maksadı güttüğü, b durumun, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin, “İş Kanunu” ile “Alt İşverenlik Yönetmeliği” nde düzenlenen hükümler uyarınca “muvazaa” ihtiva ettiğini gösterdiği, bu sebeple, sözleşme kapsamında çalıştırılan işçilerin başlangıçtan itibaren asıl işverenin (İdarenin) işçileri olarak işlem görmelerini gerektirdiği, bu doğrultuda; taraflar arasında yapılan ve davalı şirketlere ödevler yükleyen, sözleşmenin 29. maddesinin ve bu bağlamda teknik şartnamenin ilgili hükümlerinin somut olayda uygulama imkanı da kalmadığı, davacının dava dışı işçiye ödemesi olduğu miktarı davalılardan rücuan talep edemeyeceği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İş Mahkemesinin muvazaa kararının taraflar arasındaki sözleşmeyi geçersiz hale getirmeyeceğini, sözleşmenin kapsamlı olduğunu, tarafların asıl ve alt işveren kimsenin kendi muvazaasına dayanamaz ilkesinin uygulanamayacağını, kanundan doğan müteselsil borçluluğun söz konusu olduğunu, Yargıtay kararlarının da iddialarını doğruladığını, muvazaa nedeniyle geçersizlik yaptırımının asıl-alt işveren ilişkisini etkilemediğini, rücu ilişkisinin ortadan kalkmayacağını, muvazaalı işlemin, işlemin tarafları arasında geçerli olduğunu, aksi takdirde davalının sebepsiz zenginleşeceğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan rücuen alacağın tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 161,40 (80,70+80,70) TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerlerinde bırakılmasına, artan avansların yatıran taraflara iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 06/06/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
✍e-imzalıdır

Üye
✍e-imzalıdır

Üye
✍e-imzalıdır

Katip
✍e-imzalıdır