Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/437 E. 2022/561 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun Esastan Reddi / HMK m. 353/1-b.1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2021
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 31/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/06/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; davalı şirketin müvekkili şirketten aldığı fiyat teklifi neticesinde 06/08/2015 tarihinde müvekkili şirkete göndermiş olduğu sipariş emri ile sipariş emrinde belirtilen mobilya ürünlerinin üretimi, tedariki ve teslimi hususunda talepte bulunulduğunu, sipariş olunan mal bedellerinin %15’inin peşin, kalan bedelin ise 30-60-90 gün vadeli çekler ile ödeneceği belirlenmiş olmasına karşın, peşinat bedeli davalı şirket tarafından ödenmediğini, dava konusu ürünler sipariş formunda belirlenen 20 iş günü içeresinde hazırlanarak teslime hazır hale getirdiğini ancak davalı şirketçe teslim alınmadığını, müvekkili şirketin sözleşme gereğince üretimini yapmış olduğu ürünlere ilişkin keşide etmiş olduğu toplam KDV dahil 118.972,32 TL bedelli faturayı davalı şirkete gönderdiğini, gönderilen faturanın davalı şirketçe faturaya konu malların kabul edilmediği gerekçesi ile faturanın iade edildiğini, cevabi ihtarnamede ise müvekkili şirket tarafından üretilen tedariki yapılan ürünlerin teslim mahallinden teslim alınması ve mal bedellerinin ödenmesi hususunun ihtar edildiğini, davalı tarafça teslim alınmayan malların müvekkili şirket deposunda bulunduğunu, müvekkili şirketin yaptığı üretime ilişkin ana maliyet zararı, malların teslim alınmamasından dolayı kar kaybı, malların depolanması nedeniyle oluşan maliyet zararlarının bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin istemleri saklı kalmak kaydıyla müvekkil şirketin uğramış olduğu zararın tespiti ile birlikte şimdilik 20.000 TL zarar bedelinin ihtar tarihi olan 15/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; usule ilişkin olarak belirsiz alacak davası açılmayacağını, reddi gerektiğini esasa ilişkin olarak ise; dava konusu malların müvekkili şirket tarafından kabul edilmediğini ve davacının bu mallarla ilgili düzenlediği fatura da 14/01/2016 tarihli ihtarname ile davacı şirkete iade edildiğini, müvekkilince kabul edilmeyen ve kendisine teslim de edilmemiş olan malların bedelinin ödenmesinin söz konusu olamayacağını, davacı şirketin iddialarının tersine, davaya konu edilen malların tümü davacının başkalarına da satabileceği ve bedelini tahsil edebileceği ürünler olduğunu, davacı tarafın malların kendi elinde bulunduğunu, başkasına satmadığını beyan ettiğine göre, dava dilekçesinde ileri sürülen ikinci el durumunun da söz konusu olmadığını, davacı tarafın davadaki taleplerinin tümünün yersiz ve dayanaksız olduğunu savunmuş davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; 06.08.2015 tarihli sipariş formunda; teslimatın, siparişten itibaren 20 iş gününde tamamlanması gerektiğinin kararlaştırıldığı, anlaşma uyarınca; siparişin, en geç 03.09.2015 tarihi itibariyle tamamlanmış olmasının gerektiği, ancak yüklenicinin, siparişin tamamlanarak ürünlerin teslim alınması gerektiği, yaklaşık dört buçuk ay sonra, 15.01.2016 tarihli ihtarla davalıya bildirdiği, Davacının, ürünlerin teslim alınmasına yönelik ihtarından hemen önce, davalı işverene tebliğ ettiği 06.01.2016 tarih ve A seri …. sıra nolu fatura, davalı tarafından 14.01.2016 tarihli ihtarname ile davacıya iade edilerek, sözleşme konusu ürünlerin kabul edilmeyeceğinin davacıya bildirildiği, taraflarca, ürünlerin teslimi siparişten itibaren 20 iş günü olarak kararlaştırıldığının sözleşmeyle sabit olduğu, yani taraflarca sözleşme hükümleri ışığında kesin olarak hesaplanabilen bir tarih belirlendiği, belirlenen vadede davacı yüklenici borcu ifa edemediği, sürenin bitiminde ihtar gerekmeksizin temerrüde düştüğü, davalı işverenin ise ifayı reddettiğini 14.01.2016 tarihli ihtarname ile davacıya bildirerek, sözleşmeyi bu tarihte feshettiği, davalı işverenin bu aşamaya kadar sözleşmeyi feshetmediği, geç teslime yönelik seçimlik haklarını kullanmadığının görüldüğü, o halde, bu aşamaya kadar sessiz kalan davalı iş sahibinin zımnen, aynen ifayı istediğinin kabulünün gerektiği, davalı iş verenin sözleşmeyi feshettiği tarihten bir gün sonra, davacı yüklenicinin, ürünlerin teslimine ilişkin ihtarı davalıya gönderdiği, bu aşama itibariyle davalı işverenin temerrüde düşüp düşmediğinin tartışılmasında yarar bulunduğu, az yukarıda ifade edildiği üzere, alacaklı temerrüdünün oluşabilmesinin şartlarında biri, borçlunun edimini alacaklıya gereği gibi önermesi olduğu, İstinaf kaldırma kararından evvel, davacı yüklenicinin, sözleşme konusu ürünleri sipariş formunda belirtilen nitelik ve sayıda üreterek teslime hazır halde bulundurduğuna dair tespit yapılamadığı, istinaf kaldırma kararında da, sözleşme konusu ürünlerin bulunduğu mahalde keşif yapılması gerektiğine vurgu yapıldığı, ancak, davacı vekili siparişe konu ürünlerin içinde bulunduğu depo ile birlikte … yıktırıldığını, keşif icrasının mümkün olmadığını bildirdiğinden kaldırma kararının gereğinni yerine getirilemediği, mahkemece, yapılan araştırmada, davacı vekilince ürünlerin bulunduğu adres olarak bildirilen … adresinde herhangi bir yıkım faaliyetinin olmadığının anlaşıldığı, davacı yüklenicinin 15.01.2016 tarihli ihtarnamesinde ise ürünlerin …
…. adresinde muhafaza edildiğini davalıya bildirdiği, yani davacı yüklenici ürünlerin bulunduğu adrese ilişkin olarak mahkemeye sağlıklı bir aktarımda bulunmadığı, davacı yanca 15.01.2016 tarihli ihtarla; ürünlerin hazır olduğundan bahisle teslim alınması gerektiği davacıya bildirmiş ise de, davacının sunduğu delillerden sipariş konusu ürünlerin taraflarca belirlenen nicelik ve nitelikte üretilerek davalıya teslime hazır hale getirildiği ispatlanamadığından, söz konusu ihtar davalı işvereni alacaklı temerrüdüne düşürücü nitelikte görülmediği, davalı iş sahibinin, açıklanan gerekeçelerle, alacaklı temerrüdüne düşmediğine göre, davacı yüklenicinin davaya konu taleplerinin yerinde olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin menkul satış ve eser sözleşmesinin yer aldığı karma nitelikte olduğu, taleplerinin sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklı zarara ilişkin olduğu, sipariş konusu malların teslime hazır hale getirdiklerini, alacaklının haklı sebep göstermeden malları teslim almaktan kaçındığını, bilirkişilerin sorumluluğunu yerine getirmemelerinden dolayı 2017 yılında tespit yapılamadığını, sorumluluğun haksız olarak davacıya yüklendiğini, kiracı olarak kullandıkları deponun … tarafından yıkıldığını ve malzemelerin telef olduğunu, mail yazışmalarının da malların teslime hazır olduğunu gösterdiğini, davalının temerrüde düştüğünü, teslime ilişkin kısımlara satış sözleşmesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiğini, teslimin “fabrika teslim” olarak düzenlendiğini, davacının edimini ifa ettiğini, zararlarının hesaplanmasının gerektiğini, HMK 199’a göre mail yazışmalarının dikkate alınmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece Mahkemesinin 2016/723 Esas, 2018/395 Karar sayılı kararının Dairemizin 03/02/2021 tarih, 2020/177 Esas, 2021/100 Karar sayılı ilamı ile kaldırılması üzerine Mahkemece, Dairemiz kararı doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılarak yeniden karar verilmiştir.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcı yeterli olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerlerinde bırakılmasına, artan avansların karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 31/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….