Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/398 E. 2023/781 K. 06.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/398 – 2023/781
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvuru Kabul/Gönderme/HMK m. 353/1-a.4,6)
DOSYA NO : 2022/398 Esas
KARAR NO : 2023/781

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/02/2022
NUMARASI : 2020/367 Esas-2022/91 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 06/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/06/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; Davacılar (İş Veren), …. A.Ş.- …. Tic. A.Ş. Adi Ortakları ile Davalı (Yüklenici) … Şti. arasında … 300 Yataklı Devlet Hastanesi + 20 ünitelik Ağız Diş Sağlığı Merkezi yapım İşi bünyesindeki FM 200 yangın söndürme sistemi, davalı şirket (Yüklenici) eski Unvanı … Şti. Yeni Unvanı …. Şti arasında Malzeme ve işçilik Yükleniciye ait olmak üzere, montajını üstlendiğini, davacı (İş Veren) ile 03.07.2018 tarihinde, Sözleşmenin 4.1. maddesi gereği Malzeme Anahtar Teslim Götürü Bedel üzerinden, sözleşme bedeli 87.000,00 TL + KDV olarak aralarında sözleşme yapıldığını, davacı Vekili 14.08.2020 ve 04.01.2021 tarihlerinde sunduğu dilekçelerinde…. A.Ş. & ….Tic. A.Ş. Adi ortaklığı yüklenimi altında yapımı devam eden “… 300 Yataklı Devlet Hastanesi ve 20 Üniteli Ağız Diş Sağlığı Merkezi İnşaatı” bünyesinde yapılan FM 200 yangın söndürme sisteminin hileli yapıldığını, sözleşme gereği sonradan usulüne uygun yaptırılan sistemin montaj masrafları ve sözleşmede yer alan cezai yaptırımın toplamı olan 201.190,00TL faiziyle davalıdan tahsil edilmesi ve dava sonuna kadar davalının hak ve alacakları üzerinde ihtiyati tedbir konulması taleplerini sunduğunu, olayın seyri ile Sistemin Montajı işine ait, davacı ve davalı arasında yapılan sözleşmenin maddelerini hatırlatmıştır. 14.08.2020 tarihli dilekçesinde Sağlık Bakanlığı kontrol elemanlarının ve Şantiyede görevli Mühendislerinin gerçekleştirmiş olduğu kontrol ve muayenede Sistemin içinde bulunması gereken FM 200 gazı yerine su ile dolu olduğu, tüplerin fenni standartta olmadığı ve niteliksiz tüp başlıkları kullanıldığı, göstergelerinin sahte üretim sonucunda gerekli fonksiyonu sağlamayacak türde olduğu, bu neden ile montajın gerek idarece, gerekse şirket tarafından kabul edilemeyecek hileden ibaret olduğunu 04.01.2021 tarihli dilekçesinde FM 200 Gazlı yangın söndürme sistemini yangın tüplerinin ve başlıklarını fotoğraflar ile gösterdiği, özellikle tüplerin içine yangın söndürme gazı yerine aynı özgül ağırlıkta su doldurulduğu başlıklarının niteliksiz olduğunu eser sözleşmesi ve Özel Teknik Şartname , usul ve kurallarına göre tüplerin montajlarının yapılmadığını ifade ettiğini belirtmekle hileli ve ayıplı maldan ötürü davalının nam ve hesabına yapılan iş bedeli ve sözleşmeden doğan cezai şartları olmak üzere 201.190.00-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir .
Davalı vekili 07.09.2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle : Müvekkilinin …. Şti (Eski ünvan: …. Ltd. Şti ) işi tam ve eksiksiz şekilde tamamladığını 26.01.2019 tarihinde , eksiksiz Çalışır Vaziyette imza karşılığı davacı tarafa teslim edildiğini, Sistemin tam çalışır şekilde teslim alınmasının ardında yaklaşık 1,5 yıl geçtikten sonra davacı ortaklık tarafından Ankara 69. Noterliğinin 15.06.2020 tarih ve 18379 yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilmiş ve sözleşme konusu işe ait tüplerin içinin boşaltılarak şirkete gönderildiği aksi halde şirketin nam ve hesabına yaptırılacağı davacı vekil tarafında ifade edildiği, Tüm tüpler davacı tarafından sökülerek müvekkiline içerisi boş şekilde gönderildiğini, dolaysıyla davacını tespit yaptığı tüpün davalıya ait olma ihtimali yoktur, ayrıca tüplerin içerisinde bulunan gazların tespitinin yaptırılması ihtimali de bilinçli şekilde ortadan kaldırıldığını, başka firma tarafından yeniden kurulumu gerçekleştirilen sistemdeki malzemeler müvekkilince kullanılan malzemelerin birbiriyle örtüşmediğini, Lüleburgaz 1. Asliye hukuk mahkemesinin 2020/236 D. İş dosyası kapsamında yapılan tespitin delil niteliğine haiz olmadığını beyan etmekle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir .
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; taraflar arasında yapım işleri taşeron sözleşmesinin akdedildiği, sözleşme konusunun fm200 gazlı yangın söndürme tesisat işi olduğu, davalı tarafça ediminin ifası sonrasında yapılan kontrol ve akabinde Lüleburgaz 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/236 D. İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda sözleşme konusu yangın söndürme sisteminin eksik ve ayıplı ifa edildiği anlaşılmaktadır. Eser sözleşmeleri, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi iş sahibininde bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmelerdir. Davacılar tarafından eksik ve ayıplı ifa nedeniyle davalı yükleniciye verilen sürede eksikliklerin giderilmesi için süre verildiği, davalının verilen sürede belirtilen eksiklikleri tamamlamadığı, davalının temerrüde düştüğü anlaşılmaktadır. Eserin tesliminde sonra eksik ve ayıplı işlerin bulunması durumunda, davalı yüklenicinin verilen sürede eksiklikleri tamamlamaması halinde, eksik ve tamamlanan işlere yönelik nama yapılan işlerden davalı yüklenici sorumludur.(TBK.m113,473) Diğer taraftan taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 21. Maddesinde, iş programına uygunluk sağlanmadığı veya sözleşmeye aykırılıklar giderilmediği taktirde söz konusu işlerin taşeron nam ve hesabına yaptırılacağının taşerona tebliğ edileceği, nam ve hesaba yapılan işlerin %10 fazlası ile isteneceği belirtilmiştir. Tüm bu hususlar gözetildiğinde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda nama yapılan iş bedelinin 97.962,00-TL olduğu, davacıların %10 cezai şarta hak kazandıkları anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalının ayıbı gidermemesi sebebiyle dava dışı … firmasına 182.900,00 TL bedelle işi tamamlattıklarını, %10 ceza ile birlikte 201.190,00 TL üzerinden dava açıldığını, kararın sözleşmeye aykırı olduğunu, aldatma yoluyla düzenlenen sözleşme bedelinin hükme esas alınamayacağını, taraflar arasında eser sözleşmesi hükümlerinin geçerli olduğunu, sözleşmenin 25.maddesine imalat, onarım, garanti şartlarının mevcut olduğunu, taşeronun nam ve hesabına iş yapılmasının 21.maddesinde olduğunu, yapılan tüm masraf ve cezaların dikkate alınmasının gerektiğini, ilk raporda 155.000,00 TL+KDV’nin uygun olduğunun değerlendirildiğini, işin hileli yapıldığını, tespit dosyasındaki masrafların dikkate alınmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; delil tespitinin yokluklarında yapıldığından hükme esas alınamayacağını, davacının süresi içinde usul ve yasaya uygun ayıp ihbarında bulunmadığını, müvekkilin işi tam ve eksiksiz yaptığını, çalışır vaziyette devreye alındığını, işin tesliminin yapıldığını, tüm testlerin yapıldığını, davacının işi kabul ettiğini, aksinin davacı tarafça ispatlanamadığını, idarenin şantiyede yaptığı tespite ilişkin hiç bir bilgi ve belge sunulmadığını, davacının hiç bir bildirim yapmadan tüpleri boşaltıp iade ettiğini, davacının tespit yaptırdığı tüplerin müvekkile ait olma ihtimalinin olmadığını, tespiti yapılan tüplerin piyasadan temin edilmiş de olabileceğini davacı tarafın talep ettiği bedel fahiş olduğunu, ikmal işinde kullanılan malzemeler ile sözleşmedeki malzemelerin farklı olduğunu, davacının sözleşmenin 25/2 maddesine aykırı davrandığını, cezai şart talebinin de reddinin gerektiğini, itirazlarının hükme esas alınan raporda tartışılmadığını, raporda tüplerin ayıplı, hileli olduğunun nasıl tespit edildiğinin anlaşılamadığını, varsayımsal değerlendirme yapıldığını, tüp bedelleri dışında yapmış oldukları altyapı, tesisat, otomasyon ve benzeri bedellerin tartışılmadığını, tüp dışındaki diğer bedellerin mahsup edilmesi gerektiğini, dosyadaki 1.800,00 TL bilirkişi ücretinin 800,00 TL’sinin müvekkil tarafından karşılandığını, bu durum dikkate alınmış olması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Eser Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1- Davacı taraf yaptırdığı delil tespit masrafı talep etmiş olup tespit masrafının davada hesaplanan yargılama giderine dâhil edilerek haklılık durumuna göre taraflar arasında paylaştırılması gerekirken ve davalı tarafından yapılan yargılama masraflarının yine haklılık durumuna göre taraflara arasında paylaştırılması gerekirken aksi yönde yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2- Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK’nın 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesi ayıbı işin kusurlu olması veya sözleşmeye aykırı bulunması olarak tanımlamıştır. Ayıp eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade etmektedir. TBK’nın 474/I. maddesine göre iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir süre içinde eseri muayene edip varsa ayıplarını yükleniciye bildirmesi gerekir. TBK’nın 474/I. maddesine göre açık ayıplarda bildirimin “işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz” diğer bir ifadeyle işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir süre içinde, TBK’nın 477. maddesine göre gizli ayıplarda ise gizli ayıbı öğrenir öğrenmez gecikmeksizin yapılması gerekir. Ayıp halinde iş sahibinin hakları 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları sözleşmeden dönme, bedelden indirim yapılmasını veya ayıbın giderilmesini talep etme haklarıdır. Eserin iş sahibinin kullanamayacağı derecede ayıplı olması veya hakkaniyet kaideleri gereği eseri kabul etmesinin iş sahibinden beklenememesi veya eserin sözleşmede açıkça kararlaştırılan nitelikleri taşımaması halinde iş sahibi eseri kabulden kaçınarak sözleşmeden dönebilir. Eserdeki ayıpların eserin reddini reddini gerektirecek nitelikte önemli olmaması halinde ise diğer seçimlik hakların kullanılması gerekir. Diğer taraftan ayıbın varlığını ihbar şekil koşuluna bağlı olmayıp tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. Öte yandan ayıplı işlere ilişkin ihbar mükellefiyeti getiren kanun koyucu eksik işler yönünden iş sahibine böyle bir yükümlülük yüklememiştir. Bir başka deyişle, eksik işlerde ihbara gerek olmaksızın zamanaşımı süresi içerisinde eksik işler bedeli her zaman talep edilebilir.
Eserdeki ayıplar yönünden ayıp giderim bedelinin ayıbın ortaya çıktığı tarihe ayıpların giderilmesi için gereken makul süre eklenmek suretiyle bulunacak tarihe göre belirlenmesi gerekir. Ayıbın ortaya çıktığı tarih ile davanın açıldığı tarih arasında uzun süre var ise davanın geç açılmasında yüklenicinin bir kusuru bulunmadığından 6098 sayılı TBK’nın 114/II. maddesi yollamasıyla 52. maddeleri gereğince artan zarardan sorumlu tutulamaz. Ayıbın ortaya çıktığı tarih ile dava tarihi arasındaki maliyet farkına (artan zarara) iş sahibi katlanmak durumundadır. Ayrıca, ayıpların giderim bedelinin mahalli piyasa rayicine göre, mahalli piyasa fiyatlarına KDV ve yüklenici karı dahil olduğundan piyasa rayicine göre belirlenecek miktara KDV ve yüklenici karı eklenmeksizin ayıp giderim bedeli belirlenmelidir (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi , 2018/2563 Esas, 2018/4079 Karar).
3- 6100 sayılı HMK’ nın 266. ve devamı maddeleri uyarınca çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hâkim bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. HMK’ nın 278-279. maddelerine göre; bilirkişi raporu, Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabileceğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.
HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, mahkemenin bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için bilirkişiden ek rapor alabileceği, ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4- O halde Mahkemece yapılacak işlem; sözleşme konusu imalatla ilgili olarak davacı tarafın ayıp iddiasına yönelik dava dışı İdareden tespit, yazışma, bilgi ve belgelerin getirtilmesinden sonra sözleşme konusu iş konusunda uzman makine mühendisi bilirkişiden raporlar arasındaki çelişkiyi giderir yeni bir rapor alınması; bu kapsamda ispat kuralları ve tespit raporu da tartışılarak kabule göre ayıbın türü ve niteliğinin belirlenmesi, davacı tarafın imalatı kendisi sökerek zararın artmasına yol açıp açmadığının tartışılması; tespit konusu tüpler ile ikmal işindeki tüpler ve sözleşmedeki tüplerin aynı olup olmadığının tartışılması; kabule göre ayıp giderim bedeli belirlenirken sözleşmenin 21. ve 25. Maddeleri başta olmak üzere sözleşmedeki özelliklerin dikkate alınması; davalının sözleşme kapsamında yaptığını beyan ettiği altyapı, tesisat, otomasyon gibi imalatların ikmal işinde kullanılıp kullanılamayacağının tespiti ile kabule göre ayıp giderim bedelinin hesabında davalı lehine dikkate alınması ve bu şekilde ulaşılacak sonuca göre karar verilmesinden ibaret olacaktır.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin taraf vekillerini istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.4,6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
2-ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 04/02/2022 tarih ve 2020/367 Esas-2022/91 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.4,6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
6-Taraflarca ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-İnceleme konusu kararın icrasının geri bırakılması için İİK’nın 36/1 maddesi gereğince varsa taraflarca yatırılan nakit teminatların veya sunulan banka teminat mektuplarının dosya kapsamı ve kararın niteliğine göre aynı maddenin 5. Fıkrası gereğince yatıran/sunan tarafa İADESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 06/06/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
✍e-imzalıdır

Üye
✍e-imzalıdır

Üye
✍e-imzalıdır

Katip
✍e-imzalıdır