Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/391 E. 2023/240 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/391 – 2023/240
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-1 Maddesi Uyarınca Başvurunun Esastan Reddine)

ESAS NO : 2022/391
KARAR NO : 2023/240

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/01/2022
NUMARASI : 2020/444 Esas – 2022/44 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 23/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/02/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; …Kanalizasyon İnşaat işi İhalesi işinin 14.507.442,00 TL (KDV hariç) bedel ile davacı firmada kaldığını, 25.06.2013 tarihinde Davalı … A.Ş. ile davacı firmaarasında sözleşme imzalandığını, işyeri teslimi 03.07.2013 tarihinde yapılarak söz konusu işe başlanıldığını, sözleşme konusu işe ilişkin davalı tarafından teslim edilen tasdikli projede, karayoluna paralel olarak yapılması öngörülen 0500 mm Tik kollektör hattının yapımı için karayollarından gerekli izinlerin verilmediğini, kamulaştırmanın yapılamadığını, yer teslim tutanağı C-l maddesinde “palplanşlı ve derinliği fazla olan hatların yapılabilmesi için yol genişliklerinin imar planındaki ölçülere getirilmesi ve kapalı yollatın ivedilikle açılması gerekmektedir” denildiği halde, söz konusu hatların vatandaşların mülkü olması sebebiyle imar planına uygun olarak açılmalarının mümkün olmadığının tespitiyle proje de tadilat yapılması zarureti doğduğunu ve bu gerekliliğin davalı tarafından da kabul edildiğini ve onaylandığını, bu ilave imalatların asıl işten ayrılmasının teknik olarak mümkün olmadığı ve bu imalatların yapılmaması halinde ihale konusu projenin çalışmasının ve işler hale gelmesinin mümkün olamayacağının ilgili mercilerce de kabul edildiğini, tadilat projesinin 24.09.2013 tarihinde onaylandığını, tadilat projesi ile iş artışı olduğunu ve bu artışın… davacı olarak tüm taraflarca kabul edilmiş olduğunu, tadilat projesinin yeni imalat kalemleri ve yeni fiyat çalışması yapılması gerekliliğini doğurduğunu ve bu çalışmalann sonucu mutabakata bağlanan bedellerin 14.02.2014 tarihli ve 3 numaralı hakedişe yansıtıldığını, projedeki revizyonlara devam ettiğini, Kasım 2014 tarihinden itibaren 3 kere daha tadilat yapılması gerektiğini ve bunun neticesi pi[oje onaylan, yeni birim fiyat çalışmalan sonucu tesisin işletmeye açılabilmesi için nihai olarak %15 keşif artışına gerek duyulduğunun tespit edildiğini, Antalya Büyükşehir Beilediyesi Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğünce, güzergah izinlerinde yaşanan sorunlardan dolayı kollektör ve şebeke hattı metrajının arttığını ve Kanalizasyon Daire Başkanlığı tarafından talep edilen terfi merkezi ve terfi hattının da bu iş kapsamında değerlendirilecek olması nedeniyle 14.507.442,00 TL olan sözleşme bedelinin 2.176.116,30 TL artırılarak 16.683.558,30 TL’ye çıkarılmasına dair 12.02.2015 tarihinde yönetim kurulu karan alındığını, İller Bankası Antalya Bölge Müdürlüğü’nün ilave ödeneğe ihtiyaç duyulmaksızm ilave imalat bedellerinin karşılanabileceğini belirterek keşif artışına dair uygunluk görüşünü mukayeseli keşif ile birlikte İller Bankası Genel Müdürlüğü’ne gönderdiğini Genel Müdürlük Altyapı Uygulama Dairesi Başkanlığı tarafından cevap yazısmda “imalatların sözleşme bedeli içinde yaptınlarak tesisin geçici kabule hazır hale getirilmesi gerektiğinin” bildirildiğini ve bunun sonucunda İller Bankası Antalya Bölge Müdürlüğü’nün de onaylı iş programında belirtilen süre içinde (10.09.2015 iş bitim tarihi) tesisin geçici kabule hazır hale getirilmesinin davacıya bildirildiğini, işin geçici kabule hazır hale getirildiğini, davalı Şirketin 09.02.2015 tarihinden 15.05.2015 tarihine kadar herhangi bir hakediş düzenlemediğini, yapılan toplantılar neticesi 14 nolu hakedişin 18.05.2015 tarihinde hazırlandığını, bu hakedişin yapılması ve ödenmesi için yazılı bir beyanda bulunulmasının talep edildiğini, 26.05.2015 tarih ve 1012 sayılı yazılarında imalatların tamamlanacağının beyan edildiğini, fakat hakediş alacağının Davalı Şirket’ce ödenmediğini, davalı şirketin hakedişin ödenebilmesi için önceki yazıdan farklı olarak talep yazısına “iş artışı ile ilgili maddi ve hukuki olarak hiçbir talebimiz olamayacak şekilde kabule hazır hale getirilecektir.” ifadesinin eklenmesini, ödenmeyeceğini bildirdiklerini ve söz konusu ibareyi eklemek suretiyle yazıyı Antalya Bölge Müdürlüğü’ne sunduklarını ve akabinde hakediş ödemesinin yapıldığını, 10.09.2015 tarihinde işi süresinde tamamlayarak 21.04.2016 tarihinde eksiksiz geçici kabülün, 16.05.2017 tarihinde ise eksiksiz kesin kabulün yapılarak tesisin ASAT Genel Müdürlüğü’ne teslim edildiğini, işe ait en son tahakkuka bağlanan 18.05.2015 tarihli 14 nolu hakediş dahil sözleşme fiyatları ile toplam imalat+ihzarat tutan (KDV hariç) 14.345.656,95 TL olduğunu, buna ek olarak, tesisin işletmeye alınarak çalışabilmesini sağlamak için ilave imalat ve eksik ödenen imalat bedelleri, iade edilmesi gereken hakediş kesintileri, sözleşme gereği kesin hakediş aşamasında ödenmesi gereken bedeller ve eksik ödemelerle birlikte sözleşme birim fiyatlan ile KDV hariç 2.541.809.76 TL tutarında ilave kesin hakediş yapılmış olması ile KDV ve fiyat farkı dahil 3.544.860.47 TL ödenmesinin gerekmekte olduğunu, davalı şirkete teslim edilen 28.01.2016 tarihli yazı ekinde bulunan hakedişte kesin hesaba esas imalatlar bildirilmiş olmasına, geçici kabul tarihinden yaklaşık 4 yıl geçmesine, sözleşme konusu iş onaylı projeler gereği de tamamlanmış olmasına rağmen davalıdan kaynaklanan sebeplerle kesin hesabın yapılmadığını, teminatların iade edilmediğini ve bundan dolayı zarara uğradıklarını, 02.06.2020 onay tarihli 225.627,65 TL tahakkuk tutarlı 15- nolu kesin hesap hakedişin davalı şirket tarafından yapıldığını, en geç 10.09.2015 tarihinde yapılmış olması gereken kesin hakediş tahakkuk tutarı KDV ve fiyat farkı dahil 3.544.860,47 TL. olduğunu ve bu hakedişe karşı mevzuata uygun olarak ihtirazi kayıt konulduğunu, kesin teminat mektubunun davalı şirket tarafından iade edildiğini, son olarak, tesisin işletmeye alınarak çalışabilmesini sağlamak için işin onaylı projelerine göre yapılan ve onaylı röleveler ile onaylı işletme projelerine bağlı kalınarak hesaplanan ilave iş kalemleri ve düzenlenen kesin hakediş tutarının yaklaşık %63’üne tekabül eden iş kalemlerine (kabulleri yapılmış bir kısmı ihzarata konulmuş imalatı ödenmemiş paket terfi merkezleri, %40’ı ödenmiş %60’ı ödenmemiş. Sayısal Kanalizasyon (Şebeke) İşletme Planı Hazırlanması imalatı, %95′ i ödenen imalat kalemlerinin bakiye %5 lik kesin hesap teminat kesintisi tutarları) ilişkin eksik ödeme tutarları birlikte hesaplandığında sözleşme birim fiyatlan ile 2.541.809.76 TL (Ağustos 2015/Mart 2013 indeks oranlarıyla fiyat farkı ve KDV dahil tahakkuk tutarının ise 3.544.860,47 TL olması gerektiği) tutarında kesin hakediş yapılmış olması gerekirken davalı şirkete sunulan 28.01.2016 tarihli yazıdan da görüleceği üzere keşif ve metraj artışı ile bu artışların Sözleşme bedeline etkisi açık ve net bir şekilde belirtilmişken buna aykırı düşecek şekilde 225.627,65 TL tahakkuk tutarlı kesin hakediş raporu düzenlendiğini ve bedel üzerinden ödeme yapılmasının hukuka aykırı olduğunu belirtmiş ve davanın kabulü ile Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün 2020/4119 Esas sayılı dosyasındaki itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; … Kanalizasyon İnşaatı işinin …. Şti. uhdesinde kaldığını ve 25.06.2013 tarihinde taraflar arasında sözleşme imzalandığını, işin %90 safhasında iken İller Bankası Antalya Bölge Müdürlüğü’niin, Altyapı Uygulama Dairesi Başkanlığına onaylı fiyatlar ile ASAT Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu Karan ve mukayeseli keşfi gönderdiğini ve sözleşme bedelinin %15’ine tekabül eden iş artışı istediğini, İller Bankası Allyapı Uygulama Dairesi Başkanlığının, sözleşme kapsamında bulunan imalatların %95’inin tamamlanmış olmasından dolayı talep edilen iş artışının uygun olmadığını, söz konusu imalatların sözleşme bedeli davacı şirketin İller Bankası Antalya Bölge Müdürlüğü’ne “…iş artışı ile ilgili maddi ve hukuki olarak hiçbir talebimiz olamayacak şekilde kabule hazır hale getirilecektir.’’şeklinde yazılı bildirimde bulunarak tesis inşaatını tamamlayarak geçici kabule hazır hale getireceğini akabinde işi tamamladığını belirtilen yazı ile de geçici kabul talebinde bulunduğunu, davacı şirketin aynı zamanda Altyapı Uygulama Dairesi Başkanlığı, Antalya Bölge Müdürlüğü ve ASAT Genel Müdürlüğü’ne 10.09.2015 tarihinde sözleşme bedelinin %15’i olan iş artışı dahil ilave işleri tamamladığını, yapılması istenen hatların iş artışını aştığını, taraflarına süre uzatımı verilerek geçici kabülün yapılmasını talep ettiklerini bildirdiklerini, davacı şirketin kayıtlara alman yazısı ile “…iş artışı ile ilgili maddi ve hukuki olarak hiçbir talebimiz olamayacak şekilde kabule hazır hale getirilecektir… ” bildirimde bulunması nedeniyle, Davacı şirkete projeleri hazırlattırılarak inşaatı yaptırılan kısımların bila bedel yaptırılmasında fiyat farkı talep edilmeyeceğine ilişkin taahhütlerin geçerli olduğunu, iş artışı için öncelikle kanuni şartların yerine getirilmesinin gerekmekte olduğunu ve bu şartların yerine getirilmeden yapılan imalatların sözleşme dışı sayılacağını, iş artışının bedeline sözleşme hükümlerince hak kazanılabilmesi için zorunlu değişiklikleri gösterir keşfin yapılmasını, merciden onay alınmasını, artan işe göre teminat yatırılmasını ve işin ondan sonra yapılması gerektiğini, aksi halde işin sözleşme dışı iş sayılacağını, somut olayda iş artışı için gerekli prosedürlerin yerine getirilmediğini, iş artışı için gerekli onaym verilmediğini ve söz konusu imalatların sözleşme bedeli içinde kalınarak yapılmasının istenildiğinin görüldüğünü, davacı şirketin iş artışı verilmediğini bilerek bu şartlar ile ilave imalat yapmış olduğunu, ayrıca kayıt altına alman yazısı ile de “…iş artışı ile ilgili maddi ve hukuki olarak hiçbir talebimiz olmayacak şekilde kabule hazır hale getirilecektir… ’’şeklinde taahhütte bulunduğunu, bu kapsamda basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğü bulunan davacının ilave imalatları bedelsiz yapacağını, hiçbir hukuki ve maddi talepte bulunmayacağını taahhüt etmesi durumunda bu taahhüde bağlı kalması gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 28. maddesinde “Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir.” hükmü düzenlenmiştir. Aşırı yararlanma durumunda bunu iddia eden taraf düşüncesizlik, deneyimsizliğin öğrenildiği, zor durumda kalmada ise bu durumun ortadan kalktığı tarihten itibaren 1 yıl içinde ve her halde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak 5 yıl içinde kullanılması yani 28. Maddenin 1. Fıkrasına göre edimin geri verilmesinin veya edimler arasındaki oransızlığın giderilmesinin dava veya takip yoluyla istenmesi gerekir.
Davacı tarafından sunulan 26/05/2015 tarihli yazıdan (27/05/2015 kayıt tarihli) sonra 27/05/2015 tarihinde davalı tarafından 763.559,34 TL ödemenin yapılmış olması nedeniyle davacının varsa zor durumda kalma durumunun ödeme tarihi itibariyle sona erdiği, sözleşmenin devam etmesi nedeniyle zor durumda kalma durumunun mevcut olduğunun kabulü ihtimalinde dahi kesin kabulün yapıldığı 16/05/2017 tarihinde zor durumda kalma durumunun sona erdiğinin kabulü gerekir. Bu durumda bu tarihten itibaren 1 yıl içerisinde aşırı yararlanma nedeniyle alacağın tahsili için takip yapılması veya dava açılması gerekirken, davacı tarafından takip, 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 2020 yılında yapılmıştır. Diğer taraftan aşırı yararlanma nedeniyle hakkın 1 yıl içinde kullanıldığının kabulü halinde de aşırı yararlanma nedeniyle edimler arasındaki oransızlığın giderilmesi ve alacağın tahsili talep edilebilmesi için subjektif ve objektif unsurların birlikte gerçekleşmesi gerekir. Aşırı yararlanmanın objektif unsuru, edimler arasındaki açık oransızlıktır. Subjektif unsur ise zarar görenin zayıf durumu (somut olay yönünden zor durumda kalma hali) ve yararlanma (sömürme) kastıdır. Aşırı yararlanmanın 2. Önemli subjektif şartı, taraflardan birinin diğerinin yani zarar görenin özel durumunu bilmesi ve bu durumdan yararlanmak istemesidir. Buna “yararlanma = istismar = sömürme kastı da denilmektedir. (Prof. Dr. Fikret EREN, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 23. Baskı., Ankara, 2018, S. 440)
Somut olayda toplanan delillere göre, davacıya 26/05/2015 tarihli yazıya iş artışından kaynaklanan iş artışıyla ilgili maddi ve hukuki olarak hiçbir taleplerinin olmayacak şekilde kabule hazır hale getirilecektir ibaresinin davalının yararlanma (sömürme) kastıyla yazdırıldığı iddiasının davacı tarafından ispat edilemediği, bu şekilde Türk Borçlar Kanunu’nun 28. Maddesinde düzenlenen aşırı yararlanmanın subjektif şartının gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, davacının taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesi kapsamındaki yüklenici tarafından yapılan iş artışıyla ilgili imalatlardan dolayı alacağını talep etmeyeceğine ilişkin davalıya beyanda bulunduğu, davacı tarafından aşırı yararlanmanın koşullarının gerçekleştiğinin ispat edilemediği, bu şekilde alacağın sona erdiği, davacının takip tarihi itibariyle alacağının mevcut olmadığı” gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacı tarafından sunulan 26/05/2015 tarihli yazının müvekkiline mali baskı yapılmak sureti ile alındığını, yazının yazıldığı tarihte müvekkilinin mali durumunun olumsuzluğu nedeniyle, müzayaka halinde olduğunu, kesin hakediş raporunun hukuka aykırı olarak düzenlendiğini, hakediş ödemesinin de halen yapılmadığını, müvekkilinin müzayaka halinin davalı tarafından yapılan 765.559,34 TL hakediş ödemesi ile ortadan kalktığına dair mahkeme görüşünün hatalı olduğunu, bilirkişi raporlarının eksik olduğunu, hükme esas alınamayacağını, yerel mahkeme tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, eksik incelemeye dayanılarak verilen kararın hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; yerel mahkemece verilen kararın esas bakımından doğru olduğunu, davacının vermiş olduğu taahhütlere aykırı ve kötüniyetli olarak icra takibi başlattığını, müvekkili lehine hükmedilen alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, davacı davaya konu iş artışı iddiasına dayalı imalatları yaptığı tarihten ve bu alacağı doğduktan sonra 27/05/2015 tarihli yazısı ile iş artışı ile ilgili bir talepte bulunmayacağını bildirmiş olup, bu husustaki irade sakatlığı iddiasını da ispatlayamamıştır. Diğer yandan davaya konu taleplerden nakdi teminat kesintilerinin de dava tarihi öncesinde 2016 yılı içerisinde davacıya ödendiği dosya kapsamı ile sabittir. Davacı vekili istinaf itirazlarında haklı değildir. Davacının sırf kötüniyetle icra takibi başlattığı hususu davalı tarafça ispatlanamamıştır. Bu itibarla davalı vekilinin istinaf itirazları yersizdir. Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazine’ye irat kaydına,
3-Davalı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile, hazineye irat kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 23/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
E-imzalıdır

Üye
E-imzalıdır

Üye
E-imzalıdır

Katip
E-imzalıdır