Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/388 E. 2022/488 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ .
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvuru Kabul/Gönderme/HMK m. 353/1-a.4,6)
.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

.

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2021
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/05/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; davalı/işveren ile davacı/yüklenici arasında 04/06/2013 tarihli 22 madde ve 7 sayfadan ibaret sözleşme imzalandığını, işin yapılacağı yerin tesliminin yapıldığı ve yer teslim tutanağının imzalandığı, sözleşme ve tutanak gereğince işverenin….mevkiinde yapımını gerçekleştirmekte olduğu ayrıştırma fabrikası, elektrik bakım ve imalat atölyesi işi kapsamında betonarme ve demir işleri imalatının yapılması işi müvekkil davacı şirkete teslim ve tevdi edildiğini, müvekkili şirketin, sözleşme gereği yüklendiği edimini zamanında ve tam olarak yaptığını, yaptığı işlere karşılık hakediş düzenlendiği, faturalar düzenleyip davalı şirkete göndermiştir. Davacı, 2018 yılına ait devreden alacakları ile birlikte; 31.01.2019 tarihli …. nolu 28.921,80-TL bedelli fatura, 17.03.2019 tarihli … nolu 2.448,50-TL bedelli fatura, 17.03.2019 tarihli … nolu 7.618,08-TL bedelli fatura, 17.03.2019 tarihli .. nolu 5.444,52-TL bedelli fatura, 01.04.2019 tarihli .. nolu 59.514,48-TL bedelli fatura, 04.05.2019 tarihli … nolu 15.930,00-TL bedelli fatura, 04.05.2019 tarihli … nolu 2.360,00- TL bedelli fatura, 20.06.2019 tarihli …. nolu 12.808,19-TL bedelli fatura 20.06.2019 tarihli 089070 nolu 1.770,00-TL bedelli fatura, 21.02.2020 tarihli …. nolu 93.038,39-TL bedelli fatura, 18.03.2020 tarihli … nolu 52.438,02- TL bedelli fatura, 13.05.2020 tarihli …. nolu 11.210,00-TL bedelli fatura, 25.06.2020 tarihli … nolu 27.254,27-TL bedelli fatura, 25.06.2020 tarihli … nolu 5.418,56-TL bedelli faturaları düzenleyip davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirketin, bu faturaları, kendi ticari defter ve belgelerine kaydedip işlediğini,davalıdan olan bu alacağımız ve faturalar konusunda esasen taraflar arasında bir ihtilaf olmadığını, davalı şirket grubuna ait … … A.Ş. Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2021/179-E sayılı dava dosyasında aynı mahiyetteki işler çerçevesinde talep etmiş olduğumuz fatura bedellerini aynı gerekçe ile ödenmediğini, yapılan icra takibine itira z edilmediğini, Ancak menfi tespit davası açıldığını, davalı, fatura bedellerini süresinde ödemediği ve davalıya 26.11.2020 tarihinde ödeme ihtarnamesi gönderildiğini, davalı vekilince ödeme yapılmayacağını bildirmişlerdir. (EK-5) Bunun üzerine, alacağımızın tahsili için, Ankara 26. İcra Müdürlüğü’ nün 2021/261-E. Sayılı İcra Dosyasında takip başlattıklarını davalının ” alacağına bloke konulmasına muvafakat ettiğini” bildirerek takibe ve borca itiraz ettiği yapılan itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını davalının itirazının haksız ve yersiz olduğunu beyan ederek, itirazın iptali ile takibin devamını, davalının alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili; davacı tarafından müvekkili şirkete yönelik Ankara 26. İcra Dairesi 2021/261 Esas sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatılmış olup söz konusu ödeme emrine tarafımızca itiraz edilmesi nedeniyle icra takibinin durdurulduğunu, davanın haksız ve yersiz olduğunu, davacı taraf ile müvekkili arasında istisna (eser) sözleşmesi imzalanmış olup bu sözleşme kapsamında davacı tarafından betonarme imalatı yapılarak müvekkil şirkete teslim edilmekte olduğunu, bu doğrultuda davacı tarafından yapılan işlere ve sözleşme ilişkisine itirazın söz konusu olmadığını, sözleşmenin devamı sırasında davacı tarafından yapılan işlere ilişkin bedeller faturalandırılmış olup müvekkil şirket tarafından ödemeler yapılageldiğini, taraflarca akdedilmiş sözleşme kapsamında davacı tarafından işin yapımı esnasında davacının işçilerinden olan … kaza geçirmiş olup bu işçi tarafından iş kazası nedeniyle müvekkil şirketin grup şirketlerinden … … … aleyhine Ankara Batı 3. İş Mahkemesinin 2016/94 Esas sayılı dosyası ile iş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat davası açıldığı, davanın aleyhe sonuçlandığı, ilamın takibe konulduğu ve … … … tarafından 403.000 TL tutarlı teminat mektubu icra dosyasına konularak kararın istinaf edildiği, Ankara BAM tarafından kararın kaldırıldığı ve halen yargılamanın devam etmekte olduğu kesinleşmiş bir kararın mevcut olmadığını, davacı taraf ile akdedilen sözleşmenin 6.26 ıncı maddesinde; “yüklenici bu sözleşme gereği yerine getirmeyi taahhüt ettiği işin ifası sırasında işyerinde iş güvenliği ve iş sağlığı hükümleri bakımından gerekli her türlü tedbiri bizzat almaya mecburdur. bu görevin yerine getirilmemesinden kaynaklanan iş kazası ve meslek hastalıklarından yüklenici sorumludur.” maddesi bulunduğunu, bu madde kapsamında davacı iç ilişkide tüm sorumluluğun kendine ait olması nedeniyle Ankara Batı 3. İş Mahkemesinin 2016/94 Esas sayılı davasının aleyhe sonuçlanması üzerine, “…’ün geçirdiği iş kazası nedeniyle … … …’nin uğradığı her türlü zararı karşılayacağımı, yine Ankara Batı İş Mahkemesi’in 06.07.2018 tarih 2018-94 ese-2018-450 karar sayılı kararı gereğince …… ödeyeceği tüm bedeleri tazmin edeceğimi kabul ve beyan ederim. Mahkeme kararı gereğince davacı taraftan talep edilen bedel ile Mahkeme harç ve masraflarına karşılık olarak ………. … Nezdindeki tüm alacaklarıma bloke konulmasına, bloke konulan bedellerin … …’ye ödenmesine muvafakat ediyorum” (Ek-1) şeklindeki belgeyi müvekkile ve diğer şirketlere vererek alacakları üzerine bloke konulmasını ve söz konusu alacaklarının … tarafından açılan davadan kaynaklı oluşan veya oluşacak bedellere karşılık olarak … … … şirketine ödenmesini talep etmiş ve bu şekilde alacağının söz konusu şirkete temlik ettiğini, davalı tarafın söz konusu yazılı belgeye rağmen Müvekkil Şirket hakkında icra takibine girişmiş olması açıkça kötüniyetini ortaya koymakta olup bu nedenle söz konusu icra takibi bakımından itirazın iptali talebinin reddine karar verilmesi gerekmekte olduğunu beyan ederek, davanın reddine ve alacağın %20 ‘sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminata hükmedilmesine karar verilmesi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; Davacı, davalı ile yaptığı eser sözleşmesi kapsamında edimlerini yerine getirdiği ve alacaklı olduğu, imzaladığı bloke muvaffakatinin zorla ve tehditle alındığı iddiasında bulunduğu, davalı ise davacının eser sözleşmesi kapsamında işler yaptığını kabul etmekle birlikte kendilerine verdiği bloke muvafakati nedeniyle alacağını isteyemeyeceğini ileri sürdüğü, davacı tarafından imzalanan ve dosyada yer alan bila tarihli belgede davacı aynen; “…’ün geçirdiği iş kazası nedeniyle … … …’nin uğradığı her türlü zararı karşılayacağımı, yine Ankara Batı İş Mahkemesi’in 06.07.2018 tarih 2018-94 ese-2018-450 karar sayılı kararı gereğince … …….. ödeyeceği tüm bedeleri tazmin edeceğimi kabul ve beyan ederim. Mahkeme kararı gereğince davacı taraftan talep edilen bedel ile Mahkeme harç ve masraflarına karşılık olarak …-….Nezdindeki tüm alacaklarıma bloke konulmasına, bloke konulan bedellerin … …’ye ödenmesine muvafakat ediyorum” şeklinde beyanda bulunduğu, davacı iş bu belgede yer alan muvaffakati inkar etmediği, belgenin zorla ve tehditle alındığını savunmuş ise de; bu yönde bir delil sunamadığı, davacı tarafından imzalanan muvafakatnamenin, davacının davalıdan olan alacaklarına, davalının bloke koymasına ve davacıya ödenememesine izin verdiği, davacının tacir olması hasebiyle imzaladığı belgenin içeriğini irdelemesi, sonuçlarını öngörmesi yani Türk Ticaret Kanunu’nda vurgulanan “basiretli tacir” kavramına uygun hareket etmesi gerektiği, yaptığı her iş ve işlemde basiretli davranma yükümlülüğü olan davacının bu yönde hareket etmemesinin sonuçlarına katlanmasının icap ettiği, davacı alacağına bloke konulmasına dayanak dava dışı …’ün, Ankara Batı 3. İş Mahkemesinin 2016/94 Esas sayılı sırasına kayden açmış olduğu dava dosyasının getirtilen örneğinden halen derdest olduğunun anlaşıldığı, Ankara Batı 3. İş Mahkemesi’nde görülen bu davanın ne yönde ve ne miktar üzerinden sonuçlanacağı belirsiz olup davalı şirket ve diğer gurup şirketleri kendilerini teminat altına almak istedikleri, söz konusu bu dava sonuçlanmadan davacı tarafından imzalanan muvaffakatin geçersizliğinin tartışılamayacağı, davacının açıkça muvafakat ettiği bir hususu sonradan basiretli bir tacire yakışmayacak şekilde ileri sürüyor olmasının ve Ankara Batı 3. İş Mahkemesinin 2016/94 Esas sayılı dosyasının halen derdest olması karşısında, davanın reddine ve davacının alacağı talep etmek için başlattığı takipte kötüniyetli olmadığı belirtilerek davalının kötüniyet tazminatı isteminin de reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; savunma ve delillerinin dikkate alınmadığını, alacağın temlikinin şarta bağlı yapılamayacağını, Bölge Adliye Mahkemesi kararı sonrası işçinin maluliyet oranının %91,84 oranında düştüğünü, bedelinin de düşeceğini, davacının taşeron olarak sadece işçilik yaptığını, muvafakatnamenin geçerli olmadığını, iş mahkemesi kararında ve icra dosyasında alacaklı olan …… müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, muvafakatnamenin zorla ve tehditle alındığını, alacağın takas ve mahsubunun şartlarının da oluşmadığını, iş davasının sonucunun bekletici mesele yapılmasının gerektiğini, davalının varlığını kabul ettiği alacaklarının yerel mahkeme kararı ile iptal edildiğini, itirazın kötü niyetli olduğunu belirterek söz konusu kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasanın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK’da da yer verilmiştir. HMK 297. maddeye göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK 298/2. maddede ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.
Yargıtay HGK’nun 24.02.2010 Tarihli 2010/1-86 Esas, ve 2010-108 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.”
Kararın gerekçesinin kendi içinde çelişkili olması ve hüküm kısmı ile gerekçenin bir kısmı arasında çelişki yaratılması da; yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2015/5493 Esas, 2016/1214 Karar).
Gerçekten de bir davanın esastan veya usulden reddi; gerek taraf lehine hükmedilecek vekalet ücreti yönünden, gerekse de kesin hüküm özelliği taşıyıp taşımaması bakımından farklı sonuçlara yol açacaktır. Muaccel olmayan bir alacak için icra takibi yapılamayacağı gibi, itirazın iptali davası da açılamaz. Somut olayda kararın gerekçesinde Ankara Batı 3. İş Mahkemesi’nde devam eden davanın hangi miktar yönünden ne yönde sonuçlanacağının belli olmadığı değerlendirildikten sonra davacının açık olarak muvafakat ettiği bir hususu sonradan ileri sürüyor olmasının basiretli tacire uygun olmadığı değerlendirilmiş ve davanın esastan mı, yoksa usulden mi reddine karar verildiği konusunda bir açıklama yapılmamış olup bu durum yukarıdaki açıklamalara göre doğru görülmemiştir. Kabule göre de, Ankara Batı 3. İş Mahkemesi dosyasının sonucunun bekletici mesele yapılıp yapılmayacağının tartışılmaması da doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.4,6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 15/12/2021 ve 2021/241 Esas-2021/798 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.4,6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafından ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

…..