Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/383 E. 2022/1265 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

ESAS NO : 2022/383
KARAR NO : 2022/1265

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/02/2022
NUMARASI : 2021/643 Esas – 2022/119 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
TALEP KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Tapu İptali ve Tescil
KARAR TARİHİ : 30/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/01/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; taraflar arasında alt yüklenici sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince … ait olan sözleşmede belirtilen işe başlanılıp 03/11/2020 tarihinde eksiksiz şekilde işin tamamlandığını, tüm edimlerin yerine getirildiğini, yapılan iş edimleri karşılığında davalı kooperatife ait D tipi 22 nolu villanın mülkiyetinin Alt Yüklenici Sözleşmesine istinaden müvekkile devrinin talep edildiğini, ancak henüz devir işleminin gerçekleşmediğini ileri sürerek, davanın kabulüne, davalı adına kayıtlı … nolu villanın tapu iptali ve müvekkil adına tescil edilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; iş bu davada yasal mevzuat gereği asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğunu, taraflar arasında imzalanan 11/02/2019 tarihli anahtar teslimi götürü bedel usulü sözleşmenin KDV dahil tutarının 2.125.000,00 TL olarak belirlendiğini, davaya konu villanın bedelinin de 1.350.000,00 TL olarak tespit edildiğini, dava açılırken ise değerin 10.000,00 TL olarak belirlendiğini, tapu iptali ve tescil istendiğine göre eksik harcın tamamlanması gerektiğini, iş bu sözleşmenin karma nitelikteki eser sözleşmelerinden alan kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi olmadığını, davacının sözleşmeden kaynaklanan edim ve yükümlülükleri yerine getirmediğini savunarak, görev itirazlarının kabulü ile, görevsizlik kararı verilmesini, eksik harcın tamamlanmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Taraflar arasında imzalanan 11/02/2019 tarihli tam yüklenici sözleşmesi ile dava dışı yapı kooperatifine ait inşaat işlerinin sözleşmede belirlenen kısımlarının yapılması alt yüklenici olarak davacı tarafından üstlenilmiş, iş bedeli olarak da %25’i eşit tutar olan 775.000,00 TL’nin çekle ödeneceği, bir adet 1.350.000,00 TL tutarındaki villanın tapusunun ise davacıya devredilmesi, davalı ile dava dışı kooperatif arasında imzalanan 30/01/2019 tarihli tam yüklenici sözleşmesi ile kooperatife ait konutlarda belirlenen imalatların yapılması işi dosyamızın davalısı tarafından üstlenilmiş, ödeme şekli belirlenmiş ödemede kooperatife ait bir adet villanın yüklenici olan dosyamızın davalısına verilmesi taahhüt edilmiştir.
Hem taraflar arasında yapılan hem de dava dışı kooperatif ile davalı arasında yapılan tam yüklenici sözleşmesi noterden yapılmamış, harici olarak düzenlenmiştir. Belirtilen her iki sözleşmede de yüklenicinin borcu işi sözleşme ve eklerine göre tamamlayıp iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin borcu da bedel olarak ödemeyi kabul ettiği taşınmazın tapusu veya arsa payını yükleniciye devretmeyi üstlenmiştir. Her iki sözleşme de bedel olarak tapu devrini de içerdiğinden eser ve satış vaadini ihtiva eden karma sözleşme niteliğindedir. Sözleşmeler tapudan villa devrini de içermekle TMK’nin 706, TBK 237/2, Noterlik Kanunu’nun 60 ve Tapu Kanunu’nun 26.maddesi gereğince noterlikçe düzenleme şeklinde yapılması, tapu devrinin istenmesi yönünden geçerlilik koşuludur. Davacı ile davalı arasında yapılan sözleşme ve davalı ile dava dışı kooperatif arasında yapılan karma tip sözleşmeler resmi şekilde yapılmadığından davacı dava dilekçesinde belirttiği gibi tapu iptali ve tescilini isteyemez. Davacı her ne kadar cevaba cevap dilekçesinin sonuç kısmında “Öncelikle davamızın kabulü ile uyuşmazlık konusu tapunun tarafımıza tesciline ancak karar tarihinde bu durumun mümkün olmaması halinde müvekkilimin sözleşme uyarınca uğramış olduğu müspet zararın tazminine” karar verilmesini talep etmiş ve emsal Yargıtay kararlarına göre taşınmazın devrine yönelik sözleşme resmi şekilde yapılmadığından geçerli değil ise de yapılan işin bedeli davalıdan talep edilebilir ise de; bunun ancak HMK’nin 176, 177 ve 178. maddesine göre ıslah istemesi halinde mümkün olup davacı talep sonucunu ıslah ederek tapu iptali ve tesciline karar verilmediği takdirde müspet zararının tazminini istediği yönünde usulüne uygun ıslah talebinde bulunmadığından müspet zararın veya yapılan inşaat bedelinin tazmini yönünden talebin incelenmesi mümkün değildir.
Davacı eser ve satış vaadine ihtiva eden karma sözleşme niteliğindeki tam yüklenici sözleşmesine dayalı olarak belirtilen villanın tapusunun iptali ile adına kayıt ve tescilini talep etmişse de bu sözleşmenin noterlikçe düzenlenmesi halinde davacının tapu iptal ve tescil talebinde bulunabileceği, bu hususun geçerlilik koşulu olduğu, söz konusu sözleşmenin noterden yapılmadığından geçerlilik koşulu şartı oluşmamakla tapu iptal ve tescil talebinde bulunamayacağı, davacı iş bedelini terditli olarak talep edebilir ise de dava dilekçesinde bunu istemediği, mahkemece de talebe bağlılık ilkesi gereğince usulüne uygun ıslah da yapılmadığından bedelle ilgili inceleme yapılamayacağı” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; taraflar arasında aktedilen sözleşmesinin resmi şekle tabi olmadığını, alacağın temliki niteliğinde olduğunu, mahkemece sözleşmenin satış vaadi sözleşmesi olduğunun kabul edilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili tarafından yüklenilen edimlerin tam ve eksiksiz olarak yerine getirildiğini, davalıların şekil eksikliği iddialarının yerinde olmadığını ve kötüniyetli olduklarını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı taşeron, davalılar yüklenici ve iş sahibi kooperatiftir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan tam yüklenici sözleşmesi ile davalı şirketin yüklenimindeki işin beton dökümü, dış cephe, depo yapımı kısımlarını davacı üstlenmiştir. Sözleşmede davacı alt yüklenici, davalı şirket yüklenici, davalı kooperatif ise işveren olarak anılmıştır. Sözleşmenin 8. maddesine göre davacının iş bedelinin %25 i çek keşide edilerek, bakiye kısmı ise 1 adet D tipi 22 numaralı villa 1.350.000,00 TL bedele sayılarak işin bitirilip tesliminden sonra 15 gün içinde davacıya devredilmesi sureti ile ödenecektir.
Davalılar arasında imzalanan tam yüklenici sözleşmesi başlıklı sözleşme de davalı kooperatif işveren, davalı şirket yüklenici olarak anılmış olup, kooperatifin … mahallesinde inşa ettiği konutların dış cephe, güvenlik kamera sistemi, peyzaj düzenlemesi işlerini davalı şirketin yapması kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 8. maddesinde ödeme hususu düzenlenmiş olup, 1 adet D tipi 22 numaralı villanın da yükleniciye devredilmesi gereken taşınmazlar arasında sayıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece taraflar arasında imzalanan sözleşmenin adi yazılı olduğu, tapu devri gerektiren sözleşmelerin TMK’nın 706, TBK 237/2, Noterlik Kanunu’nun 60 ve Tapu Kanunu’nun 26.maddeleri gereğince noterlikçe düzenleme şeklinde yapılmasının geçerlilik koşulu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay kapatılan 15. Hukuk Dairesi’nin 2019/696 Esas- 2020/816 Karar sayılı bir kararında “Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacı taşeronun davalı yükleniciye karşı edimini bitirip teslim ettiğinin saptandığını, ancak temlike konu olup halen tapuda davalı … adına kayıtlı bağımsız bölümün devrini içeren adi yazılı sözleşmenin, TBK 237. maddesine uygun yapılmadığını, resmi yazılı şekile uyulmadan yapılan bu sözleşmenin geçersiz olup devir borcu doğurmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 6098 sayılı TBK ‘nın 183. maddesine göre; şahsi hak alacağının temliki borçlunun rızasına bağlı olmayıp, geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Bu sözleşmenin resmi şekilde yapılması sıhhat şartı olmayıp ispat kolaylığı sağlar. Bu durumda mahkemece şahsi hak temlikinin adi yazılı sözleşme ile yapılmasının TBK’nın 237. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece işin esasına girilip, davanın sonuçlandırılması gerekirken, yazılı gerekçeyle TBK’nın 183. maddesi gözardı edilerek, davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.” İçtihatında bulunulmuştur.
Somut uyuşmazlıkta davacı taşeron ile davalı yüklenici arasındaki sözleşme “alacağın temliki” mahiyetinde olup, bu sözleşmenin geçerli olması için TBK 183 maddesi uyarınca yazılı şekilde yapılması yeterlidir. Bu itibarla “Tam Yüklenici Sözleşmesi” ile davalı şirket tarafından davacıya verilmesi taahhüt edilen davaya konu taşınmazın tapusunun iptali ve davacı adına tescilinin istenmesine hukuki bir engel yoktur. Mahkemece işin esasına girilerek tarafların iddia ve savunmaları irdelenip, bildirdikleri toplanarak, hasıl olacak sonuç doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/643 Esas, 2022/119 nolu kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 30/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Katip …
E-imzalıdır