Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/37 E. 2023/374 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/37 – 2023/374
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvuru Kabul/Gönderme/HMK m. 353/1-a.4,6)
DOSYA NO : 2022/37 Esas
KARAR NO : 2023/374

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/11/2021
NUMARASI : 2020/554 Esas-2021/572 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 21/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/03/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; Davalının yükleniminde olan “Diyarbakır/Ergani yolu (GAP) KM; 10+500+45+500 Arası Toprak İşleri (Kavşak Düzenlemeleri) Sanat Yapıları, Üst Yapı ve Bitümlü Sıcak Karışım Kaplama Yapılması İşi” ile ilgili olarak davalı ile davacı şirket arasında 10.04.2016 tarihli sözleşme imzalandığını, keşif artışı nedeniyle 31.07.2012 ve 05.12.2016 tarihli sözleşmeler imzalanarak davacının sözleşme koşullarına göre işi tamamladığını, taraflar arasında 24 adet hakediş düzenlendiğini, hakediş ödeme cetvellerinden görüleceği üzere davalının damga vergisinden muaf olduğu, muafiyetin işten kaynaklanması ve bu nedenle davacı şirketinde damga vergisinden muaf tutulması gerekirken damga vergisi kesintisi yaptığını, haksız kesilen toplam damga vergisi tutarının 814.491,49 TL olduğunu, davalının kesmiş olduğu bu damga vergilerine vergi dairesine beyan etmediğini ve ödemediğini, bu durumun anlaşılması üzerine davalının bağlı bulunduğu Tatvan Vergi Dairesi Müdürlüğüne 10.07.2019 tarihli dilekçe verilerek davacı hakedişlerinden kesinlen damga vergisi kesintisinin iade edilmesini istenildiğini, ilgisiz bir cevap verilmesi üzerine 03.09.2019 tarihli dilekçe verildiğini, damga vergisinin davalı tarafından yatırılıp yatırılmadığının sorulduğu, 08.01.2020 tarihli cevapta hakediş raporlarının resmi daireye düzenlenmediğinden yapılacak bir işlem olmadığının belirtildiğini bu gelişme üzerine davalının davacıdan kesmemesi gerekirken damga vergisinin haksız olarak kestiği uhdesinde tuttuğu vergi dairesine yatırmadığının anlaşıldığını belirterek 814.791,49 TL’nin her bir kesinti tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; Davanın zamanaşımı nedeniyle reddini talep ettiklerini, davalının idare ile imzalanan 12.04.2016 tarihli ana sözleşmeye dayalı olarak davacı şirket ile 10.04.2012,01.07.2012 ve 05.12.2016 tarihli alt yüklenici sözleşmeleri yapıldığını, davacının ana sözleşme ve ekleri kapsamında anılan işlerin tamamını ifa edeceğini kabul ettiğini, ana sözleşme ve eklerinin davacıyı da bağladığını, davalının münakit sözleşmelerden kaynaklanan borçlarının tümünü eksiksiz olarak ifa ettiğini, davacının hakedişlerini tahsil ederken ihtirazi kayıt ileri sürmemiş olduğunu, davacının hakediş cetvellerindeki alacaklarını eksik aldığına dair bir ihtirazi kayıt iradesi ileri sürmediğine göre davalıdan bir alacağı kalmadığının sabit olduğunu, davacının en son 24 numaralı hakediş metnini de ihtirazi kayıt ileri sürmeden imzaladığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; taraflar arasında imzalanan alt yüklenici sözleşmesi gereğince davacının edimini yerine getirdiği, davalı tarafından düzenlenen 24 adet hakedişe dayalı olarak davacıya iş bedelinin ödendiği, ödeme yapılırken toplam 814.491,79 TL damga vergisi kesintisi yapıldığı öte yandan davalı ile dava dışı idare arasında imzalanan ana sözleşme kapsamında damga vergisi kesintisi yapılmamış olduğu, davalının yüklenicisi olduğu işe ilişkin sunulan vergi, resim, harç istisna belgesi ile teyit edilen damga vergisi istisnası bulunduğu ve bu kapsamda davalı ile idare arasında düzenlenen hakedişlerde davalının damga vergisi ödemediği, davalı tarafından davacı alt yüklenici hakedişlerinden yapılan damga vergisi kesintilerinin haksız olduğu, Davalı tarafından hakedişlere ihtirazi kayıt ileri sürülmediği itirazında bulunulmuş ise de hakediş içeriğindeki taraf hak ve borçlarına ilişkin birim fiyat, yapılan işin metrajı, ceza uygulamalarına ilişkin hususlarda hakedişe usulüne uygun itiraz edilmemesi halinde kesinleşeceği tabii ise de devlete ödenmesi gereken ve Vergi Usul Kanunundan kaynaklanan damga vergisi kesintisi yönünden hakedişlere itiraz edilmemesinin haksız yapılan kesintinin iadesine engel teşkil etmeyeceği TBK 39 maddesi kapsamında davacının hataen damga vergisini ödediği hususunu Tatvan Vergi Dairesine vermiş olduğu dilekçe tarihi olan 10.07.2019 tarihinde öğrendiğinin kabulü gerektiği ve bu tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde arabuluculuğa başvurarak her iki yanın katılımı ile arabuluculukta ilk oturum tutanağının 07.07.2020 tarihinde düzenlenmiş olduğu belirtilerek davanın kabulüne, dava tarihinden önce davalının temerrüde düşürülmediği gözetilerek faizin dava tarihinden itibaren işletilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalının kesmiş olduğu damga vergilerini vergi dairesine yatırmış olması durumunda tüm sözleşmenin damga vergisinin ödenmiş olacağını ve tarafların sorumluluğunun ortadan kalkacağını, sözleşmenin damga vergisi yatırılmadığından vergi dairesi tarafından müvekkilden talep edildiğini ve ödenmek zorunda kalındığını, bu hususun gerekçeye eklenmesinin gerektiğini, faiz başlangıç tarihinin hatalı belirlendiğini, faizin her bir kesinti tarihinden itibaren ayrı ayrı başlatılmasına karar verilmesi gerektiğini, alacağın kaynağının damga vergisi kesintisi olduğunu, TBK’nın 77. Maddesi gereği sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanması gerektiğini, zamanaşımı hususunun TBK’nın 39. Maddesi yerine TBK’nın 77. maddesine göre değerlendirilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının bu yönüyle kaldırılmasını ve davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; taraflar arasında 10/04/2012, 01/07/2021 ve 05/12/2016 tarihli taşeron sözleşmelerinin imzalandığını, davacının işi ana sözleşme ve ekleri kapsamında tamamlayacağını, birlikte imzalanan hakediş belgeleri kapsamında davacının alacağını tahsil ettiğini, davacının hakedişlerin içerik ve miktarlarına itiraz etmeden imzalandığını, 5 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra dava açıldığını, davacının durumu öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde dava açmadığını, Yapım İşleri Genel Şartnamesine uygun şekilde hakediş düzenlendiğini ve ihtirazi kayıt ileri sürülmeden imzalandığını, TBK’nın 131. Maddesi gereği asıl borç sona erdiğinde buna bağlı hak ve borçlar da sona ereceği hükmünün yer aldığını, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi kararlarının da bu yönde olduğunu, davacının mutabakat niteliğindeki 24 nolu kesin hakedişi ihtirazi kayıt ileri sürmeden imzaladığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Eser Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Aşağıda belirtilen hususlar dışında kalan istinaf başvuru sebepleri yönünden, kararın içeriğine göre bu aşamada değerlendirme yapılmamıştır.
1- Taraflar arasında düzenlenen 05/12/2016 tarihli sözleşmenin 5. Maddesinde, ana sözleşme ve eklerinin sözleşmenin eki olduğu belirtilmiştir. Dava dışı İdare ile davalı yüklenici arasında 12/04/2012 tarihli sözleşmenin 8.2.1 maddesinde Yapım İşleri Genel Şartnamesi sözleşmenin ekleri arasında sayılmıştır.
Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 40. maddesinde geçici hakediş raporları, 41. maddesinde de kesin hakediş raporu ve hesap kesilmesi düzenlenmiştir. Sözü edilen şartnamenin 40. maddesine göre yüklenicinin geçici hakedişlere itirazı olduğu takdirde, karşı görüşlerinin neler olduğunu ve dayandığı gerekçeleri idareye vereceği ve bir örneğini de hakediş raporuna ekleyeceği dilekçesinde açıklaması ve hakediş raporunu “idareye verilen … tarihli dilekçemde yazılı ihtirazi kayıtla” cümlesini yazarak imzalaması gereklidir. Eğer yüklenicinin, hakediş raporunun imzalanmasından sonra tahakkuk işlemi yapılıncaya kadar, yetkililer tarafından hakediş raporunda yapılacak düzeltmelere bir itirazı olursa bu itirazını hakedişin kendisine ödendiği tarihten başlamak üzere en çok 10 gün içinde dilekçeyle idareye bildirmek zorundadır. Yüklenici itirazlarını bu şekilde bildirmediği takdirde hakedişi olduğu gibi kabul etmiş sayılır (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2017/1897 Esas, 2017/3976 Karar). Şartnamenin bu hükmü sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 193. maddesi gereğince delil sözleşmesi niteliğinde olup, tarafları bağlar. Hakim tarafından da resen dikkate alınması gerekir (Yargıtay hukuk Genel Kurulu’nun 08.12.2010 tarih, 2010/15-609 Esas, 2010/634 Karar sayılı içtihadı).
Somut olayda sözleşme eki Yapım İşleri Genel Şartnamesi hükümleri tartışılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2- Türk hukukunda akit serbestliği (sözleşme özgürlüğü) temel ilke olarak kabul edilmiştir (BK.md.19/1, Anayasa md.48/1). Bu ilke gereğince taraflar özel borç ilişkilerini hukuk düzeninin sınırları içinde serbestçe kurabilme ve düzenleyebilme yetkisine sahiptir. Sözleşmeyi karşılıklı olarak ortadan kaldırma veya içeriğini değiştirme yetkisi de akit serbestliği ilkesinin içinde kalmaktadır. Akit serbestliğinin sınırları ve aşılması halinde sonuçları BK.nun 19 ve 20. maddelerinde düzenlenmiştir.
Borçlar hukukunda geçersizlik; bir sözleşmenin borç doğurabilmesi için gereken unsurlardan bir kısmının eksik olmasını ifade eder.
Bir sözleşmenin geçerli olarak kurulabilmesi için; a) tarafların sözleşme ehliyetine (hukuksal işlem ehliyetine) sahip olması, b) sözleşmenin konusunun emredici kurallara, kamu düzenine, kişilik haklarına, ahlaka aykırı olmaması ve ifa imkansızlığı bulunmaması, c) irade ile beyan arasında uyum bulunması, d) geçerlilik şeklinin arandığı hallerde şekle uyulması gerekir.
Ehliyetsizlik, hukuka ve ahlaka aykırılık, imkansızlık, geçerlilik şekline aykırılık ve muvaza hallerinde sözleşme butlan nedeniyle geçersizdir. Taraflar ileri sürmese de mahkeme sözleşmenin butlan nedeniyle geçersiz olup olmadığını görevi gereği re’sen araştırır.
Hata, hile, tehdit, gabin gibi irade ile beyan arasındaki uyumsuzluk hallerinde de sözleşme geçersizdir. Bu hallerde geçersizlik hakim tarafından resen araştırılmaz ve gözönüne alınmaz. Geçersizliği ancak sözleşmenin tarafları ileri sürebilir. Hata, hile ve tehdit nedeniyle geçersizliğin ileri sürülmesi de TBK’nın 39. maddesi uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süreye tabidir. Bu süre geçtikten sonra sözleşme geçerli bir şekilde yapılmış gibi hüküm ve sonuçlarını doğurmaya devam eder (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2011/2650 Esas, 2012/1100 Karar).
Somut olayda davacının açık bir talebi olmadan ve kabule göre TBK’nın 39. Maddesinde öngörülen şartlar somut bir şekilde tartışılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir (HMK m. 31).
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı tarafın hak edişlerinden davalı tarafından kesilen damga vergisinden mi yoksa davacı tarafın Vergi Dairesine ödendiği iddia edilen damga vergisinden mi kaynaklandığı açıklığa kavuşturulmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4- Eser sözleşmelerinden doğan alacak davalarında zamanaşımı süresi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147/6. maddesi gereğince 5 yıl olup, zamaşımının başlangıcı ise kural olarak eserin teslim tarihidir.
5- O halde Mahkemece yapılacak işlem; ilgili vergi dairesinden davacı tarafın iddialarına ilişkin bilgi ve belgelerin getirtilmesinden sonra davacı tarafın talebi açıklattırıldıktan sonra Vergi Dairesince tahsil edilmiş damga vergisinden kaynaklı bir talep varsa yargı yolunun ve husumetin değerlendirilmesi; hak edişlerden kesilen damga vergisi talebi bakımından öncelikle eser sözleşmesi hükümlerine göre zamanaşımı def’inin tartışılması, talep olmadan TBK’nın 39. Maddesi kapsamında değerlendirme yapılamayacağının gözden kaçırılmaması, sözleşme eki olan Yapım İşleri Genel Şartnamesi hükümleri kapsamında hak edişlerin değerlendirilmesi, bu şekilde ulaşılacak sonuca göre karar verilmesinden ibaret olacaktır.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.4,6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
2-ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 04/11/2021 tarih ve 2020/554 Esas-2021/572 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.4,6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
6-Taraflarca ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-İnceleme konusu kararın icrasının geri bırakılması için İİK’nın 36/1 maddesi gereğince varsa taraflarca yatırılan nakit teminatların veya sunulan banka teminat mektuplarının dosya kapsamı ve kararın niteliğine göre aynı maddenin 5. Fıkrası gereğince yatıran/sunan tarafa İADESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 21/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
✍e-imzalıdır

Üye
✍e-imzalıdır

Üye
✍e-imzalıdır

Katip
✍e-imzalıdır