Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/323 E. 2022/394 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvuru Kabul/Gönderme/HMK m. 353/1-a.6)
.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2021
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/04/2022

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkili kooperatif ile davalı yüklenici … (… … Taahhüt) arasında kaba/ince sıva, alçı, mutfak dolapları, parke…vs. imalat konusunda 27.05.2010 tarihinde sözleşme imzalandığını, teslim tarihinin 30.09.2010 olduğunu, davalı yüklenicinin bir kısım imalatı yaptıktan sonra hiçbir gerekçe göstermeksizin … sahasını terk ettiğini, müvekkili kooperatif ile dava dışı arsa sahipleri arasında düzenlenen kat karşılığı … sözleşmesinin, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.12.2012 tarihli 2007/459 Esas 2012/512 Karar sayılı ilamı ile geriye etkili olarak feshedildiğini, tüm yargı yollarının tüketilerek kararın kesinleştiğini, davalının, iş bu davaya konu sözleşmeyi ifasında müvekkilinin hiçbir yararının kalmadığını, davalının işi yarım bırakıp … sahasına terk etmesi, çalıştırdığı işçilerin SGK girişini yapmaması ve müvekkilinin sözleşmenin ifasında yararının kalmaması nedeniyle Ankara 60. Noterliği’nin 19.09.2013 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmeden haklı nedenlerle dönüldüğünü, ihtarnamenin davalı …’e 02.10.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/80 D.İş sayılı dosyasında yüklenicinin ediminin %54,1’ini ayıplı şekilde yerine getirdiğinin tespit edildiğini, müvekkili kooperatif tarafından alacaklısı davalı …’e yaptığı ve yapacağı işlere avans olarak 28.05.2011 tanzim tarihli, 1.128.900,00 TL bedelli, vadesi bulunmayan bononun verildiğini, davalı …’in bono bedelinin bir kısmını uhdesinde tutarak kalan bedelleri dava dışı … ve …’a temlik ettiğini, akabinde bononun tahsili amacıyla Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2012/3632 Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalı … ve temlik alacaklılarının tüm alacaklılarını diğer davalı …’e temlik ettiklerini, dava konusu bononun, davalı yüklenici …’in edimlerini eksiksiz olarak yerine getireceği varsayımı ile verildiğini, davalı …’e yaptığı imalatların bedeli olarak gerek banka havalesi gerekse makbuz karşılığında ödemeler yapıldığını, harici ödemeler ve sözleşmenin haklı feshinden dolayı menfi zararları talep etme haklarını saklı tuttuklarını belirterek davalı …’e eser sözleşmesi karşılığında verilen avans niteliğindeki bononun sözleşmenin geriye etkili feshi neticesinde iadesi gerektiğinden müvekkili kooperatifin 28.05.2011 tarihli 1.128.900,00 bedelli bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine, Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2012/3632 Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; diğer davalı …’in, davacı kooperatifin bir kısım … işlerini gerçekleştirdiğini, alacakları uzun zaman ödenmeyince hakedişleri çıkardığını, kooperatifin yapılan işlerin bedelini ödeyemeyeceği anlaşılınca, tarafların karşılıklı ibralaştıklarını ve yapılan işler ile gecikme faizi hesaplanarak dava konusu 1.128.900,00 TL bedelli bononun verildiğini, 2 yıl beklenmesine rağmen bu bonoda ödenmediği için icraya konulduğunu, davacı kooperatifin işi yaptıracak parası olmadığı için inşaatın durduğunu, bu yüzden de dava dışı arsa sahiplerinin sözleşmenin geriye etkili olarak fesih için davacı kooperatif hakkında dava açtıklarını, davacı kooperatifin arsa sahiplerinin, davayı geri almaları ve davadan feragatlerini sağlayabilmeleri için inşaatın devam ettirilmesi gerektiğinden işi yapacak mütteahit aramaya başladıklarını, mütteahitlik yapan müvekkilini bulduklarını, müvekkilinin daire karşılığı olarak kalan işleri yapmaya talip olduğunu, ancak kooperatif aleyhine icra takipleri olduğu ve imalat için getireceği mallara haciz uygulanma riski bulunduğu için kooperatifin talebi üzerine 3.şahıslara olan borçları müvekkilinin ödeyerek alacaklarını temellük ettiğini, dava konusu icra takibinin alacaklılarına da aynı şekilde müvekkili tarafından ödeme yapılarak temlik alındığını, daha sonraki süreçte Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/459 Esas sayılı dosyasında dava dışı arsa sahipleri tarafından davacı kooperatif tarafından açılan kat karşılığı sözleşmenin geriye etkili olarak feshedildiğini, … yapmaya elverişli bir arsa kalmadığını, müvekkilinin de temellük ettiği alacağını alamadığını, müvekkili tarafından, icra müdürlüğünden İİK’nın 120. maddesi uyarınca alınan yetki ile arsa sahiplerine karşı Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/480 Esas sayılı tazminat davasının açıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı …’e usulüne uygun şekilde dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmesine rağmen cevap vermediği ve duruşmalara katılmadığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; dava konusu 28.05.2011 tanzim tarihli 1.128.900,00 TL bedelli bononun, davalı …’e 27.05.2010 tarihinden 28.05.2011 tarihine kadar gerçekleştirdiği imalatların bedellerinin ödenmesi amacıyla verildiği, …’in 13.03.2012 tarihinde, bono alacağının 403.500,00 TL’sini dava dışı …’a, 270.100,00 TL’sini dava dışı …’e temlik ettiği, her üç alacaklı tarafından Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2012/3632 Esas sayılı dosyası ile davacı kooperatif hakkında takip başlatıldığı, takip alacaklılarının 03.01.2013 tarihinde dosya alacağının tamamının davalı …’e temlik ettikleri, davalı … vekili tarafından dosyamıza sunulan senet alacaklıları …, …, … ve dava dışı… ile davacı kooperatif arasında imzalanan “Sözleşmenin Feshi” başlıklı 15.06.2012 tarihli belgede, borcun… tarafından ödenmesi nedeniyle 28.05.2011 tarihli tanzim edilmiş senedin iptal edildiği, bu belgede, davalı yüklenici … ile alacak temlik edilen … ve …’ün davacı kooperatiften herhangi bir alacaklarının kalmadığı belirtilmesine rağmen, icra takibine konu alacaklarını bu belge tarihinden sonra 03.01.2013 tarihinde davalı …’e temlik ettikleri, yarım kalan işler yönünden bir talepte bulunulmadığı, bononun yapılan imalarlar için düzenlenen hakediş bedeline ilişkin olduğu, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin 18.08.2021 tarihli ve 2021/220 E. – 2021/474 K. sayılı kaldırma kararında belirtilen şekilde uyuşmazlık konusu edilmeyen yarım kalan işlerin yapılıp yapılmadığı hususunda inceleme yapılmasına gerek bulunmadığı, dosya içeriğine göre toplanacak başkaca bir delil kalmadığı, sonuç olarak, davalı …’e temlik tarihinde, temliğin dayanağı alacağın bulunmadığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu 1.128,900 TL’lik bononun ifa uğruna verildiğini, davacının karşılıksız iddiasının hukuka uygun olmadığını, takip konusu bononun ödenmediğini, davacının da ödeme iddiasında bulunmadığını, iş bedelinin 820.000,00 TL olmasına rağmen faizlerin de eklenerek bono düzenlendiğini, dava dilekçesindeki iddiaların olayların oluşuna uygun olmadığını, sözleşmenin feshine ilişkin yazının sahte olduğunu ve belgedeki ödemelerin de yapılmadığını, …’ın ödeme yapmadığını, mahkemenin talebi aştığını, …’ın kalan işleri yapmak üzere davacı ile anlaştığından ödeme taahhüdünde bulunduğunu, ancak Kat Karşılığı … Sözleşmesi’nin geriye etkili feshedilmesi sebebiyle ödeme olmadığını, 15/06/2012 tarihli belge hazırlandığında ödemenin gerçekleşmediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Menfi Tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece Mahkemesinin 2015/1413 Esas, 2017/891 Karar sayılı kararının Dairemizin 18/05/2021 tarih, 2021/220 Esas, 2021/474 Karar sayılı ilamı ile kaldırılması üzerine Mahkemece Dairemiz kararı doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılmadan yeniden aynı karar verilmiştir.
Somut olayda; davacı ve davalılardan …’in de imzası bulunan “sözleşmenin feshi” başlıklı belgede 820.000,00 TL’nin evraklarla ödenmiş olduğu ve … ile …’ün davacıdan hiç bir alacaklarının kalmadığı belirtilmiş olması ve söz konusu evrakların niteliğinin belirlenmemiş olmasına rağmen Mahkemece Dairemizin kararı sonrası yapılan yargılama neticesinde deliller tartışılmadan ve gerekçesiz olarak borcun… tarafından ödenmiş olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, Dairemizin ilgili kararında belirtilen hususlar değerlendirilmemiştir.
HMK’nun 353/1-a.maddesi uyarınca verilecek kararların kesin nitelikte olması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bu yasa maddesine dayanılarak verilen gönderme kararının ilk derece mahkemesince tartışılmasına ve değerlendirilmesine olanak bulunmamaktadır.  HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması halinde bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verebilecektir. İlk derece mahkemesi, HMK 353-1-a maddesi gereği kesin olarak verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararını kanun çerçevesinde uygulamakla yükümlü olup Bölge Adliye Mahkemesi kararını koşullarının mevcut olması halinde tartışabilecek ve değerlendirebilecek merci Yargıtayın ilgili dairesidir. Yargıtay kararına karşı koşulların var olması halinde direnme hakkının Bölge Adliye Mahkemesine (bazı durumlarda sınırlı olarak ilk derece mahkemesine ait olmakla birlikte) ait olduğu ise izahtan varestedir. İlk derece Mahkemesince kanunun amacının dışına çıkarak keyfiyet oluşturacak şekilde eylemli direnme şeklinde karar veremeyeceği muhakkaktır.
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıdadır (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacıdadır. Örneğin; alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya aittir (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372) (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2017/(19)11-893 Esas, 2021/1499 Karar).
O halde Mahkemece yapılacak işlem; yürürlükte bulunan HMK’nın 353. Maddesine uygun olarak Dairemizin 18/05/2021 tarih, 2021/220 Esas, 2021/474 Karar sayılı ilamı gereğince öncelikle davalı … vekili tarafından dosyaya sunulan ve diğer taraflarca inkar edilmeyen 15/06/2012 tarihli “sözleşmenin feshi” başlıklı belgenin hukuki niteliğinin tespitinden sonra borcun nakli niteliğinde olduğunun tespiti halinde TBK’nın 200. Maddesine göre hükümsüz kalıp kalmadığının tartışılması; davalıların tarafı olduğu temlik protokolü de dikkate alınarak belge içeriğine göre yerine getirilen veya getirilmeyen edimlerin tespiti ile ifa uğruna kıymetli evrak verilip verilmediğinin tespiti bakımından davacı temsilcisinin ve davalı …’in isticvap edilmesi; buna göre toplanacak delillerle ulaşılacak sonuca göre dava konusu bono bedelinin ödenip ödenmediğinin, bedelsiz kalıp kalmadığının Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay denetimine elverişli şekilde tartışılması ve gerekçelendirilmesi ile karar verilmesinden ibaret olacaktır.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 23/12/2021 tarih ve 2021/330 Esas-2021/882 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4–Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
5-Davalı tarafından ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.