Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/271 E. 2023/108 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

ESAS NO : 2022/271
KARAR NO : 2023/108

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2021
NUMARASI : 2020/698 Esas – 2021/657 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 02/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/02/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; davalı hakkında Ankara 24. İcra Müdürlüğü’nün 2020/10348 esas numaralı takip dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlattıklarını, 01.10.2020 tarihli fatura gereğince 70.000,00 TL asıl alacak tutarında ödeme emrinin 18.11.2020 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, davalının faturaya, takibe borcun tamamına, ödeme emrine, islemiş faize, faiz oranlarına itiraz ettiklerini, icra takibinin 23.11.2020 tarihinde durdurulduğunu, borçlunun itiraz ve beyanlarının tamamının gerçek dışı olduğunu, uyuşmazlık konusu işe dair davalı ile davacı arasında 14.05.2020 tarihli sözleşme bulunduğunu, sözleşmenin 4. maddesinde mal ve hizmetler ile 5. maddesinde ürün fiyatının 100.000,00 TL belirtildiğini, bu bedelin 50.000,00 TL’sinin sözleşme tarihinde ödendiğini, kalan 50.000,00-TL’sinin hak ediş usulüne göre iş teslimine kadar ödeneceğinin belirtildiğini, sözleşmeye göre satıcının davacı …. Şti. olduğunu, alıcının bilgisi dahilinde satıcı şirketin …. Şti. ile birlikte … A.Ş.’nin sözleşmedeki bir kısım ithal özel üretim mobilyaların üretimini, teslimini ve montajını yapmış olduğunu, davacı tarafından sözleşmeye uygun işe başlandığını ve devam edilirken davalı yanca vazgeçildiğinin bildirilerek işin sonlandırılması, ödenen 50.000,00 TL’nin iadesinin istendiğini, … şirketinin aldığı 50.000,00 TL kısmi ödemeyi 03.06.2020 tarihinde iade ederek çalışmalarını durdurduğunu, aynı gün davalının iade edilen parayı geri göndererek davacının işe devam etmesini istediğini, davalı yanın sözleşmenin ifası sürecinde sözleşmede belirtilen mal ve hizmetlerde değişiklikler ve eklemeler yaptığını, bu değişikliklerin davacı firma tarafından mimari olarak defaten çizilerek davalıdan olur alındığını, işlemlerin davalının isteği ve onayında olduğunu, davacının değişiklik ve eklemeleri kapsar şekilde sipariş üzerine özel ürettiği mal ve hizmetleri tamamlayarak eksiksiz şekilde davalıya teslim ettiğini, bu mal ve hizmetler karşılığında davalıdan 70.000,00 TL alacağının bulunduğunu ileri sürerek, davanın kabulünü, itirazın tümüyle iptalini, icra takibinin devamını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; davacı tarafından itirazın iptali talep edilen Ankara 24. İcra Müdürlüğü’nün 2020/10348 esas numaralı icra dosyası kapsamında takibe konulan faturanın, 14.05.2020 tarihli sözleşmeye dayandırıldığını, sözleşmenin taraflarının … ve … …. Ltd. Şti. olduğunu, sözleşme ile …’in aile konutu için üretilecek mallar ve verilecek hizmetlerin belirlendiğini, davalı şirketin bu sözleşmeye taraf olmadığını, davalı şirkete alacak talebinde bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu, alacak talebinin …’e yöneltilmesi gerektiğini, davalı şirket ile davacı taraf arasında herhangi bir hukuki ilişki veya sözleşme ilişkisi bulunmadığını, davanın esasa girilmeksizin husumet yokluğu nedeniyle reddini talep ettiklerini, sözleşmede 100.000,00-TL götürü bedel üzerinden anlaşıldığını, süreç içerisinde sözleşmenin tarafı davacı … … tarafından dava dışı … A.Ş. tarafından sözleşmede belirtilen götürü bedelin aşılması sonucunu doğuracak alacak taleplerinde bulunulduğunu, davaya konu 70.000,00 TL bedelli fatura ile dava dışı … A.Ş. tarafından düzenlenen 19.312,00 TL bedelli fatura ve dava dışı … tarafından yapılan ödemeler ile götürü bedelin aşıldığını, sözleşmenin ifası sürecinde sözleşmede belirtilen mal ve hizmetlerde değişiklikler ve eklemeler yapıldığı iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, takibe konu faturaya itiraz edildiğini, faturada belirtilen malların satışı veya tesliminin yapılmadığını, dava dışı … tarafından 14.05.2020 tarihli sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, dava dışı … ile … … arasında akdedilen sözleşme ile kararlaştırılan ürünlerin sözleşme ile belirlenen süre sonunda üretilip teslim edilmediğini, ayıplı ifada bulunulduğunu, dava dışı … tarafından gönderilen Ankara 30. Noterliği’nin 22.09.2020 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, ayıp ihbarında bulunulduğunu, ayıp oranında bedelden indirim tutarının iadesi ile 90.000,00 TL maddi tazminat ve 15.000,00 TL manevi tazminat tutarının ödenmesinin talep edildiğini, davalı şirketin taraf sıfatı olmadığını, davacı şirkete karşı herhangi bir borcunun bulunmadığını savunarak, davacının delil tespiti, itirazın iptali ile icra inkar tazminatı taleplerinin ve davanın reddini, davacı aleyhine icra takibine konu meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Davacı ile davalı şirket yetkilisi … arasında 14.05.2020 tarihinde ürün satış sözleşmesi yapılmış olup,sözleşme kapsamında yapılan 50.000,00 TL ödeme davalı ticari defterlerine işlenmiş olmakla ,sözleşmenin davalı tarafça benimsendiği kabul edilmiştir. Sözleşmeye göre davacı bir kısım malları imal ve teslim edecek ,davalı ise 100.000,00 TL ücret ödeyecektir. Bu kapsamda davalı şirket tarafından davacıya 50.000,00 TL ödenmiştir. Davalı şirket yetkilisi tarafından Ankara 30.Noterliğinin 22.09.2020 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacıya ayıp ihbarında bulunulması ,taraflar arasındaki yazışmalar, faturalar, kabul edilen ve ödenen fatura içeriği mallar ile, sözleşme konusu malların uyumlu olması, projeler dikkate alındığında mahkememizce davacı tarafından sözleşme konusu edimlerin ayıp iddiası baki kalmak üzere teslim ve ifa edildiği kabul edilmiştir. Davalı tarafça ayıba dair haklar iş bu davanın konusu yapılmamış olmakla bu hususta irdeleme yapılmamıştır. Bu açıklamalar kapsamında sözleşme bedeli olan 100.000,00 TL’nin, 50.000,00 ‘si ödenmiş olmakla ,davacının bakiye 50.000,00 TL alacağı kaldığı, davacının ilave işe ilişkin iddiasının ispatlanamadığı” gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne, davalı borçlunun Ankara 24. İcra Dairesinin 2020/10348 Esas sayılı dosyasında 50.000,00 TL asıl alacak üzerinden itirazının iptaline , bu miktar yönünden takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkilinin satıcı şirket ile birlikte bir kısım imalatların üretimini, teslimini ve montajını yaptığını, davalı tarafın sözleşmede belirtilen mal ve hizmetlerde yaptığı değişiklikler ve eklemelerin her defasında müvekkili tarafından mimari olarak yeniden çizildiğini, bu çizimler ve olur işlemlerine ilişkin belgelerin mevcut olduğunu, mahkemenin kabul edilip ödenen fatura içeriği mallar ile sözleşme konusu malların uyumlu olduğunu tespit ettiğini ancak, değerlendirmeyi ekleme ve değişikliklere dair yazışma ve mimari içeriklere ilişkin olarak yapmadığını, mahkemenin sözleşme bedelinin 100.000,00 TL olduğu, bu bedelin 50.000,00 TL’sinin ödenmediği düşüncesinde olduğunu, 20.000,00 TL’lik bedelin de, ilave iş olarak adlandırıldığını, ve bunun ispatlanamadığını kabul ettiğini, bu kabulün doğru olmadığını, taraflar arısındaki sözleşmeye sonradan el yazısı ile bir kısım eklemeler yapıldığını ve taraflarca bu değişikliklerin paraf edildiğini, bu nedenle geçerli olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkilinin sözleşmeye taraf olmadığını, bu nedenle kendisini husumet yöneltilemeyeceğini, sözleşme kapsamında müvekkili şirkete fatura kesilmek suretiyle alacak talebinde bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafından takibe konu edilen faturaya itiraz edildiğini, faturada belirtilen malların satışı ve tesliminin yapılmadığını, faturaya konu malların teslimine dair bir delil sunulmamış olmasına rağmen, teslim olgusunun varlığı benimsenerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, alacağın likit olmadığını, icra inkar tazminatı şartlarının da oluşmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
… ve … arasında imzalanan 14/05/2020 tarihli sözleşmede davacı şirket satıcı davalı şirketin yetkili temsilcisi … ise alıcı olarak gösterilmiştir. Davacı şirket bu sözleşme çerçevesinde davalı şirkete … ürünleri imal edip teslim ettiğini, davalının iş bedelinin bir kısmını ödemediğini, icra takibi başlattıklarını ancak, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı şirket ise sözleşmenin tarafının … olduğunu kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, … ‘in de sözleşmeyi feshettiğini davacıya bir borçları olmadığını savunmuştur. Mahkemece mali müşavir bilirkişiden rapor alınmak suretiyle, davanın kısmen kabulüne 50.000,00 TL üzerinden itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmiş, karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
1- Sözleşmede taraf olarak gösterilen … de davalı şirketin yetkili temsilcisidir. Dosya arasına alınan davacının, davalının ve davalı şirketin yetkili temsilcisi …’in keşide ettiği ihtarname içerikleri, davalı şirket yetkili temsilcisinin sözleşmeyi şirket adına imzaladığını göstermektedir. Diğer yandan sözleşme konusu ürünlerin bir kısmı ile ilgili olarak düzenlenen 01/07/2020 tarihli ve 50.000,00 Tl bedelli fatura davalı şirketin ticari defterlerine kayıtlıdır. Davalı şirket defterlerine göre davalı, söz konusu sözleşme doğrultusunda davacıya 50.000,00 TL ödeme yapmıştır. Yargıtay kapatılan 15. Hukuk Dairesi yerleşik içtihatlarında kısmi ödemenin sözleşmenin varlığını göstereceğini belirtmektedir. Bu nedenlerle Dairemizce davalı şirketin kendilerine husumet düşmeyeceği yönündeki itirazı yerinde bulunmamış, mahkemenin taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğuna yönelik kabulü isabetli bulunmuştur.
2-Davacı taraf eser sözleşmesinin varlığını ispat etmiştir. Eser sözleşmelerinde teslim, yüklenicinin tamamladığı eseri sözleşmeyi ifa etmek niyeti ile iş sahibinin fiili hakimiyetine geçirmesi olarak tanımlanmaktadır. Teslimi kanıtlama yükü yüklenicidedir. Bu teslimin nasıl kanıtlaması gerektiği uyuşmazlığın çözüm noktasını oluşturmaktadır. Yüklenicinin meydana getirdiği eseri teslim ettiği vakıasını, teslim, hukuki işlem değil, hukuki fiil olduğundan kural olarak her tür kanıtla bu arada tanıkla dahi ispat edebilir (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2020/1047 Esas, 2020/2622 Karar). Somut olayda mahkeme, sözleşmede belirtilen bir kısım mallara yönelik olarak ve 50.000,00 TL bedel üzerinden düzenlenen 01/07/2020 tarihli fatura ile bu faturanın ödendiğine dair davalı defterlerindeki kayıt ile ve de 28/07/2020 tarihli teslim tutanağı ile, davacının sözleşme konusu tüm ürünleri teslim ettiği, sözleşme bedelinin 100.000,00 TL, davalı ödemesinin 50.000,00 TL olduğu, davacının 50.000,00 TL bakiye alacağı bulunduğu düşüncesiyle bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulü ile itirazın iptaline karar verilmiştir. Dosya arasına alınan davacı şirket çalışanları …’in düzenledikleri 28/07/2020 tarihli teslim tutanağı, davalı tarafın imzasını içermemektedir. Bu nedenle, bu belge ile dava konusu mobilyaların davalı şirkete teslim edildiğini kabul etmek mümkün değildir. Dosya arasına alınan ihtarnameler incelendiğinde, davalı şirketin yetkili temsilcisi …’in keşide ettiği Ankara 30. Noterliğinin 22/09/2020 tarihli ihtarnamesinde, sözleşme süresi içerisinde işin yapılmadığı belirtilerek, sözleşmenin feshedildiği ayıplı ifa nedeni ile, bedelden indirim, maddi ve manevi tazminat talep edileceğinin ifade edildiği görülmektedir. Davacı şirket ve dava dışı … A.Ş.’nin …’e keşide ettikleri Ankara 24. Noterliğinin 13/10/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinde, davacı şirketin mobilyaların hazır olduğunu ancak, teslim alınmadığını 70.000,00 TL alacakları bulunduğunu belirterek, maddi ve manevi zararların talep edileceğinin ifade edildiği görülmektedir. Davalı şirketin, davacı şirkete keşide ettiği Ankara 30. Noterliğinin 16/10/2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinde ise, davalı şirketin takip ve dava konusu 01/10/2020 tarihli ve 70.000,00 TL bedelli faturada belirtilen malların kendilerine teslim edilmediğini, faturayı kabul etmediklerini, faturanın iade edildiğini ifade ettikleri görülmektedir. Bahsedilen teslim tutanağı ve ihtarları bir bütün halinde değerlendirildiğinde, 28/07/2020 tarihli teslim tutanağında davalı tarafça mobilyaların teslim alındığına dair bir teslim alan imzası bulunmadığından ve de davacı tarafça teslim tutanağından sonra keşide edilen 13/10/2020 tarihli ihtarnamede, malların teslime hazır olduğu ancak teslim alınmadıkları belirtildiğinden, takip ve davaya konusu 01/10/2020 tarihli ve 70.000,00 TL bedelli faturaya konu mobilyaların dava öncesinde ve yargılama aşamasında davalı iş sahibine teslim edilmediği anlaşılmaktadır. Taraf şirketler arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu yukarıda 1. madde de izah edilmişti. Bu durumda, davacı yüklenicinin dava ve takip konusu faturada belirtilen … ürünlerini sözleşmeye uygun bir şekilde davalı şirkete teslime hazır ettiğini kanıtlaması durumunda iş bedeli talep edebilecektir. Yüklenici söz konusu mobilyaları sözleşmeye, davalının ekonomik kullanım amacına, bilim, fen ve tekniğe uygun olarak ürettiğini ispatlaması halinde ancak iş bedeline hak kazanacaktır. Yüklenicinin bu şekilde bir ispat yapması halinde davalı şirket yetkili temsilcisinin sözleşmenin feshedildiğine dair ihtarnamesi de hukuki bir sonuç doğurmayacaktır. O halde mahkemece uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi için izlenmesi gereken yöntem, davacı tarafa takibe ve davaya konu faturada belirtilen … ürünlerinin nerede bulundukları hususu sorulmak suretiyle, bu mobilyaların bulunduğu yerlerde … konusunda uzman bir bilirkişi ve eser sözleşmeleri konusunda uzman bir bilirkişi marifetiyle keşif yapılıp söz konusu mallar incelenmek sureti ile, bu malları özel üretim olup olmadığı tespit edilmeli, özel üretim (mobilyalar davalının kullanım amacına uygun ve davalı iş sahibinin işine yarayacak vasıfta ise) olduklarının tespit edilmesi halinde; davacı yüklenicinin iş bedeline hak kazanacağı gözetilerek, bunların bedelleri işin yapıldığı 2020 yılı mahalli serbest piyasa rayiçlerine göre hesaplatılmalı, birlikte ifa kuralı çerçevesinde davalı tarafın ayıp savunması ve ayıp nedeni ile semen tenzili talebi de incelenip değerlendirilmek sureti ile, dava konusu mobilyaların davalıya teslimi koşuluyla davanın kabulüne yahut kısmen kabulüne karar verilmelidir. Davacı tarafça dava ve takip konusu … ürünlerinin hazır edilememesi halinde yahut bilirkişi heyetince söz konusu mobilyaların özel üretim olmadıklarının belirlenmesi halinde ise; davanın reddine karar verilmelidir.
3-İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nın 07.06.2006 tarihli ve 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Yukarıda belirtilen ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; olayda davacı yüklenici, iş bedelinden bakiye alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlattığı ilâmsız icra takibine davalı iş sahibi borçlunun haksız itiraz ettiğinden bahisle itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili talebinde bulunmuştur. Davalı ise, pasif husumet itirazında bulunmuş, …’in sözleşmeyi feshettiğini, bu kişinin çektiği ihtarname ile malların süresinde teslim edilmediğini, ayıplı ifada bulunulduğunu bildirdiğini savunmuştur. Yapılan yargılama sürecinde icra takip dosyası getirilmiş, tarafların göstermiş oldukları kanıtlar toplanıp, bilirkişiden raporlar alınmış, alacak-borç durumu yargılama sonucu alınan bilirkişi raporuna göre belirlenmiştir. Bu durumda dava, konusu itibariyle yargılamayı gerektirir özellik arzetmektedir. Takibe konu edilen alacak likit değildir. Bu nedenle mahkeme kabulüne göre, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/698 Esas, 2021/657 nolu kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Katip …
E-imzalıdır