Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/267 E. 2023/649 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun Esastan Reddi / HMK m. 353/1-b.1)
DOSYA NO : 2022/267 Esas
KARAR NO : 2023/649

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2021
NUMARASI : 2016/16 Esas-2021/896 Karar (Birleşen Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/230 Esas Sayılı Dosyası)

ASIL VE BİRLEŞEN
DOSYA DAVACISI : 1 -….- …
VEKİLLERİ :
ASIL VE BİRLEŞEN
DOSYA DAVALISI : 1 -… -…
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Satış/Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 16/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/05/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Satış/Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davalarında mahkemece asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkil şirket tarafından davalılarca oluşturulan Adi Ortaklık aleyhine başlattıkları ilamsız icra takibine konu faturalarda yer alan 5.731.728,64 TL tutarındaki malzemeleri temin ederek, davalı adi ortaklık yetkililerine imza karşılığında muhtelif tarih ve seri numaralı irsaliyeler ile teslim edildiğini, malzemelere ait faturaların tanzim edilerek 10.04.2015 tarihinde davalılara tebliğ edildiğini, ancak fatura bedellerinin ödenmediğini, müvekkil şirketin, fatura bedellerinin tahsili amacı ile davalılar aleyhine Ankara 5 İcra Müdürlüğü’nün 2015/23083 Esas sayılı dosyasında takip başlattığını, davalıların fatura içeriklerine 8 günlük yasal süresi içerisinde itiraz etmemeleri ve fatura konusu malları teslim alıp kullanmalarına rağmen alacağın tahsilini geciktirmek amacıyla kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiklerini, davalı adi ortaklığa teslim edilen fatura içeriği malzemelerin, adi ortaklık ile aralarındaki 28.06.2013 tarihli taşeron sözleşmesinden bağımsız şekilde satılan malzemeler olduğunu belirtilerek itirazın iptalini, takibin devamını, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; dava konusu edilen takibe konu faturalara müvekkilince TTK 21.maddede öngörülen sürede itiraz edilmediği yönündeki davacı iddiasının doğru olmadığını, 10.04.2015 tarihinde müvekkillerine teslim edildiği iddia edilen faturaların 20.04.2015 tarihli ihtarname ekinde davacıya iade edildiğini, davacı, dava dilekçesinde ihtarname tarihinin 22.04.2015 olduğunu iddia etmekte ise de, bunun böyle olmadığının tespiti açısından mahkemece noterliğe yazı yazılmasını talep ettiklerini, faturalara süresi içerisinde itiraz edildiği için fatura içeriklerinin kesinleşmediğini, ispat külfetinin yer değiştirerek davacıya geçtiğini, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılacak inceleme neticesinde takibe konu faturaların müvekkili şirketin ticari kayıtlarında intikal ettirilmediğinin görüleceğini, davacının faturalara konu malzemelerin 28.06.2013 tarihli taşeron sözleşmesinden bağımsız şekilde satıldığını iddia etmiş ise de, müvekkili şirketler ile davalı arasında satıma dayalı akdi bir ilişki bulunmadığını, fatura düzenleyen tacirin 6102 sayılı TTK’nun 21.maddesinin 2.fıkrasında anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişkin bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerektiğini, sadece fatura düzenlenmiş olmasının akdi ilişkinin varlığını ispatlayamayacağını, müvekkilleri adi ortaklık ile davacı yan arasında akdedilen “… Hizmet Binası inşaatı” işine ilişkin sözleşmenin 3. maddesinde belirtilen işlerin, ana malzemeler, işçilik, nakliye ve sarf malzemeleri v.b. dahil her şeyin fiyata dahil olduğunu, 4.madde de sözleşmenin anahtar teslimi götürü bedel olduğunun düzenlendiğini, takibe konu faturalar ve sevk irsaliyelerinde teslim edildiği gösterilen malların, 28.06.2013 tarihli taşeron sözleşmesi kapsamında, davacı tarafından sözleşme konusu imalatlarda kullanıldığını ve bedelinin hak edişler karşılığında davacıya ödendiğini, davacının hak edişler kapsamında bedelini, tahsil ettiği malzemeler için ayrıca icra takibine girişerek, aynı malzeme için iki defa tahsilat yapmayı amaçladığını, davacının taşeron sözleşmesi kapsamında üstlendiği işlerde kullanacağı malzemelerini şantiye sahasına getirdiğini, ancak işleri tamamlamadan iş yerini terk ettiğini, müvekkil şirketler tarafından işe devam etmesi aksi halde sözleşmenin 6. maddesi gereğince feshedileceğinin 29.12.2014 tarihli noter ihtarnamesi ile bildirildiğini, davacının işyerini terk etmesi üzerine Ankara 10.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/5 D. İş sayılı dosyasında 14.01.2015 tarihinde keşif yapılarak davacının yarım bıraktığı işlerin tespit ettirildiğini, davacının iş sahasını terk etmesinden aylar sonra takip konusu faturaları düzenlediğini, davacının yüklendiği işleri tamamlamadan iş yerini terk etmiş olması nedeniyle kalan işlerin davacı nam ve hesabına müvekkil şirketlerce ilave masraflar yapılarak üçüncü kişilere tamamlattırıldığını, işyerini terk ederek sözleşmeyi fesih eden davacının bu tutumu nedeniyle müvekkil şirketin uğradığı zararlar için tazminat davası açma hakkının saklı olduğunu belirterek haksız ve yersiz açılan davanın reddini istemiştir.
Birleşen Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/230 Esas Sayılı Dosyasında;
Davacı vekili; müvekkili ile davalıların oluşturduğu Adi Ortaklık arasında 18.900.000,00 TL (KDV Hariç) bedelli 28.06.2013 tarihli Taşeron Sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirketin edimlerini yerine getirmesine rağmen davalıların haksız olarak sözleşmeyi fesh ettiklerini, sözleşme, iş bu sözleşmeye ek olarak yapılmış olan %10 keşif artışı ve ikmal ihalesi kapsamında yapılmış işlere ilişkin ödenmemiş bedellerin ve haksız olarak nakde çevrilmiş olan 1.200.000,00 TL değerindeki teminat mektubu bedelinin davalılardan tahsili için başlatılan Ankara 5. İcra Müdürlüğünün 2015/23085 Esas sayılı icra takibine itirazın iptaline, takibin devamına, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; davacının yüklendiği işleri tamamlamadan işyerini terk ettiğini, kalan işlerin davacı nam ve hesabına müvekkili şirketler tarafından, ilave masraflar yapılarak üçüncü kişilere tamamlatıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; asıl dava yönünden; dava konusu faturalardaki malzemelerin sözleşme kapsamındaki tesisatlarla ilgili oldukları, bedellerinin hakedişlerle ödenmediği, davalı vekili, her ne kadar faturalara ilişkin sevk irsaliyelerini imzalayanın müvekkili şirketi temsile yetkili olmadığını savunmuş ise de, 26.10.2020 tarihli bilirkişi raporunda faturalardaki malzemelerin eksik kalmış işlere ait olduğu tespit edildiği gibi, cevap dilekçesinde faturalara konu malzemelerin davacı tarafından sözleşme konusu imalatlarda kullanıldığının belirtilmesi nedeniyle bu savunmaya itibar edilemeyeceği, dava konusu faturalar çekişmeli olup, davalı şirket tarafından kabul edilmediğinden TTK’nın 1530. maddesinin uygulanamayacağı, faturalar bedeli yönünden temerrüt oluşmadığı, işlemiş faiz talep edilemeyeceği, alacağın tespiti yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği, birleşen dava yönünden; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 23. maddesinde belirtilen sözleşme eki, İdare ile Yapılan Ana Sözleşme Eki Şartnameler ifadesinin YİGŞ’ni kapsamadığı, Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin sözleşme eki sayılamayacağı, sözleşmenin 16. maddesinde, taşeronun sözleşme maddelerinden herhangi birini kısmen veya tamamen yerine getirmemesi durumunda işine derhal son verileceği ve kesin teminatının nakde çevrilip irad kaydedileceğinin düzenlendiği, ancak sözleşmenin 17. maddesinde, sözleşmenin iptali halinde gelir kaydedilen teminatların taşeronun borcuna mahsup edilemeyeceği belirtilmesine rağmen feshe ilişkin 16.madde de, gelir kaydedilen teminatların taşeronun borcuna mahsup edilmeyeceğinin kararlaştırılmadığı, yapılan imalatlar nedeniyle taşeronun alacağının bulunduğu, teminatı gelir kaydedilmesinin sözleşmenin 16. madde hükmüne aykırı olduğu, kaldı ki davacı taşeronun, proje değişikliği ve revizyonların bulunmadığı mahallerde de iş programına uymadığı, davalı yüklenicinin ise taşeronun iş teslim tarihi geçmesine rağmen imalatlara devam ettirdiği, en sonunda yeterli süre vermeden sözleşmeyi feshettiği, bu hali ile sözleşmenin feshinde her iki tarafında kusurlu olması nedeniyle de teminatın irad kaydedilemeyeceği, davacı taşeron şirketin sözleşme konusu ve %10 keşif artısı sonucu yaptığı imalatlar karşılığında 4.340.004,30 TL alacağı bulunduğu, dava adi ortaklık borcu nedeniyle adi ortaklara karşı açıldığı, ikmal inşaatına ilişkin sözleşmenin dava dışı … ve davalı …ile imzalandığı, adi ortaklar ile davacı arasında imzalanan sözleşmeye dayanılarak ikmal inşaatı sözleşmesi kapsamındaki imalatlar nedeniyle talepte bulunulamayacağı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verildiği, alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin kabul edilmediği belirtilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; asıl davada işlemiş faiz yönünden taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, fatura konusu malların davalıya teslim edildiğinin sabit olduğunu, faiz taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, malzemelerin fiilen teslim alınmasından ötürü alacağın da likit olduğunu, icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, birleşen davada ikmal ilave işinin müvekkil şirket tarafından yapıldığının sabit olduğunu, sabit iken davanın tek başına … Şirketine açılamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, %10 iş artışının davalı ile idare arasında yapılan 19-23 nolu hakedişlere yansıdığını, ilave imalatlara ilişkin imalatların da müvekkil tarafından gerçekleştirildiğinin kabulünün gerektiğini, ikmal işinin diğer taşeronlar tarafından yapıldığının kabulünün mümkün olmadığını, dava dışı … Şirketi ile 20/01/2015 tarihinde sözleşme imzalandığını, bu tarih öncesinde şantiyede başka taşeronu bulunmadığını, davalının da bu şirket ile eksik ve ayıplı işlerin giderildiğini ikrar ettiğini, müvekkilin şantiyeden ayrıldığı 12/02/2015 tarihi itibariyle imalatların hesaplanması gerektiğini, ilave işler kapsamında idare-davalı arasındaki ilk iki hakedişin 06/01/2015 ve 02/02/2015 tarihli olduğunu, mahkemece borcun tarafı olarak görülen … Yapının davada taraf olduğunu, işlemiş faiz taleplerini reddine karar verilmesini hatalı olduğunu, icra inkar tazminatı koşullarının oluştuğunu, takibe kötü niyetli ve haksız olarak itiraz edildiğini, ret gerekçesine göre davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, sözleşmenin feshinde davalının kusurlu olduğunu, aksi yöndeki tespitin hatalı olduğunu, davalının fesih öncesi yeterli süre vermediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve tüm taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; gerekçeli kararın HMK’nın 297.maddesine uygun olmadığını, yeterli gerekçe içermediğini, Anayasaya aykırı olduğunu, asıl dava yönünden hükme esas alınan 26/10/2020 tarihli bilirkişi raporunun objektif kriterlere aykırı olduğunu, fatura konusu malzemelerin eksik işlere ilişkin olduğunu ve zımnen teslimini kabul ettikleri tespitinin tamamen gerçeğe aykırı olduğunu, davacının faturalara dayalı alacağının bulunmadığını, taraflar arasında mal satım sözleşmesi bulunmadığını, fatura konusu malların şirket yetkilisine teslim edilmediğini, davacının iş yerini terk ettiği tarihten sonra düzenlendiğini, irsaliyelerin temsile yetkili olmayan çalışanlara imzalattırıldığını, 2017 ve 2015 tarihli raporlarda fatura konusu malların bir kısmının hakedişlerde yüzdesel olarak ödendiğinin tespit edildiğini, mahkemenin faturaların çekişmeli olduğunu kabul ettiğini, birleşen dava yönünden kararın taşeron sözleşmesi hükümlerine aykırı olduğunu, sözleşmenin 21. Maddesinde Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin sözleşme eki olduğunun belirtildiğini, gerekçenin hatalı olduğunu, 3 ayrı raporda fesih işleminin sözleşme hükümlerine uygun olduğunun belirtildiğini, mahkemenin ortak kusur tespitinin hatalı olduğunu, sözleşmenin 16.ve 17. maddelerinin farklı olduğunu, taşeronun fiyat artışı talep edemeyeceğini, sözleşmenin götürü bedelli olduğunu, davacının yaptığı iş ve imalatlardan dolayı bedeli ödendiğini, davacının bakiye alacağının bulunmadığını, müvekkilin dava dışı … Şirketine yaptığı ödemelerin dikkate alınmadığını, sözleşmenin Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 21. Maddesi gereği haklı feshedildiğini, götürü bedelli sözleşmelerde fazlasının istenemeyeceğini, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin emsal kararları dikkate alındığında davacının %10 keşif artışı ve ikmal işine ait alacağının bulunmadığının anlaşılacağını, 2017’deki bilirkişi raporunda feshin haklı olduğunun tespit edildiğini, buna göre teminatın irat kaydının da doğru olduğunu, müvekkil lehine vekalet ücretinin eksik hesaplandığını, karar harcının hatalı hesaplandığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, asıl ve birleşen davaların reddini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Asıl dava Satış, birleşen dava Eser Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, asıl dosya yönünden fatura konusu malzemelere ilişkin sevk irsaliyelerinin davalı çalışanı tarafından imzalandığının davalı tarafça kabul edilmiş olması da dikkate alınarak taraf vekilleri tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden asıl ve birleşen davalar için alınması gereken 179,90+179,90 TL olmak üzere toplam 359,80 TL harçtan peşin alınan 242,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 117,70 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar yönünden asıl dosya için alınması gereken 391.534,38 TL karar ve ilam harcından peşin alınan toplam 195.767,20 (97.883,60+97.883,60) TL harcın mahsubu ile bakiye 195.767,20 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davalılar yönünden birleşen dosya için alınması gereken 383.153,89 TL karar ve ilam harcından peşin alınan toplam 191.576,94 (95.788,47+95.788,47) TL harcın mahsubu ile bakiye 191.576,95 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerlerinde bırakılmasına, artan avansların karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361.maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 16/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
✍e-imzalıdır

Üye …
✍e-imzalıdır

Üye …
✍e-imzalıdır

Katip …
✍e-imzalıdır