Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/23 E. 2022/1095 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

ESAS NO : 2022/23
KARAR NO : 2022/1095

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/06/2021
NUMARASI : 2015/803 Esas – 2021/458 Karar

DAVACI – KARŞI DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI – KARŞI DAVACI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak
KARAR TARİHİ : 24/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/11/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkin davada mahkemece asıl davanın kabulüne, karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; taraflar arasında 22/05/2013 tarihli “…” imal edilmesi konusunda sözleşme yapıldığını, iş bedelinin 700.000,00 TL+KDV olarak belirlendiğini, bedelin %50’si olan 350.000,00 TL’nin sipariş avansı olarak peşin, 15/08/2013 tarihinde 50.000,00 TL, 15/09/2013 tarihinde 25.000,00 TL ödeme yapılması ve bakiyenin iş bitiminde teslim sırasında faturaya müteakip ödenmesinin kararlaştırıldığını, teslimin 2013 yılı ekim başı olarak kararlaştırıldığını, davalının 28/05/2013 ve 03/06/2013 tarihinde kararlaştırılan avans ödemesini yapması üzerine imalata başladıklarını, ancak davalının sözleşme dışı taleplerinin olması nedeni ile bir kısım değişiklikler ve ek işler yapılarak işin 02/12/2013 tarihinde tam ve eksiksiz olarak teslim edildiğini, teslim sonrası ürünün müvekkili çalışanlarında montajının yapılarak hazır hale getirildiğini ancak davalının sözleşme gereği düzenlenen ve gönderilen faturayı haksız olarak iade ettiğini ileri sürerek, eser sözleşmesinden kaynaklı şimdilik 50.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini istemiş, 25/03/2014 tarihli dilekçesi ile bedel arttırım talebinde bulunarak, 215.502,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı-karşı davacı vekili; sözleşme konusu makinelerin leasing sözleşmesi kapsamında alındığını, davacının sözleşmeye aykırı olarak makineleri ilk kez 02/12/2013 tarihinde müvekkilinin işyerine getirip montajına başladığını, ancak 28/01/2014 tarihine kadar makinelerin tekniğe aykırı imal edilmesi nedeni ile montajının mümkün olmadığını ve deneme dahi yapılmadığını, davacının teslim tutanağı düzenlenmeden makineleri bırakıp gittiğini, usulüne uygun bir teslim yapılmadığını, ürünün ayıplı olduğunu, davacının talebi üzerine Gölbaşı Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/32 D.İş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını, kendilerinin talebi üzerine 24/10/2014 tarihli Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü tarafından hazırlanan raporda bu durumun tespit edildiğini, faturanın finansal kiralama şirketi tarafından iade edilmesinden sonra, davacının müvekkili adına düzenlediği faturayı tebliğ ettiğini, ancak müvekkili tarafından faturanın iade edildiğini savunarak, davanın reddini istemiş, karşı davasında kapasite düşüklüğü ve fazla yakıt tüketimi nedeni ile müvekkilin uğrayacağı kazanç kaybının şimdilik 9.000,00 TL’sinin, geç teslim ve çalıştırılamaması nedeni ile uğradığı şimdilik 1.000,00 TL’sinin ve geç teslim nedeni ile sözleşmede belirlenen cezai şartın şimdilik 1.000,00 TL’sinin 22/04/2021 tarihli dilekçesi ile bedel arttırım talebinde bulunarak, cezai şart alacağı olan 17.700,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğu, işin teslim süresinin sözleşme ile belirlendiği, davacı tarafça sözleşme bedeli olan 750.000,00 TL’nin 350.000,00 TL’sinin ödenip bakiye kısmının ödenmediği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, eserin davacı tarafça tam ve eksiksiz olarak, zamanında teslim edilip edilmediği, davalının bakiye iş bedelinin ödemesi gerekip gerekmediği, malın ayıplı ve geç teslim edilmiş olması halinde karşı davacının bundan doğan kazanç kaybı ve cezai şart bedelini talep edip edemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Davalı-karşı davacı her ne kadar finansal kiralama yolu ile alınmış olması nedeni ile fatura nedeni ile sorumlu olmadıklarını savunmuş ise de, eser sözleşmesi taraflar arasında düzenlenmiş ve ödeme hükümleri sözleşme gereği belirlenmiş olduğundan, finansal kiralama sözleşmesi de dosyaya ibraz edilmediğinden bu yöndeki savunmaya itibar edilmemiştir. Sözleşme gereği belirlenen teslim tarihi Ekim 2013’tür. Davacının da kabulünde olduğu üzere eser davalı işyerine 02/12/2013 tarihinde getirilmiştir. Her ne kadar davacı, davalının talepleri üzerine ek imalat ve değişiklikler yapılması nedeni ile geç teslimde bulunulduğunu iddia etmiş ise de, bu yönde ispata elverişli bir delil sunamadığından bu savunmasına itibar edilmeyerek geç teslimin sübut bulduğu kanaatine varılmıştır.
Teslim tarihi taraflar arasında uyuşmazlık bulunan noktalardan biridir. Davalı-karşı davacı usulüne uygun bir teslim yapılmadığını iddia etmektedir. Buna ilişkin herhangi bir teslim tutanağı taraflarca ibraz edilmemiştir. Yine yukarıda açıklandığı üzere itibar edilen tanık beyanları ile de eserin montajı tamamlanmadan davalı iş yerine bırakıldığı anlaşılmıştır. Geçerli bir teslim bulunmadığı gibi ayıp ihbarının her şekilde yapılabileceği ve tanık anlatımları gözetildiğinde sözlü ayıp ihbarının süresinde yapıldığı değerlendirilmiştir. Bu nedenle davalının ayıba dayalı savunmalarına itibar etmek gerekmiştir. Ancak tanık anlatımları ile davalı-karşı davacı tarafından tutulan tutanaklardan anlaşıldığı üzere, eserin kendilerince tamir edilmeye çalışılıp kullanılmaya başlanması nedeni ile davalı-karşı davacının malı en geç makine mühendisleri tarafından düzenlenen 24/10/2014 tarihli rapor tarihi itibari ile teslim aldığı değerlendirilmiştir. Bu tarihten sonra dava tarihine kadar geç teslimden kaynaklanan herhangi bir talebin davacı-karşı davalıya iletildiğine ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunulamamıştır. Bu durumda geç teslime ilişkin herhangi bir ihtirazi kaydı bulunmadığından karşı davacının geç teslimden kaynaklanan taleplerinin dinlenemeyeceği kanaatine varılmıştır. Bu nedenle geç teslimden kaynaklanan kazanç kaybı ve cezai şart taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafından yaptırılan tespit neticesinde düzenlenen bilirkişi raporu, davalı tarafça dosyaya sunulan rapor ile mahkememizde aldırılan bilirkişi raporları ile makinenin ayıplı olduğu sabittir. Her ne kadar davacı yetkisiz müdahale nedeni ile ayıbın doğduğunu iddia etmiş ise de, tespit tarihi, davalı çalışanları tarafından tutulan tutanaklar ve anık anlatımları ile davacının bu yönde ispata elverişli delil sunamamış olması gözetilerek bu savunmaya itibar edilmemiştir. Malın ayıplı teslimi nedeni ile bilirkişilerce ayıp nedeni ile indirim oranları hesaplanmış, davalı tarafından tamire ilişkin yapılacak masraflar da belirlenmiştir. Raporlar genel olarak birbiri ile aynı doğrultuda olmakla birlikte hesaplamalarda farklılıklar bulunmaktadır. Son bilirkişi heyetinin ayıp oranını %20 olarak belirleyerek bu miktar üzerinden hesaplama yapması ve kar kaybının nefaset dikkate alınarak hesaplanması karşısında, dosyada mevcut tespit ve davalı tarafça sunulan rapor da gözetilerek ayıbın büyüklüğü ve tespiti hususunda birden fazla çelişkili değerlendirme yapılması karşısında son rapora itibar edilmiş ve malın tamiri ile kullanılması göz önüne alınarak ayıp ve kusurun eserin kabule zorlanamayacak ölçüde kusurlu veya sözleşmeye aykırı olmadığının kabulü ile eserin değerindeki eksiklik oranında bedelde indirim bilirkişi raporunda belirlendiği şekilde indirim yapılarak davacının bakiye iş bedeli yönünden davasını bedel arttırım dilekçesi de gözetilerek kabulüne karar vermek gerekmiştir. Yine malın ayıplı olması, geçerli bir teslimin bulunmaması da gözetilerek TBK’nın 475. maddesi uyarınca ayıpta yüklenicinin kusurlu olduğu kabul edilerek iş sahibinin ayıplı ifa nedeniyle uğranılan zararın giderilmesini de isteyebileceği değerlendirilmiş, her ne kadar asıl davada ayıp nedeni ile bedel indirimi yapılırken bilirkişilerce belirlenen bu miktar dikkate alınmış ise de, karşı davanın ayrı bir dava olması ve tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde hüküm kurulabilecek olması nedeni ile karşı davacının ayıp nedeni ile kazanç kaybı talebinin talebi ile bağlı kalınarak kabulüne, davalı karşı davacı daha önce temerrüde düşürülmediği” gerekçesi ile asıl davanın kabulüne karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı – karşı davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava konusu makinenin 02/12/2013 tarihinde sözleşmeye uygun olarak montajının yapılıp, çalıştırılmak ve gerekli eğitimleri verilmek suretiyle davalıya teslim edildiğini, müvekkilinin ayıplı bir imalatının bulunmadığını, davalı tarafın bir ayıp ihbarında bulunmamasının da, müvekkilinin edimini tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini gösterdiğini, makine üzerinde teslimden itibaren davalı tarafından esaslı değişiklikler yapıldığını, bu değişikliklerin makinenin performans ve çalışmasını etkilediğini, sözleşme konusu makine bedelinin davalı tarafça zamanında ödenmediğini, teslim anında hiçbir çekince ve itirazi kayıt ileri sürmeyen davalının cezai şart alacağı talep etmesinin de kabul edilemeyeceğini, bilirkişi raporunun eksik, hatalı ve hüküm kurmaya elverişsiz olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve asıl davanın kabulüne, karşı davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı – karşı davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava konusu makinenin sözleşmede belirlenen makineye göre kapasitesinin düşük olduğunu, teslim edilen makinelerde eksik ve ayıpların bulunduğunu, yakıt tüketimi bakımından da müvekkilini zarara uğrattığını, bilirkişi raporunca tespit edilen ayıp oranında makine bedelinde indirime gidilmesi gerektiğini, davacı – karşı davalının ayıplı imalatı nedeni ile ortaya çıkan üretim ve kazanç kaybının davacı – karşı davalıdan tazmini gerektiğini, hükme dayanak teşkil eden bilirkişi raporlarında müvekkilinin sözleşme uyarınca cezai şart talep edebileceğinin belirtilmesine rağmen mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve asıl davanın reddine, karşı davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Asıl ve karşı dava eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Mahkemece asıl davanın kabulüne, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan 08/05/2013 tarihli sözleşme ile davacı bantlı ısıl işlem fırını, sertleştirme banyosu ve bantlı meneviş fırın imal etmeyi, davalı ise 700.000,00 TL+ KDV iş bedeli ödemeyi taahhüt etmiştir. Davacı işi eksiksiz yaptığını, sözleşme dışı işler de yaptığını, ancak davalının eksik ödeme yaptığını iddia ederek alacak talep ederken, davalı karşı davacı davacının eksik ve ayıplı imalat yaptığını, montaj yapmadan gittiğini savunarak davanın reddini istemiş, karşı davasında ise, makinede kapasite düşüklüğü sebebiyle uğrayacağı kazanç kaybı sebebiyle, geç teslim sebebiyle oluşan kar kaybı sebebiyle ve sözleşmedeki cezai şart hükümleri nedeniyle alacak talep etmiştir.
Mahkemece yargılama aşamasında 3 farklı heyetten bilirkişi raporu alınmış ve 3. rapor doğrultusunda asıl davanın kabulüne, karşı davanın kısmen kabulü ile ayıplı imalat nedeniyle 9.000,00 TL kazanç kaybına karar verilmiştir.
1- Uyuşmazlık konusu makinenin finansal kiralama sözleşmesi ile alındığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bahse konu finansal kiralama sözleşmesinin okunaklı bir sureti dosya içerisine alınmalı, bu sözleşme çerçevesinde davalı iş sahibine bir ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, bir ödeme yapılmış ise bu ödemenin tarafların taleplerine etkisi irdelenmelidir. Bu husus gözetilmeksizin eksik inceleme yolu ile karar verilmesi isabetli olmamıştır.
2- Taraflar arasında imzalanan 08/05/2013 tarihli sözleşme ile taraflar arasında, eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu, iş bedelinin 700.000,00 TL+KDV şeklinde, 6098 sayılı TBK 480. maddesinde düzenlenen götürü bedelli olarak kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Kural olarak götürü bedelli eser sözleşmelerinde, iş bedelinin tamamı veya bir kısmı ödenmemiş ise, yüklenici işi kararlaştırılan götürü bedelle yapmak zorunda olduğundan yüklenicinin hakettiği imalât bedelinin, fiziki oran yöntemi ile başka bir ifadeyle yüklenicinin sözleşme kapsamında gerçekleştirdiği imalâtların eksik ve ayıpları da dikkate alınarak işin tamamına göre fiziki oranının tespit edilip, bulunacak bu oranın götürü iş bedeline uygulanması suretiyle saptanması ve bulunacak bu rakamdan kanıtlanan ödemeler düşülerek hesaplanması gerektiği kabul edilmektedir. Bu şekilde belirlenen iş bedeli yapılan ödemelerden az ise, iş sahibi fazla ödediği bedelin iadesini; fazla ise yüklenici ödenmeyen iş bedeli alacağının tahsilini isteyebilir. Sözleşme dışı iş kalemlerine ilişkin istemlerde ise, yapıldıkları yıl mahalli piyasa rayiç bedellerine göre hesaplama yapılarak iş bedelinin bulunması gerekir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2020/2407 Esas, 2020/3033 Karar) Ancak götürü bedelli sözleşmelerde iş bedelinin tamamı ödenmiş ise, eksik ve ayıplar nedeniyle fiziki oran kurulması gerekmez; bu durumda iş sahibi, eksik ve ayıplı işlerin giderim bedelini isteyebilir. (ÖZTÜRK, Muammer; GÖZÜTOK Zeki: Usul ve Esaslarıyla Eser Sözleşmesi Uygulaması, 2019, s. 569)
Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir (TBK m. 97). Mahkemece hükme esas alınan 3. bilirkişi heyeti raporunda götürü bedel esaslarına göre bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır.
3-Hükme esas alınan 3. bilirkişi heyeti raporunda geç teslim nedeniyle, davalı karşı davacı iş sahibinin bir kazanç kaybı isteyemeyeceği belirtilmiş, mahkemece de karşı davada geç teslim iddiası nedeniyle bir kazanç kaybına hükmedilmemiştir. Sözleşmede söz konusu makinenin 2013 yılı ekim ayının başında teslim edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Davacının makineyi 02/12/2013 tarihinde teslim ettiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının 63 günlük bir gecikmesi vardır. Davalı iş sahibinin bu gecikme sebebiyle kazanç kaybı talep etmesi mümkündür. Yargıtay kapatılan 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatları çerçevesinde, karşı davada davalı karşı davacı lehine, kazanç kaybı hesap edilmesi de icap etmektedir. O halde Mahkemece; yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda bilirkişi heyetinden bir ek rapor alınmak suretiyle, asıl dava ve karşı davadaki taleplerin incelenip, değerlendirilmesi, gereklidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/803 Esas, 2021/458 nolu kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 24/11/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Katip …
E-imzalıdır