Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/229 E. 2022/237 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

….. (İnceleme aşamasında/Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi /HMK m.353/1-b.1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

…..

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2021
NUMARASI ……
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
İSTEM : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 15/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/03/2022

Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, açılan bu dava kapsamında davacı… Şirketi vekilinin 23/12/2021 tarihli teminatsız olarak davalının menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulması talebinin reddine ilişkin olarak mahkemece verilen ara karara karşı süresi içinde davacı… Şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 21/12/2021 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan 14.09.2004 tarihli Tesis Sözleşmesi ve 01.12.2005 tarihli Bağlantı Anlaşması uyarınca davalı firma tarafından tesis edilerek müvekkili teşekküle bedelsiz devredilmesi gereken ve davalı şirketin 2010 yılında iki yıl içinde yapmayı taahhüt ettiği ve enerji iletim hattı karakteristiğinin….. iletim hattının aciliyet arzetmesi nedeniyle …. …. şeklinde yatırım programına alınarak bizzat idareleri tarafından yapılması sonucu dava tarihine kadar gerçekleşen 18.872.242,70 TL zararın davalının temerrüde düştüğü 23/03/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesi ve davaya konu alacaklarının teminat altına alınması için müvekkili davacının iktisadi devlet teşekkülü olduğu da gözetilerek HMK’nın 389 ve devamı maddeleri uyarınca işin aciliyetine dayalı olarak ve teminatsız olarak davalının taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
YANIT:
Davalı vekili tarafından mahkemenin 24/12/2021 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararından önce dosyaya sunulan bir cevap dilekçesi bulunmamaktadır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/12/2021 tarihli, 2021/756 Esas numaralı ara kararında özetle; davacı vekili 23.12.2021 tarihli dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan 14.09.2004 tarihli Tesis Sözleşmesi ve 01.12.2005 tarihli Bağlantı Anlaşması uyarınca davalı firma tarafından tesis edilerek müvekkili teşekküle bedelsiz devredilmesi gereken ve davalı şirketin 2010 yılında iki yıl içinde yapmayı taahhüt ettiği ve enerji iletim hattı karakteristiğinin, ….. hattının davalı şirket tarafından tamamlanmadığını, davalının sözleşme gereği yapması gereken işleri yapmadığını, yükümlülüklerini yerine getirmediğini, işin, aciliyet arz etmesi nedeniyle yatırım programına alınarak bizzat teşekkülleri tarafından yapılmak zorunda kalındığını, bu nedenle şu ana kadar 18.872.242,70 TL zararın oluştuğunu belirterek alacaklarının teminat altına alınması için HMK 389. vd. maddeleri uyarınca ve işin aciliyetine dayalı olarak ve teminatsız olarak davalının menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir.
Dosya incelendiğinde; HMK’nın 389 vd. maddelerine göre, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecek olup, ihtiyati tedbir talebine konu hususlarda uyuşmazlık bulunmadığı gibi haklılık durumu bu aşamada değerlendirilemediğinden ve alacağın varlığının tespiti yargılamaya gerektirdiğinden davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili 05/01/2022 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasında 3096 sayılı kanun hükümlerine göre yap-işlet-devret modeli çerçevesinde tesis edilen Kırklareli …… Santrali’nin iletim sistemine irtibatını teminen davalı tarafından Kırklareli ilinde kurulması planlanan 81.99 MW kurulu gücündeki Kırklareli Santrali için 14/09/2004 tarihinde tesis sözleşmesi ve davalı şirketin talebi üzerine feshedilen ve fesihten sonra davalı şirketçe üretim lisansı alınmasını müteakip 81.99 MW kurulu gücündeki Kırklareli Santrali için 01/12/2005 tarihinde bağlantı anlaşması imzalandığını, 14/09/2004 tarihli sözleşmenin bu sözleşmenin eki olarak kabul edildiğini, davalının edimlerini yerine getirmemesi ve durumun aciliyet arzetmesi nedeniyle yatırım programına alınarak bizzat teşekkülleri tarafından yapılması sonucu şu ana kadar gerçekleşen 18.872.242,70 TL davacı zararının davalıdan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte tahsili konusunda eldeki davanın açıldığını, HMK’nın 389.maddesi uyarınca ihtiyati tedbir koşullarının oluştuğunu, aslında davalı şirket tarafından bedelsiz yapılıp teslim edilmesi gereken tesisin teşekkülleri tarafından yapılması nedeniyle söz konusu tesis maliyetinin davalı şirketten müvekkili hesabına yatırılmasının talep edildiğini, davalının cevabi yazısı ile talep edilen tutarın ödenmeyeceğini bildirdiğini, davalı şirketin temerrüde düştüğünün açık olduğunu, bu sebeple müvekkilinin zarara uğradığını, meydana gelen zararın nasıl oluştuğunun dava dilekçesi ve eklerinde ayrıntılı bir şekilde açıklandığını, buna rağmen mahkemece eksik araştırma ve inceleme neticesinde talebin yargılamayı gerektirdiği kabul edilerek reddine karar verildiğini, dilekçe eklerinde sundukları mahkeme kararları ile haklılıklarının yargı kararıyla ortaya çıktığını, bu sebeplerle ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile teminatsız olarak davalının malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesi gerekirken bu taleplerinin reddine karar verilmiş olması sebebiyle istinaf başvurularının kabulüne, kararın ortadan kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir istemlerinin kabulü ile teminatsız olarak davalının taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili 02/02/2022 havale tarihli, davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvuru dilekçesine karşı dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiğini zira ihtiyati tedbir talebinin şartlarının oluşmaması sebebiyle ilk derece mahkemesinin bu talebin reddine dair kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, cevap dilekçelerinde de belirttikleri üzere müvekkilinin hiçbir şekilde bedelsiz olarak bir iş yapma taahhüdünde bulunmadığını, davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin ülkenin köklü kuruluşlarından biri olduğunu ve davacı tarafından, müvekkili şirketin mevcut durumunda bir değişiklik olabileceği yönünde bir ihtimalin dahi ileri sürülemediğini, davacının, haklılığını yaklaşık dahi ispat edemediğini, konusu para alacağına ilişkin olan davalarda talep edilebilecek hukuki korumanın ihtiyati tedbir kurumu olmadığını, para alacağının davanın konusunu teşkil edip davalı malvarlığının davanın konusunu teşkil etmediğini, bu sebeplerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasındaki 14/09/2004 tarihli tesis sözleşmesi ile 01/12/2005 tarihli bağlantı anlaşması uyarınca davalı yüklenici şirketin edimini sözleşmeye uygun olarak yerine getirmemesi sebebiyle davacı iş sahibinin uğramış olduğu iddia edilen 18.872.242,70 TL zararın davalıdan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkin olup, davacı vekili yukarıda belirtildiği şekilde dava dilekçesi ile birlikte davalı şirketin malvarlığı üzerine davaya konu alacaklarının güvence altına alınması amacıyla ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuş ve mahkemece davacı vekilinin ihtiyati haciz isteminin 24/12/2021 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir konulması istenilen davalı malvarlığının uyuşmazlık konusu olmadığı, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbire karar verilebileceği, yine haklılık durumunun da ispatlanamadığı gerekçeleriyle reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurmuştur.
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK.nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir müessesesi kabul edilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu madde de; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyatı tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
İhtiyati tedbire esas olan hakkın da iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun ”uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (madde 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir.
Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için ihtiyati haczin, ihtiyati tedbirden farkına da kısaca değinilmesi gereklidir; ihtiyati haciz yalnız para (ve teminat) alacakları hakkındaki davalarda veya icra takiplerinde söz konusu olduğu halde, ihtiyati tedbir kural olarak paradan başka şeyler (haklar, taşınır ve taşınmaz mallar) hakkındaki davalarda alınır. İhtiyati tedbirde çekişmeli ve bu nedenle dava konusu olan şey (mesela, taşınır veya taşınmaz bir mal) hakkında önleyici nitelikte tedbir alınır; buna karşılık ihtiyati hacizde alacaklıya henüz kesin haciz isteme yetkisinin gelmediği bir dönemde, alacaklının para alacağının zamanında ödenmesi güvence altına alınır.
İhtiyati hacizde (ihtiyaten) haczedilen mallar üzerinde (bu malların borçluya ait olduğu hakkında) bir çekişme yoktur ve bu nedenle bu mallar alacaklının açtığı veya yaptığı (veya açmayı veya yapmayı düşündüğü) bir dava veya icra takibinin konusu değildir. Oysa ihtiyati tedbirde üzerine ihtiyati tedbir konulan mallar çekişmeli olup, davacının açmış olduğu veya ileride açmayı düşündüğü bir davanın konusudur. Taşınmaz mallar üzerine ihtiyati tedbir konulması halinde, genellikle taşınmazın başkasına devrinin yasaklanmasına (ferağdan menine) de karar verilmektedir ve üzerine ihtiyati tedbir konulan taşınmaz başkasına satılamamaktadır/devredilememektedir.
Oysa borçlu, üzerine ihtiyati haciz konulmuş olan taşınmazını başkasına satabilir/devredebilir (İİK md. 261., m.91). İhtiyati hacizde alacaklı, ihtiyati haciz kesin hacze dönüşürse, üzerine ihtiyati haciz konulmuş olan mal icra dairesi tarafından satılır ve bedeli ile alacaklının alacağı ödenir. Oysa ihtiyati tedbirde, davacı davayı kazanırsa, üzerine ihtiyati tedbir konulmuş olan mal aynen davacıya verilir (teslim edilir). İhtiyati hacizle ihtiyati tedbir arasındaki bu açık farka rağmen uygulamada ihtiyati haciz yerine hatalı olarak ihtiyati tedbir kararı verildiği görülmektedir.
Somut olayda, dava konusunun davacı kurumun sözleşme nedeniyle zarara uğradığından bahisle uğranılan zarar tutarının davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, bu dava kapsamında davalının taşınır ve taşınmaz malları ile bankalardaki mevduatları ile ilgili ihtiyati tedbir kararı verilmesi isteğinde bulunulmuştur.
Mahkemece, ihtiyati tedbir isteğine konu davalının mal varlığının uyuşmazlık konusunu oluşturmaması nedeniyle ve yaklaşık haklılık durumunun dava tarihi itibariyle oluşmadığı kabul edilerek davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş olmasında yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler kapsamında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair 24/12/2021 tarihli mahkeme ara kararına karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca, esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/756 Esas sayılı dosyasından verilen 24/12/2021 tarihli davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, istemde bulunan davacı vekilinin bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- İstinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstemde bulunan davacı tarafça yapılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/(1)-f ve 391/3 maddeleri gereğince kesin olmak üzere 15/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…….