Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/182 E. 2023/38 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/182 – 2023/38
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

ESAS NO : 2022/182
KARAR NO : 2023/38

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/04/2021
NUMARASI : 2019/704 Esas – 2021/463 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
ADRES :
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 12/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/01/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; taraflar arasında 07/09/2018 tarihinde imzalanan … adadaki parselle ilgili fabrika binası inşaatı sözleşmesi uyarınca müvekkilinin edimlerini yerine getirip sözleşme çerçevesinde işi davalıya süresinde teslim ettiğini, sözleşmenin 7. maddesine göre KDV’nin sözleşmedeki toplam tutara dahil olmadığını, bu ödemenin fatura kesimini takip eden aydan sonraki ayın 20 sine kadar müvekkilinin hesabına davalı tarafça yatırılacağının kabul ve taahhüt edildiğini, dava konusu KDV ödemesini içeren 21/06/2019 tarihli faturanın davalıya tebliğ edildiğini, faturaya itiraz edilmediğini, ancak 20/08/2019 da ödenmesi gereken 518.400,00-TL lik KDV ödemesinin müvekkiline yapılmadığını, Eskişehir 1. Noterliğinin 22/08/2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarı ile istenmesine rağmen ödemenin yine yapılmadığını, ihtara da itiraz edilmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine Eskişehir 1. İcra müdürlüğünün 2019/10208 E. sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu, bu davadan önce arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, dava konusu alacağın miktar ve kaynağı ile ilgili davalının somut ve belirli bir itirazının olmadığını, sözleşme gereğince alacağın muaccel ve sabit olduğunu, alacaklarının rehinle de temin edilmediğini ileri sürerek, davalının takibe yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve alacağının tahsilinin imkansız hale gelmesi ve telafisi mümkün olmayacak zararların önlenmesi bakımından teminat karşılığı ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını, davacının 07/09/2018 tarihli sözleşme gereğince müvekkilinin fabrika binasının prefabrik inşaatlarını yapmayı üstlendiğini, sözleşmenin 6. maddesi uyarınca yer tesliminin sözleşmenin düzenlendiği anda yapıldığını, 28/02/2019 tarihine kadar bitirmekle yükümlü olduğunu, süresinde üstlendiği işi bitiremediğini, arabuluculuk görüşmelerinden sonra inşaattaki eksikleri tamamladığını, sözleşmenin 7. maddesi uyarınca teslimde gecikme olması halinde sözleşme bedeli üzerinden günlük %0,25 gecikme cezası tahakkuk ettirilmesi ve bu cezanın iş toplam tutarının %10 unu geçmemesinin öngörüldüğünü, davacının bu üst sınırın üzerinde gecikmesinin söz konusu olduğunu, bu kapsamda 576.400,00-TL + KDV olmak üzere davacının müvekkiline gecikme cezası bulunduğunu, buna ilişkin müvekkilince düzenlenen faturaya davacının itiraz ettiğini, müvekkilince 05/09/2019 tarihli ihtarname ile bu durumların belirtilip gecikme cezasının davacı alacağından mahsup edildiğinin ihtar edildiğini, davacının bu kadar müvekkiline borcunun bulunduğunu, bu alacaklarının TBK 139. maddesi gereğince takas edilmesinin takas sonucu müvekkilinin davacıya bir borcunun bulunmadığını, ihtiyati haciz talebinin hukuki dayanağının da mevcut olmadığını savunarak, davanın ve ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “davalıya ait Eskişehir yeni organize sanayi bölgesinde bulunan parseller üzerinde yapılacak fabrikanın bir takım proje ve imalatlarının davacı yüklenici tarafından yapılmak üzere taraflar arasında 07/09/2019 tarihli sözleşme düzenlendiği, her ne kadar sözleşmede yer tesliminin sözleşme tarihi olarak belirtilmiş ise de bilahare taraflar arasında yapılan teslim tutanağı ile yer tesliminin 06/02/2019 tarihinde davalı tarafından davacıya yapıldığı, bilahare davalının 29/07/219 tarihli SGK ya hitaben verdiği dilekçe ile davacının 22/07/2019 tarihi itibari ile işini bitirdiğini bildirdiği, taraf ticari defter ve belgelerine göre davacının yaptığı iş karşılığı düzenlediği faturaların her iki taraf ticari defter ve belgelerinde kayıtlı olduğu, bu kapsamda davacı yüklenicinin sözleşme gereğince edimlerini yerine getirip yüklendiği işi süresinden önce teslim ettiği, herhangi bir gecikmesinin söz konusu olmadığı, sözleşme kapsamında davacının iki adet toplam 6.801.520,00-TL bedelli faturalardan dolayı alacaklı olduğu, davacının ise bu faturalardan sadece 3.398.400,00-TL bedelli faturadaki KDV den dolayı takip yaptığı diğer fatura veya KDV sinden dolayı herhangi bir takibin ve davanın söz konusu olmadığı, davalının kestiği gecikme cezasına ilişkin faturanın sözleşmeye aykırı olarak davalı tarafından düzenlendiği, davacının yüklendiği işte herhangi bir gecikmesinin söz konusu olmadığı, taraf defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan toplam 1.017.426,68-TL alacağının bulunduğu, ancak davacının sadece 518.400,00-TL lik birinci faturadaki KDV yi dava ve takip konusu yaptığı, takip tarihinden sonra ancak dava tarihinden önce 20/09/2019 tarihinde davalının davacıya 337.275,00 TL ödeme yaptığı, TBK nun 102. maddesi gereğince bu ödeme ve takibe konu edilen rakam gözetilerek mahsup işlemi yapıldığından dava tarihi itibariyle davaya konu takipten dolayı davacının davalıdan 181.125,00 TL asıl alacak ile 165,11 TL ihtar giderinden oluşan toplam 181.290,11 TL alacağının bulunduğu” gerekçesi ile, bu bedel üzerinden davanın kısmen kabulüne, takip ve davanın eser sözleşmesine dayalı olması alacağın likit olmayıp yargılama sonucu belirlenmesi nedeniyle de icra inkar tazminatı isteminin ve davacınında kötü niyetli takip yaptığı kanıtlanmadığından davalınında tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalı tarafın takipten sonra dosyaya yaptığı ödemenin hangi faturaya yönelik olduğunun belli olduğunu, ödemesi yapılan faturanın dava konusu edilmediğini, dava konusu alacaklarının 22/07/2019 tarihli faturaya dayalı olduğunu, davalının icra dosyasına ve dava konusu alacağa yönelik ödeme yaptığına dair ne bir beyanı ne de bir talebi olduğunu, alacağın likit olduğunu, davalı taraf aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; taraflar arasındaki ihtilafın sözleşmenin 7. maddesi uyarınca davalının tahakkuk ettirdiği 576.400,00 TL + KDV gecikme cezasının davacının bakiye alacağından takas ve mahsubu nedeni ile ortaya çıktığını, sözleşme gereği 40 günlük gecikme için cezai şart tahakkuk ettirmelerinin mümkün olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan 07/09/2018 tarihli sözleşme ile davacı davalıya fabrika binası inşa etmeyi, davalı ise 5.764.000,00 TL iş bedeli ödemeyi taahhüt etmiştir. Davacı işi yapıp teslim ettiğini, davalının iş bedelinin bir kısmını ödememesi üzerine, icra takibi başlattığını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiş, davalı ise davacının işi süresinde bitiremediğini, sözleşmenin 7. maddesi uyarınca gecikme cezası hakları bulunduğunu, bu durum dikkate alındığında, davacının bir alacağının olamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece bilirkişi heyetinden rapor da alınmak suretiyle davanın kısmen kabulü ile 181.125,00 TL asıl alacak ve 165,11 TL işlemiş faiz olmak üzere 181.290,11 TL üzerinden davalının itirazının iptaline, davacının icra inkar, davalının kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık davacının iş bedelini KDV ilave ederek talep edip edemeyeceği, davacının süresi içinde işi bitirip teslim edip etmediği, bu bağlamda davalının gecikme cezası talep hakkının bulunup bulunmadığı, takip tarihinden sonra, ancak dava tarihinden önce yapılan 337.275,00 TL’lik ödemenin takip konusu fatura borcundan mahsup edilip edilemeyeceği hususlarına ilişkindir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6. maddesinde sözleşmenin imzalanması ile iş süresinin başlayacağı öngörülmüştür. Ancak yine sözleşmenin 4. maddesinde işin ifası için gerekli alt yapı işlerini iş sahibinin hazırlaması gerektiği belirtilmiştir. İş yeri teslimi 07/02/2019 tarihinde yapılmış olup, davalı iş sahibi bu tarihten daha önceki bir tarihte iş sahasını hazırladığını, yüklenicinin imalat yapmasına müsait hale getirdiğini ispat edememiştir. Bu durumda iş yeri teslim tarihine iş süresi olarak belirlenen 174 gün ilavesi ile işin bitmesi gereken tarihin 01/08/2019 tarihi olarak tespit edilmesinde bir hata görülmemiştir. Davacı SGK’ya 22/07/2019 tarihli iş bitim dilekçesi vermiştir. Davalı davacının 15/06/2019 tarihinde iş sahasını ter ettiğini iddia etmesine rağmen, bu iddiasını ispata yarar bir tespit yahut belge sunamamıştır. Bu durumda davacının işi 01/08/2019 tarihinden önce ve süresinde tamamladığı kabul edilmelidir. Mahkemece davacının bir gecikmesi olmadığı saptaması ile davalı lehine gecikme cezası doğmadığının kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
İtirazın iptali davası yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonucunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir. Bu açıklamalar da göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Kısmî ifaya ilişkin kurallar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 100 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TBK’nin 101. maddesi gereğince, birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebilir; borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödeme, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır. TBK’nin 102. maddesi gereğince de kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.05.2006 tarihli ve 2006/19-260 E., 2006/251 K.; 09.06.2010 tarihli ve 2010/19-262 E. 2010/304 K; 27.01.2016 tarihli ve 2015/15-1830 E.,2016/98 K.; 25.04.2018 tarihli ve 2017/19-903 E., 2018/974 K. sayılı kararları da bu yöndedir. Yargıtayın kapatılan 19. Hukuk Dairesini 2015/9735 esas ve 2016/1063 karar sayılı bir ilamında, “Davacı faturalara dayanarak icra takibi başlatmış, davalı itirazında çek vermek suretiyle ödeme yaptığını savunmuştur. İcra takibinin 13/11/2014 tarihinde başlatıldığı, çek ile tahsilatın 27/11/2014 tarihinde yani icra takibinden sonra dava açılmadan önce yapıldığı anlaşılmaktadır. İcra takibinden sonra dava tarihinden önce yapılan ödemeler ile ilgili davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Ancak bakiye kalan alacak ve fer’ileri ile ilgili dava açılabilir. Dava açıldıktan sonra yapılan ödemeler ise icra müdürü tarafından infaz sırasında dikkate alınır. (TBK. m.100, BK. m.84) Mahkemece yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak davacının alacaklı olduğu miktar belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken infazda tereddüte ve talep aşımına yol açacak şekilde itirazın iptaline karar verilmesi doğru görülmemiş, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.” İçtihatında bulunmuştur.

Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı alacaklının takip talebinde; 1 adet 21/06/2019 tarihli ve 518.400,00 TL bedelli faturaya dayalı olarak toplamda 518.565,11 TL üzerinden icra takibi başlattığı, davayı da bu miktar üzerinden açtığı anlaşılmaktadır. Sözleşmede iş bedelinin 5.764.000,00 TL+ KDV olarak belirlendiği, davalı borçlunun takip öncesinde ödemeler yaptığı, takip tarihinden sonra fakat dava tarihinden önce de 337.275,00 TL ödeme yaptığı sabittir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, bilirkişi heyetinden ek rapor alınmak suretiyle, takip tarihinden önce davacı tarafından düzenlenen faturalar nedeniyle oluşan muaccel alacağın tespiti daha sonra davalı tarafından takip tarihinden önce yapılan ödeme tutarının tespiti, yapılan ödemeler ile takip öncesi diğer faturaların ödenmesinden sonra geriye fazla ödeme kalırsa o ödemenin de takip konusu faturaya yapılmış sayılması, takip tarihinden sonra ve dava tarihinden önce yapılan 337.275,00 TL’lik ödeme yönünden davacının dava açmakta bir hukuki yararının olmadığı dikkate alınarak, bu kısım yönünden dava şartı yokluğu olgusunun gözetilmesi ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde karar vermek olmalıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/704 Esas, 2021/463 nolu kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip