Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/165 E. 2022/246 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvuru Kabul/ Gönderme/ HMK m. 353/1-a.4,6)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2020
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 15/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/03/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı karşı davalı vekili; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında davalı şirketçe yaptırılmakta olan … … … Oteli inşaatının fore kazık ve ankrajlı iksa sisteminin yapılması konulu alt işverenlik sözleşmenin 26/07/2012 tarihli ek sözleşme akdedildiğini, sözleşmelere konu imalatların devamı esnasında bina ön cephesinde bulunan 7 ve 8 nolu kademelerdeki ankraj ve göğüsleme kirişleri imalatının henüz yapımına başlanmadan davalı tarafından iptal edildiğini, davalı tarafından iptal edilen bu kısım hariç olmak üzere tüm imalatların müvekkili şirket tarafından yapıldığını, taraflar arasında geçici kabul tutanağının imzalandığını, işin sonunda müvekkili şirketin davalı şirketten 644.928,02 TL muaccel hale gelmiş alacağının bulunduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmeler gereğince işin iksa projelerinin davalı şirket tarafından verilmesinin zorunlu olduğunu, müvekkili şirketin tek yükümlüğünün projelere uygun olarak imalatların yerine getirilmesi olduğunu, davalı şirketin talebi üzerine proje firması olan … Müh. Ltd.Şti.ile 01/05/2012 tarihli proje sözleşmesi akdedildiğini ve bu nedenle anılan firmaya müvekkili şirket tarafından 30.000,00 TL ödemede bulunulduğunu, toplamda 674.928,03 TL alacağın muaccel hale geldiğini, muaccel hale gelmiş alacağın tahsili için davalı hakkında … 31.İcra Müdürlüğünün 2013/3700 esas sayılı takip dosyası ile takibe geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı karşı davacı vekili; davacının müvekkili ile imzaladığı sözleşmeye aykırı olarak KDV hariç olarak belirlediği bedel ile sözleşmeye dahil olan iş makinesi kirası, nakliye bedeli, İksa proje danışmanlık bedeli ve yapılmayan işlerin bedelini haksız olarak faturalandırıldığını, tarafların 30/04/2012 tarihli iş anlaşması kapsamında … … … Oteli inşaatının fore kazık ve ankrajlı iksa sisteminin yapımını gerçekleştirdiğini, sözleşme eki olan aynı tarihli belgede de tarafların sözleşme ile üstlendiği yükümlülüklerin belirlendiğini, sözleşmede belirtildiği üzere nakliye iş makinesi kiralara, iksa projesinin hazırlatılması, davacının işinin birer parçası olduğunu, davacının sözleşmeye aykırı olarak KDV hariç belirlediği bedeli faturalara yansıttığını, sözleşmenin KDV dahil olarak belirlendiğini, sözleşmeye aykırı olarak davacı tarafından düzenlenen fatura için iade fatura düzenlenerek davacıya gönderildiğini, KDV’nin haksız olarak faturaya yansıtıldığını, davacıya gönderilen iade faturanın iade edildiğini, geçici kabul tutanağının da yetkili kişi tarafından imzalanmadığını, müvekkili şirketin davacının kestiği bütün fatura bedellerini kendisine ödendiğini, müvekkilinin davacıya ödenmemiş bir borcunun bulunmadığını belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini, işin geç teslim edilmiş olması nedeniyle sözleşme bedelinin % 50 ‘si oranında şimdilik 10.000,00 TL’nin davacıdan tahsilini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; davacı şirket ile davalı şirket arasında tanzim edilen eser sözleşmesine istinaden dava konusu otel inşaatının fore kazık ve ankrajlı iksa sistemlerinin davacı tarafından yapılmasının üstlenildiği, davacı tarafından işin yapılarak teslim edildiği ve geçici kabulünün yapıldığı, kesilen fatura bedellerinin kısmen ödenmediği iddiasıyla davalı aleyhine icra takibi yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, davacı tarafından derdest itirazın iptali davasının açıldığı, taraflar arasında tanzim edilen sözleşme ve ekleri , kriminal raporları, tarafların ticari defter ve kayıtları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında tanzim edilen eser sözleşmesine istinaden davacı yüklenicinin üstlendiği işi yaparak teslim ettiği, işin geçici kabulünün yapıldığı, eksik ve ayıbın bulunmadığı, buna yönelik davalı tarafın itirazı kayıtta bulunmadığı, dava konusu iş kapsamında davacı tarafından tanzim edilerek davalıya gönderilen faturaların davalı tarafından itirazsız olarak defterine kayıt edildiği, yaklaşık iki ay sonra davalı tarafından 576.642,00 TL bedelli iade faturası tanzim edildiği, dava konusu işe ait faturaların tamamı her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olup, taraf defterleri birbirlerini doğruladığı, eser sözleşmesi kapsamında davacı yüklenicinin sözleşme uyarınca sözleşme ve ekleri ile fen kurallarına uygun şekilde eseri eksiksiz ve ayıpsız bir şekilde zamanında inşaa edip işverene teslim etme borcu mevcut olup, bedeli talep ettiğinde bu borcunun yerine getirdiğini ispatlamak zorunda olduğu, söz konusu olayda gerek geçici kabul tutanağı, gerek tarafların ticari defter ve kayıtları davacının eseri sözleşme kapsamında inşaa edip teslim ettiği hususunun ispatlandığı, bu durumda davalı işverenin eserin eksik veya ayıplı olduğu ya da süresinde teslim edilmediğini ispatlaması gerektiği, davalının geçici kabul tutanağında eksik, ayıp bulunmadığını belirterek ve itirazi kayıt koymayarak tutanağı imzalamış olup, edimin davacı tarafından yerine getirildiğini kabul ettiği, faturaları da TTK 21/2 maddesi uyarınca herhangi bir itirazda bulunmadan defterlerine kaydettiğinden bu miktarda borcun varlığını kabul etmiş sayıldığı, bu durumda davacının ödemelerini ispat etmesi gerektiği, taraf defter ve kayıtlarına göre ödemeler tenzil edildiğinde kök raporda belirtildiği üzere davacının davalıdan 674.233,07 TL alacağının bulunduğu, her ne kadar davalı karşı davacı iade faturası düzenlenmiş ve dayanak olarak da beyanımdır başlıklı belgeye dayanmış ise de kriminal raporunda ve ceza yargılamasında tespit edildiği üzere davacı şirket yetkilisinin isim ve imzası ile şirket kaşesini taşıyan şirket yetkilisinin kimlik fotokopisi bulunan belgenin orta kısmına daktilo ile yazılmış kdv nin hariç olması gerektiği ve bunun iade faturası kesilerek davacı şirkete iade edileceğine dair ibarelerin davacı şirket yetkisinin izni ve bilgisi dışında yazıldığı belgeye bakıldığında şirket yetkilisinin nüfus cüzdanı sureti ile şirket kaşesinin ve yetkilinin imzasını taşıyan ve başka bir iş için verilen belgenin sonradan davalı tarafından beyanımdır başlığı ile doldurulup buna istinaden iade faturası tanzim ettiği, bu durumda davacının iddiasını ispatladığı , davalı karşı davacının ise iddiasını ispatlayamadığı ve takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 674.233,07 TL alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne bu miktar üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı haksız olarak takibe itiraz edip davacının zamanında alacağına ulaşmasına engel olduğundan İİK 67/2 maddesi uyarınca alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacı alacaklının kötü niyetinin ispatlanamadığından davalının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verildiği, son ek raporda davacı alacağının 674.928,02 Tl olduğu tespit edilmişse de kök raporda 674.233,07 Tl davacı alacağının bulunduğunun belirtildiği, bu sebeple davacı taraf bu rapora itiraz etmediğinden davalı lehine usulü müktesep hak oluştuğundan ilk raporda belirlenen miktar üzerinden kısmen kabul kararı verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin davalının ikametgahına göre İstanbul Mahkemeleri olduğunu, gerçek sözleşmenin 30/04/2012 tarihli sözleşme olduğunu, aksi yöndeki davacının tüm beyan ve iddialarının mesnetsiz olduğunu, davacının sunduğu sözleşme ve ek sözleşmenin taraflar arasında akdedilen sözleşme olmadığını, bu sözleşmelerdeki imza ve kaşenin kendilerine ait olmadığını, 30/04/2012 tarihli sözleşmenin davacı tarafça sahteliği iddia edilmişse de … 16. Asliye Ceza Mahkemesince beraat kararı verildiğini, bu sözleşmenin dikkate alınmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacının sunduğu sahte imzalı sözleşmenin tarihinin Temmuz olmasına rağmen Mayıs ve Haziran aylarında toplam 780.000,00 TL ödeme yaptıklarını, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının 01/05/2012 tarihinde proje için sözleşme imzalamasının bu durumu doğruladığını, davacının iade faturasına itiraz etmediğini, bu durumun dikkate alınmadığını, nakliye bedeli, iş makinesi kirası, proje bedeli, iş bedeline dahil olduğunu, sözleşmede KDV’nin fiyata dahil olduğunun belirtildiğini, faturalara ayrıca KDV eklenemeyeceğini, hakedişleri kabul etmediklerini, şantiye şefleri tarafından imzalanan hakediş ve geçici kabul tutanaklarını kabul etmediklerini, hakedişlerin sözleşmeye aykırı olduğunu, şantiye şefinin davalı şirket adına hareket edemeyeceğini, kesin kabulün de yapılmadığını, şantiye şefinin … Şantiye Şefliği Hizmetleri Şartnamesi ve ilgili mevzuat gereği tek başına geçici kabul tutanağı imzalama yetkisi bulunmadığını, bilirkişi raporunda karşı dava ile ilgili değerlendirme yapılmadığı gibi mahkeme tarafından da bu konuda hüküm kurulmadığını, alacağın likit ve muayyen olmadığını, mahkeme tarafından icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, alacağın tespitinin yargılamayı gerektirdiğini, asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulünü talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa karşı beyan dilekçesinde; taraflar arasındaki 26/07/2012 tarihli ek sözleşmenin 9. Maddesi gereğince … Mahkemelerinin yetkili olduğunu, sözleşmenin ifa yerinin de … olduğunu, beş faturadan ilk üçünün ödendiğini, son iki faturanın KDV’siz mutabakatta 603.285,40 TL, KDV’siz olarak 711.876,77 TL olduğunu, davalının dava dışı yeni özgü hafriyat şirketi ile yaptığı sözleşmede aynı kaşe ve imzanın mevcut olduğunu, hak edişler, faturalar ve davalı ödemelerinin bu ek sözleşmeye uygun olduğunu, birim fiyatların birebir aynı olduğunu, davalı ihtarlarında ve cevap dilekçesinde 30/04/2012 tarihli iş anlaşmasından bahsedilmediğini, bu sözleşmede davalı imzasının bulunmadığını, bilgisayarla bir takım ifadelerin eklendiğini, bu durumun ATK raporuyla da sabit olduğunu, 2012 yılında işin henüz projesinin bile bulunmadığını, mail yazışmalarının 30/04/2012 tarihli sözleşmenin gerçekte olmadığını ortaya koyduğunu, ceza davasının kesinleşmediğini, sonucunun beklenmesine de gerek olmadığını belirterek davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Eser Sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali, karşı dava, gecikme tazminatı istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Aşağıda belirtilen hususlar dışında kalan istinaf başvuru sebepleri yönünden, kararın içeriğine göre bu aşamada değerlendirme yapılmamıştır.
1- Karşı dava, asıl davada verilen cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe verilmek suretiyle asıl davanın görülmekte olduğu mahkemede açılır.(HMK m.133/1) Karşı dava, her ne kadar asıl davaya yönelik olarak aynı mahkemede açılıyorsa da, müstakil (ayrı) bir davadır. Bu nedenle karşı davalar, ayrı (bağımsız) davalar gibi harca tabidir. (Harçlar Kanunu m.6/1) Harç yatırılmadan karşı dava açılmış sayılmaz ve karşı dava hükümleri uygulanmaz (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2016/1440 Esas, 2016/5213 Karar). Harca tabi bir davanın harçsız açılması yada talebin harç yatırılmadan artırılması hallerinde uygulanacak olan usul 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 30.maddesinde belirtilmiştir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 2009/20497 Esas, 2011/33151 Karar)
Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır (Harçlar Kanunu m. 30).
Mahkemece davalı-karşı davacıya 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30.maddesi uyarınca yatırılması gereken harç miktarı da belirtilerek, belirlenen harcı gelecek celseye kadar yatırması, harcı yatırmadığı taktirde karşı davanın işlemden kaldırılacağı ve harcın işlemden kaldırma tarihinden sonra 3 ay içerisinde yatırılmaması halinde karşı davanın HMK’nın 150. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verileceğine ilişkin karar alınmadan yargılamaya devam edilmesi doğru görülmemiştir.
2- Hüküm, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar (HMK m. 297/1-c).
Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir (HMK m. 297/2).
Somut olayda; davalı ……. karşı davacı sıfatı gerekçeli kararda gösterilmediği gibi ; gecikme tazminatı talebine ilişkin karşı davası hakkında değerlendirme yapılmaması ve herhangi bir karar verilmemesi de doğru görülmemiştir.
3- Kural olarak, eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Eser sözleşmesi ilişkisinin sözlü olarak da kurulması mümkün ise de esas olan taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin öncelikle uygulanmasıdır. Bu doğrultuda taraflar arasındaki geçerli eser sözleşmesinin tespiti önemlidir.
Somut olayda; davacı vekili tarafından dosyaya sunulan sözleşme ve 26/07/2012 tarihli sözleşme ekindeki, imza davalı tarafça inkar edilmiş olup; davalı adına sözleşmeye imza atan gerçek kişinin bilgilerinin davacı tarafça bildirilmesinden sonra bu kişinin davalı yetkilisi ya da yetkili sıfatıyla hareket eden kişilerden olup olmadığının araştırılması, kabule göre imzalar davalı tarafça inkar edildiğinden imza incelemesi yapılarak bu sözleşme hükümlerinin dava konusu uyuşmazlıkta uygulanıp uygulanamayacağının tartışılması sonucu karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yine somut olayda davalı tarafça dosyaya sunulan 30/04/2012 tarihli “iş antlaşması” başlıklı belge ile 22/02/2013 tarihli “beyanımdır” başlıklı belgeler yönünden dosyada alınan ATK raporuna göre yapılan değerlendirme ile sonuca gidilmiş olup, ATK raporunda kesin ifadelerin bulunmaması ve davalı tarafın itirazlarının bulunmasına ve ATK’nın bu hususta son merci olmamasına göre Üniversitelerin güzel sanatlar bölümünden öğretim üyeleri, Jandarma kriminal daire başkanlığı veya Emniyet kriminal daire başkanlığından tarafların itirazları ve dosya içerisindeki özel kriminal raporundaki tespitleri de karşılar; varsa belgelerdeki terkip, tertip, istif, uyum, silinti, çıkıntı ve benzeri değişikliklerin tespit edici mahiyette rapor alınmadan sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir. Kabule göre de sözleşme ve belgelere sonradan eklendiği anlaşılan ifadenin bulunması halinde bundan kendi lehine sonuç çıkarma durumunda olan tarafın ispatla yükümlü olduğunun da dikkate alınması gerekecektir.
TBK’nın 481. Maddesine göre; eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmayıp, iş bedeli konusunda taraflar da anlaşmamışlarsa, iş bedelinin, yasanın sözü edilen bu hükmü uyarınca, yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiç fiyatlarına (içerisinde yüklenici kârı ve KDV bulunduğundan ayrıca eklenmeksizin) göre belirlenmesi gerekmektedir (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2019/1265 Esas, 2019/3659 Karar)
4- Kural olarak 818 sayılı BK’nın 32 ve 6098 Sayılı TBK’nın 40. maddesi hükümlerine göre, yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar, alacak ve borçları temsil olunana intikâl eder. Hukuki muamelede bulunanın yetkili temsilci olmaması halinde, temsil olunanı bağlamayacağından şahsen sorumlu olur. Ancak 818 Sayılı BK’nın 38 ve 6098 sayılı TBK’nın 46. maddelerinde, bir kimsenin yetkisi olmadığı halde temsilci olarak bir hukuki işlem yaptığı ve bu işlemi temsil olunan tarafından onandığı ve icazet verildiği taktirde temsil olunanı bağlayacağı kabul edilmiştir (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2019/3309 Esas, 2020/1951 Karar).
Somut olayda davalı, kendisi adına belge imzalayan şantiye şefinin yetkilisi olmadığını iddia etmektedir. Mahkemece, belgeyi imzalayan dava dışı Atıf Mühürdar’ın yaptığı benzer işlemlerin temsil olunan tarafından benimsenip benimsenmediği hususunda herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Atıf Mühürdar’ın yetkili temsilci gibi davranıp davranmadığı, davalının ticari vekili olup olmadığı konusunda inceleme yapılmamış olduğundan, davalının ticaret sicil kayıtları, defter ve belgelerinin incelenmesi; Atıf Mühürdar tarafından yapılan işlemlerin davalı tarafından benimsenip benimsenmediği araştırılarak geçici kabul tutanağının davalıyı bağlayıp bağlamadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
5- İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2015/78 Esas, 2015/6310 Karar).
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (Yargıtay “HGK’nın 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
6- O halde Mahkemece yapılacak işlem, taraflar arasındaki geçerli sözleşme hükümlerinin tespiti ile öncelikle sözleşme hükümlerinin uygulanması; buna göre iş bedelinin hesaplanması, yukarıdaki açıklamalara göre toplanan delillerin tartışılması; taraflar arasındaki mail yazışmaları ile hak ediş ve faturaların tarafların ileri sürdükleri sözleşme şartlarına uygun olup olmamasının sonuca etkisi olup olmayacağının tartışılması; gerekirse yeni bir bilirkişi heyetinden tarafların iddia ve itirazlarını karşılar, denetime elverişli rapor alınarak ulaşılacak sonuca göre karar verilmesinden ibaret olacaktır.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.4,6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-… 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 30/12/2020 ve 2014/1184 Esas-2020/849 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.4,6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
5-Davalı tarafından ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….