Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/147 E. 2023/380 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/147 – 2023/380
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvuru Kabul/Gönderme/HMK m. 353/1-a.6)
DOSYA NO : 2022/147 Esas
KARAR NO : 2023/380

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/10/2021
NUMARASI : 2017/249 Esas-2021/679 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 21/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/03/2023

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili ; davalıların “… 3. Etap Evleri İnşaatı” işinin yüklenicisi olduğunu, davalılar ile müvekkili arasında “Tüm Zayıf ve Kuvvetli Akım Elektrik Tesisatı İşinin Malzemeli olarak yapımına” dair 07.01.2015 tarihli taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, 31.12.2015 tarihine kadar yapılmış olan tüm işlerin müvekkili tarafından yerine getirildiğini, bu tarih itibariyle işin seviyesinin %64 düzeyinde olduğunu, idare (…AŞ) tarafından düzenlenen 05.01.2016 tarihili 12 nolu hakedişte bu durumun tespit edildiğini, müvekkili ile davalılar arasındaki sözleşme bedelinin Kdv dahil 8.400.000 TL olup %64’lük hakediş oranına karşılık gelen tutarın Kdv dahil 5.376.000 TL olduğunu, davalının ise bu güne kadar Kdv dahil 3.394.000 TL ödeme yaptığını, dolayısıyla müvekkilinin davalıdan Kdv dahil 1.982.000 TL alacağı kaldığını, davalının sözleşmeyi 08.04.2016 tarihli noter ihtarı ile feshetmiş olmasına karşın, 31.12.2015 tarihi itibariyle hakedişten doğan bakiye alacağın ödenmediğini, söz konusu tutarın ödenmesini 25.08.2016 tarihli noter ihtarı ile talep ettiklerini davalının ihtara duyarsız kaldığını belirterek fazlaya ilişkin talep hakkı saklı olmak üzere şimdilik 300.000 TL’nin 05.01.2016 hakediş tarihinden itibaren veya ihtarnamenin tebliğ edildiği 01.09.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili; Hadımköy 3.Etap Evleri İnşaatı kapsamında tüm zayıf ve kuvvetli akım tesisatı işinin malzemeli olarak anahtar teslimi götürü bedel esasına göre yapımı konusunda taraflar arasında 07.01.2015 tarihli sözleşme imzalandığını, davacının 2015/Haziran ayından itibaren işçilerine ve tedarikçilerine ödeme yapmamaya başladığını, bu ödemelerin davacı nam ve hesabına müvekkili tarafından yapılarak hakedişinden mahsup edildiğini, davacının imzasını havi mahsup tutanaklarının dilekçe ekinde sunulduğunu, ayrıca davacının borçlu olduğu takip dosyalarından müvekkiline haciz ihbarnameleri gönderildiğini, (Ank. 5.İcra Müd.2015/25797 – 25798 – 11.İcra Müd. 2015/24087 – 24952 İst.Anadolu 15.İcra Müd.2015/19694), sözleşme süresinin 31.12.2015 tarihinde sona erdiğini ancak davacının işi bitirmediğini, müvekkilinin bir süre daha bekleyip 08.04.2016 tarihli noter ihtarı ile sözleşmeyi feshedildiğini, bu feshin haklı bir fesih olduğunu, davacının son hakedişinin 31.12.2015 tarihli 8 nolu hakediş olup davacının imzasını taşıyan bu hakedişe göre gerçekleşme oranının %37 olduğunu, bu tarihten sonra davacının bir iş yapmadığını, davacının iddia ettiği …AŞ tarafından düzenlenen hakedişin 05.01.2016 tarihli olup iş seviyesindeki (%37 + %27)= %64 artışın müvekkilinin doğrudan temin ettiği malzeme ve işçiliklerle ilgili olduğunu (Haziran2015 tarihinden itibaren davacı nam ve hesabına çeşitli ödemeler yapıldığını), 2016/Ocak ayından sonra müvekkillinin işi kendi imkanları ile devam ettirdiğini ve nihayet 08.04.2016 tarihli noter ihtarı ile sözleşmeyi feshettiğini, davacının iddiasının aksine müvekkiline 431.000 TL borçlu olduğunu, bunun haricinde irat kaydedilecek olan 750.000 TL teminat senedi ve gecikmeden kaynaklı 990.000 TL gecikme cezası da dikkate alındığında davacın reddi gerektiğini belirtmiştir.
Davalı … AŞ vekili; davacının iş programının gerisinde kaldığını, davacının çalışanlara ve tedarikçilere ödeme yapamadığını, işin daha fazla gecikmemesi için çalışanların ücretlerinin müvekkili tarafından ödendiğini, malzeme alımının müvekkili tarafından yapıldığını, davacının 31.12.2015 tarihi itibariyle işin ancak %37 sini tamamlayabildiğini, sözleşmenin 08.04.2016 tarihi itibariyle feshedildiğini, fesih tarihi itibariyle davacının 99 günlük gecikmeye girdiğini, gecikme nedeniyle günlük 10.000 TL den 990.000 TL gecikme cezası ödemesi gerektiğini buna ilişkin dava hakkını saklı tuttuklarını, iş ortakları ile idare arasında düzenlenen 05.01.2016 tarihli hakedişte iş seviyesinin %64 olarak belirtildiğini ancak, iki hakediş (31.12.2015 – 01.05.2016) arasındaki farkın iş ortaklığı tarafından gerçekleştirildiğini, her iki hakediş kıyaslandığında aradaki iş kalemlerinin görüleceğini, ayrıca farkın çalışanlara ve tedarikçilere yapılan ödemelerden kaynaklandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; bilirkişi raporunda; Eser sözleşmelerinde işin tamamlanarak teslim edildiğinin ispatının yükleniciye, iş bedelinin ödendiğinin ispatının ise iş sahibine düştüğünü, faturanın tek başına fiili imalatı yahut teslim olgusunu kanıtlamaya yeterli olmadığını, yüklenicinin iş bedeline hak kazanabilmesi için eseri sözleşme ve ekleri ile fen ve tekniğine uygun olarak tamamlayıp iş sahibine teslim ettiğini ayrıca kanıtlaması gerektiğini, taraflar arasında son hak edişin 31.12.2015 tarihinde imzalandığını, bu hak edişten hemen sonra davalı ile idare arasında imzalanan 05.01.2016 tarihinde 12 nolu hak edişin düzenlendiğinin anlaşıldığını, yüklenici tarafından tamamlandığı halde hak edişe girmeyen ve dolayısıyla bedeli ödenmemiş imalatların da olabileceğini, bu bağlamda davacı tarafından tamamlandığı halde taraflar arasında imzalanan 31.12.2015 tarihli hak edişe girmeyen imalatların olabileceği kanaatine ulaşıldığını, 05.01.2016 tarihli idare hak edişinde yer alan imalatların davacı tarafından değil davalı tarafından tamamlandığına ilişkin dosya kapsamında bir kayıt olmadığını, taraflar arasında düzenlenen 31.12.2015 tarihli son hak edişte davacı yanın ihtirazı kaydının bulunmadığını, davacı tarafından yapılan imalatların davalı ve idare arasındaki hak edişlerden yola çıkılarak hesaplandığına göre davacı alacağından yapılacak malzeme faturalarına ilişkin kesintilerin de davalı ile idare arasındaki 05.01.2016 tarihli hak edişten yola çıkılarak belirlenmesi gerektiğinin düşünüldüğünü, davacının sözleşmesinin malzeme + işçilik bedellerine ilişikn olduğunu, davacı nam ve hesabına ödenen malzeme bedellerinin mahsup edilmediği takdirde davacının sebepsiz zenginleşeceğini, buna göre yapılan hesaplamaya göre toplam 1.037.109,56 TL tutarındaki malzeme bedelinin davacı hak edişinden mahsubu gerektiğinin düşünüldüğünü, davacı yana yapılan ödemeler ve davacı nam ve hesabına yapılan ödemelerin ise toplam 3.556.186,57 TL olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 5. Maddesi uyarınca davacı yanın yer tesliminin geç yapıldığı yönündeki beyanının yerinde olmadığını, yine aynı sözleşmenin 15.1. Maddesi uyarınca 31.12.2015 tarihinden sözleşmenin feshedildiği 08.04.2016 tarihine kadar geçen 99 gün için 990.000,00 TL gecikme cezasının davacı hak edişinden mahsubunun gerektiğinin düşünüldüğünü, sonuç olarak davacının, davalı tarafından yapılan ödemeler ve namı hesabına alınan malzeme bedelleri ile gecikme cezası mahsup edildikten sonra, davalıdan talep edilebilir bir alacağı olmadığını, 276.005,41 TL borçlu olduğunu bildirildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 07.01.2015 tarihli olup işin bitim tarihinin 31.12.2015 olarak kararlaştırıldığı, taraflar arasına en son Davacının 31.12.2015 tarihine kadar şantiye sahasında kaldığı ve sözleşmenin davalı tarafından 08.04.2016 tarihinde feshedildiği hususunun uyuşmazlık konusu olmadığı, Davalı ana yüklenici şirketlerce iş sahibi idareye sunulan 12 nolu hakedişin 05.01.2016 tarihinde düzenlendiği, hakedişin Aralık ayında yapılan işleri kapsadığı, taraflar arasında düzenlenip imzalanan 31.12.2018 tarihli 8 nolu hakedişin ise daha çok davacı nam ve hesabına yapılan ödemeler ve kesintileri konu aldığı, Aralık ayında yapılan imalatların bu hakedişe konu edilmediği, bu durumda idare ile davalı arasındaki 05.01.2016 tarihli hakedişte yer alan işlerin davacı tarafından yapıldığının kabulü gerektiği, 30.06.2018 tarihli rapor ekinde yer alan pursantaja göre davacı tarafından yapılan işin seviyesinin %63,17 olduğu, buna göre davacı hakkedişinin 7.120.000 TL x 0,6317 = 4.497.704 TL + KDV = 5.307.290,72 TL olduğu, bu tutardan mahkemece hükme esas alınan 23.06.2021 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen 1.037.109,56 TL tutarındaki malzeme bedelinin mahsubu gerektiği zira sözleşmenin malzeme + işçilik dahi olarak imzalandığı, bunun dışında davacıya yapılan ödemeler ile davacı nam ve hesabına yapılan ödeme tutarı toplamı olan 3.556.186,57 TL’ nin de davacı hakkedişinden mahsup edilmesi gerektiği, davalı tarafça ayrıca fesih tarihine kadar 99 gün için hesaplanacak gecikme cezasının da davacı alacağından düşülmesi gerektiğini savunduğu, taraflar arasındaki sözleşmede işin süresinin 31.12.2015 olarak kararlaştırıldığı, yine sözleşmenin 15. Maddesinde gecikme halinde başkaca hiçbir ihtara gerek olmaksızın günlük 10.000,00 TL gecikme cezası ödeneceğinin hükme bağlandığı, ancak sözleşmenin 5.3 maddesinde de gecikmenin toplamda 5 günü geçemeyeceği aksi halde işverenin sözleşmeyi feshetme hakkı bulunduğu düzenlenmiş olup sözleşmenin bu hükmü uyarınca gecikme cezasının 5 günü aşamayacağının değerlendirildiği, Sözleşmenin bu hükmü gereğince iş bitim tarihi olan 31.12.2015 ‘den itibaren 5 günlük gecikme cezası olan 50.000,00 TL’nin davacı hakkedişinden mahsubu gerektiği, bu tutar da düşüldüğünde davacının bakiye hakediş alacağının 663.994,59 TL olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;1.037.109,56 TL tutarlı faturaların süresinde sunulmadığını, hesaplamada dikkate alınmasının hatalı olduğunu, yine karşı tarafın 14/12/2020 tarihinde sunduğu 536.109,56 TL’lik 12 adet faturanın da süresinde olmadığını, faturaların müvekkil şirket adına da düzenlenmediğini, bu faturaların alacaktan mahsup edilemeyeceğini, müvekkilin onayı olmadan davalı tarafından davacı nam ve hesabına ödeme yapılmadığını, bu ödemelerin hakediş içerisinde yer almadığını, faturalarda davacı onayının bulunmadığını, faturaların çoğunda teslim alan olarak görülen…’in … Şirket müdürü …’in oğlu olduğunu, 3. Kişilere davacı namına yapılan ödemelerden …’ın onayı dışında olanları kabul etmediklerini, faturalardan bir kısmının 2015 Kasım, Ekim aylarına ilişkin olduğunu, Aralık ayındaki imalatla ilgisinin olmadığını, sözleşme konusu faturalara konu malların 2016 yılındaki imalatlarda kullanıldığını, işin niteliği gereği daha önceki imalatlarda kullanılamayacağını, bilirkişi raporunda hesaplanan 3.556.186,57 TL ödeme tutarına bir diyeceklerinin bulunmadığını, işin gecikmesinde müvekkilin kusurunun olmadığını, 50.000,00 TL ceza mahsubunu kabul etmediklerini, idarenin hakedişine göre sıva işlerinin müvekkil tarafından yapıldığının anlaşıldığını, davalıların 01/01/2016 tarihinden itibaren işi kendisinin tamamladığını iddia ederek sözleşmeye eylemli feshettiğini, bakiye alacaklarının 1.751.104,15 TL olduğunu, gerekçenin düzeltilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarında çeşitli hesap hataları yapıldığını, dosyadaki faturaların tamamının iş ortaklığı adına kesilmiş ve taşeronun işiyle ilgili olduğunu, 31/12/2015 tarihinden önceki tüm faturaların hesaba katılması gerektiğini, buna göre alacaktan mahsup edilecek faturalar toplamının 1.586.877,21 TL olduğunu, bir kısım faturalardaki malların davacı işçisi …’ya teslim edildiğini, 6 adet fatura bedelinin 440.378,18 TL olduğunu, fatura konusu çelik zırhlı kabloların idare hakedişine de girdiğini, idare hakedişi ile taraflar arasındaki … kablo transe ve kablo montajı hakediş farkının … elektriğin 440.378,18 TL’lik faturalarından kaynaklandığını, yine … Elektriğin sayaç panoları faturasının 40.705,66 TL olduğunu, malzemenin davalı tarafından karşılandığından hakedişlerinin farklı olduğunu, bilirkişinin tahmine dayalı değerlendirme yaptığını, sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, sözleşmenin 19.2 maddesi gereği 750.000,00 TL cezai şart koşulunun oluştuğunu, cezai şartın fahiş olmadığını, sözleşmenin 19.2 maddesi gereği fesih halinde nakit teminatların geri ödenmeyeceğini, bu durumun hesaplamada dikkate alınmadığını, sözleşmenin 5. Maddesi gereği 5 günü aşan durumlarda müvekkilin söleşmeyi feshedip etmemekte serbest olduğunu, 5 günlü sınırlı cezai şartın hesabının hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin itirazlarını reddederken gerekçe göstermediğini bu durumun Anayasa’ya aykırı olduğunu, gecikme cezasının 5 günü geçemeyeceğine dair değerlendirmenin hatalı olduğunu, davacının hakediş oranının %37 olduğunu, davacının bu hakedişi ihtirazi kayıt koymadan imzaladığını, fesih ihtarına kadar 99 gün gecikme olduğunu, 5 gün ile sınırlı gecikme cezası uygulanmasının hatalı olduğunu, taraflar arasındaki hakedişle idare arasındaki hakediş arasındaki farkın davacı namına tedarik edilen malzemeler ve haricen ödenen işçilik alacaklarından kaynaklı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Eser Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Aşağıda belirtilen hususlar dışında kalan istinaf başvuru sebepleri yönünden, kararın içeriğine göre bu aşamada değerlendirme yapılmamıştır.
1- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddeleri uyarınca taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Yine, gerek doktrinde gerekse Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere; ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kişiye düşer. Bu kabul, adi karine niteliğindedir. Nitekim; Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin istikrar bulmuş içtihatlarında kabul edildiği üzere, bir sözleşme fesih ya da başka bir nedenle ortadan kaldırılmadıkça, o sözleşme kapsamında kalan işlerin, o sözleşmenin yüklenicisi tarafından yapıldığı kabul edilir. Ancak, sözleşme feshedilmiş ve işin üçüncü kişiye yaptırıldığı ileri sürülmüşse, bu kez karine, üçüncü kişi yararına oluşmaktadır. Elbette, her iki durumda da, bu karinelerin aksini ileri süren tarafın, bu savunmasını kanıtlanması mümkündür. (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2021/423 Esas, 2021/1860 Karar).
Taraflar arasındaki yazılı sözleşme ilişkisi bulunmakta olup sözleşmede işin malzemeli olarak yapılacağı kararlaştırılmıştır. Sözleşmede değişiklik yapıldığını iddia eden tarafın bunu ispatlaması gerekir.
2- TBK 125. maddede, borçlunun temerrüdü halinde alacaklının seçim hakları düzenlenmiş olup, alacaklı sözleşmeden dönme yolunu seçmiş ise, sözleşmenin hükümsüzlüğünden doğan zarar (menfi zarar), kapsamında kalmayan müspet zararlarını isteyemez. Gecikme cezası ve cezai şart alacağı müspet zarar kapsamında kaldığından, sözleşmede aksine açık bir hüküm olmadıkça sözleşmeden dönen tarafın isteyebilmesi mümkün değildir.
TBK’da ifaya ekli ceza ile ilgili olarak yer alan; ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir (TBK 179/2) düzenlemesi de aynı sonucu içerir şekilde ancak akdin ifasının istenmesi halinde bu cezanın istenebileceğini, sözleşmeden dönen tarafın akdin ifasından vazgeçmiş olması nedeniyle ifaya ekli cezayı da isteyemeyeceğini ortaya koymaktadır.
Seçimlik ceza ise TBK’nın 179. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiş olup, bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilecektir. Seçimlik cezanın istenebilmesi için aksi kararlaştırılmamışsa sözleşmeden dönülmemiş ya da feshedilmemiş olması gerekir. Kural olarak sözleşmenin feshi halinde seçimlik cezanın da istenmesi mümkün değildir. (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2016/4690 Esas, 2018/649 Karar)
Dönme cezası, sözleşmeden dönen tarafın (borçlunun) karşı tarafa ödemesi gereken ceza türüdür. Dönme cezası, sözleşmenin feshi durumunda haklı olan tarafın maruz kaldığı tüm zararları karşılamak üzere kararlaştırılır (KARATAŞ, İzzet: Eser Sözleşmeleri, Ankara 2004, s. 294,295). Dönme cezası nedensiz veya haklı neden olmaksızın sözleşmeden dönene uygulanacak bir yaptırımdır (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2013/5604 Esas, 2014/4719 Karar).
3- Taraflar arasında yapılan sözleşmenin 23. maddesinde Yapım İşleri Genel Şartnamesi sözleşmelerin ekleri arasında gösterilmiştir. Sözleşmenin bu hükmü, sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 193. maddesi hükmü gereğince delil sözleşmesi niteliğinde olduğundan, mahkemece kendiliğinden gözetilmelidir.
4- O halde Mahkemece yapılacak işlem; davalı tarafından gerçekleştirilen fesih işleminde tarafların kusurlarının bulunup bulunmadığının tespiti bakımından sözleşme ve ekleri dikkate alınarak önceki tespitlere ek olarak davacı tarafın gerçekleştirmiş olduğu imalata göre hak ettiği iş bedelinin alıp almadığının, işin gecikmesinin davacıdan kaynaklanıp kaynaklanmadığının, bu kapsamda dava dışı idare tarafından alınan süre uzatım kararlarının davacı imalatına etkisi olup olmadığı gibi hususların da tartışılması, ispat kuralları çerçevesinde davacı tarafından iddia edilen dönemde gerçekleştirilen imalat tutarının belirlenmesi; hak edişlere girmeyen imalatların sözleşme hükümlerine göre değerlendirilmesi, davacı tarafın … tarafından teslim alınan mallar yönünden ikrarının dikkate alınması, bunun dışında bir kısım imalatların malzemesiz olarak yapıldığını iddia eden davalı tarafın iddialarının, 3. Kişilerden temin edilen faturaların tek başına ispat vasıtası olmayacağı da nazara alınarak ispat kuralları çerçevesinde tartışılması, sözleşmedeki cezaya ilişkin hükümlerin değerlendirilerek davalı tarafından talep edilen cezanın türünün belirlenmesi, kabule göre feshedilemeyen 5 günlük süre bakımından sözleşme eki Yapım İşleri Genel Şartnamesi’ne göre fesih öncesi ihtar gerekip gerekmediğinin tartışılması, yine günlük ceza bedelinin sözleşmenin 10.1 ve 19.2 maddelerinde farklı tespit edilmiş olmasına göre hangi miktardan belirlenmesi gerektiğinin tartışılması, yine sözleşmenin 19.2 maddesi kapsamında nakit teminat kesintisinin irat olarak kaydedilme koşullarının oluşup oluşmadığının tartışılması; bu şekilde ulaşılacak sonuca göre karar verilmesinden ibaret olacaktır.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 20/10/2021 tarih ve 2017/249 Esas-2021/679 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-Davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendilerine iadesine,
6-Taraflarca ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-İnceleme konusu kararın icrasının geri bırakılması için İİK’nın 36/1 maddesi gereğince varsa taraflarca yatırılan nakit teminatların veya sunulan banka teminat mektuplarının dosya kapsamı ve kararın niteliğine göre aynı maddenin 5. Fıkrası gereğince yatıran/sunan tarafa İADESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 21/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
✍e-imzalıdır

Üye
✍e-imzalıdır

Üye
✍e-imzalıdır

Katip
✍e-imzalıdır