Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/140 E. 2023/1307 K. 19.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/140 Esas
KARAR NO : 2023/1307 (İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Kararın Kaldırılarak Gönderilmesi
HMK 353/1-a-4 ve a-6)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/11/2021
NUMARASI : 2016/133 Esas-2021/853 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
KARAR TARİHİ : 19/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/01/2024

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında mahkemece davanın davalılar …A.Ş. ile … Ltd. Şti. yönünden reddine, … Ltd. Şti yönünden kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 15/02/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı … Ltd. Şti. arasında “Esertepe Rekreasyon Alanı Çevre Düzenleme Yapı İşi İnşaatı İşi” ile ilgili olarak iki kez taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, sözleşmelere konu işlerin müvekkili firma tarafından sözleşmeye uygun olarak tamamlanıp teslim edildiğini ve ana işveren tarafından da kabulünün yapıldığını, üstlenilen edimlerden ilk sözleşmenin geçici ve kesin kabulünün ikinci sözleşmenin de geçici kabulünün yapıldığını, kesin ve geçici kabul tutanaklarının, müvekkilinin üstlendiği işlerde bir eksiklik olmadığının açık ve kesin delili olduğunu, müvekkilin SGK ve vergi borcu bulunmadığını 157.836,50 TL alacağı mevcut olduğunu, davalılardan … Ltd. Şti’nin müvekkilinin alacağını ödemek bir yana teminat çekini kötü niyetli olarak nakde dönüştürdüğünü, teminat çekini nakde dönüştüren davalı … Ltd. Şti. olarak görünse de davalı şirketler arasında tam bir organik bağ mevcut olduğunu, şirketlerin Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı yazışmalarındaki resmi adreslerinin aynı olduğunu, iş tesliminin son aşamasına kadar … Taah. San ve Tic. Ltd. Şti ile … Ltd. Şti. ortaklarının … olduğunu, pek çok resmi işin, … firması yetkilisi ve asıl ortağı olan … tarafından vekaleten takip edildiğini, … Ltd. Şti. uhdesinde bulunan müvekkilinin teminat çekinin bizzat … firması yetkilisi ve asıl ortağı olan … tarafından nakde dönüştürüldüğünü, şirketler arasındaki bağın kesin delil olduğunu, davaya konu olayda, tüzel kişi olan bir ortaklıkta sınırlı sorumluluk ilkesinin bilinçli bir şekilde alacaklıların menfaatlerine zarar verecek şekilde kötüye kullanıldığını, şirketlerden … Ltd. Şti. yetkilisi ve bir dönem büyük ortağı olan aynı zamanda … firmasının ortağı, sahibi, yetkilisi olan …’ın, … firması adına alt taşeronluk sözleşmeleri yaptırıp, işin tamamlanmasını müteakip işi teslim aldığını, ancak bedelinin ödenmediğini, işin sözleşme ve yapımını, fiili ve organik olarak … firması adına karar vererek uygulayan … firması yetkilisinin, bedel ödeme söz konusu olduğunda … firması ile bir ilişkisi bulunmadığını, ayrı bir tüzel kişilik olduğunu belirterek müvekkili firmayı mağdur ettiğini, tüzel kişilerin üyelerinin art niyetli, hesaplı bir davranışla sırf sorumluluktan sıyrılmak maksadı ile tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınmalarının başka firma ismi altında işlemleri bu bağımlı firma üzerinden gerçekleştirerek sorumluluktan kurtulmalarının ve alacaklının mağdur edilmesinin hiçbir kanun maddesi tarafından korunmayacağını, müvekkili şirketin, tüm iyi niyeti ile imza altına aldığı sözleşme gereği üstlendiği taahhüdü tam olarak yerine getirdiğini, işi teslim ettiğini, davalıların asıl işverenden bu sebeple doğan tüm alacaklarını tahsil ettiğini, müvekkilinin yaptığı işin bedelinin, … firmasının ekonomik olarak ödeme gücü kalmadığı gerekçesi ile ödenmediğini, davalı firmaların iş adreslerinin aynı olmasının, aralarındaki organik bağın, bağımlı şirket olduklarının ve müşterek hareket ettiklerinin belgeler ile sabit olduğunu, bu nedenle müvekkilin yaptığı üretimin bedeli olan alacağından şimdilik 50.000,00 TL’lik kısmınının 31/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek avans faizi ile birlikte davalılar arasındaki tüzel kişilik perdesinin aralanarak tüm davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davalıların cevap dilekçesi sunmadıkları görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/11/2021 tarihli 2016/133 Esas 2021/853 Karar sayılı kararında özetle; Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/397 E, 2016/797 K sayılı dosyasının tetkikinde davacısının dosyamızın davacısı, davalısının davalımız … Ltd. Şti, dava konusunun kıymetli evraktan kaynaklı menfi tespit olduğu mahkemenin 17/11/2016 tarihli ilamı ile “…Bilirkişi heyetinden alınan raporda taraf ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi neticesinde; dava konusu çekin her iki taraf defterlerinde de yer aldığı, dava konusu taşeronluk sözleşmesi gereğince yapılan işlerin hakedişlere bağlandığı ve bunlara uygun olarak faturalarının davacı tarafından düzenlendiği, davalı tarafça da hakedişler ve faturaların itirazsız kabul edilerek defterlerine kayıt edildiği, her iki taraf defterlerine göre davacının davalıdan 157.836,50 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir. Açıklanan nedenlerle; taraflar arasında yapılan sözleşmenin varlığı, çekin teminat amaçlı verildiği ve işin sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği (ki bu konuda Esertepe Rekreasyon Alanı Çevre Düzenleme Yapım İşinin asıl işverence 26.02.2015 tarihinde geçici kabulüne ilişkin hazırlanan tutanak ve bu tutanak kapsamında davacının yaptığı Ferforce Korkuluk işi ile ilgili herhangi bir eksik ya da ayıbın bulunduğuna dair bilginin yer almadığı) konusunda herhangi bir uyuşmazlığın bulunmadığı ancak davalı tarafından hakedişlere göre hazırlanan faturalardaki birim fiyatlarının yüksek gösterildiği noktasında itirazın bulunduğu anlaşılmıştır. Bu konuda davalının iddiasını ispata yarar bir delil sunmadığı gibi hakedişler için düzenlenen faturaları da itirazsız kabul ederek defterlerine kayıt ettiği bilirkişi incelemesiyle de tespit edilmiştir. Tüm dosya kapsamı, dava, davalı vekilinin süresinden sonra davaya karşı vermiş olduğu cevaplar ile hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 31.01.2014 tarihli taşeronluk sözleşmesinin yapıldığı, bu sözleşme kapsamında davalı tarafından, yapılan avanslara karşılık davacının da teminat olarak dava konusu … şubesine ait çeki verdiği, davacının sözleşme kapsamında işini tam olarak yaptığı hususunun her iki tarafın kabulünde olduğu ve hakediş raporları sonrası, davacı tarafın hazırladığı faturaların davalı işverence kabul edilip defterlerine kaydedildiği, hakediş ve faturalara herhangi bir itirazın bulunmadığı bu nedenle bu miktarda işin yapıldığının kabul edildiği, yine söz konusu işin de içinde bulunduğu Esertepe Rekreasyon Alanı Çevre Düzenleme Yapım İşi’nin asıl işverence 26.02.2015 tarihinde geçici kabulünün yapıldığı ve kabul tutanağı içeriğinde davacının yaptığı ferforje korkuluk işine ilişkin herhangi bir eksik ve ayıplı işin olduğuna dair bilginin yer almadığı, bu nedenlerle davacının sözleşme gereği işi usulüne uygun olarak yapıp teslim ettiği ve teminat amaçlı verdiği çekin bedelsiz kaldığı, davalı tarafından iade edilmeyip haksız olarak çek bedelinin tahsil edildiği anlaşılmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalar ve de davanın görülmesi sırasında dava konusu çekin tahsil edildiği ve davanın istirdata dönüştüğü hususuda nazara alınarak,…Davacının davasının kabulü ile, davacının ,davalıya, … Şubesi’ne ait C1-5677481 nolu 31.07.2015 keşide tarihli, 150.000,00 TL bedelli çekten dolayı borçlu olmadığının TESPİTİNE, çek bedeli ödendiğinden 150.000,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,” karar verildiği kararın taraflara en son 15/08/2017 tarihinde tebliğ edildiği kararların kesinleştiği, dosya içerisinde mevcut üçlü bilirkişiden alınan rapor ve ek raporda “… taraf ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi neticesinde; dava konusu çekin her iki taraf defterlerinde de yer aldığı, dava konusu taşeronluk sözleşmesi gereğince yapılan işlerin hakedişlere bağlandığı ve bunlara uygun olarak faturalarının davacı tarafından düzenlendiği, davalı tarafça da hakedişler ve faturaların itirazsız kabul edilerek defterlerine kayıt edildiği, her iki taraf defterlerine göre davacının davalıdan 157.836,50 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir. ” denildiği görülmüştür.
Davalı şirketlerin ticari sicil kayıtlarının getirtilmiş davalı … İnşaat Ltd. Şti’nin … ve … tarafından kurulduğu, …’ün hissesini 08/11/2013 tarihinde …’ın satın aldığı, şirketin merkez adresinin … olduğu, …’ın devraldığı hisseyi 25/09/2014 tarihinde …’e devrettiği, şirketin merkez adresini, 17/09/2014 tarihinde … adresine aldığı, …’in şirketteki hissesini 11/11/2016 tarihinde …’a devrettiği, şirketin merkezini 23/01/2017 tarihinde … adresine taşıdığı görülmüştür.
Davalı … İnşaat Taah. … Ltd.Şti’nin şirketin 2011 tarihi itibariyle merkez adresinin … yolu üzeri 4. Kilometre olduğu, …’ın 30.000 adet hissesinin tamamını …’a 03/01/2011 tarihinde devrettiği, ticaret sicil kaydının tetkikinde; merkez adresinin … olduğu, 08/11/2016 tarihli genel kurul kararı ile …’ın 3 yıllığına yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği, Ticaret Merkezinin 23/01/2017 tarihi itibariyle … olarak değiştirildiği görülmüştür.
Davalı … İnş. Uluslararası Nak. San.ve Tic.A.Ş’nin ticaret sicil kaydının tetkikinde; merkez adresinin … olduğu görülmüştür.
Davacı tarafça Esertepe Rekreasyon Alanı Çevre Düzenlemesi Yapım İşine ait taşeron hakediş raporları, Ankara 66. Noterliğinden davalı … İnşaata gönderilen C1-5677481 numaralı Deniz Banka ait 150.000-TL’lik 31/07/2015 vadeli çekin iadesine ilişkin 17/06/2015 tarih 13555 yevmiye numaralı ihtarname suretinin, davacı ile davalı … arasında imzalanan 18/11/2014 tarihli Esertepe Rekreasyon Alanı Çevre Düzenleme Yapım İşi İnşaatına ait 2013 yılı anahtar teslim taşeron sözleşme suretinin 03/04/2014 tarihli ölçümleme tutanak suretinin, 26/02/2015 tarihli yapım işleri geçici kabul tutanak suretinin, 02/12/2013 tarihli yer teslim tutanağının, 31/01/2014 tarihli Esertepe Rekreasyon Alanı Çevre Düzenleme Yapım İşi İnşaatına ilişkin sözleşme suretinin, SGK’dan davacıya verilen ilişiksiz belgesinin ibraz edildiği görülmüştür.
Davacı tarafça Ankara Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Başkanlığı ile davalı … İnşaat … AŞ. – … Taah… Ltd.Şti. iş ortaklığı arasında imzalanan 29/07/2013 tarihli Esertepe Rekreasyon Alanı Çevre Düzenleme Yapım İşi sözleşmesinin ve … … Ltd.Şti ile … İnşaat … A.Ş. İle … Taah. Ltd.Şti. arasında imzalanan 12/11/2013 tarihli alt yüklenici sözleşme suretinin dosyaya ibraz edildiği görülmüştür.
Dosya, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemeleri yaptırılmış alınan 03/09/2019 tarihli raporlarda “…Somut olayda davacı vekili, davalı şirketlerin kasten ve kötüniyetle borçlarının tahsilini engellemek ve sürüncemede bırakmak için borca batık vaziyette bulunan … İnş.Tic.Ltd.Şti üzerinden borçlandığını, biçimsel olarak farklı bir tüzel kişilik olarak gözükse de diğer şirketin paravan olarak tüzel kişiliğini kötüye kullandıkları … İnş.Tic.Ltd.Şti’ne borç yükleme çabalarının kabul görmemesi gerektiğini belirtiyor olsa da, diğer davalı şirketin borca batık vaziyette bulunan bir şirketi paravan olarak kullandıkları hususunu somut delillerle ispatlayamadığı, başka bir deyişle bu tür soyut iddialar dikkate alınarak istisnai bir ilke olan tüzel kişilik perdesinin kaldırılması yoluna gidilemeyeceği kanaatine varılmıştır. Yargıtay’ın çok sayıda kararı incelendiğinde, alacaklıların zararına hareket edildiğinin ve dolayısıyla hilenin varlığının tespiti halinde, pay sahiplerinin sınırlı sorumluluğu ilkesine istisna getirerek tüzel kişilik perdesinin kaldırılabileceği belirtilmektedir. Dolayısıyla hilenin varlığı ve alacaklının zararına hareket edildiği gibi hususların davacı tarafça somut delillerle ispat edilmesinin zorunlu olduğu açıktır. Bu taşeronluk sözleşmenin geçerli olup olmadığı, ihlal edilip edilmediği hususu; 18/11/2013 ve 31/01/2014 tarihli Taşeronluk sözleşmelerinin geçerli olduğu, sözleşmenin ihlaline ilişkin davalı tarafından sunulan her hangi bir ihtar veya tutanağın dosya kapsamında mevcut olmadığı görülmüştür. Davacının alacak hakkının bulunup bulunmadığı, miktarı hususu davacının alacak hakkının bulunup/bulunmadığının davalı şirketler ile davacı şirketin ticari defterlerinin birlikte incelenmesi ile ancak mümkün olacağı, sayın mahkemenin 27/09/2017 tarihli ara kararında 2014, 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin sunulması istenilmesine rağmen bu rapor tarihine kadar sunulmadığı görülmüştür, taraftarca da ticari defterlerin incelenmek için yer bildirimleri de olmadığından değerlendirme imkanı olmamıştır…. Somut olay açısından tüzel kişilik perdesinin kaldırılması şartlarının oluşmadığı. Taşeronluk sözleşmenin geçerli olup olmadığı, ihlal edilip edilmediği hususu;18/11/2013 ve 31/01/2014 tarihli Taşeronluk sözleşmelerinin geçerli olduğu, sözleşmenin ihlaline ilişkin davalı tarafından sunulan her hangi bir ihtar veya tutanağın dosya kapsamında mevcut olmadığı görülmüştür. Davacının alacak hakkının bulunup bulunmadığı, miktarı hususu; Davacının alacak hakkının bulunup/bulunmadığının davalı şirketler ile davacı şirketin ticari defterlerinin birlikte incelenmesi ile ancak mümkün olacağı, sayın mahkemenin 27/09/2017 tarihli ara kararında 2014, 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin sunulması istenilmiş isede, bu rapor tarihine kadar sunulmadığı görülmüştür, taraftarcada ticari defterlerin incelenmek için yer bildirimleri de olmadığından değerlendirme ve hesaplama imkanın olamayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.” denildiği, 26/07/2021 tarihli ek raporda “…İncelenen davalının ait 2014 ve 2015 yılına ait ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yıl sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal sürelerinde usulüne uygun tasdik edildiği tarafımdan görülmüştür. HMK.222.Madde gözetilerek Takdir Sayın Mahkemeye ait olduğu 2016 yılı ticari defter kayıtlarına ise aşağıdaki şekilde yansıdığı tespit edilmiştir. Davacıya ait aşağıdaki cetvelde gösterilen Tekil numaralarını ihtiva eden 2016 yılına ait ticari defterleri (E-Deffter Yemiye/Kebir) incelemeye tabi tutulmuştur….Davacı taraf ticari defter kayıtlarında davalının 120.Y05 alıcılar hesabı-…. Tic. Ltd.Şti. Hesap kodu ile takip edildiği.01/01/2014 tarihinde hesap bakiyesinin 531.000,00 TL Alacak bakiyesi verdiği.31/01/2014-31/12/2014 tarih aralığında 10 işlem ile davacının davalı şirkete toplam bedeli KDV dahil 1.457.392,12 TL tutarlı 10 adet fatura düzenlediği 2013 yılı 531.000,00 TL devir ile birlikte 1.284.054,22 TL ödemesinin bulunduğu, davalı şirketin 31/12/2014 tarihi itibariyle Bakiye 173.337,90 TL borcun kaldığı 01/01/2015 tarihinde Bakiye 173.337,90 TL borcun 128. Y01 Şüpheli Ticari Alacaklara aktarıldığı, dava tarihi 15/02/2016 de aynı bakiyenin devam ettiği ve dava tarihinde davalı şirketin, davacı şirkete 173.337,90 TL 128.Y01 Hesap bakiye borcun devam ettiği, 21/01/2015 tarihinde 226. 08 Hesap kodu Verilen Depozito ve Teminatlar Hesabına işlenen 31/07/2015 Keşide tarihli 1169530 seri nolu 150.000,00 TL tutarlı Denizbank Teminat çekinin 31/12/2016 tarihinde davalı …. Tic. Ltd.Şti. Hesabına borç kaydının devam ettiği görülmüştür. … davacı kayıtlarına göre davalı apı …. Tic. Ltd.Şti .den; Dava tarihinde 15/02/2016 de Davalı şirketin, Davacı şirkete 173.337,90 TL Şüpheli alacak da128.Y01 Hesap bakiye borcun devam ettiği. 21/01/2015 tarihinde 226. 08 Hesap kodu Verilen Depozito ve Teminatlar Hesabına işlenen 31/07/2015 Keşide tarihli 1169530 seri nolu 150.000,00 TL tutarlı … Teminat çekinin 31/12/2016 tarihinde davalı …. Tic. Ltd.Şti. Hesabına borç kaydının devam ettiği görülmüştür. Sonuç olarak Davalı …. Tic. Ltd.Şti. nin davacıya toplam borcunun 323.337,90 TL olduğu.” denildiği görülmüştür.
Davacı vekilinin 15/02/2021 tarihli dilekçesi ile talebini ıslah ederek 323.337,90 TL’ye yükselttiği görülmüştür.
Davacı tarafça taşeron sözleşmesine dayalı olarak ödenmeyen hak ediş bedellerinin davalı şirketler arasındaki tüzel kişilik perdesinin aralanarak tüm davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili talep edilmiş, davalıların yazılı ya da sözlü savunmada bulunmamaları davanın inkarı olarak değerlendirilmiş olup;
Ankara Büyükşehir Belediyesi ile davalı … İnşaat … AŞ. – … Taah… LTD.ŞTİ adi iş ortaklığı arasında 29/07/2013 tarihli Esertepe Rekreasyon Alanı Çevre Düzenleme Yapım İşi sözleşmesi imzalandığı, davalı … … LTD. ŞTİ’ nin de 12/11/2013 tarihli alt yüklenici (taşeron) sözleşmesi ile davalı diğer adi ortaklardan rekreasyon işini üstlendiği, davacının da davalı … … LTD.ŞTİ. ile yaptığı 18/11/2014 tarihli ve 31/01/2014 tarihli Esertepe Rekreasyon Alanı Çevre Düzenleme Yapım İşi İnşaatına ilişkin ek sözleşmeler ile alt taşeron olarak işi üstlendiği, eserin davacı tarafça yapılıp teslim edildiği, eserin hakediş raporları sonrası, davacı tarafın hazırladığı faturaların davalı işveren … … Ltd.Şti.ce kabul edilip defterlerine kaydedildiği, hakediş ve faturalara herhangi bir itirazda bulunmadığı, işin yapıldığının kabul edildiği, yine söz konusu işin de içinde bulunduğu Esertepe Rekreasyon Alanı Çevre Düzenleme Yapım İşinin asıl işveren Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından 26.02.2015 tarihinde geçici kabulünün yapıldığı ve kabul tutanağı içeriğinde davacının yaptığı ferforje korkuluk işine ilişkin herhangi bir eksik ve ayıplı işin olduğuna dair bilginin ve belgenin yer almadığı, davacı … davalı … … Ltd.Şti. açısından kesin delil oluşturan Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/397 E, 2016/797 K sayılı dosyasında mevcut tarafların ticari defter ve kayıtları uyarınca davacının davalı … … LTD.ŞTİ den 157.836,50 TL alacaklı olduğu, dosyamızda delil olarak dayanılan davacı ticari defter ve kayıtları uyarınca da davacının davalıdan çek ( Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/397 E, 2016/797 K sayılı dosyasında dava konusu olan) hariç 173.337,90 TL alacaklı (157.836,50 TL +150.000,00 TL (Çek bedeli) =323,337,90 TL) olduğu, bu kapsamda tarafların ticari defter ve kayıtlarına dayalı Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/397 E, 2016/797 K sayılı dosyasında mevcut raporun çift taraflı defterlere dayanması ve kesin delil niteliği nedeniyle itibar edilmesi gerektiği, davalılar arasında tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirir, şirket ortaklarının ve yönetici birleşmesinin, sicil adreslerinin aynı olduğunun ve davalı şirketlerce borca batık vaziyette bulunan bir şirketin paravan olarak kullanılarak sözleşme yapıldığı ve hilenin varlığı somut olarak davacı tarafça ispat edilemediği bilirkişi raporu, 18/11/2014 tarihli ve 31/01/2014 tarihli Esertepe Rekreasyon Alanı Çevre Düzenleme Yapım İşi İnşaatına ilişkin ek sözleşmeler, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/397 E, 2016/797 K sayılı dosyası ile anlaşılmakla davanın davalılar …A.Ş. ile … Ltd. Şti. yönünden reddine, davalı … Ltd. Şti’ye yönelik davasının kısmen kabulü ile 157.836,52 TL iş bedeli alacağının 50.000,00 TL’sinin dava tarihi olan 15/02/2016 tarihinden itibaren bakiye 107.836,52 TL’sinin ise ıslah tarihi olan 25/08/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili tarafından verilen 29/12/2021 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı … Ltd. Şti. arasında Esertepe Rekreasyon Alanı Çevre Düzenleme Yapı İşi İnşaatı işi ile ilgili olarak iki kez taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, sözleşmelere konu işlerin müvekkili firma tarafından sözleşmeye uygun olarak tamamlanıp teslim edildiğini, söz konusu işin; ana işveren tarafından da kabulü yapıldığını, üstlenilen edimlerden ilk sözleşmenin geçici ve kesin kabulü ikinci sözleşmenin de geçici ve kesin kabulü yapıldığını, ana işveren tarafından düzenlenen, kesin ve geçici kabul tutanaklarının, müvekkilinin üstlendiği işlerde bir eksiklik olmadığının açık ve kesin delili olduğunu, müvekkilinin söz konusu sözleşmeden kaynaklı işlerden dolayı SGK ve vergi borcu bulunmadığını, 157.836,50 TL alacağı olduğunu, davalılardan … Ltd. Şti’nin müvekkilinin alacağını ödemek bir yana teminat çekini kötü niyetli olarak nakde dönüştürdüğünü, bu hususun mahkeme kararı ile sabit olan bir durum olduğunu, her ne kadar teminat çekini nakde dönüştüren davalı … Ltd. Şti olarak görünse de davalı şirketler arasındaki tam bir organik bağın mevcut olup şirketlerin Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı yazışmalarındaki resmi adresleri aynı olduğunu, iş tesliminin son aşamasına kadar … Taah. San ve Tic. Ltd. Şti ile … Ltd. Şti. ortaklarının … olup resmi işlerin, … firması yetkilisi ve asıl ortağı olan … tarafından vekaleten takip edildiğini, … Ltd. Şti. uhdesinde bulunan müvekkiline ait teminat çekinin bizzat … firması yetkilisi ve asıl ortağı … tarafından nakde dönüştürüldüğünü, sıralanan nedenlerle şirketler arasındaki bağın kesin olup, davaya konu olayın tüzel kişi bir ortaklıkta sınırlı sorumluluk ilkesinin bilinçli bir şekilde alacaklıların menfaatlerine zarar verecek şekilde kötüye kullanıldığını, şirketlerden …. Ltd. Şti. yetkilisi ve bir dönem büyük ortağı olan aynı zamanda … firmasının ortağı, sahibi, yetkilisi olan …’ın, … firması adına alt taşeronluk sözleşmeleri yaptırıp, işin tamamlanmasını müteakip işi teslim aldığını, ancak bedelini ödemediğini, işin sözleşme ve yapımı aşamasında fiili ve organik olarak … firması adına karar vererek uygulayan … firması yetkilisinin, bedel ödeme söz konusu olduğunda … firması ile bir ilişkisi bulunmadığını bildirmesinin açıkça sorumluluktan kurtulmak için perde oluşturduğunu, tüzel kişilerin üyelerinin art niyetli, hesaplı bir davranışla sırf sorumluluktan sıyrılmak maksadı ile tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınmalarının başka firma ismi altında işlemleri bu bağımlı firma üzerinden gerçekleştirerek sorumluluktan kurtulmaları ve alacaklının mağdur edilmesinin kanunen korunamayacağı kanaatinde olduklarını, istinaf dilekçelerinde belirttikleri Yargıtay ilamları ile de tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak davalıların sorumlu tutulmalarına karar verilmesi gerektiğinin anlaşıldığını, davalı şirketlerin ticari sicil kayıtlarının dosyaya getirtilmesi ile davalı … İnşaat Ltd. Şti’nin … ve … tarafından kurulduğunu, …’ün hissesini 08/11/2013 tarihinde …’ın satın aldığını, şirketin merkez adresinin … olduğunu, …’ın devraldığı hisseyi 25/09/2014 tarihinde …’e devrettiğini, şirket merkezinin 23/01/2017 tarihinde … adresi olduğunu, davalı … İnşaat Taah. Ltd. Şti’nin hissedarlarından birinin de yine … olduğunu, …’ın 30.000 adet hissesinin tamamının …’a 03/01/2011 tarihinde devrettiğini, 08/11/2016 tarihli genel kurul kararı ile …’ın 3 yıllığına yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini, Ticaret Merkezinin 23/01/2017 tarihi itibariyle … olarak değiştirildiğinin görüldüğünü, dosyadaki tüm toplanan deliller, davalıların doğmuş alacakları ödemekten imtina ettiği borçlu gözüken şirketin üzerinde hiç bir mal bırakılmadığı şirketlerin birbirleri ile organik bağ içinde olduğu devir tarihlerinin dahi teminat çekinin nakde dönüştürülmesi ve alacağın ödenmemesi zamanına uygun olduğu dikkate alındığında tüm davalıların alacağı ödemekle yükümlü olduğuna dair karar verilmesi gerektiğinden bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, davacı alt yüklenici ile davalı alt yüklenici şirket olan … İnş. Tic. Ltd. Şti arasındaki 31/01/2014 tarihli ve 18/11/2014 tarihli konusu “Esertepe Rekreasyon Alanı Çevre Düzenleme Yapım İşi” olan alt yüklenici sözleşmeleri nedeniyle işin tamamlanarak davalıya teslim edildiği, geçici ve kesin kabullerinin yapıldığı, yapılan işlerde eksiklik bulunmadığı, SGK’dan ilişiksiz belgesinin de alındığı iddiasıyla ödenmeyen hak ediş bedeli alacağı olan 157.836,50 TL bakiye hak ediş alacağı ile avanslara karşılık teminat çeki olarak verilen 150.000,00 TL’lik çekin nakde çevrilmiş olması nedeniyle çek bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemine ilişkin olup dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 50.000,00 TL’nin tahsili talep edilmiş ve davacı vekili tarafından sunulan ıslah dilekçesi ile alacağın 323.337,90 TL’ye yükseltildiği görülmüştür.
Davacı vekili aynı zamanda dava dilekçesinde her üç davalı arasında organik bağ bulunduğunu, diğer davalı şirketler olan … İnş. A.Ş ile … İnş. Ltd. Şti’nin aynı zamanda davaya konu işin ana yüklenicisi olduklarını, ana yüklenici olarak aldıkları eser sözleşmesin mahiyetindeki inşaat işini diğer davalı … İnş. Ltd. Şti’ye 12/11/2013 tarihli alt yüklenici sözleşmesi ile verdiklerini, davacının da davalı … Ltd. Şti ile 31/01/2014 tarihli ve 18/11/2014 tarihli alt yüklenici sözleşmeleri düzenlediğini ancak sözleşme ve yapım aşamasında işleri bizzat yürüten, takip eden yine resmi dairelerdeki işlemleri davalı … Ltd. Şti adına takip eden kişinin aynı zamanda … İnş. Ltd. Şti’nin ortağı ve yetkilisi olan … olduğunu, müvekkili taşeron şirket tarafından davalı yana verilen avanslar karşılığı teminat olarak verilen 150.000,00 TL bedelli çekin de … İnş. Ltd. Şti’nin yetkilisi olan … tarafından nakde çevrildiğini, davalı şirketlerin adreslerinin aynı olduğu gibi şirket ortaklarının da bir kısmının aynı bir kısmının ise akraba olduğunu, davalı diğer iki şirketin işlerini ödeme gücü olmayan davalı … Ltd. Şti üzerinden resmi olarak yürüterek doğan borçlardan dolayı alacaklılara sorumlu oldukları ödemeleri yapmayarak alacaklıları mağdur ettiklerini ve tüzel kişilikler olan şirketler arasındaki ayrı tüzel kişilik bulunduğu hususunu kötü niyetle kullandıklarını belirterek davalılar arasındaki tüzel kişilik perdesinin de aralanarak müvekkili taşeronun belirlenecek alacağının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıların davaya cevap vermedikleri anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda taraf ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ise de davalının ticari defterlerini verilen süre içerisinde sunmamış olması sebebiyle davacı ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak suretiyle alınan bilirkişi rapor ve ek raporlarına göre ve yine daha önce davacı taşeron ile davalı … Ltd. Şti arasında görülen Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/397 Esas 2016/797 Karar sayılı kesinleşen dosyasında her iki tarafın ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan bilirkişi raporunun ve o dosyadaki verilen mahkeme kararının davacı … davalı … Ltd. Şti yönünden bu dosyaya konu alacak yönünden güçlü delil niteliğinde bulunması sebebiyle bu dosyada aldırılan bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle davacı taşeronun davalı … Ltd. Şti’den bakiye iş bedeli alacağı yönünden her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarına göre 157.836,52 TL alacaklı olduğu, yine davacı tarafça nakde çevrilen 150.000,00 TL’Lik çek bedelinin davalılardan istirdadına karar verilmesi talep edilmiş ise de Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/397 Esas 2016/797 Karar sayılı dosyasında teminat olarak verildiği ve bedelsiz kaldığı anlaşılan 150.000,00 TL’lik çek bedelinin davalı tarafça nakde çevrilmiş olması sebebiyle bu dosyada davalı … Ltd. Şti’den 150.000,00 TL’lik çek bedelinin tahsili ile davacı alt yükleniciye verilmesine karar verilmiş olması gözetilerek ve davacının, davalı diğer şirketler … İnş. A.Ş. İle … İnş. Ltd. Şti ile davalı alt yüklenici şirket olan … İnş. Ltd. Şti arasında organik bağ bulunduğu, iş ve işlemlerin birlikte yürütüldüğü ancak resmiyette işlemlerin, ödeme gücü bulunmayan davalı alt yüklenici şirket … İnş. Ltd. Şti tarafından yürütüldüğü, bu sebeple hüküm altına alınan alacağın tüm davalılardan tahsili gerektiği konusundaki iddianın davacı tarafça ispatlanamadığı kabul edilmek suretiyle davanın davalı şirketler … İnş. A.Ş. ile … İnş. Ltd. Şti yönünden reddine, diğer davalı … Ltd. Şti yönünden kısmen kabulüne ve 157.836,52 TL alacağın dava ve ıslah tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş bu karara karşı davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı dava dilekçesinde her üç davalı şirket arasında organik bağ bulunduğunu belirterek “tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi” kapsamında belirlenecek alacağının her üç davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmektedir.
Kural olarak tüzel kişiler kendilerini oluşturan kişilerden bağımsız ayrı kişiler olup “sınırlı sorumluluk” ilkesi çerçevesinde hukuki işlemlerde taraf olurlar. Bu ilke tüzel kişiliği oluşturan kişilere koruma sağlamaya yönelik ise de bu sayede kimi zaman sözleşme ve kanundan doğan borç ve yükümlülüklerden kurtulabilmek için tüzel kişiliğin araç olarak kötüye kullanıldığı bilinen bir gerçektir. Bunun engellenebilmesi amacıyla doktrinde “perdenin aralanması” teorisi geliştirilmiş, zaman içerisinde Yargıtay uygulamalarında da bu teori benimsenmiştir (Emsal Yargıtay 19.HD 07.06.2011 T 2010/11147 E 2011/7567K, 19 HD 12.05.2006 T. 2005/8774 E 2006/5232 K, 9 HD 27.06.2011 T. 2011/30349 E 2011/19150 K, 23.HD 19.06.2012 T.2012/3083 E 2012/4296 K.) Perdenin aralanması ile şirket kurucusu gerçek kişilerin sorumluluğuna gidilebildiği gibi, aynı şirketler içerisinde yer alan kardeş şirketler arasında da sorumluluğun gerçekleştiğinin kabulü sağlanabilir. (Yargıtay Kapatılan 15. Hukuk Dairesinin 2012/5311 Esas 2013/1531 Karar sayılı ilamı.)
Yine Hukuk Genel Kurulu’nun 22/09/2021 tarihli 2017/(22) – 9 – 3109 Esas 2021/1075 Karar sayılı ilamında vurgulandığı üzere
“Tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi ancak istisnai ve sınırlı durumlarda titizlikle uygulanması gereken bir teoridir. Bu teoriye ihtiyatlı bir biçimde yaklaşılmalı; istisnai bir teori olduğundan mümkün olduğunca dar yorumlanmalı ve bu teorinin uygulanmasına ancak tüzel kişilik kavramının arkasına saklanılarak dürüstlük kuralına aykırı davranıldığı, kendisine tanınan hakkın kötüye kullanılarak üçüncü kişilerin zarara uğratıldığı, zarara yol açan tüzel kişinin sorumluluğuna hükmedebilmek için ise başka bir yasal nedene dayanılmasının mümkün olmadığı durumlarda başvurulmalıdır. Zira tüzel kişilik perdesinin aralanması, tüzel kişilerin borçlarından dolayı başkalarının sorumlu tutulamayacağı ilkesinin, özellikle şirketlerin sadece sermayeleri ile sorumlu olacakları ve tüzel kişilerin borçlarından dolayı ortakların sorumlu tutulamayacağı kuralının önemli bir istisnasını teşkil etmektedir (Çamoğlu, E.: Ticaret Ortaklıkları Bağlamında Perdenin Kaldırılması Kuramı ve Yargıtay Uygulaması, BATİDER, C. 32, S. 2, 2016, s. 12.).
Görüldüğü üzere tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi her somut olayın özelliği gözetilerek değerlendirilmeli ve Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesi gereğince dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılma yasağı gözetilerek tüzel kişiliğin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla kullanılıp kullanılmadığı, tüzel kişiliği düzenleyen normların dışına çıkılıp çıkılmadığı incelenmelidir.
Borçlu şirketin yanında aynı ana şirkete bağlı bir kardeş şirketin sorumluluğuna gidilebilmesi tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle mümkün olabilmektedir. Bu durum sadece ana ve kardeş şirket için değil, aynı zamanda grup veya holding sistemi içinde yer alan kardeş şirketler arasında da söz konusu olabilmektedir.
Tüzel kişilik perdesinin aralanması genellikle kardeş şirketler arasında söz konusu olduğundan, ana şirket ile kardeş şirket ve ortaklar arasındaki karmaşık ilişkiler zinciri net bir şekilde ortaya konulmalıdır. Bu noktada bu şirketlerin ekonomik anlamda bağımsız şirket vasfında olup olmadığının araştırılması büyük önem taşımaktadır. Çünkü kardeş şirketler arasında perdenin aralanması teorisine başvurabilmek için tek bir iktisadi işletmenin yürütüldüğü farklı faaliyetler için birbirinden bağımsız tüzel kişiliklerin kurulmuş olması gerekmektedir. Hukuken iki farklı tüzel kişilik gibi görünen bu şirketler aslında özdeştir, alacaklılardan mal kaçırmak ya da sorumluluktan kurtulmak amacıyla kötü niyetli olarak iki farklı tüzel kişilik gibi kurulmuştur. Ayrıca bunların üretim, pazarlama ve ihracat faaliyetleri birbirini tamamlayıcı nitelikte olup, şirketler aslında tek ve aynı iktisadi işletmeye vücut vermektedir (Öztek, S./Memiş, T.: Şirketler Hukuku ve İcra İflas Hukuku İlkeleri Karşısında Borçlu Şirketin Alacaklılarının Hakim Ortağa Karşı Korunması, Erol Ulusoy (Editör), I. Uluslararası Ticaret Hukuku Sempozyumu, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İstanbul, 2008, s. 209).
Tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasına benzeyen bir başka kavram organik bağ kavramıdır. Tüzel kişilik perdesinin aralanmasında olduğu gibi organik bağ kavramında da bir tüzel kişinin borçlarından bir başka tüzel kişinin sorumluluğuna gidilmektedir. Bu hâliyle organik bağ kavramının da kaynağını TMK’nin 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı oluşturmaktadır (Öztek/Memiş, s. 210). Ancak organik bağ kavramı, tüzel kişilik perdesinin aralanmasına göre daha geniş bir anlama sahip olsa da organik bağın varlığı, tek başına tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirmemektedir. Başka bir deyişle şirketler arasında organik bağ tespit edilse dâhi tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi için sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığının da somut verilerle ispatlanması gerekmektedir.
Şirketler arasında ortakların akraba olması tek başına organik bağ veya tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için yeterli değildir veya şirketlerin aynı faaliyeti yürütüyor olması organik bağ için yeterli değildir (Baycık, G.: İşverenin Tespitinde Birlikte İstihdam ve Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Kurumları, İş Uyuşmazlıklarında Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri Kararları Değerlendirme Toplantısı (Seminer Bolu/Abant – 06 Nisan 2019), Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası, Ankara 2019, s. 20).
Şirketler arasında organik bağ olup olmadığı; şirketlerin adreslerinin aynı olması, ortaklık yapılarının ve yönetim kurullarının benzer olması veya temsilcilerinin aynı olması, faaliyet alanları, hisse devirleri, muvazaalı işlemler gibi hususlar ve somut olayın özellikleri de gözetilerek tespit edilebilir. Ancak tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasında her iki şirketin faaliyet alanı, ortaklık yapısı, ortakları gibi konularda öyle büyük ve derin bir kesişme vardır ki; bu şirketlerle iş yapan kişiler nezdinde iktisadi bir bütünlük içerisinde tek bir şirketle iş yapılıyor algısı oluşmaktadır. Ayrıca üçüncü kişiler nezdinde uyandırılan bu algı neticesinde, ticaret yaparken güçlü bir yapıya sahip görüntüsü oluşturularak, şirketlerden birinin borca batırılması ya da içinin boşaltılıp iş alanının diğerine kaydırılması işlemleri tipik bir hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmelidir.
Somut olayda davacı ile akdî ilişki kuran … Ltd. Şti ile diğer davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğu gibi diğer davalı şirketlerin, davacının alt yüklenicisi olduğu işin ana yüklenicisi oldukları ve alt taşeronluk sözleşmesini bu şirketlerin önce davalı … Ltd Şti ile akdettiği, alt yüklenici olan … Ltd Şti’nin de alt yüklenicisi olarak yapımını taahhüt ettiği işleri davacı alt yükleniciye davaya konu sözleşmelerle devrettiği anlaşıldığı gibi dosyaya getirtilen ticaret sicil kayıtlarından her üç davalı şirketin kuruluş tarihleri ve ortakları ve yetkili temsilcileri ile hisse devir tarihleri ve yetkili adreslerinin tespit edildiği anlaşılmaktadır. Getirtilen bu belgeler bilirkişi raporlarında yeterince değerlendirilmediği gibi her üç davalı şirket arasında yukarıda belirtilen hususlarda tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasını gerektiren bir iktisadi faaliyet bütünlüğünün olup olmadığı, tüzel kişilik perdesinin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla kötü niyetle kullanılıp kullanılmadığı yani hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olup olmadığı yönünde değerlendirilme yapılması konusunda davalı şirketlerin kendi aralarındaki yazışmaları ile dava dışı ana iş sahibi ile davalı yüklenici şirket arasındaki yazışmalarının da dosyaya kazandırılmasından sonra yine davacı tarafından iddia edildiği şekilde davalı … Ltd Şti’ye teminat olarak verilen çekin diğer davalı … Ltd Şti’nin yetkili temsilcisi olan … tarafından paraya çevrilip çevrilmediği hususunun da ilgili banka şubesinden sorularak tespiti ile tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle ve uzman bir bilirkişi kurulundan önceki bilirkişi kuruluna yapılan itirazların da değerlendirilmesi suretiyle rapor alınmasından sonra “perdenin aralanması” teorisi kapsamında her üç şirketin birlikte sorumlu olup olmayacakları değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken davalı şirketler olan … İnş Uluslararası A.Ş. İle … İnş. Ltd. Şti’ye yönelik davanın reddine karar verilmiş olması dairemizce doğru görülmemiştir. Açıklanan gerekçe ile eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmiş olması sebebiyle davacı vekilinin istinaf başvurusu dairemizce haklı görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun, esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 ve a-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına, dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden inceleme, araştırma yapılmak ve uzman bir bilirkişi kurulundan önceki bilirkişi raporuna yapılan itirazların da değerlendirilmesi suretiyle yeni bir bilirkişi raporu alınmasından sonra tüm davalıların hukuki sorumluluk durumları değerlendirilerek davanın yeniden sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun, esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
2-Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/11/2021 tarihli ve 2016/133 Esas 2021/853 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-4 ve a-6 maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak esasa ilişkin yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kararın mahiyeti gereği istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafça yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Talep halinde inceleme konusu kararın icrasının geri bırakılması için İİK’nın 36/1 maddesi gereğince varsa taraflarca yatırılan nakit teminatların veya sunulan banka teminat mektuplarının dosya kapsamı ve kararın niteliğine göre aynı maddenin 5. fıkrası gereğince yatıran/sunan tarafa İADESİNE,
7- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/12/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır