Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/1302 E. 2023/34 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1302 – 2023/34
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

ESAS NO : 2022/1302
KARAR NO : 2023/34

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2022
NUMARASI : 2021/422 Esas – 2022/746 Karar

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak
KARAR TARİHİ : 12/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/01/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın konusu kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; müvekkilinin taşra teşkilatında yer alan … ihtiyacı sebebiyle genel müdürlüklerince 01/04/2020 tarihinde … ve depolama alanı yapılması işi için ihaleye çıkıldığını, ihalenin davalı şirket ile 21/04/2020 tarihinde sözleşme imzalandığını, ihale konusu işin bitimini 07/09/2020 olarak belirlendiğini, ancak verilen ek sürelere rağmen işin bitimi tarihinden yapılan incelemede işin tamamlanmadığının tespit edildiğini, sözleşme ve mevcut hükümleri çerçevesinde 15 günlük cezalı süre başlatıldığını, iş bu cezalı sürenin 17/10/2020 tarihinde dolmasına rağmen 20/10/2020 tarihinde yapılan tespitle işin halen tamamlanmadığı anlaşıldı. Yapılan incelemede toplam işin %70,395 ‘lik kısmının tamamlandığı, %25,6049 kısmına tekamül eden imalatın tamamlandığının tespit edildiğini, yapı denetim heyetlerince iş yerinde yapılan inceleme sonucunda donuk et kıyma makinesi ve kavurma kazanı tam tamamlanmadığı, bu makinenin verimli çalışmadığının tespit edildiğinden 4735 sayılı KHİ’na göre sözleşmeyi feshettiklerini, teminatı irad kaydettiklerini eksik kalan imalatların tamamlanması için 10/03/2021 tarihli yeniden ihale çıkarttıklarını, 10/03/2021 tarihinde 2.689.922,00 TL bedel üzerinden … … A.Ş firması ile 05/04/2021 tarihinde ihaleye göre sözleşme imzaladıklarını, toplam kurum zararının 2.164.938,62 TL olduğunu, davalı firmanın hak edişinden blokeyi alana 1.067.025,19 TL mahsup edildiğinden davalının 1.097.913,43 TL borçlu kaldığını, davalı firmaya borcun ödenmesi için yazı yazıldığını, buna rağmen bugüne kadar ödeme yapılmadığını, ayrıca davalı firmanın 22/04/2021 tarihli 25455 nolu yazıda kurumlarınca 477.792,57 TL’lik KDV hariç kesin hak ediş düzenlenerek davalı firmaya gönderildiğini, ancak davalı firmanın fatura kesmediğinden davalı firmaya alacak kaydı yapılmadığını, bu durumda kurumlarının davalı firma ile yaptıkları sözleşmeye güvenerek başka bir sözleşme firsatı kaçırdığından daha az maliyetle yaptırabilecek işleri yeniden ihaleye girerek pahalıya yaptırmak zorunda kaldığından menfi zararı talep etmek zorunda kaldıklarını ileri sürerek, davalı tarafın bu zararlarını ödememesi üzerine arabuluculuğa başvurduklarını, sonuç alamadıklarını, fazlaya ilişkin hakları sakla kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin 15/05/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafın üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, davalı tarafın tacir olmadığını, bu nedenle davaya bakmakla görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, davanın konusunun KİH çerçevesinde akdedilmiş bir ihaleye ilişkin sözleşmenin feshi sonrası yeni ihale sonrası akdedilen sözleşmenin bedeli kaynaklı aradaki farkın idari zarar olarak istenmesine ilişkin olduğunu, davalı idarinin ihale sözleşmesini haksız yere fesh etmiş olduğunu Ankara 12. AHM’nin 2020/1043 Esas sayılı dosyası ile ihalenin haksız fesh edildiğinin tespitine ilişkin dava açtıklarını, davanın derdest olup bekletici mesele yapılmasını gerektiğini, fesih süresince davalı müvekkiline yapılan tebligatların usulüne uygun gerçekleşmediğini, bu nedenle sözleşmenin feshinin hukuka aykırı olduğunu, …nolu işin imalatının gerçekleştirememesinin BK’nun aşırı ifa güçlüğü doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiğini, sözleşmenin mevcut olağanüstü şartlara göre uyarlanması, yada sözleşmenin feshi / sözleşmeden dönme talep edilmesinin BK’na göre mümkün olduğunu, dava konusu sözleşmenin götürü bedel sözleşmesi olup BK’nun 480. Maddesinin uygulanmasının mümkün olduğunu, davalı idarenin müvekkili davalıya pandemi süreci kaynaklı olarak verilmesi gereken süre uzatmalarını vermediğini, uyuşmazlığın çözümü için yüksek fen kurumuna uyuşmazlığın götürülmeyerek sözleşmeyi fesh etmesini davacı tarafı için hukuka aykırılık arz ettiğini, davacı idarenin ödemesi gerekin hak edişleri zamanında ödemediğini, davacı idarenin eski ihale ile yeni ihale arasındaki farkı zarar olarak müvekkilinden istediğini, oysa iki ihalenin koşullarının farklı olduğunu, buna göre aradaki farkın zarar olarak istenmesinin hukuka aykırı olduğunu savunarak, itirazlarının kabulü ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Dava, davacı idarenin ihale sözleşmesini fesh etmesi nedeniyle eksik kalan işleri ihale yoluyla başka bir şirkete pahalı yaptırdığı iddiasından dolayı açtığın menfi zarara ilişkin alacak davasıdır. Davacı taraf vekilinin dosyaya sunduğu beyan dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakları ve sonradan ortaya çıkabilecek diğer nedenlerle dava açma hakları baki kalmak kaydıyla; davanın konusuz kaldığı beyan edildiğinden, bir bakımına talebini atiye bırakmış olduğundan, davacı taraf tek taraflı irade beyanı ile davanın konusuz kaldığını beyan etmek ile buna göre bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Ancak taraflar arasında bir anlaşma, sulh, davadan vazgeçme veya feragat bulunmadığından, davacı taraf dava açma hakları baki kalmak kaydıyla; davanın konusuz kaldığını beyan edildiğinden, davacı taraf talebini atiye bırakmış olduğundan, ileride dava açma haklarını saklı tutmuş olduğu” gerekçesi ile, davanın konusuz kaldığından reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; her ne kadar dava konusuz kalmış olsa da, davalıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunduğunu, HMK. 331. maddesinde, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakimin davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedeceğinin açıkça hükme bağlandığını, buna rağmen müvekkili kurum lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve müvekkili bakımından vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı iş sahibi davalı yüklenicidir. Mahkemece davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup, hüküm davacı tarafça istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında et kombinası ve depolama alanı yapımı konusunda sözleşme imzalanmış, davacı süresi içinde davalının işi bitiremediği gerekçesiyle sözleşmeyi feshederek menfi zararlarının tazmini istemiyle iş bu davayı açmıştır. Davacı 01/01/2022 tarihli dilekçesi ile davalının bloke edilen alacağından davacı kurum zararı mahsup edildiğinde bir alacaklarının kalmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmasını yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasını istemiştir. Davalı vekili ise 14/11/2022 tarihli dilekçesi ile davanın reddine karar verilmesini yargılama harç ve giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasını istemiş, mahkemece karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, yargılama harç ve giderlerini davacı üzerinde bırakılmasına hükmedilmiştir.
Dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Nitekim tarafların bu yöne ilişkin bir istinaf başvuruları da bulunmamaktadır. Taraflar arasında çözüme kavuşturulması gereken uyuşmazlık, yargılama giderleri ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden hangi tarafın sorumlu olacağının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki 6100 sayılı HMK’nin 331/1. maddesinde “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olaya gelince, mahkemece yargılama aşamasında alınan bilirkişi heyeti raporunda eksik belgelerden bahsedilmiş, esasa yönelik bir kanaat belirtilmemiştir. Sayıştay denetçisi bilirkişiden alınan raporda ise davacı kurum sözleşmeyi feshetmekte haklı bulunarak, davacının menfi zararlarının tahsilini isteyebileceği kanaati bildirilmiştir. Mahkemece davacının talebini atiye bıraktığı gerekçesiyle yargılama harç ve giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verdiği anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere mahkemece davanın açıldığı tarihteki haklılık durumu tespit edilerek yargılama harç ve giderlerinden sorumlu olan tarafın belirlenmesi gerekmektedir. Mahkemece yapılması gereken iş Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/1043 esas sayılı dosyasını getirip incelemek feshin haksızlığı ile ilgili o dosyadaki kabulün kesinleşip kesinleşmediğini araştırmak, kesinleşmiş ise o dosyadaki bu konudaki tespit çerçevesinde tarafların haklılık durumunu değerlendirmek; o dosyanın kesinleşmemiş olması durumunda ise, bilirkişi heyetinin bahsettiği eksik belgeler de dosya kapsamına alınarak, bilirkişi heyetinden ek rapor alınmak suretiyle dava tarihindeki haklılık durumunu ortaya çıkarmak olmalıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/422 Esas, 2022/746 nolu kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacının yatırdığı istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip