Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
…. (İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine
gönderilmesi/HMK m.353/1-a.6)
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
…
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/11/2021
NUMARASI …
KARAR TARİHİ : 08/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/02/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 15/06/2012 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında müvekkili şirketin… bitki örtüsünün temizlenmesi ve toprakların şantiye içi nakliyesine ilişkin edimini şantiye de kurarak 10 aylık süreçte yerine getirerek yapılan iş karşılığı 48.692,70 TL tutarlı faturayı düzenleyerek davalıya 14/11/2008 tarihli ihtarname ile tebliğ ettiğini, ancak bu faturanın haksız olarak iade olunduğunu, ticari ilişkinin sadece bu fatura ile sınırlı olmayıp aynı işe ilişkin iki ayrı fatura daha bulunduğunu, müvekkilinin ticari defterleri incelendiğinde taraflar arasındaki farklı ticari ilişkilerin ve müvekkilinin alacaklı olduğunun belirlenebileceğini,
Alacağın yapılan uyarılara rağmen ödenmemesi nedeni ile bu alacağın tahsili amacı ile başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı nedeni ile durduğunu belirterek davalının hakkında yürütülen icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’si tutarında icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep etmiştir.
YANIT:
Davalı şirkete usulünce tebligat yapılmasına karşın yargılamaya katılmadığı gibi cevap da vermediği görülmüş,
Vekil aracılığı ile icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde alacağa dayanak gösterilen faturadan ötürü müvekkili şirketin alacaklı görünen şirkete hiçbir borcu olmadığına dair beyanda bulunulmuştur.
Dairemizin 01/06/2021 tarihli 2020/979 Esas-2021/549 Karar sayılı kaldırma kararından sonra mahkemenin 25/11/2021 tarihli oturumuna katılan davalı vekili bu aşamadan sonra dosyaya sunacakları delilleri bulunmadığını, ticari defterlerine delil olarak dayanmadıklarını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/11/2021 tarih 2021/484 Esas ve 2021/750 Karar numaralı kararında özetle; dava, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının vermiş olduğunu iddia ettiği hizmet nedeni ile düzenlemiş olduğu fatura bedelinin icraen tahsili istemine ilişkindir.
Ankara 18. İcra Dairesi’nin 2011/1953 esas sayılı dosyasının incelenmesinden, davacı (alacaklı) şirket tarafından davalı (borçlu) şirket aleyhine 10/10/2008 tarihli 48.692,74 TL bedelli faturaya dayalı olarak 04/03/2009 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibinde yetkisizlik kararı sonrasında intikal nedeni ile, Ankara 18. İcra Dairesi’nce düzenlenen 2. ödeme emrinin davalı (borçlu) şirkete 21/03/2011 tarihinde tebliğ olunduğu, davalı (borçlu) şirket vekilince 21/03/2011 tarihinde yapılan itiraz üzerine takibin durduğu, mevcut davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilince delil olarak dayanılan belgeler dosyaya sunulmuş ve yazılan müzekkereler ile temin olunmuştur.
Davacı ticari defter ve kayıtları incelenmek sureti ile mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 27/03/2015 tarihli raporda, davacı ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin yaptırılmaması nedeni ile sahibi yararına delil olma özelliği taşımadığı, icra takibine konu faturanın davacı kayıtlarında yer aldığı ve söz konusu faturadan ötürü alacaklı olduğu belirlenmiştir.
Davacı vekilince, faturaya konu hizmetin verildiğine ilişkin olarak yemin delilene dayanılmış, buna ilişkin davalı şirkete gerekli uyarıyı da içerecek şekilde yemin metni tebliğ edilerek, yeminin ifası istenilmiş ancak yemin için davalı şirket yetkilisi duruşmaya katılmamış olmakla, yeminden kaçınmış sayılmış, davacı tarafça kesin nitelikteki delillerden yemin ile, faturaya konu hizmetin ifa edildiği ve bedelinin ödenmediği kanıtlanmış olmakla davanın kabulü (alacağın likit olmayıp yargılamayı gerektiren özelliği dikkate alınarak icra inkar tazminat istemi haklı görülmeyerek) kabulü şeklinde 07/12/2017 tarihinde verilen karara karşı,
Davalı şirket vekilince, istinaf kanun yoluna yapılan başvuru üzerine,
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 2020/979 Esas, 2021/549 Karar sayılı 01/06/2021 tarihli ilamı ile,
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasında düzenlendiği iddia olunan, konusu ….’ olan, eser sözleşmesi sebebiyle davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibine karşı açılan, edimin sözleşme hükümlerine uygun olarak ifa edilmesi sebebiyle iş bedeline ilişkin olarak düzenlenen 48.690,70 TL’lik faturanın tahsili amacıyla davalı iş sahibine karşı yapılan icra takibine davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamı ve inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Davalıya icra müdürlüğünce tebligat yapılan adresine dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalının davaya cevap vermediği, yine davalı adına aynı adrese ön inceleme duruşma gününü bildiren tebligatın çıkarıldığı, bu tebligatın bila tebliğ iade gelmesi üzerine mahkemece aynı adrese bundan sonraki tebligatların Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine göre tebliğinin sağlanarak yargılamanın sonuçlandırıldığı ve yapılan yargılama sonucunda davacı tarafın, faturaya konu hizmetin davalıya verildiğine ilişkin olarak yemin deliline dayanmış olduğu ve mahkemece yapılan uyarı üzerine yemin teklif hakkını kullanmak istediğini beyan ettiği, davalı şirkete yemini eda etmesi için aynı adrese Tebligat Kanunu’nun 35.maddesi uyarınca meşruhatlı yemin davetiyesi çıkarıldığı ve davalı tarafın yemini eda etmek üzere duruşmaya katılmadığı anlaşıldığından mahkemece davalının yeminden kaçınmış sayıldığı, buna göre davacının davasını kesin delillerden olan yemin delili ile ispatladığı kabul edilerek davanın kabulüne, davalının 48.692,70 TL’lik asıl alacağa yaptığı itirazın iptaline, takibin 04/03/2009 tarihli takip talepnamesindeki koşullar ile devamına, koşulları oluşmayan inkar tazminatı isteminin reddine dair karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurulmuştur.
Mahkemece dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş, dava dilekçesinin dilekçede gösterilen davalı adresine usulüne uygun olarak tebliğ edildiği anlaşılmış, bunun üzerine mahkemece aynı adrese ön inceleme duruşma gününü bildiren davetiye çıkarılmış, bu tebligatın iade edildiği ve tebligat mazbatasında ” Muhattabın gösterilen adreste tanınmadığı ” şerhi verilmiş olmasına rağmen, davalı yüklenici şirket olan …nin adresi usulünce araştırılmadan, ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğünden şirketin tebligata yarar adresini ve şirketin faal olup olmadığı sorulmadan ön inceleme davetiyesi ile bundan sonra çıkarılan tebligatların davalının ismen tanınmamış olduğu bildirilen bu adrese TK 35. maddesine göre tebliğ edildiği, zabıta marifeti ile yeni adres araştırması yapılmadığı, mahallinden ve Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden yeni adresin sorulmadan 35. göre yapılan tebliğatların usulsüz olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı iş sahibi şirketin adresi usulünce ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden sorularak, davalının ticari faliyetinin faal olup olmadığı araştırılmalı, Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinde, “Tebligata elverişli bir elektronik adres vererek bu adrese tebligat yapılmasını isteyen kişiye, elektronik yolla tebligat yapılabilir. Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlere elektronik yolla tebligat yapılması zorunludur.” hükmü uyarınca davalının limited şirket olduğu gözetilerek bundan sonra yapılacak tebligatların elektronik yolla yapılması ve taraf teşkili usulünce sağlandıktan sonra yargılamaya devamla hüküm kurulması gerekirken, mahkemece kamu düzenine ilişkin hususlardan olan usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan ve davalının savunma hakkını kısıtlar şekilde yargılama yapılarak hüküm kurulmuş olması sebebiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.
Yine kabule göre mahkemece davacıya davasının ispatı zımnında yemin teklifine hakkı bulunduğu kabul edilerek yemin hakkını kullanmak isteyip istemediği konusunda beyanda bulunması için süre verilmiş, davacının, davalıya yemin teklif etmek istediğini beyan etmesi üzerine davalıya ihtaratlı yemin davetiyesi çıkartılmış ve yemin davetiyesinin aynı adrese Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine göre tebliğ edildiği, buna rağmen davalının yemini eda etmek üzere duruşmaya katılmadığı, bu şekilde yeminden kaçındığı ve davacının davasını yemin delili ile ispatladığı kabul edilerek davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 03.03.2017 tarih 2015/2 E. 2017/1 K sayılı kararı gereğince “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olan davalarda tarafların dava ve cevap dilekçeleri ile delil listelerinde sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller gibi ibarelerin bulunması halinde tarafların yemin deliline başvurmuş sayılamayacakları ve bu kapsamda hakimin ispat yükü kendisine düşen tarafa yemin teklifinde bulunma hakkını hatırlatamayacağı” nın belirtildiği, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun kararında da belirtildiği üzere davacı delil listesi vermemiş, açıkça yemin deliline dayandığını bildirmemiş olduğundan yemin deliline dayandığı gözetilerek usule aykırı olarak davacı tarafından teklif edilen yeminin davalıya eda ettirilmek üzere yemin davetiyesi çıkartılmış olması ve sonucunda da davalının yemini eda etmek üzere duruşmaya katılmadığı, bu sebeple yeminden kaçındığı kabul edilerek davanın yemin kesin delili ile ispatlandığının kabulü de doğru olmamıştır.
Gerekçesi ile mahkememiz kararı kaldırılmıştır.
Mahkememizce yeniden taraf teşkili yapılmış, davalı ilk kez yargılamaya katılması nedeniyle, yapılan ön inceleme duruşmasında, davalı vekilince davanın reddi yönünde istemde bulunulmuş ve kendi ticari defter ve kayıtlarına delil olarak dayanmadığı ifade edilmiş olmakla,
Davacı şirketin ticari defter ve kayıtları usulünce tutulmadığı için sahibi lehine delil teşkil etmediği ve kaldırma kararının gerekçesine göre yemin deliline dayanamayacağı dikkate alındığında, davacının iddiasını kanıtlayamadığı anlaşılmakla, davanın reddi cihetine gidilerek davanın reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili 05/01/2022 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/295 Esas-2017/944 Karar sayılı ilamıyla davanın kabulüne karar verdiğini ancak davalı tarafın bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Ankara BAM 31. Hukuk Dairesi’nin 2020/979 Esas-2021/549 Karar sayılı ilamıyla mahkeme kararını esasa ilişkin hususları incelemeksizin usulden kaldırarak yeniden esasa ilişkin bir karar verilmesi için dosyayı mahkemeye gönderdiğini, bunun üzerine Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/484 Esas numarasına kaydı yapılan davanın yeniden yapılan yargılaması sonucunda mahkemenin davayı Ankara BAM 31. Hukuk Dairesi’nin kaldırma kararındaki gerekçelere dayanarak esastan reddine karar verdiğini, oysa ki tarafların dilekçelerinde …… gibi ifadeleri kullanmalarının delillerin hasredilmesi kuralına aykırı olmadığını, bu çerçevede hakimin ilgili tarafa yemin teklif etme hakkını hatırlatmasının davayı aydınlatma ödevi içinde kaldığını, bu konuda doktrindeki görüşlere de dilekçelerinde yer verdiklerini, dolayısıyla mahkemece yemin deliline dayanma hakları uyarınca yemin teklif etme hakları kullandırılmadan davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Daha önceki beyanlarında ve dava dilekçelerinde yazılı hususları aynen tekrar ettiklerini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin … Şantiye İçi Nakliyesi’ne ilişkin olduğunu, müvekkilinin sözleşme uyarınca Alanya’da şantiye kurarak sözleşmedeki edimlerin tümünü 10 aylık sürede yerine getirdiğini, gerekli malzemelerin, işçilik ve nakliye giderlerinin tamamının müvekkili davacı tarafından karşılandığını, iş bedeli karşılığı olarak düzenlenen 10/10/2008 tarihli 48.698,70 TL bedelli faturanın davalıya noter marifetiyle tebliğ edildiğini ancak davalının kötü niyetli olarak bu faturayı yine noterden gönderilen karşı ihtarname ile davacıya iade ettiğini, aynı işe ilişkin olarak müvekkili tarafından davalıya kesilmiş iki adet faturanın daha bulunduğunu, ticari ilişkinin kanıtı olarak bu faturayı da dosyaya sunduklarını, yine taraflar arasındaki ticari ilişkiyi tanık anlatımlarıyla ispat etmek istediklerini ancak bu taleplerinin mahkemece kabul görmediğini ve tanıklarının dinlenmediğini, müvekkilinin sözleşme kapsamındaki işi yerine getirebilmek amacıyla başka şirketlerden hizmet alımı yaptığını, buna dair faturaların dosyaya sunulduğunu, bu hususların davacı ticari defterleri incelendiğinde görüleceğini, müvekkili davacının bu hizmetler karşılığında başka firmalara 30.564,21 TL bedel ödediğini, Alanya şantiyesinde yapılan işin karşılığının bu hizmetlerle sınırlı olmayıp müvekkilinin yaklaşık 10 ay boyunca şantiyede kendi işçilerini çalıştırdığını ve ücretlerini de bizzat kendisinin karşıladığını, bu sebeple müvekkili davacının davalı borçludan takip konusu yapılan 48.692,70 TL bedelli fatura nedeniyle alacaklı olduğunu, yapılan ihtarlara rağmen ödeme yapılmaması üzerine başlatılan icra takibine yapılan itiraz sebebiyle davalı borçlunun alacağı sürüncemede bırakma amacını taşıdığını ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle davalının takibe konu alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ettiklerini,
Tüm bu sebeplerle istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına ve davalarının kabulüne karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili 21/01/2022 tarihli, davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvuru dilekçesine cevap dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, Ankara BAM 31. Hukuk Dairesi’nin 01/06/2021 tarihli kararında da yer aldığı üzere 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olan davalarda tarafların dava ve cevap dilekçelerinde ve delil listelerinde ”sair deliller, her türlü delil” gibi ibarelerin bulunması halinde tarafların yemin deliline başvurmuş sayılamayacaklarının, ve bu kapsamda hâkimin ispat yükü kendisine düşen tarafa yemin teklifinde bulunma hakkını hatırlatamayacağını, dolayısıyla mahkemenin kararının BAM kararına uygun olarak verilmiş olup davanın reddine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu,
Bu sebeplerle davacı tarafın istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasında düzenlendiği iddia olunan ”… Şantiye İçi Nakliyesini” konu alan eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup eldeki davada davacı yüklenici, sözleşme kapsamında edimini usulüne uygun olarak yerine getirdiğini, iş bedeli karşılığı olarak düzenlenen 48.690,70 TL’lik faturanın tebliğine rağmen davalı tarafça ödenmeyerek iade edilmesi sebebiyle bu faturanın icra takibine konu edildiğini, davalı borçlunun iş sahibi konumunda olup takibe kötü niyetle itiraz ettiğini belirterek davalının takibe yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına ve inkar tazminatına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı önce davaya cevap vermemiş, yargılamanın 25/11/2021 tarihli oturumuna katılan davalı vekili bu aşamadan sonra delil bildirmeyeceklerini ve ticari defterlerine dayanmadıklarını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda dosyada daha önce verilen mahkemenin 07/12/2017 tarihli 2012/295 Esas-2017/944 Karar sayılı davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine dairemizce verilen 01/06/2021 tarihli 2020/979 Esas-2021/549 Karar sayılı kaldırma kararında belirtilen hususlar gereği yerine getirilerek davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliği yapılmış ve davalı vekilinin katılmış olduğu duruşmada davaya karşı cevapları alındıktan sonra ve davalı vekilinin dosyaya delil bildirmeyeceklerini, ticari defterlerinin incelenmesini de talep etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini talep etmesinden sonra dairemiz kaldırma kararındaki gerekçe ve açıklamalara göre davacının taraflar arasındaki ticari ilişkiyi ispat edemediği, dava dilekçesinde deliller bölümünde ”sair deliller” ibaresine yer verildiğinden bu ibarenin davacının yemin deliline dayandığını göstermediği, bu sebeple davacıya son olarak davalıya ticari ilişkinin ispatı çerçevesinde yemin teklif etme hakkının hatırlatılmasının mümkün olmadığı ve davanın davacı yanca ispatlanamadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekilince yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Taraflar arasında … şantiye içi nakliyesini konu alan eser sözleşmesi yapılıp yapılmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı delil listesinde kendisine ve davalıya ait ticari defter ve kayıtlara da dayanmış olup, mahkemece davacı defterleri incelettirilmiş ise de davalı vekilinin katıldığı duruşmadaki müvekkilinin ticari defterlerine delil olarak dayanmadıkları beyanı üzerine davalı yanın ticari defterlerinin incelenmediği ve ibraz da ettirilmediği, davacı yanın ticari kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın varlığı belirlenmiş ise de, davacı yanın ticari defterlerinin kapanış tasdikleri zamanında yapılmış olmadığından davacı lehine delil niteliğini haiz olmadığı ve davacı yanca taraflar arasındaki sözleşmenin kesin delillerle ispat edilemediği, davacının dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmadığından davacıya yemin teklifine hakkı olduğunun da hatırlatılamayacağı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 sayılı mülgâ BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak iş bedeli karşılığı düzenlenen faturanın ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle, İİK 67. maddeye göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır (Yargıtay Kapatılan 15.H.D. 2018/2696 Esas-2018/3431 Karar sayılı ilâmı).
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece davacı ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmış ise de davalı ticari defterleri üzerinde de yukarıda anlatıldığı şekliyle bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekirken davalı vekilinin beyanlarına istinaden davalı ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek görülmeksizin davanın eksik incelemeyle sonuçlandırılması dairemizce usul ve yasa hükümlerine aykırı görüldüğünden davacı vekilinin istinaf başvurusu bu sebeple haklı olduğundan kabulü gerekmiştir.
Mahkemece yapılması gereken iş; davalı tarafa takip dayanağı işin yapıldığı tarihteki döneme ait ticari defter ve kayıtların ibrazı için süre verilip, ibraz edilmesi halinde bilirkişi incelemesi yaptırmak ya da kaçınılması durumunda HMK 222/II ve III. maddeleri dikkate alınarak davacının kanuna göre eksiksiz tuttuğu ticari defter ve kayıtlarının lehine delil teşkil edip etmeyeceği de değerlendirilerek dosyanın sonuçlandırılması gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarınca esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak esasa ilişkin olarak yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı … vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
2- Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/11/2021 tarihli 2021/484 Esas-2021/750 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3 – Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak esasa ilişkin bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4 – İstinaf başvurusunun kabul edilmiş olması sebebiyle istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına ve davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf maktu peşin karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5 – Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın m.353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
…